ÇEVRE - 18 Haziran 2023 Pazar 09:28

TZOB Başkanı Bayraktar: “Toprak bizler için kutsal varlıktır”

A
A
A
TZOB Başkanı Bayraktar: “Toprak bizler için kutsal varlıktır”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Toprak bizler için kutsal varlıktır.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Toprak bizler için kutsal varlıktır. Söz konusu üreticilerimiz ve çiftçilerimiz olduğunda ise toprağın önemi katbekat artıyor” dedi.


Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında toprak kullanımıyla ilgili bilgiler vererek, birtakım uyarılarda bulunan Bayraktar, “Hepimizin çok yakından bildiği gibi, hayatın temel kaynaklarından biri olan toprak üzerindeki baskılar, özellikle nüfus artışı, yanlış kullanım, bilinçsiz sanayileşme gibi etkenlerle yeryüzü ölçeğinde giderek artıyor. Ülkemiz açısından baktığımızda da en büyük zenginlik olarak kabul ettiğimiz topraklarımızı çok iyi koruduğumuzu maalesef söyleyemiyoruz. Türkiye nüfusu 1990-2022 döneminde yüzde 51 artarken, işlenen tarım alanları yüzde 14 azaldı. 1990 yılında 56 milyon 473 bin 35 olan nüfus, 2022 yılında 85 milyon 279 bin 553’e yükselirken, buna karşın işlenen tarım alanları aynı dönemde 27 milyon 856 bin hektardan 23 milyon 845 bin hektara geriledi. 1990-2022 döneminde kaybedilen işlenen tarım alanlarının toplamı 4 milyon 11 bin hektardır. Artık bir karış dahi kaybedecek toprağımızın olmadığını, gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğunu her fırsatta vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.


Orman Kanunu’nda değişiklik yapılması gerektiğini söyleyen Bayraktar, “5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7442 sayılı Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la üst üste iki yıl işlenmeyen tarım alanlarının kiralanarak üretime kazandırılması amaçlanmıştır. Ayrıca Kanun’la intikal işlemleri çözülemeyen, satış ve muvafakat edilemeyen arazilerin de kamulaştırılarak satışının sağlanması istenmiştir. Ülkemizin sosyal ve kültürel yapısı gereği toprağa ve araziye bağlılık son derece önemlidir. Farklı şehirlerde yaşayan insanımız memleketinde ya da köyünde bulunan arazisini görmese de kaybetmek istemiyor. Yıldan yıla uzun vadede artan mirasçılar sonucu tarım arazilerinin önemli kısmı çok hisseli ve içinden çıkılamaz duruma geldi. Bu arazilerde intikal işlemleri yapılamamakta, hisse sayısının fazla olmasıyla araziyi işlemede sorunlar oluşmaktadır. 7442 sayılı Kanun bu sorunlara da çözüm arayacaktır. Ancak Kanun’un uygulanması daha büyük sorunları beraberinde getirmemelidir. Arazilerin değerinin belirlenmesine dikkat edilmeli, bu arazilerin satışı veya kiralanması köy insanına yapılmalıdır” şeklinde konuştu.


Artan nüfus ile beraber tarımın önem kazanacağını vurgulayan Bayraktar, “Köylerimizin sosyal düzeninin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Arazilerin kiralanması veya satışında köyü, çiftçiyi en iyi bilen, tanıyan Ziraat Odalarımızın da görüşü mutlaka alınmalıdır. Artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için 2050 yılına kadar, tarımsal faaliyetlerle küresel olarak yüzde 60 ve gelişmekte olan ülkelerde iki kat daha fazla gıda üretilmesi gerektiği bildiriliyor. Buna karşın yapılan araştırmalar, dünyada tarımsal üretime açılacak arazilerin son sınıra geldiğini, yeni tarım alanlarının açılmasının mümkün olmadığını, tarımda geliri artırmanın ancak mevcut arazilerin iyi bir kullanım planlaması ile gerçekleşebildiğini gösteriyor” diye konuştu.


Toprağın boş kalmaması gerektiğini belirten Bayraktar, “Dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde ülkemizin topraklarını boş bırakma lüksü yoktur. Artık ekilmeyen bir karış toprak kalmamalı, verimlilik artırılmalıdır. Çiftçilik dünyanın en zor mesleklerinden biridir. Dünyanın her yerinde çiftçiyi tarlada tutma mücadelesi verilmektedir. Çiftçiyi toprağına küstüren uygulamalardan kaçınılmalıdır. Kırdan kente göç de ülkemizin en temel sorunlarından birini oluşturuyor. Nüfusumuzu belli oranda kırsalda tutmanın yollarını mutlaka bulmalıyız. Bize göre bunun yolu kırsalı kalkındırmaktan, aynen şehirlerde olduğu gibi bütün imkânları oralara götürmekten, tarım dışında iş ve kazanç kapıları açmaktan geçiyor. Böylelikle köylerimiz boşalmayacak, şehirlerimiz plansız büyüme baskısıyla karşılaşmayacak, çiftçilerimiz karnını bulunduğu yerde doyurabilecektir” ifadelerini kullandı.



“Amaç dışı kullanım mutlaka önlenmelidir”


Amaç dışı kullanımların önüne geçilmesi gerektiğini söyleyen Bayraktar, “Tabii ki sadece kullanılmayan tarım arazilerinin kiralanması veya satışının yapılması ile ülkemiz toprakları korunamaz. Ülkemiz topraklarının en büyük tehdidi amaç dışı arazi kullanımıdır. Elimizdeki son verilere göre, 2006-2018 yılları arasında 5403 sayılı Kanun çerçevesinde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı için yapılan başvuruların yüzde 52’si olumlu karşılandı. Başvuruların yarısının kabul edilerek tarım arazilerinin amaç dışına çıkarılması kabul edilebilir değildir. Ülkemizde her yıl binlerce dekar verimli birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları, karayolu yapımı nedeniyle elden çıkıyor. Karayollarını ve şehirlerin gelişimini projelendirirken, verimli tarım arazileri yerine tarıma elverişli olmayan, daha verimsiz arazilerin kullanılmasına özen gösterilmelidir” diye konuştu.


Tarım arazilerinin önemine dikkat çeken Bayraktar, “Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin imara açılmasına asla izin verilmemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurulmamalıdır. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmamalı, meyve ağaçlarını, zeytinlikleri keserek yazlıklar inşa etmemeliyiz. Tarım topraklarımızın amaç dışı kullanımını önlemek amacıyla illerde kurulan Toprak Koruma Kurullarında toprağın sahibi olan çiftçi temsilcilerinin, ziraat odalarımızın bulunması zorunlu olmalıdır. Bizler de çiftçilerimizin yaptığı işin önemi konusunda toplumsal bilinç oluşturmak zorundayız. Toprağın amaç dışı kaybını ya da niteliklerini yitirmesinin engellemesi, geliştirilmesi ve korunması için Ziraat Odaları olarak elimizden gelenin fazlasını yapmamız boynumuzun borcudur. Bu çerçevede Toprak Bayramınızı bir kez daha kutluyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.