GENEL - 05 Haziran 2020 Cuma 10:35

İnşaatlarda daha etkin tedbirler için teknik çalışma grubu kuruldu

A
A
A
İnşaatlarda daha etkin tedbirler için teknik çalışma grubu kuruldu

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile yeni bir işbirliğine imza attı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile yeni bir işbirliğine imza attı. Korona virüse karşı alınan önlemler kapsamında inşaatlarda daha etkin tedbirler için teknik çalışma grubu kuruldu.


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yeni tip korona virüs salgınına karşı çalışanlara yönelik önleyici tedbirler almaya devam ediyor. Salgın sürecinde bulaş riskinin yüksek olduğu inşaat sektöründe 159 bin 368 şantiyeyi ve 1 milyon 135 bin 778 çalışanı doğrudan ilgilendiren 19 maddelik tedbir kılavuzu yayımlayan Bakanlık, son olarak Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ile yeni bir işbirliğine imza attı. Korona virüs salgını sonrasında işe dönüşü ve salgının etkisini azaltacak çalışmaları içeren bu işbirliğinde, yapı işlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının sürdürülmesi amaçlanıyor.


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bu işbirliğinin yanı sıra korona virüs pandemisinin ülke sınırları içerisinde görüldüğü ilk tarihten itibaren işçi, işveren ve memur konfederasyonları başta olmak üzere tüm taraflara sağlıklı ve güvenli bilgiye erişimi sağladı. Buna ek olarak süreç içerisinde 22 farklı faaliyet koluna yönelik dokümanlar hazırlayarak, Covid-19 internet sitesi üzerinden de paylaşarak tüm tarafların kullanımına sundu.



Eğitim programları oluşturuldu


İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ile İNTES işbirliğinde, sektörden uzmanların ve iş müfettişlerinin yer aldığı bir teknik çalışma grubu kuruldu. Ardından sektörden gelen geri bildirimlerle işveren ile çalışanı koruyacak şekilde sürecin atlatılmasına ilişkin çalışmalara başlandı. Bu kapsamda teknik çalışma grubunca, yapı işlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin iyileştirilmesine ilişkin eğitim programları oluşturuldu. İSG kurallarının belirlenmesi ve kontrol listelerinin hazırlanmasına yönelik çalışmalar yapıldı. Ayrıca sıkça sorulan sorular ve cevapları hazırlanarak bir platform üzerinden paylaşılması, şantiyelerdeki maske ihtiyaçlarının belirlenmesi de çalışmalar arasında yer aldı.



5 milyonu aşkın çalışan için tedbir kılavuzları hazırlanmıştı


Çalışanları korumaya yönelik İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nce, bulaş riskinin yüksek olduğu sektörlerdeki 700 bini aşkın işletmeye ve 5 milyonu aşkın çalışana yönelik tedbir kılavuzları hazırlanarak, İSG profesyonellerine gönderilmişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.