GÜNDEM - 12 Temmuz 2025 Cumartesi 09:51

15 Temmuz Gazisinden FETÖ elebaşı Gülen’e: "Müslüman diye geçiniyordu, kendi toprağına bile gömülmedi"

A
A
A

Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Genel Başkanı Lokman Aylar, 15 Temmuz Gazisi Yusuf Atak ve 15 Temmuz Şehidi Mustafa Solak’ın eşi ile oğlu Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişimi sırasında yaşadıklarını anlattı.

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan, demokrasiyi hedef alan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) hain darbe girişiminin üzerinden tam 9 yıl geçti. ‘15 Temmuz Milli Birlik Günü’ dolayısıyla Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Genel Başkanı Lokman Aylar, 15 Temmuz Gazisi Yusuf Atak ve 15 Temmuz Şehidi Mustafa Solak’ın eşi ile oğlu duygu ve düşüncelerini İhlas Haber Ajansı muhabirine aktardı.

"Fethullah Gülen denen alçak öldüğünde sazlı sözlü eğlenceler düzenlendi"

Karanlık geceyi asla unutmayacaklarını vurgulayan Başkan Aylar, "250 tane şehit verdik, 2 bin 700’e yakın gazimiz var. Bugün milletimizin tarihinde unutulmaması gereken, unutmayacağımız ve unutturmayacağımız bir gecedir. Türkiye tarihinin değil, dünya demokrasisinde de çok önemli bir yeri vardır. Ülkeyi sevenler, ülkesinde devletin yanında olanlar ve ülkeye ve millete karşı olup kendini dış güçlere bağlayan bazı güçlerin de ortaya çıktığını gördük. Çok acılar yaşandı, şehitler verdi, kiminin düğünü vardı, kiminin nişanı vardı, kiminin yeni çocuğu doğmuştu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Milletimize, Cumhurbaşkanımıza ve Devlet beye hakikaten bir gazi olarak çok teşekkür ediyorum. Hainleri temizledik, o hainlerin kimler olduğunu gördük. Hiçbir zaman bir daha 15 Temmuz gibi bir hayal kurmasınlar. Çünkü bu millet onları o hayallerinde boğacaktır. Eğer bir kez daha milleti sokağa dökerlerse, o gece yarım bıraktığımız işi biz tamamlamaya söz veriyoruz. Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı olarak biz 15 Temmuz gazilerimizle, şehitlerimizle, tüm şehit ailelerimizle ve gazilerimizle birlikte beraberiz ve devletimizin her zaman yanında olacağız. Fethullah Gülen denen alçağın öldüğü haberini aldığımızda tabii ki şehit ailelerimizin intikamı alındı. Şehit aile ve gaziler olarak bir yerlerde lokma döktürüldü, bir yerlerde davul çalındı. Bazı yerlerde sazlı sözlü eğlenceler düzenlendi" şeklinde konuştu.

"Hala vücudumda bir kurşun var"

O gün hasat için Haymana’da olduğunu söyleyen Emekli Astsubay olan 15 Temmuz Gazisi Yusuf Atak, "Gece bir telefon geldi. Bir darbe girişiminin olduğundan bahsedildi. Siyasi anlamda bir partinin yönetim kadrosundaydık. İsmimizin FETÖ terör grubunun içinde olduğunu öğrendik. Millet Meclisi bombalanıyor denilince Gençlik Caddesi üzerinden Milli Savunma Bakanlığı’nın oraya kadar gelebildim. Orada 3 kurşun yedim, yaralandım. İslam’a, Türk vatanının birliğine ve bütünlüğüne inananlar kazandı. Ucu dışarıda olan hain grup mağlup oldu. Milli Savunma Bakanlığı’nın kapısında tanklar vardı. Silahlı, asker kıyafeti giymiş kişiler vardı. Subay olan bu kişilerin elinde, malumunuz nöbet tutan erlerin silahları vardı. Kendim de asker olduğum için bu işleri çok iyi biliyorum. Şahısların o durumuna müdahil oldum. Ateş etmemeleri ve silahları bırakmaları devlete, millete isyan etmemeleri konusunda uyardım. Kendimin de asker olduğunu beyan ettim. Onların bu tavrı ne yazık ki bizlere karşı menfi oldu. Oradan bir general düzeyinde rütbesi olduğunu düşündüğüm bir şahıs tarafından ateş emri verildi. Ateş edilince yerden seken mermiler sol bacağıma 3 kurşun olarak isabet etti. Yaralandık, tedavi gördük. Süreç sonrasında hala vücudumda bir kurşun var. Mehmetçik kıyafetini giymiş olmaları, mensubu olduğum Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait kişilerin zehirlenmiş tiplerin olması en büyük üzüntülerimizden bir tanesiydi" ifadelerini kullandı.

"Müslüman diye geçiniyordu, kendi toprağına bile gömülmedi"

Gazi Atak, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölüm haberi ile ilgili duygu ve düşüncelerini şu ifadelerle belirtti:

"Vatan millet düşmanlarının ölümü bizleri tabii ki ilahi adaletin tecelli ettiği konusunda manevi anlamda mutlu etti. İnsanların ölmesine karşıyız, kimse kimseyi öldürmesin ama şu var; vatana ihanet edenlerin kesinlikle canlarıyla ödemesi. Çünkü 250 şehidin vebali ondaydı. Türk yargısı ona cezasını verseydi, en ağır cezayla cezalandırıp kendi topraklarımızda cezasını infaz ederken ölmesi bizi daha mutlu ederdi. Dolayısıyla da o şahsın yaptığı, kendiyle beraber mezara gitti. Bakın kendi toprağında bile değil. Müslüman diye geçinen bir insan Müslüman topraklarında değil"

"Babamı ben yıkadım"

Şehit oğlu olmanın kimseye nasip olmayacağını söyleyen ve babasının boyacı olduğunu belirten Şehit Mustafa Solak’ın oğlu Emre Solak, "Babamla 18 yıl geçirdim. Çok güzel bir babalık yaptı. Babam gece çalışacağı için erken yatmıştı. İstanbul’dan babamın askerlik arkadaşı haber etti. Babam ‘hainler’ demiş. Annem duymuş. Onun için hemen üstünü giymiş. Annem, nereye gidiyorsun Mustafa deyince. Külliyeye gidiyorum demiş. İnerken bizim komşumuzu görmüş. Demiş, nereye gidiyorsun cenke mi Mustafa? Benim gitmem lazım. Sen, ben gitmezsem kim gidecek? Vatan elden gidiyor demiş. Sabah kalktığımda babam gelmemişti. Aradım, telefona cevap vermedi. Eli kanda da olsa o telefonu açardı. Sonra amcamı aradım, dedim babam yok. Bütün akrabalarımız babamı aradı. En son biri babamın telefonunu açıp demiş ki, Devlet Demiryolları Hastanesi’nde, ağır yaralı, gelin. Hastaneye gidince her yer kan revan içindeydi. Doktor geldi, bizi sordu. Eşiyle oğlu dedi amcam. Bize sakinleştirici yaptılar. Amcam geldi. Emre, evin reisi olmak kolay değil dedi. Evin reisi babam, başka kimsem yok dedim. Baban artık şehit dedi. O hastanenin bahçesi bana çukur oldu. Ben o çukura gömüldüm. Yaşınız 18, babanızı kaybediyorsunuz. Doğduğumdan beri acılar çekiyorum. Amcama dedim ki, senin için sözümü tuttum. Hiç ağlamadım. Senden de benim bir ricam var, babamı ben yıkamak istiyorum. Amcam ilk inanmadı bana. Babamı ben yıkadım. Çok şükür bir uzuv kaybı yoktu. Şarapnel parçası iç organlarını parçalamıştı" dedi.

Emre Solak, babasını yıkadığında yününün şehadete güldüğünü ve defnettikten sonra mezarlıktan çok güzel bir koku geldiğini, daha önce böyle bir koku koklamadığını belirtti. 2 ay önce umreye gittiğinde ise Kabe’deki koku ile babasının mezarında kokladığı kokunun aynı olduğunu söyleyen Emre Solak, 2’nci sefer de Umre için Kabe’ye gittiği vakit babasının silüetini gördüğünü aktardı.

"Rabbim beni ilk oğlumla sınav etti, sonra eşimle"

Şehit haberini aldığında dünyasının başına yıkıldığını belirten Şehit Mustafa Solak’ın eşi Melek Solak, "Emre ile tek başıma kalacağım. Ona hem anne hem baba olacağıma, emanetine iyi bakmaya söz verdim. Önce Rabbimin emaneti, sonra şehidimin emaneti dedim. Rabbim beni 2 defa sınadı. Gerçekten de çok memnunum. Allah razı olsun oğlumdan da. Rabbim beni ilk oğlumla sınav etti, sonra eşimle. Acımız gerçekten çok büyük ama gururumuz daha büyük. Oğlum da babasının izinde gidiyor. Çünkü babası çok mükemmel bir insandı. Mustafa hep şehit olmayı isteyen birisiydi. Kendisi Mardin’de askerlik yapmış. Terörle göz göze geldim, çatıştık ama bir şehit olamadım derdi. Ufak tefek birisiydi ama yüreği çok büyüktü, cesurdu. Kardeşi Sivas’ta askerlik yaptı. Kardeşine inşallah şehit olursun derdi. Abi kardeşe söyleyebilir mi bunu? Söyleyemez. Şehit abisi olmaktan gurur duyarım derdi. Çarşamba günü oğlumun küçük bir diş operasyonu vardı. Emre dedi ki acıktım baba dedi. O da dedi ki oğlum lokantada ne yapacaksın, alayım ama evde yapıp yiyelim. Markete uğradık. Bir de tuttu kocaman karpuzu aldı. Mustafa, biz 3 kişiyiz. Bu koca karpuzu ne yapacaksın? Dolaba da sığmıyor dedim. Sen ne yapacaksın, 2 gün sonra çok kalabalık olacak dedi. Cuma günü 2 gün sonra gerçekten de kalabalık oldu. Onlara malum oluyordu, ben biliyorum" diye konuştu.

Bilal Sarıkavak - Gürkan Sayın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta tarihi evlerin akıbeti merak konusu Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde yer alan, tarihi dokusuyla bilinen mahallelerde hanlar ve tarihi evlerin akıbeti merak konusu oldu. Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesindeki Divanlı Mahallesi Bahtiyar Yokuşu çevresinde bulunan eski evler, konaklar ve hanlardan bazıları, 6 Şubat depremlerinde hasar almış, bazıları da yıkılmıştı. Şehre hakim bir tepe üzerinde konumlanan Bahtiyar Yokuşu’nda yer alan çok sayıda tarihi yapı, depremlerde farklı seviyelerde zarar gördü. Bazı yapıların tamamen yıkıldığı bölgede enkaz kaldırma çalışmaları peyderpey sürdürülürken, ayakta kalan ancak hasarlı durumda olan evler ve konaklar için teknik incelemeler devam ediyor. Bölgede, tarihi yapıların aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğini savunanlar olduğu gibi, mevcut yapıların tamamen kaldırılarak yeni ve farklı yapılaşmaya gidilmesi gerektiğini dile getiren görüşler de bulunuyor. Mahalle sakini Yaşar Kara, "Burada tarihi evlerimiz vardı şuanda görüldüğü gibi yıkık durumda. Aslıda gelip gidiyor yetkililer yapılacağını söylüyorlar ama şuan için enkazların bazıları duruyor, bazıları kaldırıldı. Eğer yapılacaksa bir an önce yapılmasını bekliyoruz" diye konuştu. Mahalle sakinlerinden Recep Kaplan ise, "İkide bir tamir yapılıyor olmaz ki, yıkılsın yeniden yeni evler yapılsın. Masraf yapılmasın. Zaten eski ev" diye konuştu.
Ankara Dünya Ahileri Ödülleri açıklandı Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği-Ahi Enstitüsü tarafından geleneksel hale getirilen Dünya Ahileri Ödülleri sahiplerini buldu. 2025 yılında 6 farklı kategoride toplam 12 esnaf ve sanatkara ‘Dünya Ahisi Ödülü’ verildi. Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü tarafından yürütülen ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ‘Anadolu’nun Ahisiyiz, Türkiye’nin Ailesiyiz’ projesi kapsamında verilen ödüller, esnaf ve sanatkarlar için önemli bir yere sahip oldu. Ödüller, Unutulmaya Yüz Tutmuş 3 Nesil Mesleğini Yaşatanlar, Mesleğini Sanatla Buluşturanlar, Başarı Öyküleri, Afet’in Esnafları, Medya Tanıtım ve Aktivite Alanları olarak 6 ana kategoride dağıtıldı. "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz" Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği -Ahi Enstitüsü Başkanı Gazeteci Yazar Fehmi Çalmuk, yaptığı açıklamada esnaf ve sanatkar kesiminin oda, birlik, federasyon seçimlerinin yaşandığı bir süreçte adayları değişik sektörler ve demografik dağılım göz önüne alınarak belirlendiğini belirterek, "Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara karşı inatla ayakta kalmaya, üretmeye, istihdam oluşturmaya devam eden esnaf ve sanatkarın yükünü yönetim kurulumuzca takdim ettiğimiz ödüller ile omuzlama gayretindeyiz. Bizim hayallerimizi, kültürümüzü çaldırmadan yarınlarla buluşturma gayretinde olan tüm Dünya Ahilerini yürekten kutluyor, yüreklerinden öpüyorum" ifadelerine yer verdi. Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler Kategorisi Dünya Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Ahi Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, bu yıl ‘Unutulmaya Yüz Tutmuş Meslekler’ kategorisinde üç farklı esnaf ödüle layık görüldü. Bunlar, Hamdi Gaspar (Edirne): Yüzyıllardır yaşatılan süpürge imalatının son ustalarından biri olarak ilk ödülün sahibi oldu. Muzaffer Demir (Gaziantep): Sedef ustası olan Demir, aynı zamanda Devlet Sanatçısı unvanına sahip. Yusuf Bayyiğit (Malatya): Türkiye’nin ender Şam Çeliği (Damascus) ustası olan Bayyiğit aynı zamanda 3. Kuşak olarak mesleğini sürdürüyor. Bayyiğit Devlet Sanatçısı unvanını taşıyor. Üç Nesil Mesleğini Yaşatanlar Hamdi İncegül (Ankara): 1922 yılından bu yana Ankara Hacı Bayram’da faaliyet gösteren Gül Kurukahve işletmecisi. İncegül, mesleğini dördüncü nesil olarak sürdürüyor. Mustafa Gençcan (Çorum): Yüzyıllardır süregelen düğün yemek kültürünün en önemli örneklerinden biri olan İskilip Dolması geleneğini açtığı lokanta ile kitlelerle ulaştıran Gençcan kız kardeşiyle birlikte büyük amcadan mirası 3. Nesil olarak yaşatıyor. Abdullah & Yunus Bağışkan (Gaziantep): 1930 yılından bu yana Gaziantep’te nam salmış Halil Usta’nın Fırınlı Et Lokantası geleneğini Bağışkan kardeşler 3. Nesil olarak sürdürüyor. Mesleğini Sanatla Buluşturanlar Bahri İlhan (Elektrik Ustası/Türk Halk Müziği Sanatçısı) (Keskin/ Kırıkkale): Kamuoyunun "Bir Yiğit Gurbete Gitse Gör Başına Neler Gelir" ve "Entarisi Morumuş Yar Sevmek De Zorumuş Sunayı Da Deli Gönül Sunayı" gibi türkü sözleriyle yakından tanıdığı, efsane saz ustalarından ve aynı zamanda elektrik ustası olan İlhan, bu kategorinin sahibi oldu. Başarı Öyküleri Avni Ongurlar: Uzun yıllar tekstil alanında esnaflık yaptıktan sonra, Türkiye’nin 1 buçuk asırlık şekerleme kuruluşu Hafız Mustafa 1864 firmasını satın alarak işletmeyi dünya çapında tanınan bir markaya kavuşturdu. Hayrullah Türker: Garsonlukla başladığı esnaflık mesleğini beyaz eşya satarak devam ettirdi. Daha sonra plastik, makine üretiminden sonra savunma sanayinde faaliyet gösteren Zeki Bey Şirketler Grubunu kurarak girişimcilik öyküsünü sürdürdü. Afetin Esnafları Bu kategori, 6 Şubat depremlerinde gösterilen direnişi onurlandırdı. Mahmut Yücel (Adıyaman): Adıyaman Madeni Sanatkârlar Esnaf Odası Başkanı ve aynı zamanda oto elektrikçi Mahmut Yücel 6 Şubat Depreminde 7 saat enkaz altında kaldı. Depremde, eşini, abisini ve yeğenlerini kaybetti. Kasım Eren (Hatay/İskenderun): Taksici esnafı olarak çalışan Kasım Eren, 8 gün hastanede yatan ancak taburcu olacağı günün sabahı meydana gelen 5 Şubat depreminde annesini ve refakatçi olan babasını kaybetti. Medya Tanıtım ve Aktivite Faruk Küçük (Ankara): Ankara’nın At Pazarı’nda Dericizade namıyla ün salmış, üç kuşaktır dericilik yapan aile geleneğini yaşatan Faruk Küçük; aynı zamanda Ankara fotoğrafları koleksiyoneri. Kaleme aldığı eserleri, sergileri kamuoyunda ve geniş yankı buldu. Ahilik geleneğini geniş kitlelere tanıttı.
Ankara Sincan’da düzenlenen Kadın Kadına Aile Sohbetleri aralıksız devam ediyor Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan’ın destekleri ve eşi Emine Ercan’ın öncülüğünde yürütülen, birbirinden uzman isimlerle hanımların hayatlarına dokunan ‘Kadın Kadına Aile Sohbetleri’ programı bu ay Vaiz Fatma Şener’i ağırladı. Sincan Belediyesi, ilçedeki vatandaşlara yönelik hizmetlerine devam ediyor. Bu kapsamda her ay Sincanlı kadınlara yönelik Kadın Kadına Aile Sohbetleri programının bu ayki konuğu Vaiz Fatma Şener oldu. Program, Fatma Şener’in üç ayların manevi değerlerini anlattığı sohbetiyle başladı. "Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz" Programın açılış konuşmasını yapan Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, Kadın Kadına Aile Sohbetlerinin her ay aralıksız devam edeceğini belirterek, "Hamdolsun Rabbim Sincan’a hizmet etme fırsatı verdi. Bu büyük bir onur. Sizler hizmetin en iyisine layıksınız. Sincan’a bu güzel Anadolu havasını sizler katıyorsunuz. Hanımlar aslında şehirlerin gerçek mimarlarıdır. Ailelerin mimarı kadınlardır. Bu imar ve ihya işi manevi iletişimle ruhla inşa edilir. Bunu sizler en güzel şekilde yapıyorsunuz. Bizim ecdadımız hep cihana örnek olmuş, çok büyük medeniyetler kurmuştur. Dünyada bir numaralı güç olmamız lazım, o zaman dünyaya sulh, selamet, adalet gelecek. O zaman mazlumların yüzü gülecek. Bu misyon için bir araya geleceğiz, fitneden uzak duracağız, bu iklimde çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuklarımız bu sancağı zirveye dikecek, bunun derdindeyiz. Sizler o çocukları yetiştiren annelersiniz. Bu etkinliklerle ruh ikliminize bir nebze dokunabilirsek ne mutlu bize. Organizasyonda emeği geçenlere çok teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
Ankara TZOB Başkanı Bayratkar: "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de meydana gelen zirai don sebebiyle mağdur olan ve yanlış yönlendirme sonucu başvuru yapmadığı için desteklemelerden yararlanamayan çiftçilerin destekleme kapsamına alınmasıyla ilgili ve 31 Aralık tarihinde sona erecek olan Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvurularına yönelik görüntülü basın açıklaması yaptı. "Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır" Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bu yıl 65 ilimizde etkili olan zirai don nedeniyle çiftçilerimizin ürünlerinde önemli ölçüde kayıplar meydana geldi. 14 Eylül tarihinde ‘2025 Yılında Meydana Gelen Zirai Don Nedeniyle Ürünleri Hasar Gören Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin Cumhurbaşkanı Karar’ı yayımlandı. Alınan Karar’a göre sigortası olmasa da Çiftçi Kayıt Sistemi yani ÇKS’ye kayıtlı çiftçilerin girdi maliyetleri, hasar alanları ve oranları nispetinde karşılandı. Fakat birçok çiftçimiz yanlış yönlendirmeler ve bilgi eksikliği neticesinde hak etmiş olduğu bu desteklere, 24 Temmuz olarak belirlenen son başvuru tarihine kadar başvuramadı. Başvuramayan çiftçilerimiz mağdur edilmemeli ve onlar da kapsama alınmalıdır." "Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek" ÇKS başvurularına dair konuşan Bayraktar, "1 Eylül tarihinde başlayan 2025-2026 tarımsal üretim dönemi Çiftçi Kayıt Sistemi başvuruları 31 Aralık tarihinde sona erecek. ÇKS yönetmeliğinde yapılan değişiklikle miras ve intikal sorunları nedeniyle kayıt yapılamayan arazilerin kayıt altına alınmasının önü açıldı ve ÇKS kayıtlılığı arttı. 2025 yılında da ÇKS yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, kayıtlı üretim bilgilerinin güncellenmesi ve ikinci, üçüncü ekim dikim bilgilerinin bildirilmesi işlemleri, başvuru sahibinin talebi üzerine üretim yılı sonuna kadar tespit komisyonu marifeti ile yapılabilecek. Ayrıca, beyan edilen üretim bilgilerinde Bakanlık tarafından farklılık olduğunun tespiti halinde, üretim yılı boyunca re’sen düzeltmeler yapılabilecek. Yine yapılan değişiklikle hazine adına tespit ve tescil edilmiş ve/veya devletin hüküm ve tasarrufu altında olan tarım arazilerinde kira sözleşmesi bulunmaması durumunda taahhütname ile başvurabileceklerdir. Yapılan düzenlemelerle ÇKS kayıtlılık oranları artıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında 9 Eylül 2024 tarihinde; ‘Çiftçi Kayıt Sistemi Başvurularının Alınması ve Veri Girişi Yetkisi Devrine İlişkin Protokol’ imzalandı. Protokol kapsamında 2024 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) veri girişleri 3 pilot ilde Ziraat Odaları tarafından yapıldı" şeklinde konuştu. "Uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz" Söz konusu protokolün kapsadığı il sayısının bu yıl 21’e çıkarılmış olup bu illerde ÇKS veri girişlerinin Ziraat Odaları tarafından yapıldığını belirten Bayraktar, "Önümüzdeki 2 yıl içerisinde uygulamanın 81 ili kapsayacak şekilde yaygınlaşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Üstlendiğimiz bu görev ve sorumluluğun başarı ile yürütülmesinde emeği geçen Ziraat Odalarımıza ve bu süreçte teknik desteğini esirgemeyen Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatı çalışanlarına teşekkür ediyorum. Birliğimizin ÇKS veri girişlerini üstlenmesi ile birlikte, Bakanlığımızın il ve ilçe müdürlüklerinde bu görevi yapan teknik personel çiftçimize daha fazla zaman ayırabilecek, çiftçimize daha iyi hizmet sunabilecektir. Çiftçi Kayıt Sistemi başvurularının bitmesine kısa bir süre kaldığı için bugünlerde yoğunluk daha da arttı. Yılsonuna kadar ÇKS işlemlerinin bitmesi için Ziraat Odalarımız büyük gayretle çalışmalarını sürdürüyor. Yaşanabilecek sorunların önlenmesi için son başvuru tarihi olan 31 Aralığa kalmadan başvuruların yapılması büyük önem taşıyor" diye konuştu.
Adana Evleri soyan 2 kadın yakalandı: 700 bin TL’lik vurgun yapmışlar Adana’da iki kadın hırsız misafir süsü vererek girdikleri 5 apartman dairesinden 700 bin TL değerinde altın ve döviz çaldı. Yakalanıp tutuklanan iki şüphelide "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, hırsızlık yapmadık" savunması yaptıkları öne sürüldü. Olay, 29 Kasım’da Seyhan ilçesine bağlı Mithatpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İ.G.(32) ve İ.Y. (26) yüzlerini eşarp ve güneş gözlüğü kullanarak gizledi. Ardından iki kadın misafir gibi bir apartmandan içeri girdi. Ardından 7’inci kata çıkan iki kadın, U.Ş.’ye ait evin kapısını zorlayarak içeri girdi. Kadınlar burada 5 bin TL ve 3 bin TL değerinde 2 kol saati çalarak çıktı. Bir alt kata inen şüpheliler bu seferde K.K.’ın evine girdi. Şüpheliler buradan 50 bin TL değerinde altın çalarak kaçtı. Aynı kadınlar farklı tarihlerde 3 ayrı apartman dairesinden daha aynı yöntemle hırsızlık yaptı. Kadınlar yaptığı 5 farklı hırsızlık olayında 700 bin TL değerinde; altın, döviz ve ziynet eşyası çaldı. İhbarlar üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. Söz konusu 2 kadın şüpheli saklandıkları adreslerde yakalandı. Şüpheliler emniyetteki ifadelerinde, "Eski bir arkadaşımızı ziyarete gitmiştik, görüntülerdeki biziz ama hırsızlık yapmadık" dedikleri öne sürüldü. Binada arkadaşları olmadığı da tespit edilen, yaptıkları hırsızlıkların ardından bir sokak satıcında basküle çıkıp tartıldıkları güvenlik kamerasına yansıyan 2 şüpheli sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.