GENEL - 24 Nisan 2020 Cuma 11:10

TVHB Başkanı Eroğlu, Dünya Veteriner Hekimler Günü’nü kutladı

A
A
A
TVHB Başkanı Eroğlu, Dünya Veteriner Hekimler Günü’nü kutladı

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Ali Eroğlu, “Tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgını da bir kez daha, veteriner hekimsiz insan sağlığının olamayacağını göstermiştir.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Ali Eroğlu, “Tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgını da bir kez daha, veteriner hekimsiz insan sağlığının olamayacağını göstermiştir. Stratejik önemi bir defa daha ortaya çıkan mesleğimiz ile ilgili; tüm mesleki haklarımız için olumlu katkılarının ve yasal düzenlemelerin olacağı ümidiyle tüm meslektaşlarımızın Dünya Veteriner Hekimler Gününü kutluyorum” dedi.


Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Başkanı Ali Eroğlu, Dünya Veteriner Hekimler Günü dolayısıyla bir basın açıklaması düzenleyerek, dünya üzerinde yaşanan pandemiye rağmen çalışmalarını yürüten meslektaşlarına seslendi.


TVHB Başkanı Eroğlu, her yıl farklı bir temayla kutlanan Dünya Veteriner Hekimler Günü’nün bu yıl temasının ‘İnsan ve Hayvan Sağlığı İçin Çevreyi Korumak’ olarak belirlendiğini hatırlattı. Eroğlu, sayıları 500 bini geçen veteriner hekimlere seslenen Eroğlu, “Dünya Veteriner Hekimler Günü; Dünya Veteriner Hekimleri Birliği (WVA) ile Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün (OIE) girişimleri sonucunda her yıl Nisan ayının son Cumartesi günü, o yıl için belirlenen bir tema çerçevesinde kutlanmaktadır. 2020 yılının teması; ‘İnsan ve Hayvan Sağlığı İçin Çevreyi Korumak’ olarak belirlenmiştir. Belirlenen tema ile, veteriner hekimlerin bu alanlardaki çalışmalarına kamuoyunun dikkatinin çekilmesi amaçlanmaktadır. Altı kıtada sayıları 500 bini geçen veteriner hekim tarafından 20’inci kez kutlanacak olan Dünya Veteriner Hekimler Günü, veteriner hekimler için onur kaynağı, gurur kaynağı ve mutluluk kaynağı olmuştur” ifadelerini kullandı.



“Covid-19 salgını da bir kez daha, veteriner hekimsiz insan sağlığının olmayacağını göstermiştir”


Dünya Veteriner Hekimler Günü vesilesiyle veteriner hekimlerin çok önemli çalışmalara imza attığına değinen Eroğlu, Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa zamanda tüm dünyaya yayılma özelliği gösteren yeni tip Korona virüs (Covid-19) salgınında veteriner hekimlerin öneminden, “Bir kez daha belirtmek isteriz ki; sağlıklı hayvan, sağlıklı gıda, sağlıklı insan ve sağlıklı toplum ile çevre sağlığı ve biyogüvenlik konularında veteriner hekimler çok önemli çalışmalara imza atmaktadır. Tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgını da bir kez daha, veteriner hekimsiz insan sağlığının ve refahının olamayacağını göstermiştir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin her zeminde gündeme getirdiği konu şudur; Ülkemizde kadim bir sağlık meslek grubundan olan veteriner hekimler; özellikle son 150 yılda tarihe mal olan hizmetlerine, başarılarına, özellikle viral ve bakteriyel salgınların kontrol ve eradikasyonlarındaki engin deneyimlerine, koruyucu hekimlik, epidemiyoloji ve karantina önlemleri konusundaki faaliyetlerine, teşhis ve aşı üretimindeki bilgi birikimlerine ve Covid-19 ile mücadele ettiğimiz bugünlerde ülkemize has virüsün izolasyonu ve söz konusu virüsün genetik haritasını ortaya koyan bilim insanlarımızın veteriner hekim olmalarına rağmen, ülkemizde halen hak ettiği değeri alamayan ve özellikle son zamanlarda sağlık meslek grubuna yönelik bir kısım yasal düzenlemelere dahil edilmeyen meslek mensuplarıdır” şeklinde bahsetti.



“Tüm veteriner hekimler, mücadele kapsamında sahada”


Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’nda veteriner hekimlere yer verilmemesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Eroğlu, “Veteriner hekimler olarak sağlığa verdiğimiz bunca emek ve katkının yanı sıra ve veteriner hekimlere yönelik onlarca şiddet fiili ortadayken ve her şeyin ötesinde ulusal ve uluslararası kabullerde sağlık sınıfında olmasına rağmen, kısa bir süre önce TBMM’de kabul edilen sağlıkta şiddet yasasında veteriner hekimlere yer verilmemesi tarafımızca anlaşılamamış ve meslek mensuplarımızı büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Başta insan sağlığı olmak üzere, çevre sağlığını, biyogüvenliği, sosyal hayatı, ekonomiyi, ticareti ve değerlerimizi ciddi oranda tehdit ve tahrip ederek, bütün dünyayı kuşatan Covid-19 sebebiyle tüm veteriner hekimler, mücadele kapsamında sahada olup ülkemizin en büyük metropolünden, ülkenin en ücra köşesindeki köy ve mezrasına kadar ayaktadır. Bir taraftan laboratuvarlara kapanarak hayatları kurtaracak aşı ve serum üretmek için olağanüstü gayret gösterilirken, diğer taraftan sahada, salgın ve zoonotik hastalıklara karşı koruyucu aşılamalar, hastalık mihraklarına müdahale, tedavi hizmetlerinin kesintisiz olarak sürdürülmesi, insanımızın gıda güvenliğinin sağlanması ve sahipsiz sokak hayvanlarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi hizmetler onlarca riske rağmen gece gündüz demeden devam ettirilmektedir” diye konuştu.



“Dünyanın bundan sonraki hayatı farklı olacak”


Covid-19 kapsamında uygulanan tedbirlerin, salgın ortadan kalktıktan sonra da devam edeceğine vurgu yapan Eroğlu, salgına dair sebep oluşturan durumların üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi. Eroğlu, “Dünyanın bundan sonraki hayatının, ekosisteminin farklı olacağı, gerek Cumhurbaşkanımız tarafından, gerekse uluslararası otoriteler tarafından bir kabul olarak deklare edilirken, ülkesel ve küresel planlamaların önemine dikkat çekilerek, sebeplerin üzerinde durulması gereken bir stratejiden bahsedilmektedir. TVHB olarak bizde buna katılıyoruz. Covid-19 ile; Tek Sağlık konseptini tanımlayan, hayvan sağlığı, insan sağlığı ve çevre sağlığının ayrılamayacağı, önlemenin tedaviden daha önemli ve öncelikli olduğu ve yeni bir yaklaşımla küresel iş birliğinin kaçınılmazlığı daha iyi anlaşılmaktadır” dedi.



“Çevreyi ve doğal yaşamı korumaya dair her eksiğimiz, bir kez daha ortaya çıktı”


Doğanın korunması hususunda insanlığın eksikliğinin Covid-19 salgını dolayısıyla bir kez daha gözler önüne serildiğine vurgu yapan Eroğlu, “Koruyucu hekimlik hizmetleri kapsamındaki tüm veteriner hekimlik faaliyetleri hem daha ekonomik, hem de insan sağlığı ve çevre sağlığının korunmasını sağlamak adına çok daha etkindir. Çevreyi ve doğal yaşamı korumaya dair her eksiğimizin dünyada doğal dengenin bozulmasına neden olacağını unutmamamız gerektiği hususu bu yıl da Covid- 19 pandemisi ile bir kez daha yaşanarak görülmüştür. Tüm dünyada sağlık meslek sınıfları hızla ve güçlü bir organizasyonla ‘Tek Sağlık’ konsepti altında birleşirken, ülkemizin de bu konuda ilerleme kaydetmesi bugün ve gelecekte meydana gelmesi olası pandemiler ile milli ve yerli etkin mücadele etme gücüne kavuşmasını sağlayacaktır” dedi.



“Yasal ve yapısal uygulamalar bir an önce başlamalıdır”


Konu hakkında TVHB’nin çağrısını ileten Eroğlu, ‘Tek Sağlık’ uygulamaları için yasal ve yapısal düzenlemelere bir an önce başlanılması gerektiğine değindi. Eroğlu, “Tek Sağlık uygulamaları için yasal ve yapısal düzenlemelere bir an önce başlanmalıdır. Tek Sağlık Yasası çıkarılmalı, ülkesel ve küresel olayları değerlendiren Zoonotik Hastalıklar Kontrol ve Araştırma Merkezi, Sağlık Bakanlığında Veteriner Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile Tarım ve Orman Bakanlığında Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatları kurulmalıdır. Dünyanın bundan sonra zoonoz karakterli salgınlar ile daha çok uğraşacağı düşünüldüğünde, Veteriner Fakültelerinin fiziki ve eğitim altyapıları güçlendirilerek müfredatına Milli Savunma amaçlı biyogüvenlik, biyolojik mücadele konularının yer aldığı dersler konulmalı, ARGE çalışmalarına daha fazla yatırım yapılmalı ve stratejik konumları itibariyle Veteriner Kontrol Enstitüleri her yönü ile güçlendirilmelidir. Bu kapsamda Türk Veteriner Hekimleri Birliği her türlü desteği ve hizmeti vermeye hazırdır” diye konuştu.



“Olumlu katkıların ve yasal düzenlemelerin olacağı ümidiyle”


Dünya Veteriner Hekimler Günü’yle ilgili öneri ve talepleri devletin üst makamlarına ilettiklerini söyleyen Eroğlu, “Stratejik önemi bir defa daha ortaya çıkan mesleğimiz ile ilgili; fiili hizmet, sağlıkta şiddet, fiziki altyapıdan ve eğitim kalitesinden yoksun çok sayıda fakülte sayısı, kaliteli eğitim ve kaliteli mesleki uygulamalar ile tüm mesleki haklarımız için olumlu katkılarının ve yasal düzenlemelerin olacağı ümidiyle tüm meslektaşlarımızın Dünya Veteriner Hekimler Gününü kutluyor, selam ve saygılar sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."
Kocaeli Kayıp olarak aranan eski muhtar varilin içinde ölü bulundu Kocaeli’nin İzmit ilçesinde kayıp olarak aranan 64 yaşındaki Sadık Savurtaş, varil içinde ölü olarak bulundu. Jandarma olayla ilgili çok yönlü inceleme başlattı. Olay, Eseler Mahallesi’nde meydana geldi. Bugün son olarak saat 16.00 sıralarında görülen ve bir daha evine dönmeyen Eseler Mahallesi eski muhtarı Sadık Savurtaş (64) için yakınları kayıp müracatında bulundu. İhbar üzerine bölgede geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Jandarma, yakınları ve mahalle sakinlerinin birlikte yürüttüğü arama çalışmalarında Sadık Savurtaş, saat 20.30 sıralarında kendisine ait bahçede, varil içerisinde ölü olarak bulundu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ekipleri de sevk edildi. Varil içindeki Sadık Savurtaş’ın yapılan kontrollerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Uzman ekipler bölgede inceleme yaptı İl Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme ekipleri çevrede inceleme yaptı. Cumhuriyet Savcısı da Sadık Savurtaş’ın ölü olarak bulunduğu bölgede incelemelerde bulundu. Yapılan olay yeri araştırmasının ardından Sadık Savurtaş’ın cenazesi, kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. 6 yıl önce televizyonda bilgi yarışmasına katılmış Öte yandan, çiftçilikle uğraşan Sadık Savurtaş’ın 6 yıl önce ’Kim milyoner olmak ister?’ isimli yarışmaya katıldığı ve bin TL kazandığı öğrenildi. Olayla ilgili çok yönlü inceleme başlatıldı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta öldürülen genç kızın yakınlarından adalet çağrısı Kahramanmaraş’ta ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından silahla vurularak öldürülen 22 yaşındaki Sultan Değirmenci’nin ailesinin acısı sürerken, yakınları adalet çağrısında bulundu. Olay, merkez Onikişubat ilçesi Tekerek Mahallesi Piri Ahmetoğlu Sitesi girişinde meydana geldi. İddiaya göre, İ.T.K. (23), 46 ADN 340 plakalı otomobil ile sitenin otoparkına girmeye çalışan Sultan Değirmenci’yi (22) silahla vurarak kaçtı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri genç kızın kullandığı otomobilinde hayatını kaybettiğini tespit etti. Olay yerinden kaçan ve polis ekipleri tarafından kısa sürede yakalanan şahıs, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sultan’ın cenazesi ise otopsi işlemleri sonrasında 3 gün önce düzenlenen cenaze töreninin ardından son yolculuğuna uğurlandı. Babası 2 yıl önce vefat eden annesi ve biri engelli 3 kardeşiyle yaşayan Sultan için, Dulkadiroğlu ilçesi Karacasu taziye evindeki taziye düzenlendi. Taziyeye gelen Sultan’ın yakınları ise adalet istedi. "Günlerdir herkes yıkılmış durumda" Cinayete kurban giden Sultan’ın teyzesinin oğlu Fatih Sakınmaz, "Bu yaşanan olayın son olmasını istiyoruz. Bir daha hiçbir kadının şiddet görmemesini, öldürülmemesini istiyoruz. Bunun için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını ve bu suçu işleyen canilerin en ağır cezayı almasını yetkililerden özellikle talep ediyoruz. Burada insanların halini görüyorsunuz. Günlerdir herkes yıkılmış durumda. 22 yaşında, gencecik bir kız evinden işine, işinden evine giderken hayattan koparıldı. Annesinin bundan sonra nasıl yaşayacağı, kardeşlerinin nasıl ayakta kalacağı hepimizin ortak sorusu. Bu evladımız defalarca adliyeye giderek şikayetçi oldu. Tehdit edildi, darbedildi. Bekçiler tarafından şüphelinin elinden alınmasına rağmen, gerekli işlemler yapılmadı. Ne uzaklaştırma kararı çıktı ne de tutuklama oldu. Bugün bir can toprak altında" diye konuştu. "Bu acı Sultan ile son olsun" Olay günü şüphelinin uyuşturucu ve alkol etkisi altında olduğunu, kanında yüksek oranda bu maddelerin tespit edildiğini ileri süren Sakınmaz, "Yanında bulunan kişilerin ise denetimli serbestlikle bırakıldığını öğrendik. Bu durum bizi derinden yaraladı. O insanlar da bu suça ortaktır. Bu cinayete tanıklık ettiler. Şüpheliyi oraya getiren, yanında bulunan herkesin cezalandırılmasını istiyoruz. Denetimli serbestlik istemiyoruz. Çünkü yarın bu kişilerle trafikte, sokakta, hayatın içinde karşılaşabiliriz. Aynı acıyı başka ailelerin yaşamasını istemiyoruz. Bu acı Sultan Değirmenci ile son olsun" diye konuştu. Ailenin yakınlarından Hasan İrget ise, şüphelinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini söyledi. Sultan’ın dayısının oğlu Mehmet Çanga da, "Böyle bir olayın olmasını istemezdik ama oldu gerekenin yapılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. Akrabası Abdullah Çanga da, "Bu kız sadece bizim değil sizlerin de kızıdır. Sesimizi yükseltilmesini istiyoruz devletimizin de gerekeni yapmasını bekliyoruz" diye konuştu.