EKONOMİ - 10 Aralık 2018 Pazartesi 14:40

Bakan Albayrak: "Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz" (1)

A
A
A
Bakan Albayrak: "Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz" (1)

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz" dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBMM Genel Kurulu’nda 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifinin sunuş konuşmasını yaptı. 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 yılı Kesin Hesap Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinin yoğun bir çalışma temposu sonunda tamamlandığını belirten Albayrak, konuşmasının makro ekonomik gelişmeler, 2017 yılı merkezi yönetim kesin hesabı, 2018 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri, 2019 yılı merkezi yönetim bütçesi, kamu finansmanı, gelir politikaları ve uygulamaları bölümlerinden oluşacağını ifade etti.


Albayrak, 2017 yılında küresel ekonominin üretim, yatırım ve uluslar arası ticarette güçlü bir performans gerçekleştirdiğini, ekonomik aktivitenin 2018 yılına da güçlü bir başlangıç yaptığını ancak kısa vadeli risklerin belirginleşmesi ve yılın ortalarından itibaren göreceli bir ivme kaybı yaşadığını aktararak, “Bu ivme kaybı özellikle gelişmekte olan ülkelerde farklılaşan büyüme performanslarından kaynaklanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ekonomileri olumlu bir yorum sergilerken, İtalya’daki bütçe açığı ve kamu stoğuna dair endişeler Brexit kaynaklı belirsizlikler ve ABD kaynaklı gümrük tarifeleri uygulamalarıyla Avro bölgesindeki ekonomik büyümenin yavaşlayabileceğine dair endişeler bu noktada etkin hususlar olmuştur. Jeopolitik riskler ve sıkılaşan finansal koşullarda değerlendirildiğinde IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar 2019 yılı küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmişlerdir” şeklinde konuştu.


Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:


“Artan korumacılık söylemlerinin etkisiyle uluslararası ticaret hız kaybetmektedir. 2017 yılında yüzde 5.2 büyüyen küresel ticaret hacminin 2018 yılında yüzde 4.2, 2019 yılında ise yüzde 4 oranında genişlemesi beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde artan istihdam ABD’deki vergi indirimleri ve halen destekleyici olan finansal koşullar ekonomik aktiviteyi olumlu etkilemektedir. Gelişmiş ekonomilerin 2018 yılında yüzde 2.4, 2019 yılında ise yüzde 2.1 büyümesi beklenmektedir. ABD ekonomisi büyüme performansıyla gelişmiş ülkeler arasında pozitif ayrışmaktadır. ABD ekonomisinin 2018 yılında yüzde 2.9, 2019 yılında ise yüzde 2.5 oranında büyümesi beklenmektedir. Avro bölgesinde ise 2017 yılında yüzde 2.4 bir oranla son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ekonomik büyümenin 2018 yılında yüzde 2, 2019 yılında yüzde 1.9 büyümesi beklenmektedir. Küresel ticaretteki sınırlamalar ve faizlerdeki yükselişe bağlı olarak sıkılaşan finansal koşullar gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemesi beklenmektedir. Bu nedenle 2018 yılında gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansı finansal kırılganlıklarına bağlı olarak ayrışmalar göstermektedir.”



"Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir”


“Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Albayrak, “2017 yılında yüzde 4.7 büyüyen gelişmekte olan ülkelerin aşağı yönlü risklerin dengeleyen güçlü iç ve dış talebin etkisiyle 2018 ve 2019 yıllarında da aynı oranda büyümesi beklenmektedir. Çin iç talepteki zayıflama, ABD ile yaşadığı ticari gerilim ve ekonomideki yapısal dönüşüm sürecine bağlı olarak daha ılımlı bir büyüme performansı sergilemesi beklenmektedir. Çin ekonomisinin 2018 yılında yüzde yüzde 6.6, 2019 yılında ise yüzde 6.2 büyümesi beklenmektedir. 2016 yılından bu yana petrol fiyatları, artan talep, jeopolitik riskler, üretim kısıtlamaları ve bazı petrol ihracatçısı ülkelere yönelik yaptırımlar nedeniyle yıl içerisinde 85 dolarlık varil brent seviyesine kadar yükselmiştir. Son dönemde ise küresel petrol talebindeki yavaşlama ve ABD’nin İran’ın petrol ihracatına ilişkin yaptırımlar konusunda içinde Türkiye’nin de olduğu 8 ülkeye geçici muafiyetler vermesi brent petrolün 60 dolar seviyesine gerilemesinde etkili olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.


2018 yılın ilk çeyreğinden sonra artan küresel ticari gerilim, Amerika Merkez Bankası FED’in sıkılaştırıcı para politikası ve doların güçlenmesi ile gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ivme kaybettiğini bildiren Albayrak, “Önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin hız kesmesi ticari gelirin azalması ve Avrupa Merkez Bankası ile Japonya Merkez Bankası’nın parasal normalleşmeyi zamana yayması beklenmektedir. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının devam edeceği ancak son yılların altında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin olarak ticari gerilim finansal oynaklıklardaki artış ve yükselen borçlanma maliyetleri küresel ekonomik görünüm üzerinde baskı oluşturacak risk unsurlardır. Finansal piyasalarda artan risk algısı ile elverişli finansal koşullar kademeli olarak sıkılaşmaya devam edecektir. Orta vadede küresel ekonomi açısından aşağı yönde risk faktörleri ağırlığını korumaktadır” ifadelerini kullandı.


Bakan Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:


“Son birkaç yılda yaşadığımız iç ve dış şoklar makroekonomik istikrarımızı olumsuz etkilemiştir. Bu şokları bertaraf etmek amacıyla ekonomiyi canlandırmaya yönelik uygulamaya koyduğumuz mali tedbirler destekleyici makro ihtiyadi politikalar KGF aracılığıyla sağlanan krediler ve olumlu dış konjektörün etkisiyle 2017 yılında yüzde 7.4 güçlü bir büyüme performansı elde ettik. Bu büyüme performansı ile Türkiye G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur. 2018 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 6.2 büyüyerek küresel ve yerel ölçekte ki birçok belirsizliğe rağmen güçlü seyrini sürdürmüştür. Yılın ilk yarısında büyüme tarafındaki pozitif görünümün devam etmesinde tüketim ve yatırım kanalından gelen güçlü katkılar belirleyici olmuştur. 2018 yılın 2. çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulması ve FED’in faiz artışları ile uluslararası sermaye akımları yavaşlamıştır. Bu süreçte dış finansman ihtiyacımızın yanında Türkiye ekonomisine ve Türk Lirası’na yönelik spekülatif saldırılar neticesinde ülke risk pürmüz yükselmiş ve Türk Lirası değer kaybetmiştir. Finansal piyasalarda gözlenen bu dalgalanmaları azaltmak, likidite sıkışıklığının gidermek finansal istikrar desteklemek ve piyasaların etkin işleyişini sağlamak amaçlarıyla Türk lirası ve dövizi kitlesine yönelik gerekli tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda bankaların swap işlemlerinde yüzde 25 özkaynak sınırı getirilmesi mevduat hesaplarında stopaj oranlarının ayarlanması ihracat bedellerinin yurt içine getirilmesi döviz olarak yapılan sözleşmelerin TL cinsinden hazırlanması gibi birçok önemli adımlar atılmıştır. Bu tedbirlerin finansal piyasalar üzerindeki etkileri olumlu şekilde görülmeye başlamıştır.”



"Büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruzr"


Yılın 3. çeyreğinde kur ve faiz de yaşanan dalgalanmalarla birlikte dış finansman imkanlarının azalması neticesinde iç talebin ivme kaybettiğini kaydeden Albayrak, “Ancak aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalarla ekonomideki olumsuzlukları en aza indirdik. İç talepteki daralmayı mal ihracatı ve turizmdeki güçlü performansla dengeledik. Yeni ekonomi programımıza göre sıkı para ve maliye politikaları uygulanarak ekonomideki dengelenme süreci etkin bir şekilde yönetilecek enflasyon cari işlemler ve dış finansman ihtiyacı kaynaklı risklerimizi minimize eden sürdürülebilir bir büyüme patikası izlenecektir. Bu doğrultuda büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Ekonomimizdeki güçlü büyümenin yanı sıra destekleyici iş gücü politikalarının etkisiyle istihdamda oldukça iyi bir performans elde ettik. 2018 yılı Ocak-Ağustos döneminde ortalama yıllık istihdam artışı 836 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle 2018 Ağustos dönemi itibariyle istihdam edilenlerin sayısı 29 milyona ulaşmıştır. Bu dönemde işgücü piyasasına yönelik uyguladığımız teşvikli politikalar istihdam artışlarına katkı sağlamaya devam etmiştir. Ancak buna karşılık iş gücünün artması ile işsizlik oranları da bir miktar yükseliş göstermiştir. 2018 yılı Ağustos dönemi itibarıyla manşet işsizlik oranı yüzde 11.1 olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılı genelinde işgücü arzının artmaya devam etmesi, ekonomik dengelenmenin belirginleşmesi ve yavaşlayan iç talep nedeniyle işsizlik oranının bir miktar artarak yüzde 11.3 olarak gerçekleşmesini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomik yavaşlamaya rağmen işgücünün tekniklerinde ve iş olanakların da sağlanacak iyileşmeler ve uyguladığımız politikalar işgücü piyasasını ve ekonomiyi desteklemeye devam edecektir” açıklamasında bulundu.



"Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz"


2016 yılından bu yana enflasyona dair gelişmelerde temel olarak döviz kurundaki artış başta olmak üzere enerji ve ithalat fiyatları işlenmemiş gıda fiyatlarıyla güçlü talep artışının belirleyici olduğunu söyleyen Albayrak, “Özellikle 2018 yılının 2.çeyreğinde tüketici ve üretici enflasyonu hızlı bir artış kaydetmiştir. Son enflasyon rakamları ise yüksek enflasyona karşı atılan adımların ve enflasyonda topyekun mücadele programının başarısını ortaya koymuştur. Yeni ekonomi programı sonrasındaki dengelenme süreci kur ve faizlerden sonra enflasyon göstergelerinde de etkisini göstermeye başlamıştır. Kasım ayı itibariyle tüketici enflasyonu bir önceki aya göre yıllık bazda 3,62 puan gerileyerek yüzde 21,62 olarak gerçekleşmiştir. Bu sürecin para ve maliye politikalarımızdaki güçlü duruşla desteklemeye devam edeceğiz. Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz. Buna ilave olarak kurun daha istikrarlı patikaya oturması ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Böylece YEP’teki 2018 hedefimizi yakalayacağımızı öngörüyoruz” dedi.


“Ekonomideki dengelenme süreci dış talep yönünden beklentilerimizden çok daha olumlu yönde seyretmektedir” ifadesini kullanan Albayrak, “2017 yılında 157 milyar dolara yükselen yıllık ihracatımız dış ticarette artan korumacılık ve jeopolitik risklere rağmen 2018 yılında bu artışı sürdürerek Kasım ayında yıllık bazda 168,1 milyar dolarla bugüne kadar ki en yüksek değerine ulaşmıştır. İnşallah yıl sonu itibariyle 170 milyar dolarlık hedefi de yakalayacaktır. 2018 yılının ilk 10 ayı itibariyle en büyük ihracat pazarımız olan AB ekonomisine yönelik ihracatımız yüzde 15,5 artarak toplam ihracatımızın yüzde 50,3’ünü oluşturmaktadır. Turizmde yaşanan toparlanma cari açığın düşmesinde etkili olmuştur. Artan turist sayısına bağlı olarak turizm gelirlerinde de önemli artışlar yaşamıştır. Ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı 2018 yılı Ekim ayında yıllık bazda 38.9 milyon kişi ile rekor seviyelere ulaşmıştır ve turizm gelirlerimiz de Eylül ayında yıllık bazda bakıldığında 24.9 milyar dolara ulaşmıştır. Bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelen ülkemizin önümüzdeki dönemde bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyoruz” diye konuştu.



"Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz"


Bakan Albayrak şöyle konuştu:


“2018 yılının Mayıs ayından itibaren cari dengede çok ciddi bir iyileşme yaşandığını görüyoruz. Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz. Çekirdek cari denge olarak nitelendirilen altın ve enerji hariç dengede 2018 yılı Haziran ayı itibarıyla bugüne kadar bu eğilimde fazla vermeye devam etmiş, Eylül ayında bu rakam 5.1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2018 yıl sonunda cari açığın yeni ekonomik program ile öngördüğümüz 36 milyar doların altına inmesini bekliyoruz. Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalara karşı bankacılık sektörü sağlıklı ve güçlü yapısını korumuş finansal istikrarı ve reel ekonomiyi desteklemeye devam etmiştir. Ayrıca yeni ekonomi programında belirlediğimiz çerçevede bankaların mali yapıları ve aktif kaliteleri yakından izlemekte ve sektörün mali yapısını güçlendirecek kapsamlı bir politika seti uygulanmaktadır. Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olan ve sektörün kredi riskini gösteren kredilerin takibe dönüşüm oranı 2018 Ekim ayı itibariyle yüzde 3.5’tir. Sermaye yeterlilik oranı ise aynı dönemde yüzde 18.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran hedef oran olan yüzde 12’nin oldukça üzerinde yasal sınır olan yüzde 8’in 2 katından daha fazladır. Küresel ekonomideki riskler ve yavaşlayan büyüme ortamı göz önüne alındığında Türkiye ekonomisinin sermaye akımlarındaki hızlı değişimlere ve jeopolitik risklere karşı zayıf kalmasının önüne geçilmesi bütün bu çerçeve güçlü duruş çok büyük bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede içinde bulunduğumuz ekonomik dengelenme sürecinde yüksek borçlanma maliyetlerini azaltacak yatırımcı ve tüketici güvenini artıracak ve döviz kuru istikrarını sağlayacak adımları attık ve atmaya devam ediyoruz. Bu süreçte uygulayacağınız maliye politikaları bütçe disiplini ve kamu tasarrufların artırılması makro ekonomik temellerin güçlendirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye 2002 yılından bu yana uyguladığı mali disiplin ve ihtiyatlı makroekonomik politikalarla kamu maliyesinde küresel ölçekte örnek gösterilen bir ülke haline gelmiştir. Kamu maliyesinde 2002 yılından bu yana yaptığımız reformlar sayesinde bütçe açıklarını ve borç stoklarını çok düşük seviyelere indirdik. Küresel krizin yaşandığı 2009 yılı hariç son 14 yıldır genel devlet açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 3’Ün altında gerçekleşmiştir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Ağrısız ve acısız ameliyatlar Denizli ilk kez Tekden’de başladı Denizli’de ameliyat sonrası ağrılardan korkarak ameliyat olmaktan çekinen hastalar, Özel Tekden Hastanesi’nde kentte ilk olarak başlatılan Epidural Katater uygulamasıyla ameliyat sonrası ağrıları hissetmeden iyileşip taburcu oluyor. Denizli’de yaşayan Burcu Kaşıkçı, uzun süredir olmak istediği estetik karın germe ameliyatını ağrı korkuları nedeniyle erteledi. Kaşıkçı yaptığı araştırmalar neticesinde Epudural Kateter uygulaması ile ameliyat sonrası ağrılarının yaşanmadığı Tekden Hastanesi’nde ameliyat olmaya karar verdi. Özel Denizli Tekden Hastanesi doktorlarından Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Zekeriya Gökalp ile görüşen hasta ’Ağrı pompası’ olarak da bilinen Epidural Katater uygulaması ile ameliyat sonrası hiç ağrı çekmeden ameliyatını oldu. Ameliyat sonrasında hiç ağrı hissetmeyen Kaşıkçı kısa sürede yürümeye başladığını ve hiç ağrı çekmediğini ifade etti. Hastaların ameliyat sonrası süreçte ağrı duymamaları için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Uzm. Dr. Gökalp, “Bunlardan en önemlisi Ağrı Pompası uygulamasıdır. Burcu Kaşıkçı isimli hastamız ve diğer hastalarımız estetik karın germe, göğüs düzeltmeleri, yağ aldırmaları, kalça kırıkları, diz ve kalça protezleri, ha keza bütün batın ameliyatlarında, ameliyat sonrasında ağrı çekmek istemeyen hastalarımızda bu yöntem uygulanabilmektedir. Bütün branşlarda ameliyat yapan doktorlarımızın ameliyatlarında beyin ve kol ameliyatları hariç, ameliyat sonrası ağrı duymaması için Epidural Kateter uygulaması yapılabilmektedir. Hastalar genel anestezi veya belden uyuşturma anestezisi ile ameliyat olabilmekte ancak beraberinde Epidural Katater uygulaması ile ameliyat sonrasında hiç ağrı yaşamamaktadır. Burcu Kaşıkçı ve diğer hastalarımız ameliyat sonrası hiçbir ağrı yaşamamıştır. Ameliyattan sonra ağrı yaşamayan hastalar çabuk ayağa kalkmakta ve yürümektedirler. Hastaneden daha kısa sürede taburcu olabilmektedirler. Buradaki amacımız ameliyat sonrası ağrıyı hastaya hissettirmemek. Hasta konforunu arttırmaktır. Omuz seviyesinin altındaki bütün ameliyatlarda bu yöntemle ağrısız uygulama yapılmaktadır” şeklinde konuştu. “Ameliyat sonrası hiçbir şekilde ağrı duymadıklarını” Ameliyat sonrası ağrılarından korkusu nedeniyle ameliyat olmaya çekindiğini ifade eden Burcu Kaşıkçı, “Anestezi Uzmanı Doktor Zekeriya hocamızın Ağrı Pompası uygulaması yaptığını duydum ve buraya geldim. Ameliyat sonrası hiçbir şekilde ağrı yaşamadım. Ameliyat sonrasını çok konforlu geçirdim ve çabuk ayağa kalkarak ağrısız şekilde yürüdüm. Şu an gayet iyiyim. Tekden Hastanesinde uygulanan Epidural Katater ile ağrısız ameliyat olmayı herkese tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.
Adıyaman Tıbbi Biyokimya Uzmanı Anayurt göreve başladı Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde, Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde Tıbbi Biyokimya Uzmanı Dr. Esma Özdemir Anayurt göreve başladı. Gölbaşı Devlet Hastanesi’ne 115. Dönem Devlet Hizmeti Yükümlülüğü (DHY) kurası kapsamında Tıbbi Biyokimya Uzmanı Dr. Esma Özdemir Anayurt hizmet vermeye başladı. Tıbbi Biyokimya Uzmanı Dr. Esma Özdemir Anayurt 1996 yılında Konya Bozkır ilçesinde doğdu. 2013 yılında Aksaray Fen Lisesinden mezun oldu. 2019 Yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2020-2024 yılları arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde asistanlık eğitimini tamamladı. 115.DHY ile Nisan ayı itibariyle Gölbaşı Devlet Hastanesinde göreve başladı. Sağlık alanındaki çıtayı güçlü kadrolar ile her gecen gün biraz daha yukarıya doğru taşıdıklarını ifade eden Gölbaşı Devlet Hastanesi Başhekimi Engin Çatal, "Adıyaman ve ilçelerde sağlık alanında adımızdan söz ettirmek ve hastalarımıza daha kaliteli hizmet sunabilmek için her gecen gün sağlıktaki kalite çıtamızı biraz daha yukarı çekmek için çaba gösteriyoruz. Atanan hekimlerimizle birlikte hekim kadrolarımız güçlenerek sürekli daha ileriye taşımak için el birliğiyle hizmet sunmaya çalışıyoruz. Ekip arkadaşlarıma ve sağlık ordumuza emeklerinden ötürü teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nden iklim değişikliği projesine destek Kastamonu Üniversitesi tarafından hazırlanan iklim değişikliğiyle ilgili projeye, TÜBİTAK’tan destek almaya hak kazandı. Ormancılık ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi projelerine bir yenisi daha eklendi. TÜBİTAK 4004-Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı çerçevesinde Kastamonu Üniversitesi akademisyenlerinden Öğretim Görevlisi Berkan Güngör’ün yürütücülüğünü yaptığı, “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi II” başlıklı proje destek almaya hak kazandı. İlki 2022 yılında TÜBİTAK tarafından desteklenen ve tekrar destek almaya hak kazanan “İklimin Geleceği: Geleceğin İklimi II” projesinde önlisans, lisans ve lisansüstü programlarda örgün eğitimlerine devam eden gençlerin, interaktif uygulamalarla iklim değişikliği konusunu çeşitli boyutlarıyla ele alarak konuya dair bilgi seviyelerini artırmak amaçlanıyor. Bu proje ile katılımcıların tabiatı koruma ve tabiat ile uyumlu yaşama bilinci kazanmaları, uzman eğiticiler ile birlikte kamu politikaları geliştirmeleri, yerel, ulusal ve uluslararası çevre çalışmalarına katılmaları ve aktif olmaları hedefleniyor. Ayrıca proje çerçevesinde sel, kuraklık ve yangın gibi aşırı iklim olaylarına karşı aksiyon alma konuları üzerine de durulacak. 18 Ağustos-23 Ağustos, 30 Eylül-2 Ekim ve 14 Ekim tarihleri arasında üç etapta gerçekleştirilecek olan proje çerçevesinde 12 atölye çalışması, 40 saat eğitim programı ve 3 bilimsel gezi yer alıyor. Proje sonucunda 1 editöryal kitap, 1 sergi, 2 çalıştay, 2 panel, 1 sempozyum ve 1 fidan dikim faaliyeti yapılacak. Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İhtisaslaşma Koordinatörü Prof. Dr. Ömer Küçük, Rektör Yardımcısı Teknokent ve TTO Genel Müdürü Prof. Dr. Kasım Yenigün, Öğretim Görevlisi Ahmet Tabanlıoğlu ve Öğretim Görevlisi Mehmet Fırat Olgun uzman olarak bulunacak. Projede ayrıca Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Turan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Erdem, Kastamonu Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü İl Müdür Yardımcısı Dr. Suat Tüfekci, Kastamonu Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Tolga Ulusoy, Doç. Dr. Alperen Kaymakcı, Doç. Dr. Burhan Sevim, Doç. Dr. Erol Tekin, Doç. Dr. Önder Tor, Doç. Dr. Miraç Aydın, Dr. Öğretim Üyesi Serap Yıldız İlden, Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin, Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Karamanoğlu, Öğretim Görevlisi Feyza Kılınç Tayfun, Öğr. Gör. Zuhal Arife Küçük eğitmen olarak yer alacak. Kastamonu 3 No’lu Aile Sağlığı Merkezi’nden Dr. Cihangir Küçük sağlık personeli, Kastamonu Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Kazım Yasin Özbey ile lisansüstü öğrenciler Esmanur Gedik, Özge Damla Başar, Sena Sarıca, Sümeyye Nur Sezgin, Zeynep Buse Güngör ve Zeynep Yazıcı da rehber olarak yer alacak ve böylece proje çerçevesinde paydaş 2 üniversite, 4 kamu kurumu ve 1 özel kuruluştan toplam 4 uzman, 14 eğitici, 7 rehber ve 1 sağlık personeli görev yapacak. Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Kastamonu Üniversitesi’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik konularına verdiği önemi vurgulayarak, projenin bu çabaların bir yansıması olduğunu belirtti. Sürdürülebilirlik konusundaki çalışmaların hız kesmeden devam edeceğini söyleyen Rektör Topal, projede emeği geçenleri tebrik ederken, teşvikleri için Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a ve YÖK üyelerine şükranlarını sundu. Ayrıca Rektör Topal, proje çalışmalarında kurumlarına verdiği desteklerden dolayı TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’a da teşekkür etti.
Antalya Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’nın basın toplantısı gerçekleşti Antalya’da 7-12 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan Uluslararası Tenis Federasyonu’nun tekerlekli sandalye kategorisi tenis organizasyonu BNP Paribas Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’nın basın toplantısı gerçekleştirildi. Uluslararası Tenis Federasyonu’nun tekerlekli sandalye kategorisindeki en önemli tenis organizasyonu olan BNP Paribas Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’nın basın toplantısı, Antalya Megasaray Tenis Akademisi’nde gerçekleşti. 21 ülkeden 44 takım ve 140 sporcunun yer alacağı organizasyon için açılış seremonisi düzenlendi. Seremonide turnuvaya katılan ülkeler ve sporcular tanıtıldı. Ardından düzenlenen basın toplantısına Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, Uluslararası Tenis Federasyonu Tekerlekli Sandalye Tenis Başkanı Alistair Williams, milli tenisçi Uğur Altınel ve Hollandalı tenisçi Diede de Groot katıldı. İlk olarak söz alan ve Antalya’da bu organizasyonu düzenledikleri için mutlu olduklarını belirten Uluslararası Tenis Federasyonu Tekerlekli Sandalye Tenis Başkanı Alistair Williams, “Dördüncü kez bu organizasyon Türkiye’de gerçekleştiriliyor. İlk defa Megasaray ev sahipliği yapıyor. Dünya genelinde yapılan eleme turnuvalarının ardından 21 milletten temsilciler bugün burada bulunuyor. Çok özel bir yazın başlangıcındayız. Burada performans gösteren oyuncuların birçoğu Paris’te gerçekleştirilecek olan Paralimpik Olimpiyatları’na da katılacaklar” dedi. Uğur Altınel: “Hedefimiz burada kupayı kaldırmak” Türkiye’de Dünya Kupası oynamanın kendilerini gururlandırdığını söyleyen milli tenisçi Uğur Altınel, “Ev sahibi olarak güçlü bir milli takımımız var. Hedefimiz, burada kupayı kaldırmak. Tabii ki tekerlekli sandalye tenisi, diğer branşlara göre daha zor. Hem sandalyeyi yönlendirmek hem de elinde raketle strateji kurmak, büyük bir zorluk. Kupayla birlikte bu güzel turnuvayı tamamlamak istiyoruz” diye konuştu. Diede de Groot: “Buradan şampiyon olarak ayrılmak istiyoruz” Hollanda’nın tekerlekli sandalye tenisinde çok başarılı olduğunu ve yine şampiyon olmak istediklerini ifade eden Hollandalı tenisçi Diede de Groot ise, “Bu organizasyon, Paralimpik Olimpiyatları öncesi bizim için çok güzel bir hazırlık. Bu oyunlar öncesinde kendi çalışmalarımız ve diğer ülkelerle karşılaşma imkanı elde etmek bizler için ön hazırlık oluyor. Burada olmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Hollanda, tekerlekli sandalye tenisinde çok başarılı bir ülke. Buradan şampiyon olarak ayrılmak istiyoruz” cümlelerine yer verdi. Kemal Şahin de açıklamasında, “Böyle büyük bir turnuvaya ev sahipliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Buraya gelen sporculara başarılar diliyoruz. Türkiye’de tenis sporunda fark oluşturan adımlar atıyoruz” ifadelerini kullandı. Cengiz Durmuş: “ITF başkanı bu turnuvaları ne kadar hak ettiğimizi bize söyledi” Son olarak Türkiye’de birçok önemli organizasyona ev sahipliği yapmayı sürdürdüklerini vurgulayan Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş da, “Uluslararası Tenis Federasyonu’nun tekerlekli sandalye kategorisinde en değerli haftasını yaşıyoruz. Bu en değerli haftada özellikle sporcularımızın da mücadele edeceği, başarı hedefi olan bir haftayı umutla takip ediyoruz. Bu turnuvalara ev sahipliği yapabilmek için Gençlik ve Spor Bakanlığı ve yerel yönetimlerle çok önemli stratejiler geliştiriyoruz. Uluslararası Tenis Federasyonu’nun (ITF) başkanı, ülkemize birkaç kere gelerek, bizim yaptıklarımızı gördüğünde bu turnuvaları ne kadar çok hak ettiğimizi bize söyledi. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bugün 21 ülkeden 44 takımın yarışacağı bir haftaya giriyoruz. Böylesine güzel bir atmosferde sizlerle olabilme şansını yaşadık” açıklamasında bulundu. Türkiye, iki kategoride yarışacak Türkiye, organizasyona Erkekler ve Quad kategorilerinde dahil olacak. Sinem Oğuz’un kaptanlığını yaptığı Quad Milli Takımı’nda dünya 12 numarası Ahmet Kaplan, dünya 15 numarası Ali Ataman, dünya 18 numarası Uğur Altınel ve dünya 33 numarası Fatih Karataş mücadele edecek. Selahattin Alptekin’in kaptanlığını yaptığı Tekerlekli Sandalye Erkekler Milli Takımı’nda ise Emirhan Toper, Hakan Güngör, Hüseyin Erkan Çelik ve Turan Akalın yer alacak. Toprak kortlarda gerçekleşecek bu organizasyonda Tekerlekli Sandalye Erkek Milli Takımı; Hollanda, Şili ve Sri Lanka ile aynı grupta yer alıyor. Quad Milli Takımı ise Büyük Britanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’nın olduğu grupta mücadele edecek.
Adıyaman Üniversite öğrencileri Adıyaman’ın tarihi alanlarını gezdi Gümüşhane ve Giresun İl Müdürlüğüne bağlı GSB yurtlarında kalan öğrenciler çevre faaliyetleri kapsamında Adıyaman’ı ziyaret etti. 2023-2024 Öğretim yılı içerisinde öğrencilerin "Çevre faaliyetlerinde" etkin rol almalarını sağlamak, yaşadığı çevreye karşı duyarlılıklarını daha da artırmak amacıyla gerçekleştirilen proje kapsamında 6 Şubat 2023 depreminde hayatını kaybeden öğrenciler adına fidan dikimi gerçekleştirildi. Adıyaman’a gelen gençler, deprem şehitliğini ziyaret ettikten sonra Perre Antik Kenti ve Gazihandede mesire alanında bulunan ağaçlara kuş evleri ve kuş sulukları takarak mesire alanında gönüllü çevre temizliği yaptı. Yapılan gezilerle ilgili bilgi veren Gençlik ve Spor İl Müdürü Fikret Keleş, “Bakanlığımıza ait yurtlarda kalan öğrencilerimizin ders dışı zamanlarını olumlu bir şekilde değerlendirmek, bedensel, ruhsal, kişisel, sosyal, kültürel ve akademik gelişimlerine katkı sağlamak, yeteneklerini geliştirmek, milli, manevi ve insani değerleri tanımalarına yardımcı olmak amacıyla eğitim, sosyal, kültürel, sportif ve benzeri alanlarda faaliyetler gerçekleştirilmektedir. Bütün bu faaliyetlerimizin yanı sıra gençlerimizin daha yeşil bir dünya duyarlılığıyla hareket edebilmeleri, günümüzde küresel bir sorun hâline gelen çevre problemlerine yönelik olarak farkındalıklarının artırılması ve çevre sorunlarından doğrudan ve dolaylı olarak etkilenen canlılara dikkatlerinin çekilmesi için farklı projelerde yapılıyor. İlimizi ziyaret eden gençlerimizin de bu duyarlılık içerisinde gerçekleştirdikleri faaliyetlerden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum” diye konuştu.