POLİTİKA - 11 Şubat 2019 Pazartesi 22:58

AK Parti Sözcüsü Çelik: “Üzücü bir kaza, neden olduğunu soruşturmanın sonunda hep beraber öğrenmiş olacağız”

A
A
A
AK Parti Sözcüsü Çelik: “Üzücü bir kaza, neden olduğunu soruşturmanın sonunda hep beraber öğrenmiş olacağız”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul’da düşen helikoptere ilişkin, “4 tane şehidimiz var.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul’da düşen helikoptere ilişkin, “4 tane şehidimiz var. Bu 4 şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Üzücü bir kaza. Neden olduğunu soruşturmanın sonunda hep beraber öğrenmiş olacağız” dedi.


AK Parti MYK toplantısı öncesinde basın mensuplarına açıklama yapan Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul’da düşen helikoptere ilişkin, “4 tane şehidimiz var. Bu 4 şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Üzücü bir kaza. Neden olduğunu soruşturmanın sonunda hep beraber öğrenmiş olacağız” dedi.


BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması çerçevesinde BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özer Raportörünün Türkiye’yi ziyaretine ilişkin de konuşan Çelik, “Öteden beri Suudi Arabistan yetkililerine işbirliği çağrılarımız yanıt bulmadığı gibi, BM heyetinin Suudi Arabistan Konsolosluğuna alınmaması gibi bir tablo ile karşı karşıya kaldık. Bu olayın üstünün örtülmesi yönündeki şüpheleri ciddi şekilde artırmıştır. Raporda Kaşıkçı cinayetinin Suudi Arabistan’ın bazı devlet yetkilileri tarafından acımasızca ve önceden tasarlanmış bir cinayet olarak planlandığı sonucuna varmışlar. BM yetkililerinin vardığı sonuç bu. Bu BM soruşturması halen devam etmektedir. Bu cinayetin sorumlularının cezalandırılması da dahil olmak üzere çeşitli önerileri içeren raporlarını Haziran ayında BM İnsan Hakları Konseyine sunacaklar” diye konuştu.


Suudi Arabistan tarafından tutuklanan kişilerin İstanbul’da yargılanmasına ilişkin olumlu bir karşılık bulamadıklarını söyleyen Çelik, “Buraya gelen Suud savcısı işbirliğinden çok daha ziyade elimizde neler olduğunu öğrenmek gibi bir amacın içine girmiştir” şeklinde konuştu.



“Bunun Türkiye-Fransa ilişkilerine bir maliyeti olacaktır”


Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un 1915 olaylarına ilişkin çıkışı hakkında ise Çelik, “Bir soykırım günü ilan etme gibi bir yaklaşımı var Macron’un. Bunu şiddetle kınadık. Tarihi ve hukuki dayanaktan yoksun yaklaşım Fransa yargı makamları tarafından ve uluslararası yargı makamları tarafından reddedilmiştir. Siyasetçi olan birinin tarihi olaylar hakkında hüküm vermesinin ne tür sonuçlar doğuracağı ile ilgili pek çok örnekler vardır. Sayın Macron bu hataya ısrarla düşmeye devam etmektedir” ifadelerini kullandı.


Macron’un tarihle yüzleşmekten bahsettiği konuşmasının trajik olduğunu belirten Ömer Çelik, “Bu tarihle yüzleşme ifadesi Fransa için başka bir açıdan kullanılması gereken ifade. Sayın Macron’a bu yaptığının yanlış olduğunu, gerçekten tarihle yüzleşmek gibi bir ısrar içindeyse bunu Fransa’nın Cezayir, Benin, Burkina Faso, Gabon, Gine, Kamerun, Moritanya, Nijer, Senegal, Tunus ve Çad’da insanlığa karşı Fransız otoriteleri tarafından işlenmiş suçlarla yüzleşmesi gerektiğini ifade ediyoruz” dedi.


Bu konuyu kınamakla yetinmediklerini söyleyen Çelik, “Bunun Türkiye-Fransa ilişkilerine bir maliyeti olacaktır. Genelde Fransızlar böyle bir şey yaptıkları zaman ‘sadece kınarlar ve kınadıkları gibi kalır’ diyorlar. Macron’un yaptığının Türkiye ile Ermenistan arasındaki herhangi bir normalleşme sürecini sabote etmek olduğunu görüyoruz. Diasporanın bu süreçler üzerinde kurduğu hakimiyeti devam ettirmeye dönük bir pas verme olduğunu görüyoruz. İç politikada kan kaybetmiş bir politikacının kendisine bir çıkış yolu bulmak için dirayetli bir politika üretmek yerine böylesi bir iftiranın arkasına sığınmak gibi bir tablo içine girdiğini görüyoruz” diye konuştu.



“Biz Venezuela halkının yanındayız”


Venezuela krizi konusunda Türkiye’yi yanlış bir çerçeveye oturtmaya çalışan pek çok açıklama yapıldığının altını çizen Çelik, “Biz herhangi bir yerin iç politikasında taraf değiliz. Biz Venezuela halkının yanındayız. Seçilmiş iradeye saygı gösteriyoruz. Türkiye, Venezuela halkının ve devletinin geleceğini düşündüğü için bu tavrı ortaya koymaktadır. Bir ülkeye geçici devlet başkanı sıfatıyla birisini atamak başlı başına hakarettir. Atanan bu kişi kendi ülkesinde yabancı askeri müdahaleye göz kırpan bir yaklaşım sergiliyorsa buna destek verenlerin Venezuela’da önü alınamayacak bir takım kaosları tetikleme gibi bir tavrın ortaya çıkmasına yol açtıkları aşikardır. Askeri müdahaleden bahsetmek zaten yeterince sorun olan bölgede yeni bir kaos çıkartmak demektir” şeklinde konuştu.



“CHP’de tek adam yönetimi kurmakla eleştirilmesi ibretlik bir durumdur”


CHP’de yaşanan üst düzey istifaları değerlendiren Ömer Çelik, “CHP’nin içişleri bizi ilgilendirmez. Ama CHP’nin en çok propagandasını yaptığı konulardan bir tanesinin CHP içindeki aktörler tarafından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yöneltilmesinin ibretlik olduğunu düşünüyoruz. Aday belirleme sürecine dönük olarak demokratik teamüllerden yoksun bir parti yöneticiliği sergilendiği ifade ediliyor. Kapalı kapılar ardından hangi değerlere ve ilkelere yaslandığı belli olmayan aday belirleme süreçleri ortaya çıkıyor deniliyor. İlginçtir CHP’nin içinde siyaset yapanların, CHP’ye yakın olarak değerlendirmede bulunanların ortak noktası şu; Kılıçdaroğlu’nun CHP’de tek adam yönetimi kurduğu şeklindedir. Kılıçdaroğlu tek adam yönetimi tabirini siyasette kullanmayı çok seçiyor. Kendisinin bugün geldiği noktada kendisinin yol arkadaşları tarafından CHP’de tek adam yönetimi kurmakla eleştirilmesi ibretlik bir durumdur” ifadelerini kullandı.



“CHP’ye ait olan bir hak CHP’den alınmıyor”


CHP’nin İş Bankası hisselerinin devri ile ilgili yapılan eleştirilere de cevap veren Çelik, “CHP tarafından Atatürk’ün vasiyeti ve bazı hukuki konularla ilgili eleştiriler yöneltiliyor. Burada aslında CHP’de bu listelerin olmaması gerekiyor. Bu hem Atatürk’ün vasiyetinin itibarını korumak açısından hem de bu mirasa sahip çıkmak açısından gerekli bir durum” dedi.


Esas olanın devletin garantisi altında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun sağlanan gelirlerin garanti altına alınması olduğunu söyleyen ve CHP’nin vasiyetin amacı olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna vermesi gereken gelirleri tam olarak aktarmadığını belirten Çelik, “CHP ile Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu arasındaki tüm davalar CHP’nin aleyhine sonuçlanmıştır. Vatandaşlarımızın şunu bilmesi gerekiyor, CHP’ye ait olan bir hak CHP’den alınmıyor. Esas amaç Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun gelirsiz kalmamasıdır” diye konuştu.



“Türkiye’nin güvenlik kaygıları pazarlık konusu yapılacak kaygılar değildir”


Suriye sınırında oluşturulacak güvenli bölge ile ilgili konuşan Ömer Çelik, “Türkiye’nin güvenlik kaygıları geciktirilecek, zamana yayılacak, pazarlık konusu yapılacak kaygılar değildir” açıklamasında bulundu.


Güvenli bölge uygulaması geciktikçe bölgenin birileri tarafından teröristler açısından güvenli bölge haline getirildiğini kaydeden Çelik, güvenli bölgenin Türkiye’nin kontrolünde olması gerektiğini de belirtti. Çelik, “Müttefiklerimizi vereceği lojistik destek ile burada güvenli bölgenin Türkiye’nin kontrolünde bir önce hayata geçmesidir. Uluslararası işbirliği her zaman tercihimizdir. Ama uluslararası işbirliği konusunda gecikme ya da zamana yayma gibi bir tablo ortaya çıkıyorsa Türkiye açısından bıçak kemiğe dayanmıştır” şeklinde konuştu.


El Halil’deki barış gücünün İsrail tarafından görevine son verilmesini de eleştiren Çelik, “Bu El Halil’deki tansiyonu artıracaktır. Bunu hukuksuzlukları örtbas etmek isteyen İsrail’in yeni bir adımı olarak değerlendirilmelidir” dedi.



“Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamaların hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz”


Çin’de Uygur Türklerine uygulanan zulme ilişkin de konuşan Çelik, “Tüm dinlerin ve inançların Çinlileştirilmesi siyasetinin asimilasyona açık pek çok yönü olduğu ifade edildi. Burada Müslüman topluluklara dönük olarak asimilasyon politikalarını andıran politikaların ortaya konduğunu biliyoruz. Toplama kampları meselesi söz konusudur” dedi.


İçerisinde alimler ve sanatçıların da olduğu çok kişinin kayıp olduğunu söyleyen Çelik, “Çin’in toprak bütünlüğüne ve güvenliğine saygı duyuyoruz. Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamaların, 1 milyondan fazla Uygur Türkünün alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz. Çin hükümetinin şeffaf bir şekilde bu iddialar karşısında işbirliği yapıp bu konuları aydınlığa kavuşturmasıdır” diye konuştu.



“Gerçekle alakası olmayan bir ifade olarak değerlendiriyoruz”


ABD Başkanı Turump’un rahip Brunson olayına ilişkin “Brunson’un serbest bırakılmasını Türkiye’den istedim, onlar da serbest bıraktılar” ifadesinin hatırlatılması üzerine Çelik, “Başkan Trump’un ifadesi doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti kimseden talimat almaz. Zaten eğer öyle olsaydı, kendisi ‘serbest bırakın’ dedikten sonra ‘Türk yargısına saygı duyun, bu şekilde bir üslubu kabul etmiyoruz’ diye. Hemen serbest bırakılmış olsaydı kabul etmediğimiz, meşru olmayan o yaptırım kararlarına başvurmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni asla yapılamayacak tehdit dili kullanmak gibi bir takım yollara sapmazlardı” dedi.


O dönemde yaşanan gelişmeleri anlatan Çelik, “Bu ifade hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz bir ifade. Tamamen bir iç siyasi mesaj verme kaygısıyla, bir başarı öyküsü sunma kaygısıyla söylenmiş, gerçekle alakası olmayan bir ifade olarak değerlendiriyoruz“ diye konuştu.



“Bunlar iki parti arasında yapılacak görüşmelerle ortaya çıkacak süreçlerdir”


Cumhur İttifakı’nın genişlemesine ilişkin nasıl çalışmalar yapılacağı konusunda Çelik, “İki partinin de aynı anda aday gösterdiği yerlerde Cumhur İttifakı’nın dışında bir yere gitme şeklinde bir kümelenme varsa anketlerde, ittifak içindeki adaylardan birinin çekilmesi ve dolayısıyla ittifakın kazanması şeklindeki stratejiler her zaman gündemdedir. Bunlar iki parti arasında yapılacak görüşmelerle ortaya çıkacak süreçlerdir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.