POLİTİKA - 03 Aralık 2025 Çarşamba 19:12

Bakan Memişoğlu: "ASELSAN gibi şirketlerin her türlü ürettiği ürünü alacağız ve onu geliştireceğiz"

A
A
A

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "ASELSAN sadece savunma sanayiinin değil, sağlık sanayiinin de gurur kaynağıdır. ASELSAN gibi milli idealist şirketlerin her türlü ürettiği ürünü alacağız ve onu geliştireceğiz" dedi.

ASELSAN tarafından, Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğüne bağlı hastanelerde kullanılması amacıyla ve tamamen milli imkanlarla ‘HealthView ADR-M100 Mobil Dijital Röntgen Cihazları geliştirildi. Medikal görüntüleme alanında ilk ürün olma özelliği taşıyan ASELSAN Mobil Dijital Röntgen Cihazları, ASELSAN ile Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş. (USHAŞ) arasında imzalanan sözleşmeyle 30 adet olmak üzere hastanelere teslim edildi.

Törende konuşma yapan Bakan Memişoğlu, Türk milletinin bir araya gelince yapamayacağı hiçbir şey olmadığını belirterek, ASELSAN’ın bunun en büyük örneklerinden biri olduğunu söyledi.

"Havadan havaya füze yapabilecek ilk başarıyı elde eden millet olduk"

Türkiye’nin savunma Sanayii alanında yapılan çalışmalarla dünyada lider ülkelerden bir tanesi olma yolunda ilerlediğini aktaran Memişoğlu, "Cumhurbaşkanımız da bahsetti. En son bir insansız hava savaş uçağının havadan havaya füze yapabilecek ilk başarıyı elde eden millet olduk. Bu artık dünyada teknoloji anlamında da ilkleri yapabilen bir ülke olduğumuzu, millet olduğumuzu göstermesi açısından çok önemli" şeklinde konuştu.

Türkiye’nin dünyanın en iyi sağlık hizmetlerinden birini sunduğunu vurgulayan Memişoğlu, "Çok iyi de bir insan gücüne sahip. Bugün 1 buçuk milyonluk sağlık ordusu Türkiye’nin gücünün en önemini simgelerinden ve nedenlerinden birisi. Eğer o insan gücünün kalitesi başarısı, hedef odaklılığı olmasa böyle bir başarıyı elde etmeniz çok zordu. Nasıl ki mühendisi bu ülkenin her şeyi yapabiliyorsa esasında hekimi de, sağlık çalışanı da bu konuda yeterli ve yetenekli" değerlendirmesinde bulundu.

"Artık özgüvenimizin yerine geldiği bir süreç yaşıyoruz"

Cihazların üretilmesinin uzun bir süreç gerektirdiğine dikkati çeken Memişoğlu, "Bugün ASELSAN solunum cihazından bugün bize teslim edilecek mobil röntgen cihazına kadar, 2026’da klinik çalışmalarına başlayacağımız kliniklerde kullanacağımız çok zor bir cihaz ve esasında hiçbir kalp ameliyatının onsuz yapılamayacağı bir cihazı yüzde 90’ın üzerinde yerlilik ve ürettiği akciğer kalp pompasını kullanmaya başlayacağız. Mühendisimizle, altyapımızla, hekimimizle bunu başarabileceğimizi gösteren artık özgüvenimizin yerine geldiği bir süreç yaşıyoruz" diye konuştu.

"Siz üretin, biz sağlık bakanlığı olarak onları alacağız ve kullanacağız"

Memişoğlu, çok çalıştıklarını ve ürettiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye’deki yeni bir şey söyleyeceklere, yeni bir şey üretme niyetinde olanlara, sanayicisine, üreticisine, mühendisine, hekimine sağlık çalışanına; siz üretin yüksek teknoloji üretin, yeni bir şeyler söyleyin, biz sağlık bakanlığı olarak onları alacağız ve kullanacağız. Bugün kamu hastanelerinde olsun, özel sektörde olsun, sağlık sektöründe olsun, üretilen her şeyi kullanılabilir. Sadece ülkemizde kullanmayı bırakın biz bunu muhtaç olan her ülkeye satabilir, ulaştırabilir aynı zamanda onların sağlık teknolojileri altyapısını destekleyebilir bir kabiliyete sahibiz."

"ASELSAN gibi milli idealist şirketlerin her türlü ürettiği ürünü alacağız ve onu geliştireceğiz"

Üretilen cihazların her bir sağlık çalışanının gururla kullanacağını aktaran Memişoğlu, şunları kaydetti:

"İlacından cihazına, malzemesine kadar büyük bir tarama yaptık. 41 tane stratejik cihaz tespit ettik. Bu cihazları üreteceğiz. 13 tane aşı üreteceğiz. Moleküler ve biyoteknolojik ilaçları üreteceğiz. Türkiye sadece bunları üretmekle kalmayacak, çok kısa zaman sonra gençlerimiz ve bilim insanlarımızla, mühendislerimizle yeni şeyler söyleyeceğiz. Sağlık teknolojisinde olsun, biliminde olsun. Onun için ben Sağlık Bakanlığındaki bir yönetici olarak, bir hekim olarak şunu söylüyorum; ASELSAN sadece savunma sanayiinin değil, sağlık sanayiinin de gurur kaynağıdır. ASELSAN gibi milli idealist şirketlerin her türlü ürettiği ürünü alacağız ve onu geliştireceğiz."

Program, Bakan Memişoğlu’nun konuşmasının ardından toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Ece Nur Öztürk - Kemal Diri - Berkay Hasan Karayakas

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Didim’in kültürel hafızası dijital ortama taşınıyor Rumeli’den Didim’e uzanan tarihi ve kültürel bağları kayıt altına alan kasetler, Didim Rumeli Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği’nin çalışmasıyla dijital ortama aktarılmak üzere hazırlanıyor. Didim Rumeli Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği, kentin toplumsal hafızasına ışık tutan binlerce kaseti, kapsamlı bir çalışmayla temizleyip tasnif ederek dijital ortama aktarıyor. Dernek tarafından yürütülen çalışma kapsamında her bir kaset, Didim’in sokak seslerinden aile hatıralarına, mübadele tanıklıklarından kaybolmaya yüz tutmuş kültürel değerlere kadar geniş bir bellek arşivini içinde barındırıyor. Dernek yetkilileri, yapılan çalışmanın yalnızca eski kasetlerin dijitalleştirilmesi olmadığını vurgulayarak bunun aynı zamanda gelecek nesillere aktarılacak büyük bir kültürel mirasın korunması anlamı taşıdığını ifade etti. Dernek tarafından yapılan açıklamada "Didim’in yakın geleceğine ışık tutacak binlerce kaset, derneğimiz tarafından tek tek temizleniyor, tasnif ediliyor ve dijital ortama aktarılmak üzere özenle hazırlanıyor. Her bir kaset, Didim’in sokak seslerini, aile hatıralarını, mübadele tanıklıklarını, kaybolmaya yüz tutmuş kültürel değerleri ve toplumsal hafızamızı içinde taşıyor. Bugün yaptığımız bu çalışma, sadece eski kasetleri dijitalleştirmek değil, aynı zamanda yarınlara kalacak büyük bir kültürel mirası koruma çabasıdır. Rumeli’den Didim’e uzanan hafızamızın geleceğe güvenle aktarılması için gece gündüz emek veren ekip arkadaşlarımıza teşekkür ederiz" ifadeleri yer aldı.
Bursa Büyükşehir, Mudanya’ya değer katıyor Tarihi dokusu, huzur veren manzarası ve sahil yaşamıyla Bursa’nın incisi olan Mudanya, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla yeniden canlanıyor. Mudanya’nın yıllardır özlenen sahil düzenine kavuşması için hayata geçirilen İstasyon Caddesi Projesi’nde artık sona yaklaşıldı. Bursa’nın daha yaşanabilir ve sağlıklı hale gelmesi için tüm ilçelerde çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, kentin sahil ilçelerinden Mudanya’da başlattığı İstasyon Caddesi projesinde artık sona yaklaştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de çalışmaları yerinde inceleyerek Park ve Bahçeler Dairesi Başkanı Hakan Tanrıöver ve ekiplerden bilgi aldı. İlçe halkının büyük ilgisiyle karşılanan Başkan Mustafa Bozbey, vatandaşlarla sohbet edip yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. İstasyon Caddesi’nde yürütülen projenin bölgeye değer katacağını belirten Mudanyalılar, Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Projenin yaklaşık 3 bin metrekarelik bir alanda sürdürüldüğünü ifade eden Başkan Mustafa Bozbey, yaklaşık bin 100 metrekare yeşil alan elde edileceğini söyledi. Az enerjiyle iyi bir aydınlatma elde etmek için yatırımların yapıldığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Proje kapsamında 600 metrekarelik bir seyir terası elde ettik. Bölgeye gelenlerin keyifle vakit geçireceği bir alan olacak. Yüzmek veya sahili kullanmak isteyenler için 500 metrekarelik alanı bin 800 metrekareye çıkartarak daha fazla alan kazanmış olduk. Bu alanların da plaj olarak kullanılmasını istiyorduk. Bunu başardık" diye konuştu. İstasyon Caddesi Projesi’nin Mudanya’ya ve Bursa’ya değer katacağını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, gelen herkesin büyük bir keyif alacağını vurguladı. Projede iklim krizini de düşünerek farklı yöntemler uyguladıklarını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Yağmur suyu üretimi ile biyolojik hendek dediğimiz ‘Bioswale’ uygulamasını hayata geçirdik. Bu sayede hem taşkın riskini azaltıyoruz hem de yağmur suyunun toprağa yavaşça süzülmesini sağlıyoruz. Böylece yeraltı su kaynaklarını beslemiş oluyoruz. Çevre dostu ve estetik bir altyapıyı oluşturuyoruz. Geleceğe daha yeşil ve daha güçlü bir iz bırakacak çalışmaları yakın zamanda bitirerek halkımızın kullanımına sunacağız" dedi.
Ordu Gazze ve Doğu Türkistan’daki çocukların özgürlüğü için gökyüzüne 787 balon bırakıldı Ordu’nun Ünye ilçesinde düzenlenen etkinlikte dünya genelindeki çocukların özgürlük dileklerini simgeleyen 787 adet balon gökyüzüne bırakıldı. Ünye Şehit Gökhan Demir İlkokulu öğrencileri, öğretmenleri ve velileri, Gazze, Doğu Türkistan ve dünya genelindeki çocukların özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine dikkat çekmek amacıyla farkındalık etkinliği gerçekleştirdi. Okulun bahçesinde dünya çocuklarının özgürlük dileklerini simgeleyen 787 adet balon gökyüzüne bırakıldı. "Özgürlük çalışmayla kazanılır" Düzenlenen etkinliğin Gazze ve Doğu Türkistan’daki çocuklar ile tüm dünya çocuklarına özgürlük dilemek amacıyla gerçekleştirildiğini belirten Şehit Gökhan Demir İlkokulu Müdürü Yaşar Ocak, "Bugün Gazze’deki, Doğu Türkistan’daki ve bütün dünya çocuklarına özgürlük için güzel bir program gerçekleştirdik. İnşallah bu çocuklarımızın mutluluğu, özgürlüğün nişanesi olur. Şu bir gerçektir ki, özgürlük çalışmayla kazanılır. Bedel ödenmeden dünyada kazanılan hiçbir özgürlük maalesef yoktur. Çalıştığımız sürece istediğimiz kadar özgürlük bizim olur; ancak çalışmadığımız zaman elimizde hiçbir özgürlük kalmaz. Biz de buradan bütün dünya çocuklarımıza sonsuz özgürlük diliyoruz. Çocuklarımız için ’dünya çiçeklerimiz’ deriz ya, biz de çocuklara o gözle bakarsak, onların mutluluğu insana tüm kederleri unutturuyor. Özgürlüğü, çocukların yüzüne baktığımız zaman anlıyoruz" dedi. Öğretmenlerden bağımsızlık vurgusu Sınıf öğretmenleri Sultan Türk ve Hasan Açıkgöz ile projeyi hayata geçiren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Gülender Cebar, etkinliğin temel amacının çocukların kendi özgürlük ve bağımsızlıklarının kıymetini bilmesi için farkındalık oluşturmak olduğunu söyleyerek, "Bizler Türk milleti olarak özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza düşkün milletleriz. Bu gün dünyanın öbür ucunda Filistin’de, Doğu Türkistan’da özellikle çocuklar çok etkileniyor ve oralarda bağımsızlık mücadelesi veriliyor. Buna bizlerde dikkat çekmek adına çocuklarımızın kendi özgürlüğünü ve bağımsızlığının kıymetini bilmesi için böyle bir etkinlik yapmak istedik. Umarım faydalı olur ve yerini bulur" diye konuştu. Etkinlik, 787 adet balonun aynı anda gökyüzüne bırakmasıyla sona erdi.
Mersin "Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez" Mersin’de düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Fahri Işık, Anadolu’nun batı uygarlığının oluşumundaki belirleyici rolünü arkeolojik kanıtlarla anlatarak katılımcılara tarihi bir perspektif sundu. Mersin’in kent kimliğini ve kültürel birikimini geliştirmek, kentsel belleği oluşturmak için çalışmalar sürdüren Mersin’e Değer Katanlar Kurulu (MEDEKA), kente değer katacak söyleşilere bir yenisini daha ekledi. Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Mersin Bellek Ofisi ve MEDEKA iş birliğiyle düzenlenen ‘Batı Uygarlığına Kök Süren Anadolu’ya Sahiplik’ başlıklı söyleşide Prof. Dr. Fahri Işık, Anadolu’nun batı uygarlığına katkılarını anlattı. Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen söyleşide Prof. Işık, Anadolu’nun binlerce yıllık kültürel birikiminin batı uygarlığının oluşumuna nasıl yön verdiğini tarihi örnekler, arkeolojik kanıtlarla ve kültürel süreklilik çerçevesinde değerlendirdi. Atatürk ve Akdeniz Üniversiteleri’nin Arkeoloji Bölümleri ile Likya Uygarlıkları ve Göller Yöresi Uygarlıkları Araştırma Merkezleri’ni kuran Prof. Işık, Antalya’daki Patara Antik Kenti’nde yaptığı kazılarda, çok sayıda önemli eseri gün yüzüne çıkardı. ‘Hocaların Hocası’ olarak kabul edilen Prof. Işık, arkeoloji alanında 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne de layık görüldü. "Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez" Söyleşide konuşan Prof. Dr. Fahri Işık, Batı Anadolu’nun tarih boyunca yanlış yorumlandığını belirterek, Anadolu’da oluşturulan kültürel birikimin, Yunan uygarlığının çok öncesine uzandığını vurguladı. Prof. Işık, arkeolojik kanıtlarla da bu bilginin doğrulandığını ifade etti. Anadolu’nun 10 bin yılı aşan kesintisiz kültürel devamlılığına dikkat çeken Prof. Işık, "Bu topraklarda inanç, sanat ve ritüel dünyası, Neolitik dönemden Roma’ya kadar aynı damar üzerinden akmış bir uygarlık sürekliliği gösteriyor. Tanrıça ikonografisinden mimariye, mezar geleneklerinden günlük yaşama kadar birçok unsur, binlerce yıl boyunca aynı çizgide ilerledi" diye aktardı. Konuşmasında hareketli figür, kıvrımlı hat ve gerçekçi yüz ifadesi gibi sanat ilkelerinin Yunan’dan önce Anadolu’da ortaya çıktığını söyleyen Prof. Işık, Yunan sanatının oluşturucu bir başlangıçtan değil, Anadolu kültürünü devralarak gelişen bir estetik çizgiden beslendiğini kaydetti. Prof. Işık, Anadolu halklarının kökenine ilişkin yeni arkeolojik kanıtları da bu görüşü desteklediğini belirterek, Luvilerin yerli Anadolu halkı olduğunun kanıtlandığını; Milet ve Efes çevresinde uzun süre Yunanca değil, Luvice’nin konuşulduğunu söyledi. Prof. Işık, "Bugün Yunan kolonisi sanılan birçok yerleşim, aslında Anadolu merkezli kültürel yayılımın bir ürünüdür. Batı uygarlığının başlangıcına dair tartışmalarda, Anadolu kesinlikle göz ardı edilemez. Avrupa’nın kültürel temelleri de Atina’dan önce Milet’te atılmıştır" diyerek sözlerini tamamladı. Söyleşi sonunda, soru-cevap bölümü ile katılımcıların da katkı sunduğu etkileşimli bir oturum gerçekleştirildi.
Düzce Kadınlara özgüven ve meslek kazandıran kurs: "Eşimden artık harçlık almıyorum" Düzce El Sanatları Merkezi’nde eğitim gören 62 kadın kursiyer, ahşap ustalığını en ince detayına kadar öğrenerek meslek edindi. Kadınlar, ürettikleri el emeği ürünleri satarak aile ekonomisine katkı sağlarken bir kursiyer, "Aile bütçemize katkısı da çok fazla. Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim. Her ihtiyacımı karşılayabiliyorum" dedi. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı olan El Sanatları Eğitim Merkezi bünyesinde kurs öğretmeni Fatma Özdemir öncülüğünde düzenlenen ahşap kursuna, 62 kadın kursiyer devam ediyor. Kursiyerler, bir eğitim öğretim dönemi boyunca ahşaba yakma, boyama, kıl testere ile şekil verme ve geri dönüşüm konularında eğitim alıyor. Kurs sayesinde erkek işi olarak bilinen marangozluğu öğrenen kadınlar, ortaya çıkardıkları eserleri satarak aynı zamanda meslek ediniyor ve aile ekonomisine destek oluyor. "Zor bir dönemimde doktorumun tavsiyesiyle başladım" Kursiyer Ayla Arslan, kursa zor bir dönemde doktor tavsiyesiyle başladığını ve burada bir işe yaradığını hissettiğini belirtti. Arslan, kursun ekonomik ve psikolojik faydalarını şu sözlerle anlattı: "Yaptığım ürünler beğenildi. Sonrasında Fatma hocamız bize satış alanları açtı. Yaptığımız ürünleri satıp yerine yeni malzemeler alabiliyoruz. Böylece cebimizden de para harcamıyoruz. Bazen kâr bile ediyoruz. Ahşabın birçok alanı var burada çok güzelde vakit geçiriyoruz. Benim burada 3. yılım ve kopamıyorum." "Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim" Arslan, mesleğin zor ancak çok zevkli olduğunu vurgulayarak, "Yaptığımız işler hep erkek işi ama biz kadınlarda başarabiliyoruz. Ahşapla uğraşmak gerçekten çok zevkli. Başladığınız zaman aşık oluyorsunuz. Fatma hocamızın kursu sevmemizde emeği çok fazla. Aile bütçemize katkısı da çok fazla. Ben eşimden artık harçlık almıyorum diyebilirim. Her ihtiyacımı karşılayabiliyorum. Satışlarımızda oluyor. Kursta ilerledikçe ustalaşıyorsunuz o zaman daha güzel ürünler çıkıyor. Bu kursa başlayan bırakamıyor gibi bir şey" dedi. "Zorlandığımız konu hepimiz ev hanımıyız, çocuklarımız var" Bir diğer kursiyer Özlem Akdeniz ise kurs hakkında bilgiler vererek, "Burada su kabağı işliyorum. Bunlar kendi bahçemde yetiştirdiğim ürünler. Zor mu evet zor vakit ayırıyoruz ama çok da keyifli. Erkeklerle özdeşleşen ahşap ustalığı için biz bir kere bu atölyenin kokusunu aldık. Zorlukları var ama o kısmı görmüyoruz. Erkek işi gibi görünse de biz onları geçiyoruz. Zorlandığımız konu hepimiz ev hanımıyız, çocuklarımız var. Biz onlardan zaman ayırıp buraya geliyoruz. Sadece o biraz zorlayıcı olabiliyor, onun dışında zorlanmıyoruz" diye konuştu. Zaman zaman yaptığı ürünlerden maddi kazanç sağladığını aktaran Akdeniz, "Ekonomik olarak burasının büyük etkisi oluyor. Burada bütün arkadaşlarımın da beklentisi bu. Bunun pazarını oluşturabilsek, ürünlerimizin satışını yapabilsek eşlerimize ihtiyaç duymadan kendi kazancımızı sağlayabiliriz" ifadelerini kullandı.