POLİTİKA - 06 Şubat 2019 Çarşamba 15:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ve araştırmaların ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz” dedi.


ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojik gelişmelere ve ODTÜ’nün başarılarına değindi. Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için bu tarz merkezlerin olması ve bunların çoğaltılmasının çok gerekli olduğunu söyleyen Erdoğan, “İnsanımızın zekasını ve pratikliğini bilimsel ve teknolojik disiplin ile fikre, araştırma, geliştirmeye, ürüne, üretime dönüştürdüğümüzde ülkemizin herkesi şaşırtacak bir hızla yükselişe geçeceğine inanıyorum. Bundan 20 yıl önce ülkemizde yaşayan birisine şuanda bulunduğumuz yeri anlatsaydık herhalde bizi hayal kurmakla suçlarlardı. Ama işte hayalleri artık gerçeğe dönüştürdük. Şimdi gençlerimizle birlikte daha büyük hayaller kurmamızı ve bunları gerçeğe dönüştürmek için çalışmamız gereken bir dönemdeyiz. Ülkemizin sınırlarını aşıp tüm dünyaya hitap eden başarılara imza atmadan bunu gerçekleştiremeyiz” diye konuştu.


ODTÜ tarihine ilişkin bilgi veren Erdoğan, ODTÜ’nün ilk yıllarının sıkıntılı geçtiğini, bugünkü yerine taşındıktan sonra hızla gelişmeye başladığını söyledi. Erdoğan, “Bugün eğitimde ve öğretimde, bilim teknolojide ODTÜ markası hala ilk sıralarda yer almaya devam ediyorsa bunu kurulduğu toprakların mayasının sağlamlığına borçludur” şeklinde konuştu.


ODTÜ’nün kuruluş amacının kendilerinin 16 yıldır inşa etmeye çalıştıkları politikanın ifadesi gibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Üniversitemizin kuruluş kanununda aynen şöyle diyor, bunu çok önemsiyorum, ‘Türkiye ve Ortadoğu’nun kaynaklarının inkişafına ve iktisadi meselelerinin halline bilhassa ehemmiyet verilmek üzere Türk milletine ve diğer milletlere fayda sağlayacak araştırmalar yapar.’ Biz bu amacı her alanda gerçekleştirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz” ifadelerini kullandı.



“Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder”


“Biz insanlık tarihinin en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin her köşesinin kadim eğitim kurumlarının izleri ile dolu olduğunu belirtti. Erdoğan, “Tarihimiz boyunca diğer kurumlarımız gibi yükseköğretimimizde de değişen şartlara, ihtiyaçlara, taleplere göre sürekli yenilenmiş, sürekli gelişmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu değişim sürmüştür. Üniversitelerimizi küresel yarışta en büyük güç kaynağımız olarak görüyoruz. Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ve araştırmaların ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz” dedi.


Almanya ziyaretinde Şansölye Merkel ile arasında geçen diyaloğu anlatan Erdoğan, “Sayın Merkel’e sordum sizde öğrenci sayısı ne kadar diye, verdiği rakam 3 milyon. Nüfus bizden fazla. ‘Sizde ne kadar’ dedi. Bizde 8 milyon dedim. Orada bir şaşkınlık geçirdi. Bir nitelik nicelik meselesi var. Biz bunu önümüzdeki yıllarda da aşacağımıza inanıyorum. Biz sıçramamızı yaptığımız zaman farklı yapacağımıza inanıyorum. Yeni dönemde artık niteliğe, kaliteye yoğunlaşmamız gerekiyor. Beşeri sermayemiz bizim en büyük gücümüzdür” diye konuştu.



“Daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız”


Türkiye’nin halihazırda çok ideal bir yükseköğrenim sistemine sahip olmadığının bir gerçek olduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye geliştikçe, güçlendikçe, ileriye gittikçe bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yükseköğretim alanındaki reformlarımız için de bize büyük imkanlar sağlıyor. Son dönemde YÖK’ün attığı adımları bu reformların bir öncüsü, habercisi olarak kabul ediyorum” şeklinde konuştu.



“Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor”


Vakıf üniversitelerinin kendilerine sağlanan ayrıcalıklara rağmen eğitim öğretimde kalitenin yükseltilmesi beklentisine yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını belirten Erdoğan, “Hatta bazı vakıf üniversitelerimizin vakıf mantığı ile asla uyuşmayacak şekilde sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini de üzüntü ile müşahede ediyoruz. Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor. Denklik konusunun da bu kalite anlayışı çerçevesinde geliştirilecek objektif kriterlere bağlanarak hızla çözülmesine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Tüm bu meseleleri önümüzdeki dönem hal yoluna koyacak, Türkiye’yi yükseköğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız” ifadelerini kullandı.



“Teknolojik bağımsızlığımız bu sebeple de çok önemlidir”


Teknolojik bağımsızlık konusunda konuşan ve veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmak mecburiyetinde olduğunun altını çizen Erdoğan, “Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başkalarının eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hakim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Üstelik bizim kendimizle birlikte kalbini ve umudunu bize yöneltmiş kardeşlerimize karşı sorumluluk var. Teknolojik bağımsızlığımız bu sebeple de çok önemlidir” dedi.


Gelişen teknolojiden daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Madem çocuklarımız artık doğdukları andan itibaren dijital bir dünyaya gözlerini açıyorlar, öyleyse biz de tüm hazırlığımızı buna göre yapacağız. Bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil, tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanmanın yollarını arayacağız. Bu noktada en büyük görev üniversitelerimize, hocalarımıza düşüyor” diye konuştu.


Dünyanın yapay zeka çalışmaları ile yeni bir teknoloji seciyesine doğru gittiğini ve her ülkenin teknolojide bu yeni döneme kendi hedeflerine göre isimler verdiğini kaydeden Erdoğan, Endüstri 4.0’a da değindi. Erdoğan, Japonların "Toplum 5.0" üzerinde çalıştığını, Amerika’da "Yaşam 3.0", "Dördüncü Devrim" gibi tartışmaların olduğunu anımsattı. "Biz ise ‘Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye’ diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz" diyen Erdoğan, bu süreçte yetişmiş insan kaynağını geliştirmekle sorumlu üniversitelere çok büyük görevler düştüğünü aktardı. Üniversite-sanayi işbirliğinin çok daha ileri seviyelere taşınması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu konuda Çin Halk Cumhuriyeti’ni çok başarılı gördüğünü kaydetti.


Üniversiteler ile sanayileri yenilikçi fikirlerin ürüne dönüştürülmesi ortak gayesi etrafında buluşturan teknoparkların desteklenmesinin önemini anlatan Erdoğan, “ODTÜ şuanda bu adımı atmış durumda, bir an önce bunun neticesini de almamız lazım. Teknoparkların kuruluş amaçlarının dışına çıkartılmasına engel olmak için buralarda faaliyet yürütecek firmaların seçimine hassasiyet gösterilmelidir. Bu noktada kendini ispatlamış olanlarla bu işi yürütüp, biz neticeyi nerelerde daha çabuk alacağız, buna odaklanmamız lazım. Özellikle doktora programlarına aynı doğrultuda ağırlık verilmesine de ihtiyaç var. Gerek yurt içi gerek yurt dışı programlarıyla doktoralı yetişmiş insan sayımızı ne kadar yükseltebilirsek bu yarıştaki yerimizi o kadar sağlam tutabiliriz. Araştırma programlarının hem koordinasyonlarını hem etkinliğini hem verimliliğini yükseltmek için ilgili kurumlarımız arasında daha sıkı bir işbirliğine gitmemiz lazım" şeklinde konuştu.


Daha yapılacak çok işin olduğunun altını çizen Erdoğan, "Türkiye, üniversite yönetimlerinin özerkliği ve kendilerine tahsis edilen kaynaklar bakımından dünyada gerçekten iyi bir yerdedir. Bugün bizim artık 81 ilimizde üniversitemiz var. Öğrenciyi ayağına çeken üniversiteler değil, artık öğrencinin ayağına giden üniversitelerimiz var ve bu bizim için tabii ki çok çok önemli bir adımdı ve bunu gerçekleştirdik. Üniversitelerimiz ellerindeki kaynakları, imkanları, yetkileri en doğru şekilde kullanarak Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı verdikleri oranda değerlenecek, güçlenecektir. Kendini bilim ve teknolojinin gelişmesine adamış yönetimler elinde üniversitelerimizin yakın gelecekte arzu ettiğimiz kalite seviyesine ulaşacaklarına ben canı gönülden inanıyorum. Hocalarımızın da aynı inançta olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye’yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız, bu benimle olacak bir iş değil. Ben siyaset olarak ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler ise ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Eğer bizler de bütünleşirsek o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesli yetiştirir ve ülkemizi uçururuz" dedi.


Erdoğan, konuşmasının ardından kendisine çiçek veren öğrencilerle bir müddet sohbet etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.