SAĞLIK - 04 Mayıs 2020 Pazartesi 13:01

Buhar makinesi cihazları korona virüsün ortama yayılmasını kolaylaştırıyor

A
A
A
Buhar makinesi cihazları korona virüsün ortama yayılmasını kolaylaştırıyor

Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof.

Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, “Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için kendilerinden başka insanların olduğu ortamlarda nebülizatör denilen buhar makinesi cihazlarını bu kalabalık ortamda kullanmamaları gerekiyor. Solunum fonksiyon ölçümlerini de insanların bulunduğu ortamlarda yapmamaları gerekiyor. Çünkü hem nebülizatör denilen alet hem de fonksiyon testi virüsün ortama yayılmasını kolaylaştırıyor” dedi.


Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği (AİD) tarafından Dünya Astım Günü dolayısıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda korona virüs salgınının astımla ilişkisi ve bu dönemde astım hastalarının alması gereken önlemlere ilişkin de bilgiler verildi. Toplantıda konuşan Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, Dünya Astım Günü aktiviteleri kapsamında her yıl toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlendiğini ve bir tema belirlendiğini belirterek, bu yılın temasının da “Astım Ataklarına Son” olarak düşünüldüğünü bildirdi.



“Nebülizatör ve fonksiyon testi virüsün ortama yayılmasını kolaylaştırıyor”


Tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının astımla ilişkisi konusunda açıklamalarda bulunan Şekerel, “Korona virüs solunum yolunda tutulum ve onun oluşturduğu yakınmalarla seyrediyor. Benzer şekilde astım da solunum yollarının bir hastalığı. Astımlı hastaların bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için ‘Uluslararası Astım Rehberlerinin’ bazı önerileri var. Örneğin astımlı hastalar, sprey tarzındaki ilaçlarını, ki bunlar arasında kortizon içerenler ilaçlar da var, kullanmaya devam etmeli, gerekirse kortizonun iğne veya hap formlarını da almaya devam etmelidirler. Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için kendilerinden başka insanların olduğu ortamlarda nebülizatör denilen buhar makinesi cihazlarını bu kalabalık ortamda kullanmamaları gerekiyor. Solunum fonksiyon ölçümlerini de insanların bulunduğu ortamlarda yapmamaları gerekiyor. Çünkü hem nebülizatör denilen alet hem de fonksiyon testi virüsün ortama yayılmasını kolaylaştırıyor. Tüm toplumda olduğu gibi astımlı hastalar da hijyen stratejileri ve kişisel koruyucu ekipman kullanımı hakkında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Sağlık Bakanlığı’nın enfeksiyon kontrolü önerilerine uymalılar” dedi.


Şekerel, astımın akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığı olduğuna işaret ederek, “Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı-hışıltı-ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’de de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunuyor”


Astım tedavisinin amacının hastalığın kontrol altına alınması olduğunu vurgulayan Şekerel, “Bunun için uygun ilaç tedavisi önerilir. Uluslararası ve ulusal astım rehberindeki en önemli yenilik nefes açıcı ilaçların artık astım tedavisinde tek başına kullanılmaması, mutlaka asıl tedavi edici ilaç olan ‘inhaler kortizon’ ile birlikte alınması. Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunuyor” dedi.



“Özellikle hafif astımlılar için bir risk söz konusu değildir”


Korona virüs ilk çıktığında astım hastalarının bu hastalığı daha ağır geçireceğinin öngörüldüğünü aktaran Şekerel, “Salgının başında astımlı hastaların risk grubunda olduğu kabul edildi ama bu şekilde gerçekleşmedi. Astımlı hastalar hastalıklara karşı korunmak için daha deneyimli bir durumda. Çünkü enfeksiyonlar astımı tetikliyor. Onlar kendini koruma önlemlerini halkımıza göre daha erken öğrenmişlerdi. Özellikle hafif astımlılar için bir risk söz konusu değildir. Bütün hastalar gibi astımlı hastalar da bu virüsü aynı şekilde alırlar. Alma riskinde aralarında fark yoktur fakat kontrolsüz astım, ağır astım söz konusu ise o zaman hastalık ağır geçirilebilir. Hastalarımızın mevcut kontrollerine devam etmeleri gereklidir” şeklinde konuştu.


Şekerel, dezenfeksiyon tünellerinin ise astım hastaları için risk oluşturabileceğini ifade etti.



“Astım zaman zaman kontrolden çıkıp ataklarla ya da krizlerle seyredebilir”


AİD Astım Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek de astım hastalığıyla mücadelede amaçlarının astımı kontrol altına almak ve gelecekteki riskleri azaltmak olduğunu söyledi. Uygun ilaçlarla astım hastalığını kontrol altına almanın mümkün olduğunu vurgulayan Bavbek, “İlaçların önemli bir kısmı solunum yolu ile kullanılan ilaçlardır ve bunların bir özel kullanım şekli vardır. Bu nedenle hastaya düzgün olarak anlatılması önemlidir. Çünkü tedavideki başarısızlığın bir kısmının bu ilaçları düzgün kullanılamamasıyla ilişkili olduğu görülmüştür. Astım zaman zaman kontrolden çıkıp ataklarla ya da hastaların krizler dediği durumlarla seyredebilir. Astım hastasını krize götüren gerekçelerin en başında mevcut ilaçlarının yetmemesi ya da o ilaçların yeterince düzgün ve önerilen dozda alınmaması veya bazı tetikçilerle karşılaşılmasıdır. Tetikleyiciler içinde sigara içimi, hava kirliliği, çeşitli bakteriler ya da viral enfeksiyonlar, stres ve bazı ilaçlar rol alabilir. Genellikle ataklar da başarıyla tedavi edilir ama bir kısım ataklar, ağır olanlar, hastane yatış gerektiren ataklar istenmeyen durumlarla sonlanabilir. Tabii astım tedavisinde o kadar gelişme varken ataktan hastanın kaybedilmesi hiç istenmeyen ve kabul edilemeyen bir durumdur. Her atak sonucunda hastanın, solunum fonksiyonlarında sonuç ortaya çıkmasıdır. Bu da zamanla hastanın yaşı ilerledikçe onun nefes darlığının artması sonucu seyredecektir. Bir diğer sonuç ise bir atak diğer atak için risk faktörüdür. Bir atak geçiren hastanın başka bir atak geçireceği beklenir. Tüm kronik hastalıklar gibi astım da düzenli bir hekim kontrolü gerektirir” diye konuştu.



“Hastalara yazılı eylem planı verilmesi hastalara yardımcı olacaktır”


Söz konusu kontroller ile hastalığın kontrol altına alınması, atakların önlenmesi ve tedavinin düzgün sürdürülmesinin amaçlandığını belirten Bavbek, “Hastalara yazılı eylem planı verilmesi hastalara yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, astım kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Bu kontrolün sağlanmasında astımı kötüleştiren faktörlerin belirlenmesi, bu faktörlerden korunmanın sağlanması ve hastanın önerilen tedaviyi düzgün alması, düzgün takiplere gelmesi çok önemlidir. Hastaların sigara kullanmaması, bazı alerjenlerden kaçınması, kilosu varsa bundan kilo kaybetmek için gerekli girişimlerde bulunması sağlıklı beslenmesi, sağlıklı beslenmesi ve fiziksel aktiviteye zaman ayırması çok önemli” dedi.



“Şu ana kadar astımlı bir hastada atağı tetiklediğine dair bir veri yok”


Korona virüs ile astım hastalığı ilişkisine yönelik Bavbek, “Şu ana kadar astımlı bir hastada atağı tetiklediğine dair bir veri yok. Olayı başladığı Vuhan’dan başlayıp diğer ülkelerde bununla birlikte bildirilen yazılarda astım hastalığa yakalanma adına önemli bir risk faktörü olarak ortaya çıkmadı. Ama virüs mutasyona uğrayabiliyor. Mutasyona uğradığı zaman ne olacağını bilmiyoruz. Astımlı hastalar özel bir risk teşkil etmiyor ama ağır astımlıların dikkatli olması her zaman için önerilir” ifadelerini kaydetti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.