EKONOMİ - 21 Ekim 2020 Çarşamba 12:52

ASO Başkanı Özdebir: “SGK ve diğer kamu borçlarının yapılandırılmasının mutlaka teşvik paketinin içerine dahil edilmesi gerekmektedir”

A
A
A
ASO Başkanı Özdebir: “SGK ve diğer kamu borçlarının yapılandırılmasının mutlaka teşvik paketinin içerine dahil edilmesi gerekmektedir”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “SGK ve diğer kamu borçlarının yapılandırılmasının mutlaka teşvik paketinin içerine dâhil edilmesi gerekmektedir” dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, “SGK ve diğer kamu borçlarının yapılandırılmasının mutlaka teşvik paketinin içerine dâhil edilmesi gerekmektedir” dedi.


ASO, Ekim ayı Meclis toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, korona virüs salgınının tüm dünyayı görülmemiş bir şekilde etkilemeye devam ettiğini belirterek, “Bu tür virüslerin ortaya çıkmasını engellemenin zor olduğu ortada. Bu nedenle toplum üzerindeki etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalara ağırlık vermek ve virüsle yaşamayı öğrenmek zorundayız. Diğer taraftan hastalığın evrimi ve ekonomik etkisi oldukça belirsizdir, bu da politika yapıcıların uygun bir makroekonomik politika tepkisi formüle etmesini zorlaştırmaktadır. Bu süreçteki ekonomik hasarlarının bertaraf edilmesi amacıyla geçen hafta TBMM gündemine gelen düzenleme bir nebze de olsa reel ekonomiye katkı sağlayacaktır. Kurumlar vergisi oranın düşürülmesi, esnek ve kısmi çalışmaya ilişkin düzenlemeler, mikro ihracatta vergisel avantajlar üretimin devamlılığı açısından oldukça önemlidir. Diğer taraftan daha önce de gündeme getirdiğimiz ve pandemi sürecinde de elzem bir hale gelen vergi, SGK ve diğer kamu borçlarının yapılandırılmasının mutlaka bu teşvik paketinin içerine dâhil edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.



“Cari işlemlerdeki açık her geçen gün döviz kurlarının yukarı yönlü hareketine neden olmaktadır”


Enflasyonun ekonominin en önemli sorunlarından biri olmaya devam ettiğini dile getiren Özdebir, “Eylül ayında yüzde 11,75 olarak gerçekleşen enflasyonun gelecek aylarda artma eğilimine girmesi muhtemeldir. Özellikle kura dayalı temel mal enflasyonu artmaktadır. Dolar kurunun son bir yılda yüzde 37 oranında artması, enflasyon eğilimlerini bozmaya devam etmektedir. Özellikle önümüzdeki dönem mevsimsel etkilerin ortadan kalması ile gıda enflasyonundaki baskı, enflasyonu yukarı yönlü zorlayacaktır. Üretimimiz yüksek oranda ithalata bağlı olduğu için, kur artışı ithal edilen ara malı ve sermaye malı fiyatlarının TL karşılığının artmasına, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve böylece enflasyon beklentilerinin artmasına neden olmaktadır. Cari denge ise geçen yıl fazla verirken yeniden açık vermeye başlamıştır. Cari işlemlerdeki açık her geçen gün döviz kurlarının yukarı yönlü hareketine neden olmaktadır. TL’nin yüksek oranda değer kaybettiği bir dönemde, yüksek cari açık vermemizde pandemi sonrası uygulamaya konulan para politikasının da etkisi bulunmaktadır” şeklinde konuştu.



“Ülkemizde cari dengenin sağlanabilmesi için üretim gücünün, katma değerli üretimin ve verimliliğin artması gerekmektedir”


“Parasal genişleme, özellikle altın talebini önemli ölçüde arttırarak cari açığın Ağustos ayında önemli bir artış kaydetmesine neden olmuştur” diyen ASO Başkanı Nurettin Özdebir, konuşmasına şöyle devam etti:


“Altın ithalatını hariç tuttuğumuzda cari açıkta bir iyileşmeden bile bahsedebiliriz. Cari açık tarafındaki önemli bir sorun cari açığın finansmanı meselesidir. Cari açığın finansmanı ve sürdürülebilirliği açısından yabancı sermaye girişleri büyük önem arz etmektedir. Ama bu dönemde sermaye girişinden daha çok çıkış gerçekleşmiş ve açığın finansmanı Merkez Bankası rezervleri kullanılarak kapatılma yoluna gidilmiştir. Ülkemizde cari dengenin sağlanabilmesi için, üretim gücünün, katma değerli üretimin ve verimliliğin artması gerekmektedir. Bir hikâyeye ihtiyacımız var, bu hikâye de üretmektir. Başta sanayi üretimi olmak üzere her türlü üretimi artırmak zorundayız. Ülkemizi her anlamda daha ileriye taşıyacak en önemli şey üretim gücümüzdür. Öte yandan Ağustos ayı sanayi üretimi olumlu baz etkisi, iç talep canlanması ile yıllık yüzde 10,4 artarak, Ocak 2018’den bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Ekonominin arz tarafı ve büyümenin en önemli öncü göstergesi olan sanayi üretimindeki toparlanma hızlı bir ivmeyle devam ediyor. Özelikle imalat sanayiinde siparişler, yatırım ve ihracatın artıyor olması pandemi öncesine hızlı bir dönüşün olduğunu işaret ediyor. Üçüncü çeyreğin ilk iki ayı ile birlikte sanayi üretimi pandemi öncesi olan Ocak-Şubat ayları ortalamasını yakaladı. Sanayi üretimindeki Temmuz ve Ağustos aylarındaki ivmelenme, üçüncü çeyrekte güçlü büyüme beklentilerini artırıyor. Diğer yandan kredi hacmindeki artış hem üretim hem de tüketim tarafını olumlu yönde etkilese de, bu artışın üretimden daha çok tüketime yansıdığı görülüyor. Tüketim artışı da maalesef ağırlıklı olarak ithalata gidiyor, bu da ithalat yoluyla enflasyonun yukarı yönlü hareket etmesine neden oluyor. Toparlamak gerekirse, özellikle Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikaları ile kredi kanalı üzerinden daraltıcı politika tercihleri, Covid-19 vaka sayılarındaki artış ve yılın geri kalanında baz etkisinin ortadan kalkmasının olumsuz etkisini sanayi üretiminde göreceğiz. Gelecek aylarda sanayi üretiminde artış devam edecek ancak ivmelenme biraz daha yavaşlayacaktır.”


Kamu alımlarının sanayinin geliştirilmesi ve desteklenmesi açısından öneminin çok büyük olduğunu vurgulayan Özdebir, “Bu hem sanayicinin üretim şevkini arttıracak, hem de yaratacağı etki ile iç talepte önemli kazanımlar sağlayacaktır. Burada yerel yönetimlerimize de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Ankara açısından baktığımızda ise Türkiye’nin tüm kentleri içinde yüksek teknoloji üretiminde açık ara öndeyiz. Savunma sanayinin oluşturduğu altyapı ve talep sonucu makine ve metal, medikal, yazılım ve birçok alanda Ankara ekonomisi önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Ankara katma değerli ürün üreten, rekabetçi kuruluşların ve ihracatçıların olduğu bir ilimizdir. 2019 yılı Türkiye’nin 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde 60, ilk 1000 ihracatçı firma arasında ise 47 Ankara firması bulunmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019 yılı ihracatımız 8,3 Milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Ankara ülkemiz ihracatında 5. sırada yer almaktadır ve ülkemiz toplam ihracatındaki payı yüzde 5 civarındadır. Ankara ayrıca, Bölgelere Göre Gayrisafi Katma Değer (GSKD) üretiminde Türkiye’nin 2. büyük kentidir. Dolayısıyla gerek Büyükşehir Belediyemiz, gerekse ilçe belediyelerimizin her türlü makine ve araç-gereç ihtiyacını karşılayabilecek altyapıya sahibiz. Biz bu çağrımızı tüm kamu kuruluşlarının yöneticilerine her zaman yapıyoruz. Belediye başkanlarımızdan da bu konuda duyarlılık göstermelerini bekliyoruz. Sayın başkanım özellikle sizin bu konudaki hassasiyetinizi de yakından biliyoruz. Büyükşehir Belediyemizin birkaç ihalesinin bu nedenle iptal edilip, ihtiyaçlarının Ankaralı üreticilerden sağlandığına hem Başkan Yardımcım Seyit Ardıç, hem de yönetim kurulundaki arkadaşlarımla birlikte şahit olduk. Bu konudaki hassasiyetiniz ve destekleriniz için Ankaralı sanayicilerimiz adına şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.



“Ankara Sanayi Odası olarak hem çalışanlarımıza hem de hizmet verdiğimiz insanlara güven vermek zorundayız”


Özdebir, “Ankara Sanayi Odası olarak Türk Standardları Enstitüsü (TSE ) denetimlerinden başarıyla geçtik ve ‘TSE Covid-19 Güvenli Hizmet Belgesi’ almaya hak kazandık. Covid sürecinde hem ASO’da hem de üye firmalarımızda çalışanlarımızın sağlığının korunması, hizmet ve üretimin aksamaması için çeşitli önlemler aldık. ASO’daki bu çalışmalarımızın ‘Güvenli Hizmet Belgesi’ne dönüşmesinden çok mutluyuz. Ankara Sanayi Odası olarak hem çalışanlarımıza hem de hizmet verdiğimiz insanlara güven vermek zorundayız. Çalışma alanlarının ve ortak kullanılan ekipmanların sürekli dezenfekte edilmesinden maske kullanımına kadar pek çok konuda önlem ve hijyen standartlarıyla çalışanlarımızın sağlığını önceliklendiren bir dizi uygulamayı hayata geçirdik. Aldığımız bu önlemlerin bir disiplin içinde yapıldığını belgeleyen bu belgenin başka kurumlara da örnek olması ve toplum sağlığına katkıda bulunması en büyük temennimiz. Bu çalışmalarımızla umarım bir farkındalık oluştururuz ve insanlar işyerlerinde huzurlu olarak çalışabilirler” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.


Toplantıya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beylikdüzü E-5 yan yoldaki feci kazada faciadan dönüldü: Taksi refüje savruldu, diğeri simit tezgahına çarpmadan durabildi Beylikdüzü’nde E-5 yan yol Avcılar istikametinde bekleyen ticari taksi, arkadan başka bir aracın çarpması sonucu refüje savruldu. Kazaya karışan araçlardan biri üst geçidin altındaki simit tezgahına çarpmaya ramak kala durabildi. Kazada 2 kişi hafif yaralandı. Yaralılar sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Olay, sabah saat 06.30 sıralarında Beylikdüzü Yakuplu Mahallesi Haramidere mevkii E-5 yan yol Avcılar istikametinde meydana geldi. İddiaya göre, yol kenarında bekleyen Fatih S. kontrolündeki 34 TKH 23 plakalı ticari taksiye, Sezer G. kontrolündeki 34 RB 6959 plakalı araç arkadan çarptı. Ticari taksi çarpmanın etkisiyle savrularak yolun karşısındaki refüje çıktı. Sezer G. kontrolündeki otomobil yan yol üzerindeki üst geçidin altında bulunan simit tezgahına çarpmaya ramak kala durabildi. Yaşanan kazada her iki sürücüde hafif yaralandı. İhbar üzerine kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan sürücüler sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Kaza nedeniyle Beylikdüzü E-5 yan yol üzerinde yoğun trafik oluştu. Polisin kontrolüyle trafik akışı sağlanırken kazaya karışan araçlar çekici ile kaldırıldı. Yaşanan kazaya şahit olan bölgedeki esnaflardan biri olayla ilgili olarak, “ Burada devamlı kaza oluyor. Bir değil iki değil. Yol kaygan zemin kaygan. Artı olarak durağın girişine bakın hiçbir önlem yok. Burası yokuş aşağı, araçlar kayıyor. Haberlere bakarsanız birçok kaza yaşandı burada ama Allah’tan kimseye bir şey olmadı. Aniden bir gürültü oldu. Arkama bile bakmadan kaçtım. Taksi duruyordu burada. Arkadan çarptılar” dedi
Mersin Mersin’de açık alanda kayısı hasadı başladı Mersin’in Mut ilçesinde sofralık kayısı hasadı başlarken, bu yıl 150 bin ton kayısı rekoltesi ve 80 bin ton ihracat bekleniyor. Türkiye’de sofralık kayısı üretiminin yüzde 90 ile 95’inin üretildiği, coğrafi işaretli sofralık Mut kayısısının açık alanda hasadı başladı. Mikro klima özelliğine sahip, dünya üzerinde tartışılmaz rengiyle, kokusuyla, görüntüsüyle rakip tanımayan Mut sofralık turfanda kayısısı Rusya, Orta Doğu, Hindistan ve Avrupa’ya ihraç ediliyor. 712 bin dekar tarım arazisi olan Mut ilçesinde, 77 bin 800 dekar alanda üretim yapılan kayısıda bu yıl rekoltenin 150 bin ton ve ihracatın ise 80 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Kilosu 80 ile 120 liradan alıcı bulan kayısının fiyatlarından memnun olan üreticiler, eriğin altın yılını yaşadığını, kayısıdan da umutlu olduklarını söylediler. Kayısı hasadı dolaysıyla İlçe Kaymakamı İhsan Ayrancı, beraberinde Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Mut Toptancı Hali Sebze Meyve Komisyoncular Derneği Başkanı Zeki Cüce ile birlikte hasat toplanan kayısı bahçelerini yerinde inceledi. Kaymakam Ayrancı, işçilerle birlikte kayısı topladı, kayısı toplamın zevkli olduğunu söyledi. Ayrancı, Mut’ta bu hafta itibarıyla kayısı hasadının başladığı bilgisini vererek, "Biz de bugün hasat yapan emekçi kardeşlerimizle, arazi sahiplerimizle beraber bahçeleri geziyoruz. Kayısı, ilçemizde gerçekten çok stratejik bir ürün. İlçemizdeki çiftçilerimizin elde ettiği tarımsal gelirde de önemli bir paya sahip. 150 bin ton civarında bir rekolte beklentimiz var bu sene. İnşallah bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin iyi gelir ettiği bir sezon olur. Ben bütün ilçemize, bütün çiftçilerimize hayırlı bereketli bir hasat dönemi diliyorum" dedi. Mut Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz ise, "Mut ilçemizde 77 bin 800 dekar alanda kayısı üretimi yapmaktayız. Ürettiğimiz kayısıların hemen hemen yüzde 90-95’i sofralıktır. Türkiye’de Mut tekdir. İlçemizin bulunduğu coğrafi konumundan dolayı erkenci kayısı, Mut’ta başlamaktadır. Mut ilçemizde kayısı nisan sonu başlar haziran sonu sona erer" diye konuştu. Kayısı hasadına başlayan üreticilerden Selami Bulut, yaklaşık 10 yıldır kayısı üreticiliği yaptığını dile getirerek, "Ortalama 250 dönüm kayısı bahçem var. Tabi farklı çeşitlerimiz var. Erkenci kayısılarımız matador, kolarodo, medisin. Şu an itibarıyla 80 ile 120 lira arasında gitmekte. Tabi bu da bizim için mutluluk verici. İnşallah bu şekilde devam eder. Bütün çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum. 300 tonun üzerinde bu bahçede meyvemiz oluyor. Tabi giderek de üretimimiz artıyor" ifadelerini kullandı.
Amasya Amasya’nın tescilli tatlısı ‘unutma beni’ Amasya’nın coğrafi işaretle tescil edilen lezzetlerinden ‘unutma beni tatlısı’ meslek lisesi öğrencisi kızların elinde yeniden hayat buldu. Yapımında kullanılan malzemelerin çok ekonomik olduğu bu tatlı, damaklarda unutulmayacak izler bırakıyor. Coğrafi işaretle tescillendi Amasya Valiliği ve Ziyaret Belediyesi’nin girişimiyle coğrafi işaret alan ‘unutma beni tatlısı’ İlduş Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ndeki öğretmen ile öğrencilerin elinde yeniden şekillendi. Tatlının yapımın köy ekmeği, üzüm pekmezi ve ceviz kullanıldığını belirten Yiyecek İçecek Hizmetleri Öğretmeni Bilsen Bodur, “Tatlımızın tadı çok güzel. Yiyen kişi tadını bir daha tadını unutmuyor” dedi. Tatlıyı çocukluk döneminde annesinin de yaptığını hatırlatan Bodur, “Köylerde yapılıyordu. Şehir merkezlerinde çok yapılmıyordu. Şimdi biz bu tatlımızı öğrencilerimize de öğreterek sofraları tatlandırmasını sağlayacağız” diye konuştu. “Ekonomik, besleyici ve kültürel değeri olan bir tatlı” Tescilli tatlı türüyle yarışmalara da katılmaya başladıklarına değinen İlduş Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Zübeyde Komaç da “Gayet ekonomik, besleyici ve kültürel değeri olan bir tatlıyı yapıp sunmak bizim için gurur verici oldu” şeklinde konuştu. Öğrencilerden Seda Koçak ise “Unutma beni tatlısını unutturmayacağız. Bu lezzeti herkese tattıracağız” ifadelerini kullandı.