POLİTİKA - 03 Şubat 2012 Cuma 17:57

MHP LİDERİ BAHÇELİ`DEN `GENÇLİĞE HİTABE` TEPKİSİ

A
A
A
MHP LİDERİ BAHÇELİ`DEN `GENÇLİĞE HİTABE` TEPKİSİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in Gençliğe Hitabe ile ilgili ’bunlar ayet değil’ ifadesine tepki göstererek, "Eğer süreç böyle giderse, önümüzdeki dönemlerde başkent Ankara’nın durumu tartışmaya açılabilecek ve Mustafa Kemal’in de darbeci yaftası yiyerek verdiği milli mücadele sorguya çekilebilecektir" dedi.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada AK Parti hükümetinin, freni patlamış, pusulası çatlamış ve dümeni kırılmış bir görüntüyle, geri dönüşü çok zor olacak karanlık ve kayalık mecralara doğru hızla savrulduğunu savundu. "Basiret ve feraset açısından da acınacak duruma düşen iktidar zihniyetinin, Türkiye’nin geleceğini korku ve kutuplaşma halkalarıyla kelepçelemeye çalıştığının açıkça görüldüğünü" savunan Bahçeli, "Kabuk bağlamış yaraları kanatan, hukuku yağma eden ve despotik özlemlerini tatmin için her
yolu deneyen AK Parti’nin, Türk milleti ve devleti için yegane tehdit haline geldiği gelişmelerle netlik kazanmıştır" ifadelerini kullandı.
TBMM Genel Kurulu’nda, İçtüzük konusu etrafında yaşanan gerilimlerin, AK Parti’nin kabalığı ve saygısızlığının aldığı mesafeyi göstermesi bakımından da ibretlik olduğunu belirten Bahçeli, "Bununla birlikte Başbakan Erdoğan, iftiralarına ve çirkin ithamlarına kaldığı yerden, mola verdiği aşamadan ve bıraktığı noktadan öfke nöbetlerine kapılarak devam etmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla, Türkiye’nin yoğun tartışmaların içine çekilmesinin, geçmişe kıvrılarak hesaplaşmaya düşmesinin gerisinde, küresel
projelerin ilerletilme maksadı bulunmaktadır. Bu kapsamda yeni sömürgeciliğin ve vahşi emperyalizmin perdelenmesi, ileri demokrasi peçesiyle kapatılması için BOP Eşbaşkanı’na büyük bir görev ve sorumluluk düşmüştür. Dünün olaylarıyla yarını örtmeye çalışan ve dikkatleri dağıtmaya çabalayan hükümetin; içine girmediği kepazelik, eğmediği ve bükmediği milli konu neredeyse kalmamıştır. Bütün gelişmeler göstermiştir ki, Hürriyet ve İtilaf’ın bugünkü temsilcisi, yabancı muhiplerin korunağı, acziyetin,
teslimiyetin ve namertliğin elebaşısı Adalet ve Kalkınma Partisi’dir" değerlendirmesinde bulundu.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Başbakan’ın ve arkadaşlarının hakaret ve tacizlerinin boy hedefi haline gelmesinde şaşılacak bir durum olmadığını ifade eden Bahçeli, Cumhuriyet’in altını oymakla ve damarlarını tıkamakla uğraşan, Türk milletine mal olmuş değerleri yıkmakla meşgul olan AK Parti’nin, uydurma, mesnetsiz ve ahlaksız yollara tenezzül etmesinin bozuk fıtratının ve çürük fikriyatının bir sonucu olduğunu bildirdi. Bahçeli şunları kaydetti:
"Partimizin, Diyarbakır’daki kazılardan rahatsız olduğuyla ilgili izansızca ve hayasızca çamur atmaya çalışanlar, şunu bilmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi gayri hukuki ve faili meçhul hiçbir eylemin gizli kapaklı kalmasına rıza ve onay vermeyecektir. Bilakis şaibelere terk edilmiş her meselenin aydınlatılmasını ve tüm yönleriyle ortaya çıkarılmasını istemektedir. Ancak, toprağın altından çıkanların ne olduğuyla ilgili kesin ve hukuki hüküm verilmeden, fırsatı ganimet gören bir kalleşlikle, Türk
milletinin kardeşlik duygularına kazma sallayanlara iyi gözle bakılamayacağı da açıktır. Başbakan Erdoğan’ın bu gerçekleri fark etmesinde ve adım adım Türkiye’yi ateşin içine götüren sorumsuzluktan ve aymazlıktan sıyrılmasında büyük yararlar olacağı meydandadır. Ayrıca AK Parti’nin, Gençliğe Hitabe’den rahatsızlık duyduğu, Andımıza el uzatmayı planladığı, İstiklal Marşı’ndan gocunduğu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hedefine alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu öğelerini dinamitlemek için adice faaliyet
yürüttüğü belirgin hale gelmiştir. Bu kapsamda, büyük Türk milleti; AK Parti’nin cellat, küresel çevrelerin yargıç; PKK’nın, hainlerin, peşmergenin ve nesebi gayri sahihlerin müşahit; yalancıların, gafillerin ve canilerin şahit olduğu "Tarihi Şark Meselesi Mahkemesi’nde ölümle yargılanmaktadır. Gelişmelerin ve ortaya çıkan hadiselerin seyri bu vahim durumu doğrulamış ve daha da yüzeye çıkarmıştır. Eğer süreç böyle giderse, önümüzdeki dönemlerde başkent Ankara’nın durumu tartışmaya açılabilecek ve Mustafa
Kemal’in de darbeci yaftası yiyerek verdiği milli mücadele sorguya çekilebilecektir. Zira var olan ölçü ve ayarlar tümüyle bozulmuş, Haçlı emellerinin cellatlığına soyunan AKP’nin nerede duracağı ve daha neleri gasp edeceği belirsiz hale gelmiştir. Ne var ki, AKP fitnesi ne yaparsa yapsın, ayıran ve düşmanlık tohumları saçan niyeti amacına ulaşamayacak ve aradığı imkanı asla bulamayacaktır. Ruhu yabancı başkentlerde, bedeni burada olan köksüz, köhnemiş ve küflenmiş iktidar sözcüleri ve sahipleri, ne
yaparlarsa yapsınlar 29 Ekim 1923 kararlılığını ve inancını alt edemeyeceklerdir."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye Dedesini çizmesiyle yeteneği ortaya çıkan otizmli Okan’ın resimleri hayran bırakıyor Osmaniye’de yaşayan otizmli ressam Okan Mert Gönül, hayata resim yaparak tutunuyor. Okan’ın yeteneğini ortaya çıkaransa 9 yaşındayken boş kağıda çizdiği dedesinin resmi oldu. Osmaniye’de yaşayan 14 yaşındaki otizmli Okan Mert Gönül’ün resim çizmeye olan ilgisi 9 yaşında fark edildi. Ailesi tarafından resim yapması için verilen kağıtlara dedesinin resmini çizen Okan’ın yeteneğini gören ailesi onu resim yapmaya yönlendirdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde açılan resim kurslarında aldığı eğitimlerle yeteneğini geliştiren Okan, yaptığı resimlerle kendine hayran bırakıyor. Bugüne kadar birçok kişisel resim sergisi açan çocuğun en büyük hayali üniversite okuyup ressam veya resim öğretmeni olmak. Oğlunun küçüklüğünden beri resme merakının olduğunu ama yeteneğini dedesinin resmini çizdiğinde fark ettiklerini söyleyen anne Zübeyde Gönül, "9 yaşındayken dedesi misafirliğe gelmişti, sıkıldığında resim yapmak için eline kağıt kalem aldı. O zaman dedesini çizdi ve çok güzel çizmişti. Ondan dolayı biz bu yeteneğini fark edip kurslara gönderdik. Şu an gayet iyi durumda hayal gücü genişliyor daha çok resimle ilgilendikçe sosyalleşmesi de ilerliyor. Önceden çok içine kapanık, utangaç bir çocuktu ama şimdi gayet sosyal, herkesle konuşuyor utanması kalmadı, çekingenliği gitti. İnşallah ilerleyen zamanlarda ressam, resim öğretmeni olmasını isterim. Kendini tek başına idame edecek bir yere gelsin, biz olmadan da yaşayabileceği duruma gelsin" diye konuştu. Küçük yaştan beri ressam olmak istediğini ifade eden Okan Mert Gönül ise, "Ben resmi ilk defa 4 yaşındayken gördüm. Ben kendim ressam olmaya çalıştım, mümkün değildi. Her şey kalabalıktı ama şimdi büyüdüm resim kursuna gittim. Resim kursunda ayıcıkları çizdim milyonları çizmiştim. Daha sonra Gençlik Merkezi’nin kursuna gittim gölgeleri de yapabiliyorum, çiçeği yaptım, babamın resmini, dedemi, komşunun arabasını, ailemi çizdim" dedi. Gençlik merkezinde görevli Görsel Sanatlar Öğretmeni Sultan Öztürk, Okan’la çalışmalarının ilk aşamasına göre çok fazla yol kat ettiklerini belirterek, "Bu çalışmasındaki kat ettiği yol bizim için çok önemliydi. Bu yüzden ailesini de kutluyorum. Otizmin gerilemesinde veya duraklamasında yeteneği keşfedilen çocukların bu tür kurslarda çok etkisi olduğunu gözlemledik. Bu yüzden Okan’ın herkese örnek teşkil etmesini istiyoruz. Onu güzel sanatlar lisesine ve üniversiteye, fakülteye de hazırlayacağız kısmet olursa. Bu konuda gelişimini devam ettirecek ailesini bu çabalarından dolayı kutluyorum" dedi.
Osmaniye Dedesini çizmesiyle yeteneği ortaya çıkan otizmli ressam Okan’ın resimleri hayran bırakıyor Osmaniyeli otizmli ressam Okan Mert Gönül, hayata resim yaparak tutunuyor. Otizmli ressamın yeteneğini ortaya çıkaransa 9 yaşındayken boş kağıda çizdiği dedesinin resmi oldu. Osmaniye’de yaşayan 14 yaşındaki otizmli Okan Mert Gönül’ün resim çizmeye olan ilgisi 9 yaşında fark edildi. Ailesi tarafından resim yapması için verilen kağıtlara dedesinin resmini çizen Gönül’ün yeteneğini gören ailesi onu resim yapmaya yönlendirdi. Gençlik Spor Bakanlığı bünyesinde açılan resim kurslarında aldığı eğitimlerle yeteneğini geliştiren Gönül, yaptığı resimlerle kendine hayran bırakıyor. Bugüne kadar bir çok kişisel resim sergisi açan Gönül’ün en büyük hayali üniversite okuyup ressam veya resim öğretmeni olmak. Oğlunun küçüklüğünden beri resime merakının olduğunu ama yeteneğini dedesinin resmini çizdiğinde fark ettiklerini söyleyen anne Zübeyde Gönül, ’’9 yaşındayken dedesi misafirliğe gelmişti, sıkıldığında resim yapmak için elini kağıt kaleme aldı. O zaman dedesini çizdi ve çok güzel çizmişti. Ondan dolayı biz bu yeteneğini fark edip kurslara gönderdik. Şu an gayet iyi durumda hayal gücü genişliyor daha çok resimle ilgilendikçe sosyalleşmesi de ilerliyor. Önceden çok içine kapanık, utangaç bir çocuktu ama şimdi gayet sosyal, herkesle konuşuyor utanması kalmadı, çekingenliği gitti. İnşallah ilerleyen zamanlarda ressam, resim öğretmeni olmasını isterim. Kendini tek başına idam edecek bir yere gelsin, biz olmadan da yaşayabileceği duruma gelsin" diye konuştu. Küçük yaştan beri ressam olmak istediğini söyleyen Okan Mert Gönül, "Ben resmi ilk defa 4 yaşındayken gördüm. Ben kendim ressam olmaya çalıştım, mümkün değildi. Her şey kalabalıktı ama şimdi büyüdüm resim kursa gittim. Resim kursunda ayıcıkları çizdim milyonları çizmiştim. Daha sonra Gençlik Merkezi’nin kursuna gittim gölgeleri de yapabiliyorum, çiçeği yaptım, babanın resmini, dedemi, komşunun arabasını, ailemi çizdim" dedi. Gençlik Merkezi’nde görevli Görsel Sanatlar Öğretmeni Sultan Öztürk, "Okan’la çalışmalarımız ilk aşamasına göre çok fazla yol kat ettiklerini bu çalışmasındaki kat ettiği yol bizim için çok önemliydi. Bu yüzden ailesini de kutluyorum. Otizmin gerilemesinde veya duraklamasında yeteneği keşfedilen çocukların bu tür kurslarda çok etkisi olduğunu gözlemledik. Bu yüzden Okan’ın herkese örnek teşkil etmesini istiyoruz. Onu Güzel Sanatlar Lisesi’ne ve üniversiteye, fakülteye de hazırlayacağız kısmet olursa. Bu konuda gelişimini devam ettirecek ailesini bu çabalarından dolayı kutluyorum" dedi.
Artvin Artvin’de kurbanlık koçun güvenli yolculuğu Artvin’in Kemalpaşa ilçesinde küçükbaş hayvan besiciliği yapan Hakan Üçüncü, hastalanarak sürüden ayrılan kurbanlık koçlarını yaylaya götürmek için ilginç bir yöntem tercih etti. Üç koçu lüks cipinin bagajına yerleştiren Üçüncü, son koçu ise ön koltuğa oturtup emniyet kemerini takarak yaylaya götürdü. Her yıl yaz aylarında sürüsünü ilçeye bağlı Küçükova Yaylasına çıkartan Hakan Üçüncü, bu yıl 4 kurbanlık koçunun ayaklarında oluşan yaralar nedeniyle onları ilçede bırakmak zorunda kaldı. Bir süre sonra iyileşen koçları yeniden yaylaya götürmek isteyen Üçüncü, kurbanlık koçlarını lüks cipi ile yaylaya götürdü. Üçüncü, koçlardan üçünü bagaja yerleştirdikten sonra 4. koçu ön koltuğa koyarak emniyet kemerini taktı. Yol boyunca koçun emniyet kemeri takılı halde seyahat ettiği anlar, sosyal medyada paylaşıldıktan kısa süre sonra viral oldu. Koçun sakin bir şekilde cipin koltuğunda oturduğu ve emniyet kemerinin bağlı olduğu görüntüler, izleyenlerin gülümsemesine neden oldu. Üçüncü’nün çektiği videoda, "Koç, sakın sakın emniyet kemersiz gezmeyesin. Sanki Batum’a gidecek, yat aşağı, cipe de bindin son son" dediği duyuluyor. Video viral olduktan sonra Üçüncü, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Doğduk doğalı hayvancılıkla uğraşıyoruz. Her yıl hayvanları otlata otlata Küçükova Yaylasına götürüyorum. Bu yıl da yaylaya çıkmadan önce dört hayvanım hastalandı, ayaklarında yara çıktı ve onları ilçede bırakmak zorunda kaldım. İyileştikten sonra arabama bindirip, emniyet kemerini takarak Kemalpaşa’dan Küçükova Yaylasına getirdim. Kurban Bayramı yaklaşıyor, bu koçları kurbana vereceğim. Son bir kez cipe binip gezmelerini istedim. Yolda giderken onlarla muhabbet ettim. Güvenli yolculuk etmeleri için emniyet kemeri taktım." Hakan Üçüncü’nün bu duyarlı ve ilginç yöntemi, sosyal medyada büyük ilgi gördü ve hayvan güvenliğine verdiği önem nedeniyle takdir topladı.