KÜLTÜR SANAT - 22 Haziran 2021 Salı 13:58

Emine Erdoğan: "Kültürün zayıfladığı yerde, ’biz’ duygusu mevzi kaybeder"

A
A
A
Emine Erdoğan: "Kültürün zayıfladığı yerde, ’biz’ duygusu mevzi kaybeder"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, ”Kültür, doğup büyüdüğümüz evin verdiği aidiyet hissini bulduğumuz, ikinci yerdir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, ”Kültür, doğup büyüdüğümüz evin verdiği aidiyet hissini bulduğumuz, ikinci yerdir. Kimliğimizdir. Dolayısıyla, kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdir. Çünkü kültürün zayıfladığı yerde, ’biz’ duygusu mevzi kaybeder. Bununla birlikte, her toplumun ürettiği kültür, bir ırmak gibi, dünyanın kültür denizine karışır” dedi.


Türkiye’nin Dokuma Atlası Sergisi açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşi Emine Erdoğan, ”Türkiye Dokuma Atlası Projesi’nin dokuma sanatının belleklerdeki yerini kaybetmeden, yoluna devam edeceğinin müjdecisi olduğunu söyledi.


“Geleneksel sanatlarımızın yitik birer hazine olmaması, bizim onları göz önünde tutmamıza bağlı”


Emine Erdoğan, ”Tüm bu değerlerin, coğrafya üzerinde çizdiği bir rota olduğunu, bu kültürel zenginliğin yeniden gün yüzüne çıkmasında projenin önemli bir rol üstelendiğini belirterek, ”Akdeniz’in pamuk ipi, Doğu Anadolu’nun yünü, Bursa’nın ipeği, Karadeniz’in keteni, Denizli’nin buldanı gibi, zevk-i selimle karşılaştığımız nice durak var. İnanıyorum ki tüm bu harikalar, işte bu proje vesilesiyle yeniden gün yüzüne çıkacak. Geleneksel sanatlarımızın yitik birer hazine olmaması, bizim onları göz önünde tutmamıza bağlı” dedi.


“Genç nesillerin, zihnini ve ruhunu bu zengin anlam dünyası ile beslemeliyiz”


Kültürel zenginliğin gelecek nesillere aktarımının önem taşıdığını kaydeden Emine Erdoğan, ”Ayrıca genç nesillerin, zihnini ve ruhunu bu zengin anlam dünyası ile beslemeliyiz. Dünya ne kadar değişirse değişsin, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretim her zaman ayakta kalmalıdır. Bu nedenle, Türkiye Dokuma Atlası Projesi’nin hayat bulmasını son derece kıymetli buluyorum. Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitümüzü, bu öncü çalışması nedeniyle tebrik ediyorum” diye konuştu.


“Kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdi”


Proje kapsamında Türkiye’nin yedi bölgesine ait dokumaların tespit edilip, kimliklendirilerek çok titiz bir çalışma yürütüldüğünü aktaran Erdoğan, ”Şimdi tekstil ve moda dünyası, Dokuma Atlası’nın çizdiği bu rotada ilham dolu seyahatlere çıkabilir. Kültür, doğup büyüdüğümüz evin verdiği aidiyet hissini bulduğumuz, ikinci yerdir. Kimliğimizdir. Dolayısıyla, kültürel miras, titizlikle muhafaza etmemiz gereken bir birikimdir. Çünkü kültürün zayıfladığı yerde, “biz” duygusu mevzi kaybeder. Bununla birlikte, her toplumun ürettiği kültür, bir ırmak gibi, dünyanın kültür denizine karışır” diye konuştu.


“Geleneksel sanatların modern zamanlarda tutunacak bir dal bulması çok zor”


Türk dokumacılığının kültürel mirasların en güzide parçası olduğunu söyleyen Emine Erdoğan, ”Medeniyetimizin, tarih boyunca, küresel kültüre büyük katkılar yaptığını takdir edersiniz. Türk Dokumacılığı ise, kültürel mirasımızın en güzide parçalarından biridir. Bu yerel zenginliği evrensel düzleme taşıyabilirsek ne mutlu bize. Tabii, geleneksel sanatların modern zamanlarda tutunacak bir dal bulması çok zor” ifadelerini kullandı.


“Trendler ve beğeniler, ışık hızıyla değişiyor”


Trendlerin ve beğenilerin ışık hızıyla değiştiğini ifade eden Erdoğan, “Ama inanıyorum ki geleneksel sanatları günümüze adapte edebilirsek, yaşamalarını sağlayabiliriz. Ama bunu yaparken, geleneksel sanatların ruhunu anlamadan, onları ticarileştirmeyelim. Bazen, geleneksel sanatların, özünden koparılarak, ticari bir meta olarak tekstil ve modada kullanıldığını görüyoruz. Oysa geleneksel sanatları, özüne sadık kalarak, modern tasarımlarla buluşturmak pekâlâ mümkün. İşte bu, Türkiye Dokuma Atlası Projemizin de vizyonunu oluşturuyor. Kumaşın özündeki anlam dünyasını ortaya çıkarabilirsek, belki tüketim sorununa da bir çare bulabiliriz. Bildiğiniz gibi, tekstil sektörü, küresel ölçekte çevreyi en olumsuz etkileyen sektörler arasında” şeklinde konuştu.


“Tüm dünyada insanlar, kısır bir küresel tasarım havuzundan beslenmeye çalışıyorlar, otantik olanın değeri kaybolmuş durumda”


Dünyada tekstil sektöründe yaşanan israf kültürünü devam ederken farklı bir bilinç de uyandığına dikkat çeken Erdoğan, ”Yoğun su tüketiminin yanında, tekstil sektörünün, eko sistem üzerinde oluşturduğu başka baskılar da mevcut. Oysa geleneksel üretime baktığımızda, kullanılan doğal elyaftan, boyama tekniklerine kadar doğayla dost bir süreç görüyoruz. Dünya tekstil sektöründe israf kültürü devam ederken, diğer yandan yeni bir bilinç uyanıyor .İnsanların, organik, doğa dostu ve sürdürülebilir giyim talepleri, çığ gibi büyüyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doğa dostu özellikleri, dünyanın ilgisine sunabiliriz. Malumunuz, ülkemiz tekstil sektöründe son derece güçlü bir aktör. Türkiye’nin tekstil gücü, küresel olarak giyim kültürünün yeni değerler kazanmasına katkı sağlayabilir. Tüm dünyada insanlar, kısır bir küresel tasarım havuzundan beslenmeye çalışıyorlar. Otantik olanın değeri kaybolmuş durumda. İşte bu noktada, Türk Dokumacılığının ve son derece yetenekli tasarımcılarımızın, yeni bir açılım sağlayacağına inanıyorum. Kültür Bakanlığımızın, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listelerine bu yıl sunduğu 6 kültürel değerden birisi; ‘İpek Böcekçiliği ve İpek Dokuma Kültürü’dür. İnanıyorum ki bu tür çabalar, kültürümüzün uluslararası alanda tanınırlığını artıracaktır. Elele verirsek, çok şey başarabiliriz" ifadelerini kullandı.


Anadolu’nun çok zengin bir kültüre sahip olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Öncülük hepimiz için çok kıymetli kütüphanelerde bir yerlerde duran çok birikimi kıymeti bir ekosisteme dönüştürüp hadi birlikte yapalım sevincini ortaya koyuyorsunuz. Kendi başına bir değeri olan hepsi bir araya geldiğinde daha yüksek bir kıymetin önünü açıyorsunuz. Bu salondaki herkes ayrı ayrı büyük bir teşekkürü hak ediyor. Her birinizin elini sıkıp teşekkür etmek istiyorum. MEB meseleyi sadece müfredatlarda yer alan kazanım olarak görmüyor, hayat sahnesi olarak görüyor. Bir yolculuk olarak görüyor. Bizim iklimimizin değeri olan her şey bizim hafızamızda kültürümüzde değer skalamızda yüksek ve ulvi şekilde yer alamı diye düşünüyorum.100 yıllık kilimin dokusunda gördüğünüz bütün dokular bize çok daha büyük bir hikayeyi hatırlatıyor" dedi.


Projenin amacına ilişkin bilgi veren İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, "Türkiye Dokuma Atlası projesiyle biz dokuma kültürümüze sahip çıkmış olduk. Amacımız, bu kültür mirasını günümüze taşıyarak bu konuda farkındalık oluşturup ticarileştirmek ve yeni nesile taşımak. Hem ihracatta hem istihdamda ilk sırada gelen bir sektör, bunu özellikle yeni tasarımcılarla buluşturmak onlara ilham kaynağı oluşturmak ana fikrimiz. Bunu yurt dışına uluslararası boyuta taşımak istiyoruz .Burada çok önemli bir kültür varlığından bahşediyoruz. Dünyanın en büyük 5. İhracatçıyız. Sektöre ekonomik fayda sağlamak hedefimiz. Amacımız hem maddi hem manevi. Hem bölge ekonomisi hem ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz" açıklamasında bulundu.


Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu’nda gerçekleşen Türkiye Dokuma Atlası Proje Tanıtımı ve Sergi açılışına, Emine Erdoğan’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, İstanbul Tekstil İhracatçıları Birliği(İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.