POLİTİKA - 09 Ekim 2025 Perşembe 16:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze’deki anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye de yer alacak"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gazze’deki anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye de yer alacak"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye olarak inşallah biz de yer alacağız. Gazze’nin tekrar ayağa kaldırılabilmesi için uluslararası toplumla birlikte yeniden imar faaliyetlerine destek olacağız. Amacımız soykırımın durması ve bölgeye huzurun bir an evvel gelmesidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen 2025-2026 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem hocalarımızın hem öğrencilerimizin yeni akademik yılı en güzel, en verimli şekilde değerlendireceklerine yürekten inanıyor, her birine ayrı ayrı başarılar diliyorum. Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 üstün başarı ödüllerini tevcih edeceğimiz bilim insanlarımızı ve üniversitelerimizi ayrıca tebrik ediyorum. Konuşmamın hemen başında dün gece ve bugün Şarm el Şeyh’ten gelen müjdeli haberlerden duyduğum sevinci hassaten ifade etmek istiyorum. Biliyorsunuz uzun bir süredir Gazze’de akan kanın durması ve ateşkesin tesisi için yoğun çaba içindeydik. Önce New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Sayın Trump’ın da katıldığı Gazze konulu bir toplantı gerçekleştirdik" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Washington ziyaretinde Beyaz Saray’da Trump’la ve heyetiyle Gazze’yi konuştuklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha sonra Sayın Trump 20 maddelik bir barış planı açıkladı ve Hamas müzakerelere hazır olduğunu duyurdu. Dünkü mutabakattan sonra hamdolsun bugün de imzalar atıldı. Bizim de ilk baştan itibaren aktif katkı verdiğimiz anlaşmadan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonra acil olarak kapsamlı insani yardımların Gazze’ye ulaştırılması rehine ve mahkumların takası İsrail’in saldırılarını derhal durdurması belirlenen hatlara geri çekilmenin sağlanması büyük önem arz ediyor. Biz anlaşmanın mutabık kalınan maddelerinin harfiyen uygulanmasını titizlikle takip edeceğiz" açıklamasını yaptı.

"Anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye de yer alacak"

"Anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye olarak inşallah biz de yer alacağız" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’nin tekrar ayağa kaldırılabilmesi için uluslararası toplumla birlikte yeniden imar faaliyetlerine destek olacağız. Amacımız soykırımın durması ve bölgeye huzurun bir an evvel gelmesidir. Gazzeli kardeşlerimiz dünyada huzuru, barışı, güvenliği en fazla hak eden millettir. 2 yıl sonra ilk defa yüzleri gülen Gazzeli mazlumların özellikle de Gazzeli masum yavruların yüzlerinde açan tebessüm çiçeklerinin hiç solmaması için ne gerekiyorsa biz Allah’ın izniyle yapmaya devam edeceğiz. İsrail Hükümeti’nin ateşkese teşvik edilmesinde güçlü bir irade sergileyen Trump’a teşekkür ediyorum. Anlaşmaya varılmasına önemli katkılar veren Katar ve Mısır’a aynı şekilde şükranlarımı iletiyorum. Filistin Direniş Hareketi Hamas’ı dirayetli ve basiretli tutumları dolayısıyla canı gönülden tebrik ediyorum. Müzakere heyetini ve süreçte kolaylaştırıcı rol üstlenen bütün aktörleri kutluyor, kendilerine de teşekkür ediyorum" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Türkiye dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistin halkının yanında olacak onları asla yalnız bırakmayacaktır"

2 yıldır her türlü barbarlığa zulme, katliama, soykırıma rağmen dik ve dirayetli duruşlarından zerre kadar taviz vermeyen Filistinlileri hürmetle selamladığını ifade eden Erdoğan, "Türkiye dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistin halkının yanında olacak onları asla yalnız bırakmayacaktır. Rabbim anlaşmayı Filistin halkı için hayırlara vesile kılsın diyorum. Toprağa düşen 67 binden fazla şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bizler hepimiz köklü bir mazinin büyük bir medeniyetin alim, arif ve eğitim kurumlarımızla çok zengin bir müktesebatın varisleriyiz. Bilhassa 11. yüzyıldan itibaren burası aklı vicdanla buluşturan ilmi hilm ile taçlandıran yeni eserlerin, yeni fikirlerin mahreç noktası olmuştur. Yani çıkış noktası olmuştur. İlmi yitik malı gören ecdadımız çağlar boyunca medeniyet bahçemizi ilim çiçekleriyle süslemiş dünyaya ve insanlığa yeni değerler hediye etmiştir" değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Sultan Alparslan’ın emriyle El Harezmi tarafından Ebu Hanife’nin kabrinin yanı başına inşa ettirilen Azamiye Külliyesi Bağdat’taki ilk Selçuklu medresesidir" diyen Erdoğan, "Bu medrese bugünkü anlamda ilk eğitim kurumu olarak bilinen Nizamiye Medresesi’nden yaklaşık beş ay önce 15 Mayıs 1067 tarihinde kurulmuştur. Bilim dünyasına çok önemli katkılar yapan ve zaman içinde sayıları artan eğitim kurumlarımız kısa sürede geniş bir coğrafyayı etkilemiş, kurumsal yapısıyla Avrupa ülkeleri için rol model teşkil etmiştir. Osmanlı işte böylesine güçlü, kadim ve müessir bir ilmi geleneği devam ettirmiştir. Bursa’da Edirne’de İstanbul’da daha pek çok yerde Orhan Gazi Süleymaniye Medreseleri ve daha nice eğitim merkeziyle, Balkanlar başta olmak üzere gönül coğrafyamız adım adım nakış nakış işlenmiştir" diye konuştu. Dünyanın farklı ülkelerindeki binlerce hoca ve öğrencinin bu kurumlara tahsil amacıyla geldiğini, insanlığın ortak birikimine katkıda bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunda inanç ve kültürümüzde ilim ve alimin hep el üstünde tutulmasının, ilim erbabına daima hürmet gösterilmesinin payı büyüktür. Ancak şunu da biliyoruz ki bilim tarihinin yazılmasında yeterince etkili olamadığımız için bu toprakların dünya bilimine sunduğu eşsiz katkılarını dünyaya anlatmakta zorlanıyoruz. Tarih boyunca bilime yaptığımız katkıların görmezden gelinmesine fırsat vermemeli, özgüven içinde bunları özellikle gençlerimize anlatmaya sabırla devam etmeliyiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

İlhamını geçmişten alan parlak bir geleceği inşa etmenin Türkiye’nin yüksek öğretimde ulaştığı seviyeyi yukarılara çıkarmak için kararlı bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, "Teknik ve fiziki altyapıdan eğitim kadrosuna müfredattan yurt ve barınma imkanlarına kadar her alanda yepyeni bir vizyonla hareket ediyoruz. Cumhuriyet döneminde eğitimi en fazla önemseyen, eğitime en büyük yatırımları yapan hükümet hamdolsun biz olduk. Bundan da her zaman gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

Eğitimle ilgili verileri paylaşan Erdoğan, şunları kaydetti:

"2002’de yüksek öğretime ayrılan bütçe yalnızca 2,5 milyar liraydı. Bugün yüksek öğretim bütçemiz tam 488,5 milyar liraya ulaştı. 23 yıl önce üniversite sayımız 76’ydı. Bugün 81 ilimizin tamamında 79’u vakıf 129’u devlet üniversitesi olmak üzere 208 yüksek öğretim kurumumuz var. Bu şu demek. Ailesinin maddi durumu ne olursa olsun, okumak isteyen tüm gençlerimiz artık yüksek öğretim imkanından çoğu zaman kendi ilinde rahatlıkla faydalanabiliyor. Bir diğer önemli husus şudur. Üniversitelerimiz dünya sıralarında veya sıralamasında her geçen yıl üst basamaklara tırmanmaktadır. 2029’a kadar en az 2 üniversitemizin ilk 100’de en az 10 üniversitemizin de ilk 500’de yer almasını öngörüyoruz."

"Bugün ülkemizin dört bir yanında 7 milyonu aşkın öğrencimiz üniversite eğitimlerini özgürce sürdürebiliyor"

On yıllar boyunca ülkede bilim, bilim insanlarının sorunları üniversitelerin niteliğinin konuşulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üniversiteler maalesef yıllarca kılık kıyafet yasaklarıyla, ikna odalarıyla, öğrenci olaylarıyla gündeme geldi. Biz işte bu çarpıklığa son verdik. Hem katsayı adaletsizliğini hem de 28 Şubat zihniyetinin kötü mirası olan kılık kıyafet yasaklarını ortadan kaldırdık. Bugün ülkemizin dört bir yanında 7 milyonu aşkın öğrencimiz üniversite eğitimlerini özgürce sürdürebiliyor. 18-22 yaş aralığındaki gençlerimizin yüzde 13 olan net okullaşma oranını dört kat artırarak yüzde 50 bandına çıkardık. Bu yaş grubunda kadın erkek öğrencilerimiz arasındaki yüksek öğretime erişim farkını ise 0’a indirdik. Aynı dönemde akademik personelimizin sayısını 76 binden 186 bine yükselttik. Nereden? Nereye? Barınma ve burs alanında da çok büyük bir atılım gerçekleştirdik. Toplam yurt sayımızı 875’e yatak kapasitemizi ise 1 milyona çıkardık. Böylece ana muhalefetin ve marjinal örgütlerin her akademik yılbaşında üzerinde tepindiği bir istismar alanını ellerinden aldık" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Üniversite harçları sorununu da çözüme kavuşturduklarını belirten Erdoğan, "Artık harç sorunu var mı? Yok. Ayrıca üniversite öğrencilerimiz için kredi ve burs imkanlarını genişlettik. Artık başvuran her öğrencimize kredi veya burs veriyoruz. Elbette sadece bunlarla yetinmiyoruz. Büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti ve dijital öğrenme teknolojilerini üniversitelerimize entegre ediyoruz. Şu an 100’ün üzerinde üniversitemizde yapay zeka ve bilişim tabanlı lisans ve ön lisans programı bulunuyor. Eğitim kurumlarımızın dijital altyapısını güçlendiriyor, açık bilim ve elektronik öğrenme platformlarını yaygınlaştırıyoruz. Üzerinde durduğumuz bir diğer konu üniversite sanayi iş birliğidir. 28 Şubat uygulamalarının mesleki eğitimde açtığı yaralar halen tam olarak kapanmamıştır. Sırf imam hatip okullarının önünü kesmek için devreye konulan katsayı zulmünün istihdamdaki olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz. Reel sektör özellikle üretim hatlarında çalıştıracak personel bulamazken diğer tarafta gençlerimiz işsizlikten yakınıyor" dedi.

"Öğrencilerimizin teorik bilgilerini sanayi ortamında uyguladığı organize sanayi bölgesi meslek yüksekokulu modelini hayata geçirdik"

Bu tenakuzu giderecek politikaları devreye aldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öğrencilerimizin teorik bilgilerini sanayi ortamında uyguladığı organize sanayi bölgesi meslek yüksekokulu modelini hayata geçirdik. Bu okullarda eğitim alan öğrencilerimizin iş bulma oranı şimdiden yüzde 80 seviyelerine ulaştı. Her şehrimizde en az bir meslek yüksekokulunun o ilin sanayi odasıyla koordineli şekilde faaliyetlerini sürdürmesi için çalışmalarımıza hız verdik. Daha pek çok alanda attığımız adımlar ve yaptığımız düzenlemelerle gençlerimizin ve üniversitelerimizin önünü açmaya devam edeceğiz. Bu noktada yüksek öğretimde uluslararası bir nitelik arz etmesi bakımından çalışmalarımıza ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bugün dünya genelinde 8 milyona yakın uluslararası öğrenci var. Türkiye 350 bini aşkın misafir öğrenci sayısıyla dünyada 6. sırada yer alıyor. 198 ülkeden gelen bu öğrencilerin yüzde 95’i kendi nam ve hesabına öğrenim görüyor. Okul ücretini, yurdunu, kirasını, gıdasını velhasıl tüm masraflarını kendi cebinden karşılıyor. Ülkemizdeki uluslararası öğrencilerin Türk ekonomisine yaptığı yıllık katkı 3 milyar doların üzerindedir. Küresel yüksek öğretim ekonomisi ise 370 milyar doları aşıyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Misafir öğrencilere tahsis edilen kontenjanlar, vatandaşlarımıza ayrılan kontenjanların tamamen dışındadır, kimse kimsenin hakkını yemiyor"

"Görüldüğü üzere önümüzde değerlendirme bekleyen çok ciddi bir potansiyel bulunuyor" diyen Erdoğan, "Biz de bu potansiyeli layıkıyla değerlendirmek niyetindeyiz. Ülkemizdeki uluslararası öğrenci sayısını orta vadede 500 bine uzun vadede ise 1 milyona çıkarmayı hedefliyoruz.Şimdi biz böyle iddialı konuşunca hemen birileri çıkıyor, bizi eleştirmeye, gençlerimizi bize karşı kışkırtmaya başlıyor. Oysa ortada tenkit edilecek değil, takdir edilecek bir vizyon var. Küresel eğitim vizyonumuzu idrak edemeyen çevrelere şunları bugün bir kez daha hatırlatmak isterim. Misafir öğrencilere tahsis edilen kontenjanlar, vatandaşlarımıza ayrılan kontenjanların tamamen dışındadır. Yani kimse kimsenin hakkını yemiyor. Gençlerimizin hakkını gasp etmiyor. Akademisyeniyle, öğrencisiyle, stajyeriyle farklı kıtalardan ülkemize gelen bu kardeşlerimiz, Türk üniversitelerine önemli katkılar sağlıyor. Şunu da özellikle ifade ediyorum. 150 binin üzerinde Türkiye mezunumuz ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinde kritik roller üstleniyor. Gittiğimiz her yerde Türkçe konuşan, Türkçe düşünen, memleketine ve münasebetlerimize katkı yapmak için canla başla çalışan, Türkiye için dua eden Türkiye mezunlarıyla karşılaşıyoruz. Lümpen bir ırkçılıkla ve dar bir bakış açısıyla uluslararası öğrencilerimizi hedefe koyan odaklar, ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin uluslararası eğitimde lider ülke olma yürüyüşünü durduramayacaklardır" açıklamasını yaptı.

"Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerle akademik ve kültürel iş birliklerimizi geliştirecek adımlar atıyoruz"

Uluslararası öğrenci politikalarında amaç ve hedeflerin iyi belirlenmesi, kurumlar arası uyum ve koordinasyonun sağlanmasının çok önemli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk dünyasından Afrika’ya, Balkanlardan Latin Amerika’ya, Orta Doğu’dan Güney Asya’ya üniversitelerimize olan ilgi giderek artarken beşeri sermayeyi en etkin şekilde değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Daha nitelikli öğrencileri ülkemize çekebilmenin yollarını aramalıyız. Yüksek öğretim sistemimizin uluslararası konumunu güçlendiren bir başka mühim gelişme ise şudur: Son yıllarda üniversitelerimiz kampüslerini yurt dışına taşıyarak kültür coğrafyamızın farklı köşelerinde yeni akademik birimler kurmaya başladı. Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkelerle akademik ve kültürel iş birliklerimizi geliştirecek adımlar atıyoruz" açıklamasını yaptı. Geçtiğimiz sene Bakü’de açılan Türkiye Azerbaycan Üniversitesimn eğitim öğretime başladığını aktaran Erdoğan, "27 Ocak’ta Taşkent’te kurulan uluslararası Türk Devletleri Üniversitesi bir başka adımdır. Kuruluş çalışmaları devam eden Türkiye Suriye Dostluk Üniversitesi inşallah çok yakın bir zamanda Şam’da kapılarını öğrencilere açacak.Kazakistan, Somali, Filipinler ve Bosna Hersek’te açılan üniversitelerimize bağlı fakültelerimizle yüksek öğretim ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Yüksek öğretim kurulumuz başta olmak üzere tüm bu çalışmalarda emeği geçen kurumlarımızı üniversitelerimizi ve hocalarımızı milletim adına tebrik ediyorum. Toplumdan uzak milletten uzak bulunduğu şehirden ülkenin ve milletin gerçeklerinden uzak bir üniversite, üniversite kavramının özüne aykırıdır. Üniversite toplumun önünde olmalıdır. Topluma öncülük etmeli toplumun güncel sorunlarına çözüm yolları geliştirmelidir. Değilse asli misyonunu yerine getiremiyor demektir. Yüksek öğretim sistemimizin ön lisans ve lisans düzeylerini kapsayacak şekilde iş yerlerinde uygulamalı eğitim modelinin yaygınlaştırılmasını bu bakımdan önemli buluyoruz. Bu modelle staj uygulamalarını iş yeri temelli mesleki eğitime dönüştürmeyi hedefliyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Avrupa ülkesinde olduğu gibi öğrencilerimize 3 yılda mezun olabilme imkanı sunacak yapısal reformların gündeme alınmasıdır"

Yeni dönemde ders planlarını sadeleştireceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öğrencilerimizin projeler geliştirebilecekleri uygulama ve araştırma temelli öğrenme modellerini hayata geçireceğiz. Bu dönüşümün en somut çıktılarından biri de pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi öğrencilerimize 3 yılda mezun olabilme imkanı sunacak yapısal reformların gündeme alınmasıdır. Bu reformlarla yüksek öğretim sistemimiz hem daha verimli hem de uluslararası standartlara daha uyumlu bir yapıya kavuşacaktır. Yeni düzenlemelerimiz şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu düşüncelerle 2025-2026 akademik yılının bir kez daha hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hocalarımıza, öğrencilerimize, üniversite çalışanlarımıza canı gönülden başarılar diliyorum" değerlendirmesini yaptı. Törende, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Müziği Orkestrasının müzik dinletisi de olurken,Cumhurbaşkanı Erdoğan YÖK 2025Üstün başarı Ödüllerine layık görülen akademisyenlere ödüllerini tevdi etti. Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar da katıldı.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt Siirt’te binlerce fidan aynı anda toprakla buluştu Siirt’te 7 farklı noktada binlerce fidan, vatandaşlar tarafından toprakla buluşturuldu. 81 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen ve bu yıl 6’ncısı gerçekleştirilen 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü etkinliği, Siirt’te de yoğun katılımla gerçekleşti. Vatandaşların büyük ilgi gösterdiği etkinlik, il genelinde 7 farklı lokasyonda yapıldı. Vali Kemal Kızılkaya, yaptığı açıklamada, Siirt’te 7 lokasyonda 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’nün genç, yaşlı, kadın, erkek herkesin katılımıyla fidanların toprakla buluştuğunu söyledi. 6 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yayınladığı genelgeyle 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’nün ilan edildiğini belirten Vali Kızılkay bu yıl da 6.‘sı düzenlenen milli ağaçlandırma seferberliğinde belirlenen 7 lokasyonda yıl sonuna kadar 75 bin fidanı toprakla buluşturacaklarını ifade etti. Vali Kızılkaya, "Orman Genel Müdürlüğünün ve Tarım Orman Bakanlığımızın belirlediği tema ‘Şahidimiz toprak, imzamız fidan, sevdamız yeşil vatan’ dolayısıyla biz bu sevdamızın gereği olarak burada hep beraber coşku içerisinde milli ağaçlandırma seferberliğini idrak ediyoruz. Orman Genel Müdürlüğümüzün ‘Geleceğe Nefes’ adlı uygulamasıyla internet ortamında fidan sahiplenme noktasında ilimizin göstermiş olduğu başarı kayda değer. 81 vilayetin içerisinde 200 fidanın tamamını sahiplenen iller arasındaydık. Bizim yeşile ve ağaca olan sevgimiz kadimden beri gelen bu kültürle devam ediyor" dedi. Öğrenci Berra Hansu ise burada fidan dikmenin gayet keyifli bir iş olduğunu aktararak, "Bir kaç yıl sonra büyümesini görmek iyi bir duygu olacak. Doğa için de büyük bir iyilik yapıyoruz. Fidan dikmek doğanın büyük bir ihtiyacıdır" diye konuştu. Oğluyla beraber gelen Sema Özcelik de, "Geleceğe yatırım yapmak için oğlumla fidan dikmeye geldik" dedi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Rabbim Şehitlerimize rahmet eylesin" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelmekte olan C-130 askeri kargo uçağın Gürcistan Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendiklerini belirterek, "Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah Bu kazadan en az badireyle çıkarız. Rabbim Şehitlerimize rahmet eylesin. Dualarımızla onların yanında olalım" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Medeniyetimizde Şehir ve Mekan" Temalı Şehircilik Zirvesi ve "Kentkırım Sergisinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk şehircilik tarihine adını altın harflerle yazdıran ve "Bir yapı sadece sağlam olmakla yetinmez, aynı zamanda zarif olmalıdır" diyen büyük usta Mimar Sinan’ın şahsında; eserleri ve fikirleriyle bizlere yol gösteren ecdadımızı bir kez daha burada rahmetle yad ediyorum. Bugün de aynı tasavvurla şehirlerimizin imarına katkı yapan, ihyasına destek olan bilim insanlarımızı, sanatçılarımızı, mühendislerimizi tebrik ediyorum.Şehircilik Zirvesini, gerek biz politika belirleyenler gerekse bu politikaları uygulama merciinde olan kurumlarımız açısından çok kıymetli buluyoruz. Zirvede sunulacak bildirilerin, buradan çıkacak sonuçların şehirlerimize, ülkemize, milletimize yeni ufuklar kazandıracağına inanıyor, zirvemizin başarılı geçmesini can-ı gönülden temenni ediyorum" dedi. Millet olarak, insanın gönlünü "Beytullah" bilen, evle eşdeğer tutan, gönül yapmayı erdem ve fazilet, gönül yıkmayı ise zulüm ve felaket olarak gören bir anlayışa sahip olunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," "Dostun evi gönüllerdir/gönüller yapmaya geldim" diyen Yunus Emre, aslında bizim mekân tasavvurumuzu da hülasa ediyor.İnancımız, medeniyet birikimimiz ve bunu ifade ettiğimiz dilimiz; yapmak, mamur kılmak, inşa ve ibda etmek merkezlidir. Bunun içindir ki; milletimiz tarih boyunca şehir yıkan bir millet olmamış; tam aksine şehir yapan, şehir kuran, fethettiği şehirlere zarar vermek şöyle dursun, onları eskisinden daha mamur hale getiren bir millet olmuştur" ifadelerini kullandı. "Şehir, medeniyetinde, bir arada yaşanan mekân olmanın ötesinde, bizatihi kimlik ve kişilik sahibi bir muhatap olarak kabul edilmektedir" diyen Erdoğan, insanın şehre bir kimlik verdiği kadar, şehrin de insana bir kimlik bağışladığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Tarihte ilim, kültür, sanat ve edebiyat erbabının şehirleriyle birlikte anılması "hemşerilik" refleksinden ziyade, şehrin insana kimlik kazandıran, işte bu yönünü vurgular" açıklamasını yaptı. Türkiye’nin geleneksel şehir mimarisinde insanın kalbinin şehrin kalbiyle, şehrin kalbinin, insanın kalbiyle birlikte attığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Kentimiz kendimizdir" ve kentimizi nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl gördüğümüzün bir nevi aynasıdır. Türk-İslam şehir mimarisinde insanın hakkı gözetilirken; şehirde beraber yaşadığımız küçük canlıların, kuşların, ağaçların, ufkun, gün ışığının hakkı da gözetilmiş, bunlara her zaman riayet edilmiştir" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin özellikle de Anadolu’nun dünyada eşi benzeri görülmeyen bir şehircilik tecrübesine sahip olduğunu bildiren Erdoğan,"Bin yıldır yurt tuttuğumuz ve ebediyete kadar yurdumuz olacak bu topraklar, dünya şehircilik ve mimari tarihi açısından bir laboratuvar gibidir.Milletçe; Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde, bir yandan bu mirasın yaşayan yanlarını alarak yeni terkipler oluştururken, diğer yandan da kendi şehircilik anlayışımızı yansıtan yeni şehirler kurarak, coğrafyayı vatana dönüştük.Ecdat fethettiği her beldeyi öncelikle şehir mimarisi açısından ele almış, abat etmiş ve mamur kılmıştır. Batıya ilerleyişimiz, şairin dediği gibi ardında "çil çil kubbeler" serperek bir fetih hareketiyle birlikte bir imar ve inşa hareketi olarak gerçekleşmiştir" dedi. - Mimarimizi yeniden milli üslupla buluşturmak zorundayız Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haçlı işgalinde taş üstünde taş bırakılmayan İstanbul’un yaralarının, fetihten sonra süratle sarıldığı gibi, dünya mimari mirasına, Yahya Kemal’in "Türk İstanbul" olarak adlandırdığı yeni bir İstanbul hediye edildiğini belirterek, "Bakın şurası da fevkalade önemlidir: Ecdat, medeniyet havzası özelliğine sahip, daha öncesinde bir şekilde hanlık merkezi olan başkent karakterli şehirlere şehzade göndermiş, ülke yönetme stajının bir şehri yönetmekten, ülke mamur etme stajının bir şehri mamur etmekten geçtiğini uygulamalı olarak göstermiştir.Nasıl Asya içlerinde kurduğumuz şehirler yerden bitmemişse, nasıl Ahlat birdenbire ortaya çıkmamışsaDünya mimarlık tarihine armağan ettiğimiz Mimar Sinan da hudayinabit değildir; kökleri tarihimiz kadar eski olan kolektif bir şuurun, bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Ev yaparken "Sırtını dağa yüzünü bağa ver" atasözüyle sağlamlığı, ufuk açıklığını, tarım alanlarının korunmasını öğütleyen milletimizin şehircilikte karşılaştığı açmazları iyi değerlendirmek, mimarimizi yeniden milli üslupla buluşturmak zorundayız.Fakat doğrusunu söylemek gerekirse, dünya kültür tarihinde şiir, musiki ve mutfakla birlikte ilk sıralarda yer aldığımız sanatların biri de mimari ve şehircilik iken, maalesef bu mirastan bugün yeterince istifade edemiyoruz" diye konuştu. - "Çöp dağlarının cephanelik gibi patladığı bir şehri, Türkiye’de örnek gösterilen bir konuma getirdik" Bu zengin mirasın ve müktesebatın rehberliğinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren şehirleri sadece inşa değil, daha önemlisi ihya etmek için canla, başla çalıştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan," Çöp dağlarının cephanelik gibi patladığı bir şehri, görev süremiz boyunca tüm Türkiye’de örnek gösterilen bir konuma getirdik. Dört buçuk yıl gibi kısa sürede musluklardan temiz su akmaya başladı, kokudan yanına yaklaşılmayan İstanbul Boğazının incisi Haliç temizlendi, çöp dağları kaldırıldı, İstanbul yeniden rahat bir nefes aldı. İnsanı merkeze alan, hizmet ve eser odaklı yerel yönetim vizyonuyla İstanbul’da yaktığımız bu meşaleyi, son 23 senede tüm Türkiye’ye taşıdık. Bir defa şunun bilinmesinde fayda görüyorumHem İstanbul’da emaneti yüklendiğimizde hem de 2002 Kasım’ında tüm Türkiye için kolları sıvadığımızda, karşımızda on yılların birikmiş sorunları vardı" dedi. Bunların en başında da 1950’lilerde başlayıp 1970 ve 1980’lerde zirveye çıkan düzensiz göç, çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve hazine arazilerinin işgali gibi kronikleşmiş sorunlar bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunları görmezden gelmek yerine üzerlerine kararlılıkla gittik. Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük. Kentsel dönüşüm ve konut seferberliği ile dirençli kentleşme konusunda tarihi adımlar attık.Karşılaştığımız tüm engellere rağmen 2 milyonun üzerinde bağımsız birimi dönüştürmeyi başardık" ifadelerini kullandı. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 750 bin konut ürettiklerini kydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," TOKİ projeleri sayesinde insanımız sadece ev sahibi değil, aynı zamanda iş sahibi oldu, bu projelerde istihdam edildi.Eser ve hizmet siyasetimizle vatandaşlarımızın hayat kalitesini yükselttik.Bunu özellikle şunun için ifade ediyorum: Biz, bu adımları atarken; "kentsel tasarım", "kentsel estetik" veya "kentsel dönüşüm" gibi kavramlar kimsenin gündeminde değildi. Zira o yıllarda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin şehirleri, henüz en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyordu. Yolların çukurlarla dolu olduğu, temiz suyun evlere ulaşmadığı, şehirlerin adeta kaderine terk edildiği günlerden bahsediyoruz .Bugün, şehirlerimizi geleceğe hazırlayan onlarca reformumuz sayesinde artık çok farklı bir noktadayız. Yeni nesil şehircilik anlayışımızın gerektirdiği altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye’ye kavuştuk. Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan şehirlerimizleDağları delen tünellerimizleKıtaları birleştiren köprülerimizleDünya ölçeğinde havaalanlarımızlaYüksek standartlarda spor tesislerimizleDünyada örnek gösterilen şehir hastanelerimizle81 ilimize kazandırmakta olduğumuz millet bahçelerimiz ve daha nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yerdeyiz" diye konuştu. Şehircilik vizyonlarını sürekli ileriye taşıdıklarını köklerden beslenerek özgün ve yenilikçi projeleri hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eşim Emine Erdoğan’ın himayesinde yürütülen Sıfır Atık Projemizle 81 şehrimizde tasarruf kültürünü olabildiğince yaygınlaştırıyoruz. Geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren İklim Kanunu ile doğa dostu, çevre dostu yeni bir ekonomik modele geçişin altyapısını kuruyoruz. Bir taraftan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi tekrar ayağa kaldırırken, diğer taraftan da vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderecek projeleri devreye alıyoruz. 81 ilimizde inşa edeceğimiz 500 bin sosyal konut projemizin başvuruları dün itibarıyla başladı. Vatandaşlarımız projemize gerçekten büyük ilgi gösteriyor. Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Yine ilk kez İstanbul’da hayata geçireceğimiz kiralık konut uygulamamızla enflasyonu körükleyen kira fiyatlarını dengelemeyi arzu ediyoruz" açıklamasını yaptı. "Hayatın akışı içinde, biz de kendimizi ve şehircilik anlayışımızı yeniliyor, geliştiriyor, güncelliyoruz." Diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan," Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de köyden kente göç, hız kesmeden devam ediyor. Önümüzdeki dönemde şehirlerimizin daha da kalabalıklaşacağını tahmin etmek, hiç de zor değildir. Dolayısıyla sorumluluk sahipleri olarak ne yapacaksak, bu projeksiyonlar ışığında yapmak ve planlamak mecburiyetindeyiz. Ülkemizin, iki boyutlu imar planı anlayışını yavaş yavaş geride bırakıp, Türkiye Yüzyılı’nın şehirlerine hayat verecek "3 boyutlu kentsel tasarım" yaklaşımına geçmeye hazır olduğu görülüyor. Şehircilik Zirvesi boyunca, diğer başlıklar yanında, bu konunun da enine boyuna tartışılmasında fayda olduğuna inanıyorum. Şu gerçeği sizler de gayet iyi biliyorsunuz: Bir şehrin sınırlarını büyütmek, parselleri çoğaltmak, yapı izinleri vermek kolaydır" değerlendirmesini yaptı. Sağlıklı şehirleşmenin vizyon, emek, ve güçlü bir irade istediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Sadece bina dikmekle bir kenti güzelleştiremeyiz, dönüştüremeyiz; içinde yaşayanlara huzuru getiremeyiz.O binaya nefes olacak yolu, parkı, meydanı yapmak; sosyal donatıları inşa etmek, yani o şehri yaşatacak hayat damarlarını açmak gerekir. Bugün, muhalefetin yönettiği birçok şehrimizde en temel sorun budur.İhm al, duyarsızlık ve vizyonsuzluk şehirlerimizin kaderi olmuş durumda. Yöneticisi olduğu belediyeyi arpalık olarak gören zihniyet, şehirlerimizin göz göre göre çürümesine, çökmesine, çoraklaşmasına seyirci kalıyor. "Ne kadar çok yol yaparsak, trafik o kadar sıkışır" diyerek trafik sorununu çözeceğini zannedenlerin elinde metropollerimiz, 6-7 yıldır kelimenin tam manasıyla yeni bir "fetret devri" yaşıyor. Rüşvet, irtikap, iltimas, usulsüzlük, yolsuzluk iddialarının ardı arkası, hiç kesilmiyor.Biz, "imar mantığından tasarım disiplinine" geçmekten bahsederken, ana muhalefet partisi mevcut kazanımları bile koruyamıyor. Bizim 30 sene önce tarihe gömdüğümüz sabıkalı belediyecilik anlayışı, ne yazık ki, yeniden hortladı. Toplanmayan çöpler, bozuk yollar, akmayan sular, elinde bidonla su bekleyen insanlar, muhalefet belediyelerinin tekrar rutini haline geldi" ifadelerini kullandı. Katılımcılara hitap eden Erdoğan," Eski Türkiye güzellemesi yapa yapa, yönettikleri şehirleri 90’ların karanlık ve buhran dolu günlerine yeniden çevirdiler. Atalarımız ne demiş: At binenin, kılıç kuşananın. Biz bunlara aldırmayacak, bunların beceriksizliğinden medet ummayacak, milletin emanetine gözümüz gibi bakmaya devam edeceğiz. Şehirlerimizi bu iş bilmezlerin, bu tembellerin insafına terk etmeyeceğiz. Sorun çıkaran değil çözüm üreten, yara açan değil yara saran bir şehircilik anlayışıyla çalışmayı gece gündüz sürdüreceğiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelmekte olan askeri uçağın Gürcistan Azerbaycan sınırında düştüğü bilgisini derin bir üzüntüyle öğrendiklerini belirterek," Enkaza ulaşma çalışmalarıyla ilgili ülke makamlarıyla koordineli biçimde çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah Bu kazadan en az badireyle çıkarız. Rabbim Şehitlerimize rahmet eylesin.Dualarımızda onların yanında olalım.
Edirne Keşan’da yangından zarar gören ormanlık alana 2 bin çam fidanı dikildi Türkiye genelinde 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü’ünde Edirne’nin Keşan ilçesinde, Mustafa Kemal Paşa Mahallesi’ndeki 700 Evler TOKİ Konutları arasındaki ormanlık alanda meydana gelen yangında zarar gören alana dün düzenlenen törenle 2 bin çam fidanı dikildi. Yaz aylarında meydana gelen orman yangınında zarar gören Sivritepe mevkiinde gerçekleştirilen etkinliğe, Edirne Valisi Yunus Sezer, Keşan Kaymakamı Aziz Mercan, Keşan Belediye Başkanvekili Rasim Ergene, kurum ve kuruluş temsilcileriyle, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı. Etkinlikte konuşan Keşan Orman İşletme Müdürü Ulaş Ahatoğlu, "Şahidimiz toprak, imzamız fidan, sevdamız yeşil vatan" mottosuyla Edirne Valiliği önderliğinde düzenlenen "Milli Ağaçlandırma Günü" fidan dikim etkinliğinde, 6 Ağustos 2025 tarihinde meydana gelen orman yangını sonucu zarar gören 10 hektar orman alanını yeniden yeşertmek ve orman yangınlarına karşı farkındalığı arttırmak adına Keşan Sivritepe mevkiinde, 2 bin adet fidanı toprak ile buluşturarak, 1 milyon fidan hedefini gerçekleştirmenin temelini attıklarını söyledi. "Yanan her ağacın, fidanın yerine daha fazlasını dikeceğiz" Vali Sezer ise geçen yıl Edirne’de 46 tane orta ve büyük çaplı orman yangını olduğunu hatırlatarak, "Ciğerlerimiz adeta yangı bu yangınlarla beraber. Yanan her ağacın, fidanın yerine daha fazlasını dikeceğiz" ifadelerini kullandı. Yapılan konuşmaların ardından alanda fidan dikimi yapıldı.