EKONOMİ - 18 Kasım 2025 Salı 15:50

Bakan Işıkhan: "Türkiye üretim kapasitesini güçlendiren bir ülke haline geldiyse en büyük katkı emekçi ve işçilerindir"

A
A
A
Bakan Işıkhan: "Türkiye üretim kapasitesini güçlendiren bir ülke haline geldiyse en büyük katkı emekçi ve işçilerindir"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Türkiye bugün her şeye rağmen, üretim kapasitesini güçlendiren bir ülke haline geldiyse, buna en büyük katkıyı sağlayan, emekçi ve işçi kardeşlerimizdir" dedi.


HAK-İŞ tarafından kuruluşunun 50’inci yılı çerçevesinde ‘HAK-İŞ 50’inci Yıl Türkiye Buluşması’ programı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla gerçekleşen programda, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından HAK-İŞ kuruluş yıldönümüne ilişkin hazırlanmış video gösterimi yapıldı. Programda Konfederasyonun geçmişten bugüne gerçekleştirdiği faaliyetleri ve çalışma hayatındaki güncel çalışmaları ele alındı.


Burada bir konuşma gerçekleştiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, HAK-İŞ’in her zaman millet iradesinin yanında duran büyük bir emek hareketi olduğunu belirterek, "50 senelik hak, adalet ve emek mücadelesinde; tüm HAK-İŞ’li kardeşlerime; ülkemize, milletimize ve çalışma hayatına vermiş olduğu hizmetlerden ötürü şükranlarımı sunuyorum. Biz biliyoruz ki; Türkiye bugünlere kolay gelmedi. Darbelerin gölgesine, vesayetin baskısına, ekonomik tuzakların üstüne, basa basa geldi. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın iradesiyle; aziz milletimizin basiretiyle, duasıyla ve HAK-İŞ gibi teşkilatlarımızın dimdik duruşuyla bu günlere geldi" diye konuştu.


Işıkhan, son 23 yılda, her zaman emeğin ve alın terinin yanında olduklarını belirterek, Cumhuriyet tarihinin emek dostu olan en ileri politikalarını, son 23 yılda hayata geçirdiklerini dile getirdi.


Çalışma hayatında istikrarın ve verimliliğin temel şartının güçlü bir örgütlenme olduğuna dikkati çeken Işıkhan, "Örgütlenmenin en iyi yöntemi olan sendikacılık ile sendikalar; hem emekçinin hakkını korur hem de üretim barışını teminat altına alarak üretimi de, üretime katılımı da geliştirir" dedi.


"Sendikalaşma oranını yüzde 9,21 seviyelerinden, yüzde 14,02 seviyelerine yükselttik"


Işıkhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde sendikal hakların genişlemesi, toplu sözleşme sisteminin ve iş yerlerinde sosyal diyaloğun güçlenmesi için sendikacılığın önündeki engelleri kaldırmak için önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini aktararak, şu ifadelere yer verdi:


"İşçilerde sendikalaşma oranını yüzde 9,21 seviyelerinden, 2025 yılı itibarıyla yüzde 14,02 seviyelerine yükselttik. Noter şartı, prosedürel engeller, iş yeri tespiti gibi meseleleri sadeleştirdik. Toplu sözleşme süreçlerini daha öngörülebilir, daha düzenli ve daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturduk. Çalışma hayatında karar alma süreçlerinin odağına, paydaşlarımızı da katarak, sosyal diyalog mekanizmalarını güçlendirdik. Son dönemde; Çalışma Meclisi, Üçlü Danışma Kurulu ve Kamu Personeli Danışma Kurulu gibi mekanizmaları yeniden çalışma hayatının merkezine aldık. Biz her zaman şunu söylüyoruz; İşçi olmadan işveren olmaz; işveren olmadan üretim olmaz; üretim olmadan da güçlü Türkiye olmaz. Ve devlet, bu denklemin adaletini sağlayan, ana eksendir."


"Türkiye üretim kapasitesini güçlendiren bir ülke haline geldiyse en büyük katkıyı emekçi ve işçilerindir"


Çalışma hayatını her alanda güçlendirmeye, emeğin hakkını korumaya, sosyal güvenliği daha adil, daha sürdürülebilir ve daha güçlü bir yapıya kavuşturmaya karar olduklarının altını çizen Işıkhan, "Türkiye Yüzyılı vizyonuyla; emeğin, üretimin ve sosyal adaletin yeni bir seviyeye taşınacağı güçlü bir dönemin başlangıcındayız. Şunu çok iyi biliyoruz: Türkiye, bugün, her şeye rağmen; büyümesini sürdüren, istihdamını artıran, üretim kapasitesini güçlendiren bir ülke haline geldiyse; buna en büyük katkıyı sağlayan, bu salonda bulunan emekçi ve işçi kardeşlerimizdir. Ve yine işçilerimizin kutsal emekleri ve akıttığı alın teriyle; Türkiye Yüzyılı, emeğin, üretimin, hakkın, adaletin, birlik ve beraberliğin yüzyılı olacaktır" açıklamasında bulundu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Lezzeti cezbediyor, toplaması dikkat istiyor Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde dağlık ve ormanlık alanlarda doğal olarak yetişen mantarlar lezzetiyle vatandaşların iştahını kabartırken, bilinçsiz toplandığında ise ölüme kadar uzanan ciddi tehlikeleri beraberinde getiriyor. Tezgahlarda yerini alan doğal mantarlar damakları şenlendirse de satıcılar vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Dağlık ve ormanlık alanlarında yetişen doğal olarak yetişen mantarlar lezzetiyle sofralarda yoğun ilgi görüyor. Doğal mantarlar, bölge halkının vazgeçilmezi olurken mantar satışı yapan vatandaşlar da işin görünmeyen tehlikesine dikkat çekiyor. Doğada birbirine çok benzeyen çok sayıda mantar türü bulunduğunu belirten satıcılar, zehirli mantarların ciddi sağlık sorunlarına ve ölümlere yol açabildiğini kaydetti. Bozdoğan’da mantar satışı yapan Muammer Bozyiğit doğal olarak yetişen mantarların işlenen topraklarda bulunmadığını, yalnızca dağlık ve ormanlık alanlarda yetiştiğini belirtti. Bozyiğit, "Kırmızı, beyaz ve mor çıntar çeşitlerimiz var. Beyaz çıntarın kilosu 100 TL, kırmızı ise daha çok tanınıyor ve kilosu 300 TL. Kırmızı çıntarın lezzeti biraz daha farklı. Ayrıca kuzu göbeği adı verilen mantar çeşidimiz de var ancak mevsimi geçti" dedi. Mantar toplamanın dikkat gerektirdiğini kaydeden Bozyiğit, "Toplarken çok dikkat edilmesi lazım. Allah korusun, bu üründen zehirlenen çok oluyor. Çıntara benzeyen farklı mantar çeşitleri var. 70-80 mantar türü birbirine çok benziyor ve zehirlenmeler öldürücü olabiliyor" ifadelerini kullandı. Öte yandan doğadan toplanan mantarların yemeklerde farklı tatlar sunduğunu dile getiren Bozyiğit, "Mantar yıkandıktan sonra haşlanıp tüketilebilir, kızartılarak da yenebilir. Haşlayıp kavurduğunuzda ise yemesi daha rahat olur" dedi.
Bursa Kaza yerine gelen polis, kendi oğlunun yaralı olduğunu görünce şok yaşadı Bursa’nın işlek noktalarından FSM Bulvarı’nda meydana gelen trafik kazasında iki motosiklet sürücüsü yaralandı. Kazanın ardından olay yerine gelen trafik polisi ise kaza yapan kuryelerden birinin babası çıktı. Oğlunu yerde yaralı halde gören polis memuru büyük bir şok ve endişe yaşadı. Edinilen bilgilere göre, 34 STR 17 plakalı aracın sürücüsü Mustafa Satır, kavşakta kırmızı ışık ihlali yaparak yoluna devam etti. Bu sırada geçiş yapan 16 BTV 715 plakalı motosiklet sürücüsü İsa Uzun’a çarpan Satır’ın aracı savruldu. Arkadan gelen 16 BVP 441 plakalı motosiklet sürücüsü Muhammet Akdağ da otomobilin arka yan kısmına çarparak durabildi. Kazada 16 BTV 715 plakalı motosikletin sürücüsü Uzun hafif yaralandı. Bilinci açık olan Uzun, olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. 16 BVP 441 plakalı motosikletin sürücüsü Akdağ da yaralandı. O anlar kuryenin arkadaşlarının cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Olay yerindeki en dikkat çekici an ise trafik ekiplerinin bölgeye ulaşmasıyla yaşandı. İnceleme yapmak için gelen trafik polisi, yaralı motosikletlilerden birinin kendi oğlu olduğunu görünce büyük bir üzüntü yaşadı. Yaralı kuryenin hayati tehlikesinin olmadığı öğrenilirken, polis memuru sağlık ekiplerinin müdahalesini endişeyle takip etti.
Erzurum Erzurum’da geri dönüşüm ustası: Atıkları sanata dönüştürüyor Erzurum’un Tortum ilçesinde Abdulkadir Şimşek, doğadan ve çevresinden topladığı atık malzemeleri adeta birer sanat eserine dönüştürüyor. Tortum’a bağlı Şenyurt Mahallesi’nde yaşayan 60 yaşındaki Abdulkadir Şimşek geri dönüşüme olan ilgisi ve ustalığıyla dikkat çekiyor. Bugüne kadar 500’ün üzerinde ahşap ürün ortaya çıkaran Şimşek, yaptığı eserlerin hiçbirini satmıyor hepsini kendi atölyesinde biriktiriyor. Ürünlerine uyguladığı eskitme tekniği sayesinde ortaya çıkan ahşap oymalar, Osmanlı döneminden çıkmış birer antika görünümüyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Sadece eserleri değil, onları üretmek için kullandığı makineleri de geri dönüşümden elde eden malzemelerle tasarlayan usta, hurdalardan topladığı parçalarla kendi atölye düzeneklerini kuruyor. Bunlardan biri olan hidrolik sistemli dut sıkma makinesi, araba sileceği motoruyla çalışıyor. Bu makine sayesinde dutun suyunu ziyan etmeden tamamen verimli şekilde kullanabiliyor. Kendi kendine yetmeyi yaşam felsefesi haline getiren Abdulkadir Şimşek, el emeği ürünlerinin yanı sıra kaşar peyniri, beyaz peynir, meyve suyu gibi birçok gıdayı da doğal yöntemlerle evinde üreterek tüketiyor. Yaptığı her işte detay ve ustalığın izlerini taşıyan Şimşek’in hem geri dönüşüm hem de el sanatları konusundaki çalışmaları, bölge halkının da büyük ilgisini çekiyor. Sanata ve doğaya değer veren ustanın atölyesi, adeta geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir kültür köşesine dönüşmüş durumda.
İstanbul Yedikule zindanlarında fener ışığında tarihe yolculuk Yedikule Hisarı zindanlarında ay ışığında düzenlenen "Fenerli Gece Turu" masalsı görüntüler oluşturdu. Hisarın gölgeler altındaki atmosferinde gerçekleştirilen tura katılan vatandaşlar, tarihi zindanları fenerler eşliğinde gezme imkanı buldu. İstanbul’un tarihi siluetinin en görkemli yapılarından biri olan Yedikule Hisarı’nda Fatih Belediyesi tarafından "Fenerli Gece Turu" düzenleniyor. Ziyaretçiler yüzlerce yıllık duvarların arasında, fenerler ile tarihi atmosferi yaşarken, zindanların ürkütücü ve büyüleyici ortamında adeta zamanda yolculuk yaptı. Tura katılanlar geçmişte yaşanan o anları yeniden hissediyor Düzenlenen turda rehberlim yapan Turan Oflaz katılanların çok büyük keyif aldığını ve adeta o anları yeniden hissettiklerini belirterek "Yedikule zindanlarında haftada iki defa gece turu düzenliyoruz. Çarşamba ve pazar akşamları bu turu düzenliyoruz. Akşam olduğunda bizim temamız Yedikule zindan formatı. Bir yandan Sultan Genç Osman’ın idam edildiği kuleyi, bir yandan da savaş esirlerinin tutulduğu diğer bir zindan kulesini görüyoruz. 1 saatlik bir programın ardından tutumuzu tamamlıyoruz. Vatandaşlar bu turdan keyif alıyorlar ambiyansı çok özel o duyguyu hissediyorlar. Biz buranın hikayesini anlattığımız da vatandaşların o anı hissedebildiklerini biz anlayabiliyoruz. Onlar için unutulmaz bir deneyim oluyor. Turun en sonunda 1600 yıllık Roma surlarının üzerine çıkınca da bambaşka bir şölenle bitiyor tur" dedi "Burada o insanların yaşadığı yalnızlığı hissettim" Yaşadığı deneyimin heyecan verici olduğunu ve çok etkilendiğini belirten Merve Şanlı "Daha önce arkadaşlarım katılmış. Fatih belediyesinin sitesinden başvurmuşlar. Ben de daha önce duymuştum ama çok dolu olduğunu yer bulmanın zor olduğunu söylüyorlardı. Ama sonrasında uygulamasını indirerek şansımı denedim o şekilde katıldım. Bence çok güzel oldu tur. Atmosfer çok güzel rehberimiz detaylı anlattı. Diğer müzeleri de akşam açtılar. Bence bir yeri gündüz görmekle gece görmek arasında çok fark var. Hem bu duyguyu o ıssızlığı hissetmek açısından da etkili. Burada o insanların yalnızlığını belki de acılarını hissetmek bu şekilde daha kolay oldu" diye konuştu Tura katılım ücretsiz 2021 yılından bu yana düzenlenen turun ücretsiz olduğunu ve sadece Fatih belediyesinin internet sitesinden kayıt yapılması gerektiğini belirten Yedikule Hisarı Sorumlusu Hakan Sain "2021 yılında Fatih belediyesi Ergün başkan öncülüğünde bir restorasyon başladı ve burası tamamlandı. Yaklaşık 3 yıldır da burada fenerli gece turlarını yapıyoruz burada. Turumuz tamamen ücretsiz vatandaşlarınızdan yalnızca istediğimiz Fatih Belediyesinin internet sitesine girerek istenen bilgileri girerek istenilen seansa kayıt olmaları. Bizden kendilerine buraya geldiklerinde fenerler vererek rehber eşliğinde buranın tarihi atmosferini yaşamalarını sağlıyoruz. Turumuz haftada iki gün çarşamba ve pazar olarak yapıyoruz. Kayıtlar da her hafta cuma günü belediyemizin etkinlik başvuruları sitesinden yapılıyor. Biz bu konsepte çok önceden geçtik. Bizden sonra şu an Topkapı Sarayında da gece turları yapılıyor ama bizim burada ki atmosferimiz biraz daha farklı" dedi