POLİTİKA - 24 Haziran 2025 Salı 14:47

Ak Parti, "Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Ve Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni TBMM Başkanlığı’na sundu

A
A
A
Ak Parti, "Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Ve Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni TBMM Başkanlığı’na sundu

Ak Parti "Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni TBMM Başkanlığı’na sundu. Usta teklife ilişkin, "Özel sağlık kuruluşlarında sadece bordolu çalışan hekimler hizmet sunacak" dedi.


Ak Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, TBMM Başkanlığı’na sunulan Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ne ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. AK Parti Grup Başkanlığı fuaye alanında düzenlenen toplantıda açıklamada bulunan Usta teklifin 29 maddeden oluştuğunu belirterek, "İlaç ve aşıların teknik ve tedarik takibinde ve tedarik zinciri içerisinde bütün hareketlerin Sağlık Bakanlığı’nın elektronik takip sistemleri üzerinden takibine imkan sağlanarak ilaç ve aşırı üreticileri ecza depoları ve eczaneler için kayıt ve indirme ilişki yürürlükleri düzenlenmektedir. Takip sistemiyle birlikte ürünlerin imalatı veya ithalatından başlayıp eczane oluşturulur. Eczane süreçleri sonrasında hastaya teslimine kadar tüm aşamaları konum, zaman ve durum bilgilerinin Sağlık Bakanlığı ve sistemin tabanında bulunmasına imkan verilmektedir. Bunun yanı sıra ilaçların piyasada bulunabilirliği desteklenecek, ilaç stoklarının mevcut durumları sürekli olarak takip edilerek stokçuluk ve fırsatçılıkla önüne geçilecektir" ifadelerini kullandı.


"Özel sağlık kuruluşlarında sadece bordolu çalışan hekimler hizmet sunacak"


Usta açıklamasını devamında , "Önemli bir maddemiz ise özel sağlık kuruluşlarında, sağlık hizmetlerinin kurum bünyesinde sadece bordolu çalışan hekimlerce sunulabilmesini düzenlenmektedir. Sosyal güvenlik uygulamalarında bütünlük sağlanmakta, kurumsal yapı güçlendirilerek sağlık hizmet sunumunun kalitesinin ve denetlenebilirliğin arttırılması da amaçlanmaktadır. Aksamaya mahal verilmemesi ve öngörülebilirlik ilkesine uygun hareket edilebilmesi amacıyla ayrıca bir geçiş hükmü düzenlenerek sıfır 1 Haziran 2026 tarihine kadar bir uyum süreci de özel hastaneler için ön görülmektedir. Diğer bir önemli maddemiz tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle alınması gerekenlerin elektronik ortamda da alınabilmesine imkan tanınmaktadır. Böylece kağıtlarda alınan onan formlarının kayıtlarının dijitalleştirilmesi ve fiziki kayıt yükününde azaltılması amaçlanmaktadır. Kanun teklifi ile sağlık hizmetlerinde eğitim ve meslek tanımlarının daha işlevsel hale getirildiğini altını çizen Usta yeni bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz. Sağlık hizmetlerinin değişen yapısı tanım tedavisi teknolojideki gelişmeler ve multidisipliner yaklaşımın sahada giderek daha belirgin hale gelmesi sağlık mesleklerinin unvan, görev ve eğitim yapılarında güncellemeyi de zorunlu kılmıştır. Bu vesileyle diş protez teknisyenliği ve nükleer tıp teknikerleri ihtiyaç edilmekte ve sağlık meslek liselerinin diş protez programlarına öğrenci kaydı yapılmasına yönelik de düzenleme getirilmektedir.Bunun yanı sıra lise seviyesindeki ebe yardımcılığı ile hemşire yardımcılığı unvanları sağlık bakımı teknisyeni unvanı altında birleştirilmekte ve artık bu seviyedekilerin lisans seviyesine veya yüksek lisans seviyesindeki ebe yardımcılığı ve hemşire yardımcılığı şeklinde düzenlemesine imkan sağlanmaktadır" ifadelerine yer verdi.


"Sözleşmeli aile hekimleri ile aile hekimliği uzman sayısının arttırılması hedeflenmektedir"


Teklifte yer alan bir diğer madde ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin kalitesi ve niteliğinin daha da iyileştirilmesinin amaçlandığını ve aile hekimliği sisteminin güçleneceğini belirten Usta "Halihazırda sahada görev yapan aile hekimlerinin uzman olmasının sağlanması bununla birlikte 2035 yılına kadar olan nüfus ve aile hekimliği kayıtlı kişi sayısı projeksiyonlarına göre sözleşmeli aile hekimleri ile aile hekimliği uzman sayısının arttırılması hedeflenmektedir" açıklamasında bulundu.


"Tıbbi kenevir kullanım alanına ilişkin düzenleme yapılıyor"


Kenevir ham maddesinde bulunan ihtiyacın kontrollü olarak Türkiye’deki üretimden karşılanacağını belirten Usta, "Yine önemli bir maddemiz ile tıbbi kenevir kullanım alanına ilişkin düzenleme yapılıyor. Dünyada kenevirin sağlık alanındaki faydaları gözetilerek ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik kenevir yetiştiriciliğinin kapsamı tıbbi ürün, sağlık ve destek ürünleriyle kişisel bakım ürünleri elde etmeye yönelik kenevir yetiştiriciliği olarak genişletilmektedir.Bu kapsamda kenevir ham maddesinde bulunan ihtiyacın kontrollü olarak ülkemizdeki üretimden karşılanması amaçlanmaktadır. Söz konusu ürünleri sadece eczanelerde satış yapılmasına izin verilecek. Kontrolü ve güvenliği bu şekilde sağlanacaktır" dedi.


Organ naklinin, E-devlet kapısı sistemi veya Sağlık Bakanlığı’nın bilişim sistemleri üzerinden de yapılacağını söyleyen Usta, "Organlarını bağışlamak isteyen kişilerin E-devlet kapısı sistemi veya Sağlık Bakanlığı’nı kullanıp bilişim sistemleri üzerinden de bağışla bulunabilmelerine imkan sağlanabilmektedir. Mevcut uygulamalar organ bağışı için kişinin bu konuda bir vasiyet namesi yok ise ölümden sonra organların bağışlanması için yakınlarının rızası aranmaktadır. Organ nakli hususunda vasiyetname düzenlemenin yaygınlaşmaması nedeniyle nakil yalnızca bölüm sonrasında görevli yakınlarının beyanı ile gerçekleştirebilmekte ve yakınlarının iradelerindeki ihtilaf çok kısımlı bir süreye bağlı olan nakili olanaksız hale getirmektedir. Yeni düzenleme ise güvenli kimlik doldurma araçlarını kullanarak e-devlet kapısı veya Sağlık Bakanlığı’nda kurulan bilişim sistemleri üzerinden bağış yapma imkanı getirilmekte ve organ bağışı da kolaylaştırılmaktadır. Aynı zamanda organları bağışlayan bağışçıların eş ve birinci derece yakınlarına organ naklinin ihtiyaçları olması halinde acil hastalardan sonra gelmek üzere öncelik verileceği de kanunda düzenlenerek ülkemizde yapılan organ bağışı sayısının da arttırılması amaçlanmaktadır. Bu sayede organ nakli bekleyen binlerce vatandaşımız için nakil olanağı da arttırılmış olacaktır" şeklinde konuştu.


"Parklarda kurulacak olan bu sağlık hizmetleri istasyonunun sadece kamu hizmeti için olacaktır"


Teklif ile ihtiyaç duyulması halinde acil sağlık hizmetleri istasyonu, sağlıklı hayat merkezi veya aile sağlığı merkezlerinin parklarda konumlandırılması ve acil sağlık hizmetleriyle birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılmasının hedeflendiğini dile getiren Usta, "Burada özellikle şunu vurgulamak gerekir. Parklarda kurulacak olan bu sağlık hizmetleri istasyonunun sadece kamu hizmeti için olacaktır. Ve parkların ölçülerine, boyutlarına yapılacak binanın metrekaresini alana kadar kanunda ayrıntılı olarak yazılmıştır. Bu konuda hiçbir suistimali izin verilmeyecektir.Yine bu düzenleme kapsamında tahsis edilen yerler ile bu amaçla inşa edilen binalar devredilemeyecek ve başka bir amaçla da kullanılmayacaktır. Sadece sağlık alanında kullanılmayacaktır. Bu yerlerin devredilmesi veya tahsis edilen amaca aykırı kullanılması halinde de yapılan tahsis kaldırılacaktır" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Trabzon’un yol ağı, Washington gidiş-geliş mesafesini geride bıraktı Türkiye’nin Karadeniz kıyısındaki şehirlerinden biri olan Trabzon, sahip olduğu yol ağı uzunluğuyla dikkat çekiyor. Kentin toplam yol ağı uzunluğu 22 bin kilometreye ulaşarak, Türkiye’nin en uzun yol ağına sahip illeri arasında yer alıyor. Coğrafi açıdan zorlu ve dağlık bir yapıya sahip olan Trabzon’da yol yapımı, şehirleşme ve altyapı çalışmaları yıllar içinde geniş bir kapsama ulaştı. Özellikle mahalle yolları, stabilize yollar, şehir içi bağlantı yolları ve kırsal altyapı projeleriyle şekillenen bu geniş ulaşım ağı, Karadeniz’in engebeli coğrafyasında yaşamı kolaylaştırıyor. Türkiye ortalamasının üzerine çıkan Trabzon yol ağı ulaşım yükünü gözler önüne sererken, ilginç bir detayı da beraberinde getiriyor. Trabzon ile Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington arasındaki kuş uçuşu mesafenin 9 bin 57 kilometre olduğu göz önünde bulundurulduğunda Trabzon’un toplam yol uzunluğu bu mesafenin iki katından daha fazlasına denk geliyor. Başkan Genç: "Neredeyse dünyanın yarı çapını dolaşıyoruz" Yol ağı uzunluğu bakımından Türkiye’nin en önde illeri arasında yer aldıklarını belirten Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, engebeli arazi ve dağınık yerleşimden dolayı çok zorlandıklarını kaydetti. Yol ağı uzunluğu bakımından neredeyse dünyanın yarıçapını dolaştıklarını belirten Başkan Genç, "Gerçekten çok zorlanıyoruz. Bizim topoğrafyamız, arazilerimiz oldukça engebeli. Tam 22 bin kilometrelik bir yol ağına sahibiz. Bunun 2 bin kilometresi Karayolları Genel Müdürlüğü’ne, 20 bin kilometresi ise Büyükşehir ve ilçe belediyelerimize, mezra ve yayla yollarına ait. Engebeli arazi yapısı ve dağınık yerleşim nedeniyle ciddi zorluklar yaşıyoruz. Ankara’ya gittiğimizde bakanımız, milletvekillerimiz ve genel müdürlüklerimiz bize destek oluyor. Ancak bizim temel önceliğimiz, mevcut imkan ve kabiliyetlerimizle, şartlar ne olursa olsun vatandaşımızın ulaşımını sağlamak. Türkiye’de bu kadar uzun bir yol ağına sahip başka bir yer olduğunu sanmıyorum. Çünkü mesele yalnızca yol uzunluğu değil arazinin zorluğu, engebeliliği işimizi daha da zorlaştırıyor. 22 bin kilometrelik yol ağıyla adeta dünyanın yarıçapını dolaşıyoruz" ifadelerini kullandı.
Ankara Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan: "15 Temmuz bir vatan savunmasıydı, o an göreviniz dışında hiçbir şey düşünemiyorsunuz" İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevini icra ettiği dönemde meydana gelen 15 Temmuz Darbe Girişimiyle ilgili açıklamalarda bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan, "Her şeyi unuttuğunuz bir vatan savunmasıydı. Verilen talimatlar ve görevleriniz dışında hiçbir şey düşünemiyorsunuz" dedi. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu askerlerin, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan, girişimin gerçekleştiği gece İstanbul’da yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. İlk hareket noktalarının o dönemki ismiyle Boğaziçi Köprüsü olduğunu söyleyen Çalışkan, şunları dedi: "15 Temmuz gecesi, Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürleriyle bir operasyon hazırlığı yapıyorduk. O konu üzerinde çalışırken birkaç telefon geldi. Askerlerin köprü üzerinde uygulama yaptıkları ve normal hayatın akışına aykırı durumların yaşandığı söylendi. Son bir telefon daha geldi. Polislerin zorla silahının alındığını söylendi. O sırada olağanüstü bir durum olduğunu düşündüm. O sırada bir talimatta bulundum. Hiçbir polisin silahını teslim etmeyeceğini, gerekirse de kullanacağını emrettim. Hızlı bir şekilde de o zamanki ismiyle Boğaziçi Köprüsü’ne hareket ettik." "Emrimiz netti, bir adım dahi geri atılmayacak ve kanunlar çerçevesinde hareket edilecekti" O gece İstanbul’da 27 farklı bölgede darbecilerle çatışmaya girdiklerini söyleyen Çalışkan, "Köprüyü geçip konuyu değerlendirdiğimizde bunun bir darbe girişimi olduğunu anladık. Daha önceki bilgi birikimlerimizi de göz önüne alarak girişimin FETÖ’cüler tarafından yapıldığını değerlendirdik. Gerekli talimatların hepsini verdik. Emrimiz netti. Bir adım dahi geri atılmayacak ve kanunlar çerçevesinde hareket edilecekti. Kanunları çiğneyen kim olursa olsun o kişilerle ilgili gözaltılar yapılacaktı. İstanbul’da 27 farklı noktada çatışmalar yaşandı. Bunun dışında 39 farklı ilçede, ilçe müdürlerimiz görevini yaptı. Ateş emri verilen darbeci askerlerle mücadele ettiler" ifadelerini kullandı. "Defalarca ölüm emri verdim" Emrindeki polislere gerekirse canı pahasına mücadele etmeleri yönünde talimat verdiğini dile getiren Çalışkan, "O gece huzur uygulamamız vardı. Yaklaşık 5 bin polisimiz çalışıyordu. Yapacağımız operasyon için belirlediğimiz birimlerin tamamı o gün oradaydı. Dolayısıyla şehrin her noktasında, sabah 07:00’ye kadar inanılmaz bir mücadele yapıldı. Defalarca ölüm emri verdim. Cumhurbaşkanımız bana Atatürk Havalimanı’nın durumu sormuştu. Ben de, darbeci grupların orada olduğunu ve kulenin işgal edildiğini söyledim. Bana kuleyi ne kadar sürede kurtaracağım sorulduğunda yaklaşık 20 dakikada halledebileceğimizi söylemiştim. Ardından Özel Harekat ve Havalimanı Şube Müdürlerimizi arayıp, Arkadaşlar gerekirse ölün, öldürün ama 15 dakika içerisinde kulenin ele geçirildiği cevabını bekliyorum sizden dedim. O gece defalarca benzeri konuşmalar yaptım" diye konuştu. "Yarın sabah belki kahraman olurum, belki de kurşuna dizilirim diye düşünüyordum" Sonunun ne olacağını düşünmeden hareket ettiğini ifade eden Çalışkan, "Emirleri verdiğim sırada düşünüyordum. Yarın sabah belki kahraman olurum, belki de kurşuna dizilirim diye. Darbenin ne demek olduğunu biliyorum. Başarılı olması veya olmaması bambaşka durumlardı. Başarılı olsalardı bugün başka şeyler konuşulacaktı ama Allah onlara izin vermedi. Allah bize samimiyetimizin ve ciddiyetimizin karşılığını verdi" dedi. "Öyle bir atmosferdi ki, ailem saatler sonra aklıma geldi" Her şeyi unutup sadece görevine odaklandığını aktaran Çalışkan, "Olay yerine gittikten sonra yaklaşık 5 saat boyunca ailem dahi hiçbir şey aklıma gelmedi. Daha sonra onları hatırladım. Üzerimize o sırada kuşunlar yağıyor, tankla ateş açılıyor, üzerimizden helikopterler geçiyor. Öyle bir atmosferdi ki, ailem saatler sonra aklıma geldi. Her şeyi unuttuğunuz bir vatan savunmasıydı. Büyük bir mücadeleydi. O anlarda fazla bir şey düşünemiyorsunuz. Verilen talimatlar ve görevleriniz dışında hiçbir şey düşünemiyorsunuz" diye konuştu. "Vatandaşın sokağa çıkmasıyla bu işin devlettin ve milletin lehine sonuçlanacağını hissettim" Darbecilerin başarısız olacağını anladığı anlardan da bahseden Çalışkan, "Cumhurbaşkanımızın konuşmasıyla darbecilerin başarısız olacağına dair umudum oluştu. Vatandaşın da sokağa çıkmasıyla bu işin devlettin ve milletin lehine sonuçlanacağını hissettim ama sabah 07:00’de darbeciler teslim olduğu ana kadar net bir sonuçta kimse bulunamazdı. Sabahki teslim olmaların ardından bilançoyu görünce bu işin bittiğini ve devletin net bir şekilde yumruğunu teröristlerin başına indirdiğini, milletin de birlik içerisinde olduğunu görünce gönlümüz rahat etti" ifadelerine yer verdi. "Onlarca sivilin şehit olduğunu gördüm" Vatandaşlarla birlikte darbecilere karşı koyduklarını söyleyen Çalışkan, "Gözümün önünde bir korumam şehit oldu, diğeri yaralandı. Onlarca sivilin şehit olduğunu gördüm. Bir aracın üzerine çıkmam gerekti. Çıktığım zaman açık hedef olacaktım ama bazen çaresiz kaldığınız zaman ne yapmanız gerekirse onu yaparsınız. Halkı zarar görmeden yönetebilmek için, onları bazı kötü durumlarla karşı karşıya getirmemek için bunu yapmak zorunda kaldım. Onlara bir konuşma yaptım. Asker kılıklı teröristlerin üzerine yürüdüğümüzde önümdeki insanlara bende çelik yelek bulunduğunu ve emniyet müdürü olduğumu söyledim. Arka geçmelerini ve ilk sırada benim olmam gerektiğini söyledim. Halkımızın ağzından çıkan kelimeler ise, ‘Müdürümüzü koruyun’ oldu ve önüme insanlar geçemeye başladı. O insanların bir kısmı şehit oldu. Ağır yaralananlar oldu" diye konuştu. "O gün olağanüstü şartlara rağmen hatalı bir iş yapılmadı" Zorlu şartlara rağmen hatalı bir durumda bulunmadıklarını ifade eden Çalışkan, şöyle dedi: "Bize ihbarlar geldiğinde, arkadaşlarımıza ne pahasına olursa olsun ele geçirilen yerleri geri alın dediğimizde görev arkadaşlarımızdan ‘Şehit olmak için emrinizi bekliyoruz müdürüm’ diyenler oldu. Çok zor bir geceydi. Olayı anlamanız, koordinasyonu sağlamanız zaman alıyor. Karşımızdaki ölçüsüz ve kanunsuz, bizler ise kanunlarla hareket etmek zorundayız. Karşı taraf öldürmek amacıyla ateş ediyor, biz ise her şeyi kanuna göre düşünmek zorundayız. İyi ki kanunların dışına çıkmamışız. O gece yapılacak mücadele aynı zamanda belki de kurumlar arasındaki iletişimin 50 yıllık mücadelesiydi. Eğer o gün dengeli bir savunma ve mücadele yapmayıp, aynı sertlikte ve ölçüsüzlükte davransaydık, polis ile asker belki de bir daha birbirinin yüzüne bakamazdı. Biz hep bunu düşünerek hareket ettik. Bütün emirlerimde tekrar aynı kurumlar olarak ülkeye hizmet edeceğimizi ve yarın yine yüz yüze bakacağımızı unutmadan, gözaltına alınan her bir kişinin emanet olduğunu, savcı karşısına çıkana kadar da bizim misafirimiz olduğunu arkadaşlarıma ikaz ettim. Delillerin hepsini topladık ve zanlıları savcı ve hakim karşısına çıkardık. İleride keşke yapmasaydık diyeceğimiz bir tane bile hatalı işimiz çıkmadı. Bu durum polisle askerin arasındaki güvenin devam etmesini sağladı. O gün olağanüstü şartlara rağmen hatalı bir iş yapılmadı." "Millet, vatanına ve demokrasisine sahip çıktı" FETÖ’cülerin başarısız olmasının temel nedenleri hakkında konuşan Çalışkan, "Darbecilerin başarısız olmalarının nedenlerinden biri Cumhurbaşkanının irade koyması. Eğer Cumhurbaşkanımız biraz gecikseydi ya da başına bir iş gelseydi çok zorluk çekerdik. Cumhurbaşkanımız tam zamanında iradesini ortaya koydu. Millet, vatanına ve demokrasisine sahip çıktı. Bütün vatandaşlarımız adeta vatan savunması yaptı. Emniyet Teşkilatı da demokrasisine, ülkesine, vatanına sahip çıktı. Devlet başkanının yanında yer aldı ve onun verdiği emirleri yerine getirdi. Diğer kurumlar da, sivil kuruluşlar da vatanına sahip çıktı ve dünyaya örnek bir netice çıktı" şeklinde konuştu. "Türk Devleti darbelerle baş edilebileceğini dünyaya gösterdi" Türkiye’nin 15 Temmuz’da gösterdiği başarının dünyaya örnek olduğuna değinen Çalışkan, "Dünyada son 10 yılda 10’nun üzerindeki darbe girişimleri başarısız oldu. Artık darbeler başarısız oluyor. Bu durumu başlatan da Türkiye oldu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türk milleti ve Türk Devleti darbelerle baş edilebileceğini dünyaya gösterdi. Muhtemelen bundan sonraki tüm darbe girişimleri de başarısız olacak. 15 Temmuz Türk milletinin kendine geldiği, arındığı ve özüne döndüğü bir diriliş oldu. Bu yüzyıl Türk devletinin milletinin yüzyılı olacak inşallah" ifadelerine yer verdi. Darbe girişiminin yaşandığı gece hayatını kaybeden sivil vatandaşlara ve güvenlik güçlerine taziye dileklerini ileten Çalışkan, "O gece şehit olan herkese Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. O gün emeği geçen, mücadelesiyle hizmet eden herkesten Allah razı olsun" dedi.