EKONOMİ - 11 Aralık 2025 Perşembe 16:17

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Asgari ücret) "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Asgari ücret) "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından gerçekleştirilecek olan çalışmalarda işverenleri temsilen yer alan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) heyetinden ellerini taşın altına koymalarını beklediğini söyledi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium’da gerçekleştirilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) 29. Olağan Genel Kurulu’na katıldı.


Burada konuşan Erdoğan, kurulun, Türkiye, Türk milleti, işverenler ve çalışma hayatının tüm paydaşları için hayırlara vesile olmasını, kurulda alınacak kararlarla belirlenecek yol haritasının işçi, işveren ve sendikasıyla iş dünyasının tamamı için faydalı sonuçlar getirmesini canı gönülden temenni ettiğini söyledi.


TİSK camiasının 2,3 milyon çalışanıyla tam 63 yıldır güçlü ve kurumsal bir varlık gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "‘Birlikte mümkün’ anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TİSK ailesi ülkemizin gayrisafi yurt içi hasılasına 200 milyar dolar, ihracatına ise 100 milyar doların üstünde çok önemli katkılar sunuyor. Türkiye’nin en büyük 5 yüz sanayi kuruluşunun yer aldığı ISO-500’deki ilk 10 işletmemizin 7 TİSK camiası içerisindedir. İhracatımızın neredeyse yarısı TİSK bünyesindeki işletmeler tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca TİSK, 40’ın üzerinde ulusal 10’u aşkın uluslararası platformda işverenlerimizi başarıyla temsil ediyor" ifadelerini kullandı.



"Dünya değişirken işletmelerimizin ve işverenlerimizin bu yeni gerçekliğe uyum sağlamasa kritik önemlidir"


TİSK’in icraat odaklı ve gerçekçi bir yaklaşımla hareket ettiğini memnuniyetle müşahede ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Dünya değişirken, küreselleşme tüm hızıyla devam ederken, teknoloji baş döndürücü bir şekilde ilerlerken işletmelerimizin ve işverenlerimizin bu yeni gerçekliğe uyum sağlaması kritik önemdedir. Bu anlamda planlamadan seri üretime, istihdam politikasından proje uygulama süreçlerine, ihracat stratejilerinden dijital dönüşüme, reel sektörün tüm aktörlerinin yeni şartlara hızla adapte olması büyüme ve kalkınmanın yanı sıra küresel rekabette de elimizi güçlendiren ekonomimize dinamizm katan önemli faktörlerdir" açıklamasında bulundu.


Erdoğan, üç dönemdir refah ve istikrarı tehdit eden sımalarla mücadelede TİSK’in Türk milleti ve devletinin yanında olduğunu açık ve net bir şekilde gösterdiğini belirterek, "Dışarıdan aldıkları talimatlarla siyaset ve toplum mühendisliğine soyunan, vesayete vefa borcunu ödemeye çalışan kimi oluşumların aksine TİSK, kritik dönemeçlerde yerli ve milli bir duruş sergilemiştir" şeklinde konuştu.



"İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olması bizim için vazgeçilmezdir"


İşçi ve işveren arasındaki ilişkilerin adil, sürdürülebilir ve hakkaniyetli olmasının kendileri için vazgeçilmez olduğunu aktaran Erdoğan, "Bu ilişki sağlıklı bir zemine oturtulmadığında Allah muhafaza sömürü ve adaletsizliğe giden yol önümüzde açılacaktır. Bu da yalnızca sosyal barışın altını oymakla kalmayacak aynı zamanda birlik ve dayanışma iklimine de zarar verecektir. Geçmişte bunun acı örneklerini millet olarak hep birlikte yaşadık. Anadolu’nun gönül hamurunu mayalayan o büyük insan Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri bu konuda bizlere neler söylüyor? ‘Ekmeği öğrendim, sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini, sonra ekmeği hakça bölüşmenin bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.’ Diğer tüm alanlarda olduğu gibi işçi ve işveren arasındaki ilişkilerde de baktığımız yer hak ve adalet eksenindedir" dedi.



"Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum"


Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısının yarın gerçekleştirileceğine dikkati çeken Erdoğan, "Komisyon çalışmalarında işverenleri temsilen yer alan TİSK heyetinden ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. İşçi kardeşlerimize yönelik atacağınız her olumlu adım verimlilik, kazanç ve bereket olarak dönecektir. Hep söylerim, kefenin cebi yok. Dar dünyadan dar bekaya mal mülk değil, adalet, hakkaniyet, dürüstlük üzerine yaşanmış bir hayat ile hayır dualar götüreceğiz. İster siyasetçi ister işveren olalım eğer geride hayırla yad edilen bir miras bırakabiliyorsak işte asıl zenginlik budur. Bahtiyarlık kaynağı budur" ifadelerine yer verdi.


Devlet olarak, emekçilerin güvenli ortamlarda gönül huzuruyla ve rahatça çalışabilmesi için tüm imkanları azami ölçüde seferber ettiklerini kaydeden Erdoğan, hem sertifikasyon hem teftiş mekanizmalarını tam anlamıyla işletmeye özen gösterdiklerini söyledi. Ayrıca Erdoğan, İzmir, İstanbul, Bolu ve Kocaeli’nde meydana gelen facialarda ihmali olan kim varsa kamu ve belediye görevlileri dahil olmak üzere kimsenin gözünün yaşına bakılmadığını, işverenlerinde iş sağlığı ve güvenliği konusunda üzerlerine düşen tüm yükümlülükleri titizlikle yerine getirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.



"2028 için belirlediğimiz 1,9 trilyon dolar milli gelir hedefine emin adımlarla yürüyoruz"


İktidar olarak ekonomiden demokrasiye hak ve özgürlüklerden güvenliğe uzanan geniş bir alanda son 23 yılda Türkiye’ye tarihi başarılar yansıttıklarının altını çizen Erdoğan,


"Dış politikada sözü, tavrı ve duruşu dikkatle takip edilen, sadece bölgesinde değil küresel ölçekte etki sahibi bir Türkiye’yi sabırla hep birlikte inşa ettik. Dış ticarette sizlerin de emekleriyle ihracatımızı 36 milyar dolardan aldık, kasım ayı itibarıyla 270 milyar doların üzerine çıkarttık. Milli gelirimiz 238 milyar dolardı. 2025 yılı üçüncü çeyrek rakamlarına göre 1,5 trilyon doları aşmış bulunuyoruz. Ekonomik büyümemiz 21 çeyrektir kesintisiz bir şekilde sürüyor. Deprem bölgemizin ihyası için harcanan 90 milyar dolara rağmen bunları başardık. 2028 için belirlediğimiz 1,9 trilyon dolar milli gelir hedefine emin adımlarla yürüyoruz. Merkez Bankası rezervlerimiz güçlenirken ülke risk primimiz düşüyor" diye konuştu.



"OVP’nin rehberliğinde enflasyonda nihayet hedefimiz olan tek haneli oranlara mutlaka ulaşacağız


Erdoğan, enflasyonda kasım ayında umutları artıran bir tabloyla karşılaştıklarını ve kasım ayında 0,87 gelen enflasyonun doğru yolda olduklarını teyit ettiğini kaydederek, "Hayat pahalılığının temel sebeplerinden biri olan fiyatlama davranışındaki bozulma da yavaş yavaş düzeliyor. Fırsatçılıkla mücadelemiz ise hız kesmeden devam ediyor. Orta Vadeli Program’ın (OVP) rehberliğinde enflasyonda nihayet hedefimiz olan tek haneli oranlara mutlaka ulaşacağız. Bu süreçte hep yaptığımız gibi reel sektörümüzün önerilerine taleplerine ve eleştirilerine kulak vereceğiz. Son kabine toplantımızda emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerine yönelik koruma programını 2026 yılında da devam ettirmeyi kararlaştırdık. İstihdamını koruyan KOBİ’lerimize çalışan başına verdiğimiz aylık 2 bin 500 liralık desteği 2026 senesinde 3 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Ayrıca büyük ölçekli firmalarımızı da programa dahil ediyoruz. Böylece toplam 48 milyar liralık bir destekle 1 milyon 100 bin istihdamı koruyacak, emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız. 2025 yılı için işverenlerimize asgari ücret desteği olarak her bir işçimiz için malumunuz bin lira veriyoruz. 2025 yılı Ocak-Kasım döneminde istihdamın korunması amacıyla 53 milyar lira kaynak kullandık. Kadın, Genç ve Mesleki Yeterlilik Belgesi Olanların Teşviki programında 24 ila 54 ay arasında sosyal güvenlik desteği sunuyoruz. Bu teşvik programının 2026 yılının sonuna kadar uzatılacağına dair müjdeyi de bugün burada paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı.


İş dünyasının finansman yükünü hafifletmek amacıyla farklı programları devreye aldıklarına da değinen Erdoğan, Merkez Bankası’nın günlük reeskont limitini 300 milyon liradan 15 kat artışla 4,5 milyar liraya çıkardığını söyledi.



"Sadece ekonomimize maliyeti 2 trilyon doları bulan terör meselesini sonsuza kadar geride bırakmak istiyoruz"


İş dünyasının desteğini bekledikleri meselelerden bir diğerinin de ‘Terörsüz Türkiye’ süreci olduğunu belirten Erdoğan, "Sizleri, 40 kırk yıldır ülkenin ayağına pranga olan terör sorununun çözümünün ülkemiz aslından ne manaya geldiğini en iyi bilenlerdensiniz. Türkiye’nin bu yükten kurtulduğunda hangi ölçekte bir potansiyelin çarpan etkisiyle devreye gireceğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Sadece ekonomimize maliyeti 2 trilyon doları bulan terör meselesini artık sonsuza kadar geride bırakmak istiyoruz. Bunu da olabilecek en geniş toplumsal ve siyasal mutabakatla milletimizin değerleriyle örtüşen bir zeminde yapmanın hassasiyeti içindeyiz. Gayemiz belli; artık kan akmasın, ocaklara ateş düşmesin ve yürekler dağlanmasın. Türkiye bu sorunu gündeminden tamamen çıkarsın. Terörden beslenen odakların tahrip edici, tahrik edici söylemlerine rağmen iktidar ve ittifak olarak ilk günden itibaren hem samimiyetimizin hem de kararlılığımızı yeter ki bu sorun çözülsün diye en yüksek düzeyde olduğunu gösterdik. Yine ittifak olarak elimizle birlikte tüm gövdemizi taşın altına koyduk" dedi.



"Meclisimizde kurulan komisyon çok önemli bir misyon üstlendi"


Terörsüz Türkiye sürecine muhalefet partilerinin de dahil olması için daima yapıcı davrandıklarını, uzlaşmacı bir tavırla hareket ettiklerini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:


"Meclisimizde kurulan komisyon kritik eşiklerde su koyuverenler olsa da gerek şeffaflık gerekse siyaset ve ilgili tüm tarafların katkısının alınması noktasında çok önemli bir misyon üstlendi. Milletimizin sürece dair umutlarını güçlendiren komisyonun aynı özgüvenli yaklaşımı son ana kadar devam ettireceğine inanıyorum. Komisyon raporunun sürecin önünü açacak öneri ve değerlendirmeleriyle müteakip adımlar için ortak bir perspektif çizmesini temenni ediyorum. Bunun yolu da sağduyuyla, samimiyetle hareket ederek bu tarihi süreci başta günlük siyasetin geçici tartışmaları olmak üzere küçük hesaplara kurban etmemekten geçiyor. Biz ilk günden beri bu hassasiyetimizi koruyoruz ve koruyacağız. ‘Yarımı yeme bütünü bölme’ anlayışıyla hiçbir yere varılmaz. Terörsüz Türkiye menziline ancak özgüvenle ve cesaretle ulaşabiliriz. Başarısız olmamızı bekleyenleri ancak bu şekilde hüsrana uğratabiliriz. Türkiye’yi yarım asırlık bu sıkıntısından ancak bu şekilde kurtarabiliriz."



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hasar aldı denilerek İBB’nin yıktığı Avcılar E-5 yanındaki cami 6 yıldır yapılmadı Silivri’de 2019 yılında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde minaresi hasar alan ve ardından kontrollü şekilde yıkılan Avcılar Hacı Ahmet Tükenmez Camii, 6 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden inşa edilmeyi bekliyor. Ekrem İmamoğlu’nun "seçimden sonra yapılacak" dediği caminin bulunduğu alanda otlar bitti. İmamoğlu’nun astığı proje afişleri paramparça oldu, renkleri soldu. Marmara Denizi’nde 26 Eylül 2019 yılında meydana gelen 5,8’lik depremde minaresinde hasar oluşan İstanbul Avcılar’da bulunan 40 yıllık Hacı Ahmet Tükenmez Camii hakkında ağır hasarlı kararı verilerek, camii, alınan belediye meclisi kararı ile yıktırıldı. Alınan karot örneklerinden 8 ay sonra kontrollü olarak yıkılan E-5 Avcılar Metrobüs İstasyonu yakınındaki muhteşem cami, 6 yıldır yapılamadı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekiplerince çevresi ‘Hacı Ahmet Tükenmez Camii İnşaatı’ yazısı ve maket fotoğraflı İmamoğlu imzalı bariyerlerle çevrilen cami alanında, çalışmalar 6 yıldır bir türlü başlamadı. Yol üzerindeki camide trafik sıkışıklığında namazlarını eda ettiklerini belirten vatandaşlar, "İstanbul’da bir 20-30 kilometrelik güzergahlar 1.5-2 saatten önce kat edilemiyor. Bu cami yol kenarında olması sebebiyle namazlarımızı yetiştirmek için önemli bir ibadet mekanı idi. Ancak 6 yıldır yapılmaması İstanbullulara büyük bir saygısızlıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konuya müdahale ederek, caminin inşası konusunda yetkiyi ele alması ve belediyenin yıktığı binayı yeniden yaparak gereğini yapmasını bekliyoruz" dediler. Dönemin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2023 yılında seçim çalışmaları kapsamında ziyaret ettiği Avcılar’da, hasarlı olduğu için 4 yıl önce yıktıkları Hacı Ahmet Tükenmez Camii’nin yeniden inşasına seçimden hemen sonra başlanacağını kamuoyuna açıklamıştı. Çevre sakini ve yol güzergahını kullanan vatandaşlar cami inşaatının bir türlü başlamamasına tepki gösterdi. "Keşke hemen yapılsaydı" Avcılar’da yaşayan bir vatandaş, caminin neden yeniden yapılamadığını anlamadıklarını söyleyerek "Keşke hemen yapılsaydı. Ben de bilemiyorum neden yapılmadı. İbadetimizi yapmak için aşağıdaki camiye gidiyoruz. Neden yapılmadığını bilemiyoruz. Belki de siyasi bir çekişme var" dedi. "Aşağıdaki camiye gönderiyorlar" Vakit namazları için Avcılar’da bulunan merkez camiine gittiğini söyleyen bir vatandaş ise, "Vallahi buranın işleri başka. Aşağıdaki camiye gönderiyorlar milleti. Burada bir şey yok" diye konuştu. "Manevi değerimizi yok ettiler" 6 yıldır caminin yapılmamasına tepki gösteren Cemal Antlı ise, "Yazık yani. Başka bir şey olsaydı yaparlardı. Manevi değerimizi yok ettiler. Demek ki istemiyorlar" şeklinde konuştu.
Hatay Karaçay barajının su seviyesinin yüzde 6’ya düştüğü Hatay’da 230 sondaj vuruldu Hatay’da son 65 yılın en kurak yılının yaşanmasıyla birlikte kentin 3 ilçesinin su ihtiyacını karşlıayan Karaçay Barajı’nda su seviyesi yüzde 6’ya düştü. Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, 19 ayda 230 sondaj vurarak ve 150 içme suyu deposunda çalışma gerçekleştirerek kentte vatandaşlara kesintisiz su teminini sağladı. Yağışlı havasıyla bilinen ve Amanos Dağı’nın eteklerinde olmasıyla su bereketinin yaşandığı Hatay’da meteoroloji verilene göre son 65 yılın en kurak dönemi yaşanıyor. Geçtiğimiz yıla oranla yüzde 64 azalmanın yaşandığı yağıştan nasibini Antakya, Defne ve Samandağ ilçelerinin içme suyu ihtiyacını sağlayan Karaçay barajı da etkilendi. Türkiye’de yağış oranındaki azalmanın en yüksek olduğu illerin başında gelen Hatay’ın su deposu Karaçay Barajı’nda 2024 yılı Haziran ayında su miktarı yüzde 100 seviyesindeyken, 2025 yılı Haziran ayında yüzde 35 seviyesine geriledi ve Aralık ayı itibariyle yüzde 6 seviyesine düştü. Depremin yaralarının sarıldığı kentte vatandaşa kesintisiz su temini sağlamak için çalışmalarını sürdüren Hatay Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (HATSU), geride kalan 19 ayda il genelinde 230 sondaj çalışması gerçekleştirdi. Su kaybının önüne geçmek için 150 içme suyu deposunda; bakım, onarım ve yenilme çalışması gerçekleştiren HATSU, il genelinde 1500 kilometre yenileme çalışması gerçekleştirdi. HATSU Genel Müdürü Fatih Cihangir, kış aylarında etkili olacak yağışlarla birlikte 2026 yılında vatandaşlara kesintisiz su temini sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti. Öte yandan kuraklığa karşı HATSU tarafından 2025 yılının Şubat ayından itibaren alınan önlemler olmasaydı kentte yaşayan 600 bin insanın susuzlukla karşı karşıya kalacaktı. Karaçay barajının kuraklıktan etkilenme sürecini anlatan Cihangir, "Büyük Karaçay barajımız, Samandağ ilçemiz sınırlarında yer alıyor. Yaklaşık 57 milyon metreküp kapasitemiz var, bunun 54 milyon metreküpü akit hacmi ve hacmin 35 milyonluk kısmını da içme suyu olarak şehrimize veriyoruz. Özellikle 2024 yılı ilk 6 aylık periyodunda şehrimizde ciddi yağışlar oldu, barajımızın 2024 yılı Haziran ayındaki doluluk oranı yüzde 100 doluydu. Haziran aayından sonra il genelinde ciddi kuraklıkla karşı karşıyayız. Aslında 2024 yılı öncesinde de Amik Ovası havzasında ciddi kuraklık söz konusu. Yıllık yağış oranımızda azalmalar yaşanması ve tarımsal sulama ihtiyacının artmasıyla birlikte özellikle içme suyu tedariği noktasında ilimiz ciddi problemler yaşıyoruz. Şuan çekim yaptığımız nokta da Büyük Karaçay barajının hemen hemen içerisindeyiz. Gövde kotu 350 kotlarında ve biz gövde kotunun alt kısmındayız. Baraj doluluk oranımız bu gün itibariyle yüzde 6 seviyesinde. 2024 yılı Haziran ayında tamamen dolu olan barajımız aynı dönemde yüzde 35 ve bu gün itibariyle de yüzde 6 seviyelerine gerilemiş durumda. Büyük Karaçay Barajımızdan ilimizin 3 ilçesine ağırlıklı olarak su temini yapılıyor" dedi. "2024 yılında il genelinde su kayıp oranımız yüzde 57’yken, yüzde 52 civarına gerilemiş durumda" HATSU’nun kuraklığa karşı aldığı önlemleri değinen Cihangir, il genelinde su kaybı oranının çalışmalarla birlikte yüzde 57’den yüzde 52’ye gerilediğini belirterek "Hatay’ın kendi normallerine göre ilimizde yükse 80 oranında yağış azalması var. Son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Hatay, yağışın en çok azaldığı illerin başında geliyor. Bundan kaynaklı ilimizde birçok noktada su temini konusunda sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliyoruz. HATSU’nun sahada almış olduğu önlemlerle birlikte özellikle Ocak ayından bu yana sahada birçok noktada çalışmalar yürütüyoruz. Bu sayede barajımızda su seviyemizin yüzde 6’ya gerilemesine rağmen vatandaşlarımıza su teminini gerçekleştiriyoruz. 2024 yılı Nisan ayından bu yana 230 civarında sondaj gerçekleştirdik. Su kayıplarının önlenmesi amacıyla kırsal alanda 150 su depomuzda bakım, onarım ve yenileme faaliyeti gerçekleştirdik. Yüzeysel kaynaklardan temin ettiğimiz sular için bu alanlarda 100 nokta islahımız oldu. Bu sayede depo kayıplarını düşürdük, kaptaj alanlarında şartları iyileştirdik. İl genelinde 1500 km’nin üzerinde şebekeyi yeniledik, 1 buçuk yıl içerisinde. Toplam alt yapı metrajımız 5 bin 500 kilometre ve biz 4’te 1 oranında alt yapımızı yeniledik. İnşallah önümüzdeki yıl içerisinde de bu rakamı 2 bin 500 kilometreye ulaştırmış olacağız. Şebekede basınç optimasyonu noktasında şebekeyi iyileştirirken diğer yandan da 2- 4 bar aralığında şebeke basıncı sağlama amacıyla sahada ciddi çalışmalar yürütüyoruz. 2024 yılında il genelinde su kayıp oranımız yüzde 57’yken yaptığımız çalışmalarla bu oran yüzde 5 azalarak yüzde 52 civarına gerilemiş durumda" ifadelerini kullandı. "Önümüzdeki yağışların gelmesiyle de birlikte 2026 yılında vatandaşlarımıza kesintisiz olarak su vermeye devam edeceğiz" Suyun sınırsız bir kaynak olmadığının vatandaşlara anlatıldığını ifade eden Cihangir, hanelerde su tasarrufunu önemsediklerini belirterek "Ülkemiz genelinde ciddi bir kuraklık var, fakat bizi diğer illerimizden ayıran bizim ardışık olarak bu kuraklığı yaşıyoruz. Biz Ocak ayından bu yana kesintisiz olarak yürüttüğümüz operasyonları yapmamış olsaydık, Eylül ayının ilk haftasında barajda hiç su kalmayabilirdi. Sahadaki çalışmalarımız neticesinde halen şehrimize kesintisiz olarak suyu iletebiliyoruz. Olabildiğince Karaçay sistemini daraltarak, Karaçay sistemiyle beslenen bölgeleri biz başka alternatif kaynaklarla beslemeye gayret ediyoruz. Bu sayede Ocak ayı itibariyle günlük 120 bin metreküp su aldığımız Karaçay barajımızdan bu gün itibariyle 55 bin metreküp su alıyoruz. Yakında bir zamanda sahada yapacak olduğumuz operasyonla barajdan aldığımızı suyu 10 bin metreküp daha azaltacağız. Çalışmalarımızla barajı dolu tutmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki yağışların gelmesiyle de birlikte 2026 yılında vatandaşlarımıza kesintisiz olarak su vermeye devam edeceğiz. Hemşerilerimize sürekli tasarrufu hatırlatıyoruz, kurum abonelerimizin hepsine tasarruf aparatı dağıtıyoruz. Hanelerde tasarruf yapılmasını önemsiyoruz. Okullarda çocuklarımıza suyun sınırsız bir kaynak olmadığını ve bir gün tükenebileceğini anlatmaya, tasarrufu öğretmeye gayret ediyoruz" dedi.
Yalova Güllü’nün kızı annesi öldürme suçlamasıyla tutuklandı Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan sanatçının kızı Tuğyan Ülkem kasten öldürme suçlamasıyla tutuklandı. Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verildi.26 Eylül 2025 tarihinde Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde, fiziki ve teknik takibe alınan ve olay sırasında evde bulunan Tuğyan Ülkem Gülter, arkadaşı Sultan Nur Ulu ile 2 kişi iddiaya göre, valizlerini hazırlayıp yurtdışına kaçmak için hazırlanırken İstanbul’da gözaltına alındı. Soruşturma çerçevesinde ayrıca Sultan Nur Ulu’nun babası ise Kocaeli’nin Gebze ilçesinde gözaltına alınmıştı.Kasten öldürme suçu şüphesiyle gözaltına alınan Tuğyan Ülkem Gülter tutuklanma, arkadaşı Sultan Nur Uluysa adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edilirken diğer 3 şüpheli ise serbest bırakıldı. Mahkeme Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter’i tasarlanarak kasten öldürme suçundan tutukladı. Sultan Nur Ulu ise ev hapsi verildi.Arkadaşı cinayeti itiraf ettiÖte yandan Sultan Nur Ulu, verdiği ifadede Tuğyan Gülter’in annesini öldürdüğünü itiraf etti. Ulu’nun ifadesinde, "Güllü abla yüz cama dönük haldeydi. O esnada dizlerinden az yukarı kısmına sarılarak itti" dedi.
Hatay Sorunları son bulsun diye başladığı alkol 5 yılda hayatını karattı, şimdiyse gençlerden tek isteği alkol tüketmemeleri Hatay’da sorunları son bulsun diye alkole başlayan ve 5 yılda tükettiği alkol nedeniyle bağımlı olan Emrah Köygülü, annesi Semire Köygülü’yle birlikte tedavi olup iyileşmek istiyor. Alkol tüketerek hayatını karartan Köygülü, gençlere alkol kullanmamalarını tavsiye ediyor. Asrın felaketinden önce 40 yaşındaki Emrah Köygülü ile 70 yaşındaki annesi Semire Köygülü, Antakya ilçesi Bağrıyanık Mahallesi’nde ikamet ediyordu. Deprem sonrası annesiyle birlikte geçici şekilde yaşamını sürdüren Emrah Köygülü’nün hayatını karartan 5 yıl önce başladığı alkol oldu. Sorunlarını unutmak için alkole başlayan ve zamanla bağımlı hale gelen Köygülü, ‘Günde ne kadar elime alkol geçerse kullanıyorum’ diyerek bağımlılık seviyesini dile getirdi. Alkolle birlikte psikolojik olarak da zor günler geçiren Köygülü, tedavi olarak yeniden yaşama tutunmak için destek bekliyor. Alkol tüketmenin verdiği zararların hepsini yaşadığını ifade eden Köygülü, alkolün hiçbir faydası olmadığını ve bu yüzden gençlerin kesinlikle alkol tüketmemeleri gerektiğini söyledi. "Alkolün hiçbir faydası yok ve gençlerin alkol kullanmamalarını tavsiye ederim" Yetkililerden alkol bağımlılığından kurtulmak için destek bekleyen Emrah Köygülü, "Depremden önce Bağrıyanık Mahallesi’nde oturuyordum. Ben 40 yaşındayım annemde 70 yaşında, ikimizinde psikolojik sorunları var. Bir işte çalışmıyorum. Ablam İsviçre’de yaşıyor. O bize para gönderiyor. Bizim psikolojik sıkıntılarımız var ve onları atlatmak istiyoruz. İçimdeki sıkıntılar anlatılamayacak kadar var. Köprübaşında bir kafede yarı zamanlı çalışıyordum. Benim 5 yıl önce başlayan alkol bağımlılığım var. 5 yıldır yüksek derece alkol kullanmaya başladım. Günde ne kadar elime alkol geçerse kullanıyorum. Alkol kullandığımda: sabah uyandığımda ağız kuruluğu, sinüzit ve psikolojik sıkıntılara neden oluyor. Psikolojik sorunlarımı götürecek diye içmiştim. Alkol önce bir zevkle başladı ama şimdi zevk vermiyor, su gibi ihtiyaca döndü. Alkolün gerçekten zararlarını tattım. Alkol kullanmasaydım yine bu duruma düşerdim. Bende tembellik var, azim yok. Aileden gelen zayıflığım var. Alkol alacak parayı: annemden, yurtdışındaki ablamdan ve eş dosttan alıyorum. Günde 2 ila 3 şişe kullanıyorum. Annem ve benim psikolojik sorunlarımızı çözülmesini istiyoruz. Yetkililerin yardımıyla alkol bağımlılığından kurtulmak ve tedavi olmak istiyorum. Güzel bir yaşam ve sıkıntılardan kurtulmak istiyorum. Gençlerin alkol kullanmamalarını tavsiye ederim. Alkolün hiçbir faydası yok. Yetkililerimizden bu konuda yardımcı olmalarını bekliyorum" ifadelerini kullandı.