KÜLTÜR SANAT - 27 Nisan 2019 Cumartesi 16:51

“Millî Mücadele’nin 100. Yılı: Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi ve Kongreler Sempozyumu” sona erdi

A
A
A
“Millî Mücadele’nin 100. Yılı: Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi ve Kongreler Sempozyumu” sona erdi

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığınca Erzurum’da “Millî Mücadele’nin 100.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığınca Erzurum’da “Millî Mücadele’nin 100. Yılı: Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi ve Kongreler” başlıklı sempozyum sona erdi.


Sempozyum 25-26 Nisan tarihleri arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü ev sahipliğinde, Nene Hatun Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleşti. Sempozyumun açış konuşmaları, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Halûk Dursun, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan ve Atatürk Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selami Kılıç tarafından yapıldı.



"Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Platformunu kurduk"


Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Halûk Dursun, "Bakanlık olarak bu senenin başında Millî Mücadele’nin 100. yılı dolayısıyla kültür açısından yeniden bir millî mücadele yapılması gerektiğine inandık ve bir platform kurduk: Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Platformu. Bu platformla, Anadolu’nun ortak tarihinden gelen ve millî birliğine inanan bütün kesimlerin bir düşünce ve birlik içerisinde, dışarıdan gelebilecek ve içeriden de yandaş ve taraftar bulacak olan kesimlere karşı uyarılması ve gençlerimizin bu konuda bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır” dedi. Kültür Bakanlığı olarak, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Erzurum’a çıkartma yapıldığını ifade eden Dursun, Erzurum’un ruhaniyetini kaybetmemiş beldelerden birisi olduğunu ifade etti.



"Erzurum’da millet iradesi hâkim olmuş"


Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen konuşmasında şu ifadelere yer verdi:


"Devletin başkenti işgal edilmiş ve Mustafa Kemal Paşa oradan yola çıkarak Samsun, Amasya ve Erzurum’da kongreler tertip etmiş. Millet, Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında kenetlenmiş ve yine Erzurum’da milletin iradesinin hâkim olması gerektiği mandanın da asla kabul edilemeyeceği ifade edilmiş. Trabzon, Diyarbakır, Muş, Bingöl, Ağrı, Bitlis’ten heyetler gelip burada toplanmış ve arkasından büyük bir mücadele verilerek yeni bir devlet kurulmuş. İşte bugün, bu mücadelenin 100. yılı dolayısıyla bir arada bulunuyoruz.”



"Erzurum medeniyetlerin beşiğidir"


Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ise konuşmasında, Erzurum’un tarih boyunca stratejik ve jeopolitik öneme sahip olan bir şehir olduğunu dile getirdi. Çolaklı, "Milletlerin ve medeniyetlerin beşiği durumunda olan Erzurum, tarihindeki en önemli hadiseleri hiç şüphesiz aziz Türk milletinin, Mustafa Kemal Paşa liderliğinde var olma mücadelesi olan Türk İstiklâl Harbi sırasında yaşamıştır. Erzurum, Ermenilere verilmek istendiği bir dönemde üstlendiği misyonla yeniden bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne giden yolda son derece önemli bir rol oynamıştır” dedi.



"Tarih birleştirici görevini yerine getirsin"


Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, Millî Mücadele’nin temelini teşkil edecek pek çok önemli kararın alındığı Kongre’nin Erzurum’da yapılmasının bazı nedenleri olduğunu dile getirdi. Beyhan, bu nedenler arasında, Erzurum’un 1919 yılında yarım asırlık tarihî bir arka plana sahip olmasını ve Kâzım Karabekir Paşa’nın 15. Kolordusu ile Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde Erzurum’da hazır bulunmasını saydı.


Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, “Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Paşa ile çöken bir tahtın vârisi olan Vahdettin arasındaki ilişki üzerine inşa edilen metinlerin, söylemlerin sebep olduğu tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. O yıllarda Vahdettin üzerine oluşturulan algının makul ve kabul edilebilir bir tarafı vardı. Nihayetinde bir devir kapanıyordu, yeni bir devir açılıyordu. Ama bugün o günler geride kaldı. Üzerinden bir asırlık zaman geçti. Birliğe, kenetlenmeye en çok muhtaç olduğumuz şu günlerde bırakalım tarih birleştirici, kaynaştırıcı görevi yerine getirsin. Tarih toplumu birleştirir, millet olma duygusunu geliştirir ve pekiştirir. Ülkemize, milletimize hizmet eden ve emeği geçen tarihî şahsiyetlerin her biri bizim için bir değerdir, bizim için kıymetlidir. Zaferlerimizin, mağlubiyetlerimizin tamamı tarihimize aittir, bizimdir” ifadelerini kaydetti.



“Erzurumlular Paşa’sını bağrına bastı”


Atatürk Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selami Kılıç, “3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa, asker ve halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Erzurumlular Paşa’sını bağrına basmıştı. Tam 4 yıl devam eden, bir milletin yeniden doğuşunu tescil eden Türk İstiklal Savaşı’ndan 5 yıl sonra Ekim 1927’de Gazi Mustafa Kemal Paşa Büyük Nutuk’ta, yüce Türk milletine şükranlarını sunuyor ve bir şehre özellikle teşekkür ediyor. O şehir Türk milletinin yok olmadığını, ilelebet var olacağını teminat altına alan Erzurum şehriydi” dedi.



12 oturumda 44 sunum


Açış konuşmalarından sonra 3 ayrı salonda eş zamanlı düzenlenen bilimsel oturumlara geçildi. Toplam 12 oturumun yapıldığı sempozyumda 44 sunum gerçekleştirildi. 26 Nisan’da sona eren sempozyum Erzurum Atatürk Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleri ile Erzurum protokolü tarafından ilgiyle izlendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa ABD Tarım Bakanlığı Türkiye buğday üretimini 16,3 milyon ton bekliyor Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı Dış Tarım Servisine göre, Türkiye’nin buğday üretiminin 16,3 milyon ton olması beklenirken kuraklıkla ilgili risklerin verimi düşürebileceği öngörülüyor. Dış Tarım Servisinin "Tahıl ve Yem" raporunda, yetiştirme sezonu boyunca devam eden kurak hava şartları nedeniyle Türkiye’nin 2025/26 üretim yılı buğday üretimi bir önceki yıla göre yüzde 15 düşüşle yaklaşık 16,3 milyon ton olarak tahminlendi. Üretimin kuraklık hasarının boyutuna bağlı olarak daha da düşebileceği aktarılan raporda, Orta ve Güneydoğu Anadolu’nun başlıca buğday yetiştirme bölgelerinde yetersiz yağış, normalden yüksek kış sıcaklıkları ve kuraklığın, buğday tarlalarında verimi geçen yıla göre yüzde 15-30 oranında düşürmesinin beklendiği aktarıldı. Kurak bir kış mevsiminin ardından çiftçiler yağışlı bir bahar umudu beslediği belirtilen raporda, "Bahar yağışları da yetersizdi. Türkiye’deki buğday üretiminin büyük bir kısmı kuru tarımla yapıldığından ve tamamen yağışa bağlı olduğundan, yağış eksikliği buğday verimi ve genel üretim hacimleri üzerinde ani ve olumsuz bir etkiye sahip" ifadesi kullanıldı. 2025/26 sezonu buğday tüketiminin ise 19,4 milyon ton olarak tahmin edildiği raporda, buğday ithalat tahmini ise yaklaşık 10,3 milyon ton olarak belirtildi. İthal edilen buğdayın büyük bir kısmının Türk un ve makarna ihracatçıları tarafından kullanılacağı, geri kalanı ise iç pazar için un ve çeşitli buğday bazlı ürünlerin üretiminde değerlendirileceği bildirilen raporda, ithalat kısıtlamaları nedeniyle Türkiye’nin bu sezon ithalatının önceki döneme göre 3,2 milyon ton azalmasının beklendiği vurgulandı. Türkiye’nin buğday ihracatının ise önceki sezona göre değişmeden 7 milyon ton olarak gerçekleşmesi ve bu tahmini miktarın daha büyük bir kısmının un olmasının öngörüldüğü kaydedildi. TÜİK’in bu yıla ilişkin 1. bitkisel üretim tahminine göre ise tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2025 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,1 oranında azalarak yaklaşık 37,4 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin yüzde 5,8 oranında azalarak 19,6 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 8,0 oranında düşerek yaklaşık olarak 7,5 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 5,5 oranında azalarak 243 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 23,1 oranında düşerek 300 bin ton, mısır üretiminin ise yüzde 4,9 artarak 8,5 milyon ton olacağı öngörüldü.
Manisa Okullarını el birliğiyle güzelleştiriyorlar Manisa’nın Yunusemre ilçesindeki Halil Yurtseven İlkokulu’nda idareciler, öğretmenler ve veliler, yaz tatilini fırsata çevirerek okulun bakım ve güzelleştirme çalışmalarını gönüllü olarak sürdürüyor. 620 öğrencinin eğitim gördüğü 24 sınıflı Halil Yurtseven İlkokulu’ndaki çalışmalar Okul Müdürü Reşat Akyüz öncülüğünde okulun bahçe duvarlarının boyanmasıyla başladı. Okul müdür yardımcıları Musa Oflu ve Zinnur Dokumacı’nın yanı sıra öğretmenler ve öğrenci velileri de çalışmalara destek vererek okulun hem iç hem de dış cephesini yeniliyor. "El ele vererek okulumuzu güzelleştiriyoruz" Çalışmalar hakkında bilgi veren Okul Müdürü Reşat Akyüz, "Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün girişimiyle okul bahçemiz beton zemine kavuştu. Biz de bu güzelliği devam ettirmek amacıyla bahçe duvarlarından başlayarak okulun dış duvarlarını boyuyoruz. Tüm çalışmalar gönüllülük esasına dayanıyor. Velilerimiz de büyük destek veriyor. Önümüzdeki günlerde beton zemine geleneksel oyun çizimlerini de yapacağız. 15 gün içinde okulumuzu eğitim öğretime hazır hale getirmeyi hedefliyoruz" dedi. "Velilerimizin desteğiyle okulumuz güzelleşiyor" İki yıldır okulda müdür yardımcısı olarak görev yaptığını belirten Musa Oflu ise "Okulumuzun ihtiyaç duyduğu boya işlerini öğretmenlerimiz ve velilerimizin desteğiyle sürdürüyoruz. El birliğiyle çalışarak okulumuzu daha güzel bir hale getirmeye gayret ediyoruz" ifadelerini kullandı. "Okula katkı sağlamak bizi mutlu ediyor" Üçüncü sınıfa geçen bir öğrencinin velisi Ali Bacaksızlardan ise tamamen gönüllü olarak çalışmalara katıldığını belirterek, "Okula katkı sağladığımızda mutlu oluyoruz. Şu an bahçe duvarlarını boyuyoruz. Daha sonra okulun iç kısımlarına geçeceğiz. Elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız" diye konuştu. Öte yandan çalışmaları yerinde takip eden Okul Aile Birliği eski başkanı Havva Öztürk ve yardımcısı Fatma Keskin de gönüllülere mola saatlerinde soğuk meşrubat ikram ederek destek verdi.