EKONOMİ - 09 Kasım 2019 Cumartesi 11:11

HAK-İŞ’ten ücretler için vergi adaleti mücadelesi

A
A
A
HAK-İŞ’ten ücretler için vergi adaleti mücadelesi

HAK-İŞ, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde bulunan “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi” ile ilgili olarak, ülke uygulamalarını inceleyerek bir görüş ve öneri raporu hazırladı.

HAK-İŞ, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde bulunan “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi” ile ilgili olarak, ülke uygulamalarını inceleyerek bir görüş ve öneri raporu hazırladı.


HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, akademisyenler ve konunun uzmanları tarafından hazırlanan raporu, TBMM Başkanı Mustafa Şentop başta olmak üzere, siyasi parti genel başkanlarına, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, partilerin grup başkanvekillerine, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanına, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanına ve Gelir İdaresi Başkanına sundu.


Arslan konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Konfederasyonumuzun öncelikleri arasında bulunan vergi sisteminin yeniden oluşturulması çalışmalarına ilişkin kaygı ve önerilerimizi yetkililere ilettik. HAK-İŞ olarak, vergi adaleti, sosyal devlet ilkesi ve ailenin korunması ve güçlendirilmesi konusundaki mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.


HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde bulunan “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanun teklifine” ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:


“Konfederasyonumuz HAK-İŞ, gelir dağılımının adil bir şekilde gerçekleşmesine yönelik olarak bireylerin gelirlerine, harcamalarına ve servetlerine göre vergiye tabii tutulması konusundaki her türlü çalışmayı desteklemektedir. Bu bağlamda, Meclis gündeminde bulunan kanun teklifinde öngörülen, dijital hizmetlerin vergiye tabii tutulması ve yüksek gelir gruplarından daha yüksek gelir vergisi kesintisi yapılmasını olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyoruz.


Bununla birlikte vergi politikalarının bu şekilde parça parça ele alınarak düzenlenmesini de önemli bir eksiklik olarak görüyoruz. Dengeli bir gelir dağılımı bakımından adil, eşitlikçi ve hakkaniyete dayalı bir vergi sistemi zorunlu olup, mevcut sistemin bir bütün olarak ele alınarak, vergi adaletinin sağlanmasına yönelik kapsamlı bir çalışma yapılmasını da zorunluluk olarak görüyoruz.


Bu yönde yapılacak çalışma ve oluşturulacak vergi politikalarında;


Gelirlerin vergilendirilmesinde, birinci gelir vergisi diliminin üst sınırı, ortalama gelire sahip bir çalışanın yıllık brüt ücretinin toplamı tutarına göre belirlenmelidir: 2007 yılında belirlenen birinci gelir diliminin üst sınırı 15,26 brüt asgari ücrete tekabül etmekte iken, bu oran yıllar içerisinde giderek azalmış ve 2019 yılında asgari ücretin 7 katına kadar gerilemiştir. Bu nedenle 2014 yılından itibaren asgari ücretle çalışanlar dahi yıl içerisinde ikinci gelir vergisi diliminden (yüzde 20) vergilendirilmeye başlanmıştır. Her ne kadar asgari ücretle çalışanın ücreti asgari ücretin altına düşmemekte ise de, özellikle evli ve çocuklu çalışanlara sağlanan asgari geçim indiriminin gelir vergisi nedeniyle azalması dolayısıyla bu çalışanların eline geçen net ücret yılın son aylarında azalmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 2019 yılı Temmuz zamlarına göre, ortalama işçi ücreti (AGİ hariç) 5.389,50 TL’dir. Ücretli çalışanların vergi dilimi oranlarındaki artışlardan en az oranda etkilenmesinin yollarından birisi de birinci vergi diliminden (yüzde 15) ikinci vergi dilimine (yüzde 20) geçiş miktarı olarak, ortalama işçi ücretinin 1 yıllık tutarının belirlenmesidir. Bununla birlikte diğer vergi dilimleri oranlarının da düşürülmesini talep etmekteyiz.


Ailenin desteklenmesi ve güçlendirilmesi bakımından vergilendirmede aile yükümlülükleri etkin bir şekilde dikkate alınmalıdır: Bekar ve çocuksuz bir çalışan ile evli ve çocuklu çalışan kimselerin aynı oranda vergiye tabii tutulmaları, öncelikle vergi adaletine uygun değildir. Ailenin korunması prensibinden hareketle Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar incelenebilir. Örneğin; Almanya’da 9.168 Avroya (2019 yılı için) kadar olan gelirler vergilendirme dışı bırakılırken, evliler için söz konusu miktarın iki katına (18.336 Avro) çıkarıldığı görülmekte, buna ilave olarak her bir çocuk için 7.600 Avro gelir de ayrıca vergilendirme dışı bırakılmaktadır. Böylece bireylerin aile yükümlülüklerinin etkin bir şekilde dikkate alındığı adil bir vergilendirme sistemi gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Ülkemizde de bu yönde bir uygulama yapılması halinde ailenin vergi yükü hemen hemen yarıya yakın oranda azalmış olacaktır.


Ücretli çalışanlar ve diğer kazanç sahipleri arasındaki eşitsizlik giderilmelidir: Ücretli çalışanlar vergi matrahından herhangi bir indirim yapamazken, diğer kazanç sahipleri kendileri ve aile fertleri için yapmış oldukları masrafların bir kısmını vergi matrahından düşürebilmektedirler. Bir kimsenin kendisi ve diğer aile fertleri için yapmak zorunda olduğu gıda, barınma, giyim, ısınma, elektrik, sağlık, eğitim gibi giderlerinin gelir vergisi matrahından mahsup edilmemesi, adil olmadığı gibi eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bu açıdan ücretli çalışanların da tıpkı diğer mükelleflerde olduğu gibi birtakım giderlerini vergi matrahından indirebildikleri bir sisteme geçilmesi gerekmektedir.


Konfederasyonumuzun öncelikleri arasında bulunan vergi sisteminin yeniden oluşturulması çalışmalarının bu ilkelere uygun olarak yürütülmesinin, vergi adaleti, sosyal devlet ilkesi ve ailenin korunması ve güçlendirilmesi bakımından hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda, akademisyenlerle değişik ülke uygulamalarını inceleyerek oluşturduğumuz görüş ve önerilerimizi içeren ayrıntılı raporumuzu, kaygı ve önerilerimizi yetkililere sunduk. HAK-İŞ olarak raporumuzu TBMM Başkanı Mustafa Şentop başta olmak üzere, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erhan Akçay, İyi Parti Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’na ilettik. HAK-İŞ olarak, vergi adaleti, sosyal devlet ilkesi ve ailenin korunması ve güçlendirilmesi konusundaki mücadelemizi sürdüreceğiz”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.