GÜNDEM - 23 Ekim 2024 Çarşamba 11:21

FETÖ elebaşı Gülen’in ölümünün ardından örgüt ABD ve Avrupa kanadı olarak ikiye ayrıldı

A
A
A
FETÖ elebaşı Gülen’in ölümünün ardından örgüt ABD ve Avrupa kanadı olarak ikiye ayrıldı

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümünün ardından kavgaya tutuşan örgütün ABD ve Avrupa kanadının mücadelesinde kişisel özellikler belirleyici rol oynayacak.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in öldüğü haberinin duyulması ile FETÖ içinde var olan kavgalar artık göz önünde yaşanmaya başlandı. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, örgütün sahip olduğu güç ve parayı yönetmek isteyenler arasında bir mücadele yaşanıyor. Gülen’den sonra başa geçme kavgasında Mustafa Özcan ve Abdullah Aymaz’ın isimleri öne çıkıyor. Terörist Mustafa Özcan, ABD ayağını yöneten ve terör örgütü elebaşı Gülen’in Pensilvanya’daki çiftlikte hep yanında olan bir isim olarak biliniyor. Örgütün parasını kontrol eden Özcan ile “Uzun Cevdet” lakaplı Cevdet Türkyolu, elebaşı Gülen’i ölene kadar kontrol eden iki isim olarak ön plana çıkıyordu. Örgütte Özcan’ı destekleyenler arasında Türkyolu’nun yanı sıra İsmet Aksoy, Naci Tosun, Muhammed Çetin, Ekrem Dumanlı ve Adem Kalaç da yer alıyor. ABD ayağını yöneten Mustafa Özcan, örgüt içerisinde misyon adamı olarak biliniyor. Çarkın dönmesi ve işleyişin bozulmaması için her türlü tavizi vermesiyle bilinen Özcan, örgüt içinde geniş bir etki alanına sahip. Özcan, "Hizmet için gerekirse şeytanla bile istişare ederim" sözlerinin de sahibi olarak biliniyor. Bir diğer öne çıkan isim olan ve para konularında hassasiyetliği ile bilinen İsmet Aksoy ise örgütün kasası olarak biliniyor. Özcan tarafından devredilen Kaynak Holding’in sahibi Naci Tosun da örgüt içerisinde yeterli etki sağlayamadığından dolayı mevcut sistemi desteklemesiyle tanınıyor. Özcan’ın etkisi ile bir dönem siyasete merak salan Muhammed Çetin ise, güç ve kudret sahibi olmaktan hoşlanan biri olarak biliniyor. Çetin, ayrıca Özcan ve Dumanlı ile yakın ilişkilere sahip isim olarak öne çıkıyor. “Uzun Cevdet” lakaplı Cevdet Türkyolu’nun bacanağı olan Adem Kalaç ise damatlar arasında en büyük güce sahip olan kişi olarak adlandırılıyor. Bir dönem Zaman Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmeni olarak çalışan ve Özcan’ı destekleyen isimlerden olan Ekrem Dumanlı ise örgütün yeni ahi heyeti içerisinde yer alıyor. FETÖ’nün yeni icra heyetine seçilen ve Özcan’a yakın olan bu isimlerin tamamı örgüt içi karar alma mekanizmasında çoğunluğu oluşturuyor.

FETÖ elebaşı Gülen’in ölümünün ardından örgüt ABD ve Avrupa kanadı olarak ikiye ayrıldı

Abdullah Aymaz örgütün Avrupa kanadının en güçlü isimlerinden

Örgütte liderliğe gelmek isteyen bir diğer isim olan Abdullah Aymaz, örgütün Almanya ayağını yönetiyor. Örgütün Avrupa kanadının en güçlü isimlerinden biri olarak öne çıkan Aymaz’ı Mustafa Yeşil, Ali Ursavaş, Talip Büyük, İsmail Cingöz, Hüseyin Karakuş ve Bilal Karaduman destekliyor. Bu isimler arasında ise sadece Talip Büyük, yeni icra heyetinde yer alıyor. Örgütün liderliğine gelmek isteyen Aymaz, yüksek egolu kişiliğiyle biliniyor. Kulis konusunda uzman olan ve herkese farklı konuşabilen Aymaz, paranoyak mizacı ve net olmama gibi zayıf özelliklere sahip. Tabanda kredisi düşük birisi olarak tanınan ve Aymaz’ı destekleyen Mustafa Yeşil, hırslı ve kural tanımaz olarak biliniyor. Mustafa Yeşil ile icra heyeti dışında kalan Ali Ursavaş, 2015 sürecindeki atamalarda oynadığı rol nedeniyle eleştirilmesi ile tanınıyor. Mustafa Yeşil ile çok yakın ilişkilere sahip olmasıyla bilinen Talip Büyük, örgütün parasını İngiltere’deki fon ve emlak piyasasında çalıştırmasıyla ön plana çıkıyor. Aymaz’ı destekleyen bir diğer isim olan Hüseyin Karakuş ise örgütün Almanya sorumlusu olarak görev yapıyor. Örgütün Birleşik Krallık sorumlusu Bilal Karaduman ise Mustafa Yeşil ile olan yakın ilişkileri ile ön plana çıkıyor. Tüm bunların yanı sıra mahrem birimler örgütün önemli bir unsurunu oluşturuyor. Mustafa Özcan’ın sevk ve idare ettiği birimler ise heyetin şekillenmesinde büyük önem oluşturuyor.

Muhammed Musab Gümüşer

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul CANiK, ABD’de "Yılın Türk Şirketi" seçildi Türk savunma sanayiinin uluslararası alandaki güçlü temsilcisi Samsun Yurt Savunma, CANiK USA yatırımıyla I AmChamPion Ödülleri’nde "Yılın Türk Şirketi" seçildi. CANiK USA’nin ödülünü Samsun Yurt Savunma Yönetim Kurulu Üyesi Nafia Didem Aral aldı. Türk savunma sanayiinin uluslararası alandaki güçlü temsilcisi Samsun Yurt Savunma, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) gerçekleştirdiği CANiK USA yatırımıyla I AmChamPion Ödülleri’nde "Yılın Türk Şirketi" seçildi. Türkiye ekonomisine 60 milyar dolardan fazla yatırımı bulunan 150’ye yakın ABD merkezli şirketi temsil eden AmCham Türkiye (Amerikan Şirketler Derneği), Türkiye-ABD ikili ticaret ve yatırımına katkı sağlayan şirketleri ödüllendirdi. Türk-Amerikan ekonomik ilişkilerinde iş dünyasının önemli odak temsilcilerinden olan AmCham Türkiye, geleneksel hale gelen ve bu yıl 7. kez düzenlenen "I AmChamPion Ödülleri" ile ekonomik iş birliğinin en başarılı örneklerini açıkladı. Türkiye-ABD ticaretine ve yatırım ilişkilerine katkı sunan şirketleri bir araya getiren törende, TCMB Başkanı Fatih Karahan, Dışişleri Bakan Yardımcısı Levent Gümrükçü, ABD İstanbul Başkonsolosu Michael Lally ile kamu, diplomasi ve iş dünyasından 300’ün üzerinde temsilci yer aldı. I AmChamPion Ödülleri kapsamında şirketler, jüri tarafından "ABD’ye Türk Yatırımı", "Bölgesel Merkez", "Sürdürülebilir İnovasyon", "Yetenek Gelişimine Katkı" ve "Yılın Türk Şirketi" olmak üzere 5 ayrı kategoride ödüllendirildi. Türkiye-ABD ekonomik ilişkilerine katkı sağlayan iş insanı ödülü (Onur Ödülü) de ayrı bir kategori olarak takdim edildi. CANiK USA, "Yılın Türk Şirketi" CANiK USA törende, "Yılın Türk Şirketi" ödülüne layık görüldü. Diğer kategorilerde ABD menşeili veya ortak girişim olarak Türkiye’de yatırım yapmış ve istihdam sağlayan firmalara da ödül verilirken, CANiK USA ise ABD’de yatırım yapan ve Türkiye’den ödül alan tek şirket oldu. CANiK USA’nin ödülünü Samsun Yurt Savunma Yönetim Kurulu Üyesi Nafia Didem Aral aldı. Didem Aral, ödül töreninde yaptığı konuşmada, jüri üyelerine ve AmCham Türkiye’ye teşekkür etti. CANiK USA yatırımları ve geleceğine ilişkin bilgiler paylaşan Aral, önümüzdeki 2 yıl içinde CANiK USA’e yapılacak toplam yatırımın yüz milyon doları aşacağını belirtti. Ayrıca 2026 başından itibaren mevcutta 100 kişi olan kadronun 135 kişiye çıkarılacağını, fabrikanın üç vardiya üretim yapacak şekilde faaliyet göstereceğini ifade etti. Aral, "Güney Florida’daki tesisimiz sadece tabanca değil ağır makineli tüfek ve orta kalibre üretimine hazır, teknolojik altyapıya sahip bir sanayi ve teknoloji üssü olarak üretime devam edecek. CANiK USA, Samsun Yurt Savunma ve Century Arms’ın eşit ortaklığıyla, 60 milyon dolarlık yatırım ile tesis yapım aşaması 3 sene süren ve 2024 yılında tamamlanan, Güney Florida’da West Palm Beach’te tamamen yerel üretim yapan bir teknoloji üssü olarak kuruldu. Aralık 2024 tarihinde üretime başlayan tesisimiz, ilk olarak sadece ABD’de ürettiğimiz METE MC9 Prime modelinin lansmanını Ocak ayında gerçekleştirdi. Bu, bizim için yalnızca bir üretim değil, iki ülke arasındaki savunma sanayi iş birliğini destekleyen bir yatırım projesidir" ifadelerini kullandı. 2026’da 100 bin adetlik tabanca kapasitesi "ABD’deki tesisimiz 2026 yılında 100 bin adetlik tabanca kapasitesi ile sınırlı olmayan, aynı zamanda orta kalibre sistemlere yönelik ileri üretim alt yapısını da barındıran, güçlü bir teknoloji ve sanayi üssü konumundadır" diyen Aral, ödüle ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu: "CANiK USA olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yaptığımız yatırımın, AmCham Türkiye ve değerli jüri üyeleri tarafından ’Yılın Türk Şirketi’ ödülüne layık görülmesi, Türk savunma sanayinin uluslararası alandaki gücünü ve kararlılığını bir kez daha tescillemiştir. Bu anlamlı ödül, sadece şirketimiz için değil, aynı zamanda yurt dışına açılarak küresel ekonomiye katkı sağlayan tüm Türk firmaları için büyük bir gurur kaynağıdır. Türkiye-ABD ikili ticaret ve yatırım ilişkilerini güçlendirme vizyonumuzla çalışmaya devam edeceğiz. Ödülümüzü burada takdim eden Fatih Durmaz ve Türk Hava Yolları başta olmak üzere, CANiK USA’yı bu ödüle layık gören çok değerli jüri üyelerine ve Türk savunma sanayisinin başarı hikayesine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum."
İstanbul Cerrahide robotik ile çok daha güvenli bir dönem Cerrahi operasyonlarda kullanılan standart laparoskopik yöntemler, yerini ileri teknoloji ürünü robotik cerrahiye bırakıyor. Medipol Sağlık Grubu’ndan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Aydın, cerrahın el titremesini ortadan kaldıran ve 3 boyutlu görüş sunan bu teknolojinin, hastalara minimum ağrı ve maksimum hızda iyileşme ayrıcalığı sunduğunu vurguladı. Teknolojinin tıpla buluştuğu en gelişmiş alanlardan biri olan robotik cerrahi, günümüzde laparoskopik işlemlerin yerini de almaya başladı. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Aydın, 3 boyutlu yüksek çözünürlüklü görüntü ve el bileği hareketlerini taklit eden robot kolları sayesinde ameliyatların çok daha güvenli ve hassas şekilde yapılabildiğini söyledi. 3 Boyutlu görüntü ile daha net cerrahi alan Robotik cerrahinin en önemli avantajlarından biri gelişmiş görüntüleme sistemi. Prof. Dr. Aydın, "Robotik cerrahideki 3D ve yüksek çözünürlüklü görüntü sayesinde ameliyat alanını büyütülmüş ve çok daha net bir şekilde görebiliyoruz. Bu hem cerrahın hareket kabiliyetini artırıyor hem de hastanın operasyon sürecine olumlu yansıyor" dedi. Robotik sistemlerde kullanılan sabit kollar, el titremesini ortadan kaldırarak çevre dokuların zarar görme riskini en aza indiriyor. Prof. Dr. Aydın, bu özellik sayesinde özellikle dar anatomik bölgelerde daha güvenli bir çalışma imkânı doğduğunu belirtti. El bileğini taklit eden hareketlerle daha hassas cerrahi Robotik kolların cerrahın el bileği hareketlerini birebir taklit ettiğini söyleyen Prof. Dr. Aydın, "Bu teknoloji sayesinde daha estetik dikişler atabiliyor, daha hassas disseksiyon yapabiliyoruz. Robotik cerrahi bize el bileğinin tüm hareket kabiliyetini ameliyat sahasında kullanma imkânı sunuyor" ifadelerini kullandı. Robotik cerrahi, minimal invaziv yöntemlerin tüm avantajlarını taşıyor. Hastaların çok daha az ağrı hissettiğini, daha kısa sürede ayağa kalkabildiğini ve iş hayatına hızlı dönebildiğini belirten Prof. Dr. Aydın, robotik yöntemin güvenilirliğinin bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığını söyledi.