SAĞLIK - 26 Mayıs 2025 Pazartesi 16:39

Kızılay Genel Başkanı Yılmaz: "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"

A
A
A
Kızılay Genel Başkanı Yılmaz: "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"

Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, Kızılay’a gerçekleştirilen bağışların her sene giderek arttığına vurgu yaparak, "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor" dedi.


Kızılay Genel Başkanı Yılmaz, Ankara’da bulunan basın kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Burada konuşan Yılmaz, Kızılay’ın 105’inci Genel Kurulunda Genel Başkanlığa yeniden seçilmesinin ardından gelecek 3 yıl boyunca Kızılay’ın yeni hedeflerini ve vizyonunu anlattı.


Genel Başkan Yılmaz, şu anda yıllık 3 milyon kan torbası miktarınca kan topladıklarını dile getirerek, toplanan kanın 4 laboratuvarda analiz edilebildiğini ve bu dört laboratuvarda NAT ve ELİSA gibi pahalı testlerin de yapılabildiğini söyledi.



"2025-2028 yılında odaklanacağımız ana noktalardan bir tanesi eğitim olacak"


Gelecek üç sene için çok ciddi stratejik plan çalışması yaptıklarını dile getiren Yılmaz, "Koyduğumuz hedeflerden bir tanesi 2025 yılında dört buçuk milyon kişiye kendi hayatlarında daha güvenli yaşamaları ile alakalı eğitim vermekti. Bugün geldiğimiz noktada 1 milyon 996 bine ulaşmış durumdayız. Dolayısıyla biz bir alana odaklandığımız zaman aslında gerçekten çok ciddi fark oluşturabiliyoruz. Bizim de bundan sonra, 2025-2028 yılında odaklanacağımız ana noktalardan bir tanesi eğitim olacak. Çünkü bizler toplum eğitimlerini toplumun içinden çıkan, toplum tarafından sahiplendirilen, sahiplenilen kurumlardan yapılması gerektiğine inanıyoruz" diye konuştu.



"Aşevlerini 3 senede 91 çıkartmayı hedefliyoruz"


Gelecek 3 yıl içerisinde Kızılay şubelerini daha da ön plana çıkarmak istediklerini dile getiren Yılmaz, "Şubelerin sabit hizmet noktalarını artırarak, şubelerin her alanda her şeyi yapması değil, iki tane temel alanda bütün şubelerin donanımlı hale gelmesiyle alakalı bir stratejik hedef koyduk. Nedir bu iki temel hedef? Bir tanesi aşevleri. Şu anda 46 tane aşevimiz var. Neden aşevini bir temel hedef olarak koyuyoruz? Devletin bize verdiği afetteki ana sorumluluk alanı beslenme. Dolayısıyla biz beslenme kapasitemizi ne kadar artırırsak afet döneminde çok hızlı bir şekilde bunu mobilize etmemiz çok çok daha kolay olacak. İkincisi ise özellikle bugünün Türkiye’sinde hepimiz biliyoruz ki doğurganlık oranları çok ciddi alarm veriyor ve giderek bir taraftan sağlık sistemimizin de tedavilerin oranına olanaklarına erişmeyi artırması nedeniyle daha uzun yaşıyoruz. Ama bir taraftan da bugünün dünyasında gençlerin azaldığı, yaşlıların arttığı bir dünyada tek başına yaşayan, huzurevine de gitmek istemeyen ama kalkıp yemek pişirmekte zorlanan çok miktarda büyüğümüz, yaşlımız var evde. Biz bir ana hedef olarak, o evlerinde tek başına yaşayan yaşlılarımıza sahip çıkacak şekilde bir kampanya başlattık. İkinci büyük hedefimiz aşevlerini üç senede 81 ilde 91’e çıkartmak. Bu biraz daha hızlı olacak gibi görünüyor" diye konuştu.



"Hedefimiz Kızılay butiklerini yıl sonuna kadar daha görünür kılmak"


Kızılay butiklerinin hedefler doğrultusunda üçüncü ana fonksiyon olacağını söyleyen Yılmaz, "Şu anda bizler zaten Türkiye’nin dört bir tarafında kıyafet anlamında hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Çünkü Türkiye bir tekstil ülkesi ve bizim tekstilcilerimiz ayni bağış olarak zaten kışın palto gönderiyorlar, bot gönderiyorlar, işte yazın yazlık kıyafetleri gönderiyorlar. Bayram zamanında bayramlık gönderiyorlar. Bizim 2025 yılının sonuna kadar hedefimiz Kızılay butiklerini standardize etmek ve daha görünür kılma" ifadelerini kullandı.



Yerli üretim hedefleri


Türkiye’nin güvenli kan teminini garantiye almak adına harekete geçtiklerini vurgulayan Genel Başkan Yılmaz, "Kan torbasını biz şu anda Fransa’dan alıyoruz. Yarın başka bir kriz olsa bir nedenle ve biz kan torbasını alamaz hale gelsek Kızılay olarak, Türkiye’deki sağlık sisteminin durması anlamına geliyor. Ameliyatların yapılamaması, yaralıların tedavi edilememesi anlamına geliyor. O nedenle bizler sessiz sedasız Silivri’de temelimizi attık. Şu anda üçüncü katı bitti. Kaba inşaat bitti diyebiliriz. Şimdi içindeki makineler yerleşecek. Gelecek sene ocak-şubat gibi tamamen bitmiş olacak, bu sefer validasyon ve ruhsatlandırma sürecine başlayacak. Bu validasyon ve ruhsatlandırma 12 ila 18 ay sürüyor. Biz biraz daha erken başlayıp onu gelecek senenin içinde kan torbalarımızın tamamını kendimizin ürettiği ve her ne olursa olsun biz kan torbamız olduktan sonra artık kendimiz bunu yapabiliriz dediğimiz bir yöne dönüştürmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.


Yılmaz, kandan elde edilen kritik ilaçların üretimine de önem verdiklerini ifade ederek, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu plazma fraksiyonasyonu tesisini Türkiye’ye kurmaya başladıklarını söyledi.



Yılmaz, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kurban Bayramı etlerinin de Kurban Bayramı’nda Gazze’ye gönderileceği söylemi hatırlatılan Yılmaz, bu çerçevede sorulan soruya "Soğuk zincir gerekiyor ve içeride de buzdolabının olmadığını biliyoruz. Çünkü elektrik yok. Herhangi bir kurbanın içeriye taze et olarak götürülmesi mümkün değil. Dolayısıyla burada ayrı bir çözüme ihtiyacımız var. Ve bizim Kızılay olarak zaten ’kurban bereketini yıl boyu yaşatıyorsan’ diye başlattığımız bir kampanyadır bu. Ve senelerdir biz konserveye dönüştürürüz kurban etlerini. Yani alırız, ilk önce bunlar kavrulur. Pişmiş hale getirilir. Sonra su eklenir. Biraz standart olarak yağ eklenir. Sonra sterilize edilir ve üç senelik raf ömrü kazanır. Biz Türkiye’de yapabildiğimiz bu işlemle Türkiye’nin dört bir tarafında ne zaman bir gıda kolisi götürsek iki tane de kurban konservesi koyarız. Böylelikle içine protein eklemiş oluruz. Aslında bizim Gazze’deki farkımız buradan geliyor" diye konuştu.


Yılmaz, geçen seneki Kurban Bayramı’nda konserveye çevrilen kurbanlıkları ise bu sene Ramazan’ın başındaki ateşkeste Gazze’ye sokabildiklerini belirtti.



"Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"


Yılmaz, Kızılay’a yapılan bağışların her sene arttığının altını çizerek, "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artarak gidiyor. Şimdi özel şirketlerle alakalı bağışlarda şöyle bir şey oluyor. Kim ne üretiyorsa onu bağışlıyor aslında bize. Örneğin bizim aşevlerimizde diyelim ki baklagil gerekiyor. Biz baklagili genelde satın almıyoruz. Çünkü baklagil üreten her kim varsa diyor ki ben un bağışlayacağım. Biri diyor ben mercimek bağışlayacağım. Kıyafet dediğimiz gibi ayni bağış olarak geliyor. Dolayısıyla biz de nakit bağışın yanında, ayni bağış da çok fazla. Bu ayni bağış bizi çok güçlü kılıyor. Örneğin Suriye’nin kuzeyinde çok ciddi operasyon yürütmeye devam ediyoruz. Orada 4 milyon kişiye neredeyse katkı vermeye devam ediyoruz. Ama nakdi bağış hemen hemen hiç yok. Gazze’ye geliyor ama Suriye’ye nakdi bağış gelmiyor. Ama ayni bağış çok geliyor. Dolayısıyla bağışlar ayni ve nakdi bağışın toplamı şeklinde gidiyor" ifadelerine yer verdi.


Kızılay’ın yurt dışında birçok kuruluşla ortak proje gerçekleştirdiğinin hatırlatılması ve ABD Başkanı Donald Trump’ın aldığı birtakım fon kesintisi kararının sorulması üzerine Genel Başkan Yılmaz, Kızılay olarak bu kararlardan etkilenilecek büyük bir durum olmadığını kaydetti.



"Afet döneminde yatırım grubunun kendi kanatlarıyla uçma özelliğini tamamen sınırladık"


Yılmaz, 2023 Mayıs ayından sonra toplum nezdinde Kızılay’a duyulan güvenin azalması iddialarına ilişkin ise, özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından sorunlar oluştuğunu ve ister istemez insanların hayal kırıklığına uğradığını kaydetti. Yılmaz, sözlerine şu şekilde devam etti:


"Bizim o dönemde yaşananlarla alakalı aslında sözle değil icraatla konuşmamız gerekiyor. İcraat da aslında, yaptığımız ve insanlara verdiğimiz çok önemli bir mesaj var ki biz afet dönemiyle alakalı, yatırım tarafını da aynı dernek tarafı gibi herhangi bir afet döneminde ellerinde olan herhangi bir şeyin Kızılay dışına çıkmasını dernek kararına bağladık. Ve bu yönetim kurulu kararından sonra şu anlama geliyor. Bize sormadan insani yardım malzemelerinden herhangi birini afet döneminde herhangi bir yere veremezler. Dolayısıyla bizim burada önemli olan, dernek tarafı 157 yaşında. 157 yaşında derneğin 157 yıllık bir kurum hafızası var. Bu kurum hafızası ister istemez refleks olarak bile aslında bu tarz hataların önüne geçebiliyor. Ama bir yatırım grubunu iyi niyetle de kursanız, yatırım grubunu kurarken eğer afetle alakalı yetkilerinde bir kısıtlama yapmadıysanız, afet döneminde onların yaptıkları bir hata sizin dernekte hem de en ihtiyaç duyduğunuz o güven damarına zarar verebiliyor. Yani şu anda o olayla alakalı hiçbir çalışan yatırım grubunda çalışmıyor. Tamamı artık burada değiller. Onun dışında da afet döneminde yatırım grubunun kendi kanatlarıyla uçma özelliğini tamamen sınırladık ve dernek yönetimine aldık."



Kızılay Genel Başkanı Yılmaz: "Her sene yüzde 20 ila 30 oranında bağışlarımız artıyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta eksi 28 derece: Göletler dondu, çatılarda buz sarkıtları oluştu Muş’ta gece saatlerinde hava sıcaklığının eksi 28 dereceye kadar düşmesiyle göletler dondu, binaların çatılarında metrelerce buz sarkıtları oluştu. Muş’ta etkili olan dondurucu soğuklar, kent genelinde günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Gece saatlerinde hava sıcaklığının sıfırın altında 28 dereceye kadar düşmesiyle birlikte göletler tamamen donarken, çatılarda buz sarkıtları oluştu. Aşırı soğuklar nedeniyle vatandaşlar araçlarını korumak için brandayla örtme yoluna giderken, soğuk hava özellikle sabah ve gece saatlerinde yaşamı zorlaştırdı. Kent genelinde birçok noktada buzlanma meydana gelirken, yetkililer sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı. Çam ve diğer ağaçların dallarında oluşan kar örtüsü kartpostallık görüntüler oluşturdu. Dondurucu soğuklara rağmen çocuklar parkları mesken tutarak karın keyfini çıkarırken, ortaya çıkan manzaralar kente ayrı bir güzellik kattı. Soğuk havanın önümüzdeki günlerde de etkisini sürdürmesi bekleniyor. Parkta gezen vatandaşlardan İrfan Acar, kendisi için karın bereket anlamına geldiğini dile getirdi. Yağan karın toprağı ve ağaçları besleyerek gelecek yılın verimini artıracağını belirten Acar, zahmet çekilmeden bereket elde edilemeyeceğini vurgulayarak, "Köyde tarımla uğraşıyorum. Memurluktan emekli olduktan sonra günümüzü tamamen tarıma verdik. Ağaç dikiyor, büyütüyoruz. Beş yıldır emek vererek ağaç yetiştiriyoruz. Millet bu karı gördüğü zaman hep ‘soğuk’ diyor, kışın sertliğini görüyor. Ben ise bu karı gördüğümde hoşlanıyorum. Çünkü bu kar bize su olacak; ağaçlarımızı ve toprağımızı besleyecek. Biz zahmeti çekmeden, onun ertesi yılki bereketini göremeyiz. İnsanlar ‘soğuk oldu, donuyoruz, doğal gaz geldi’ diyor. Tamam ama bu kar da yağsın ki biz seneye bunun nasibini yiyelim. Üretelim; ceviz üretelim, badem üretelim, her şeyi üretelim. Ama üretmek için de bu kar lazım. Ben bu soğuğu keşfetmek için bazen doğada geziyorum. Allah nasip ederse, seneyi de görürsek, bir şeyler üretirsek toplumumuz da bu karın bereketinden faydalanır. Dün gece eksi 28’i gördük. Saat 22.00 gibi dışarı çıktım, yarı yolda eve dönerken ellerim dondu. Kendimi bir markete attım, eldiven aldım. Eksi 28 derece gerçekten çok soğuk. Allah var, eve kendimi nasıl attım bilmiyorum. Göletler donuyor. Her ne kadar dayanmak zor olsa da ben soğuğu da seviyorum. Muş’un iklimi çok ağır ama kendimizi koruduğumuz müddetçe güzel günler yaşarız. Önemli olan bu zorluğun da tadını çıkarabilmek" dedi. Kar yağışını fırsata çevirerek gönüllerince eğlenen çocuklardan Kasım Bozkurt, havanın soğuk olmasına rağmen karın keyfini çıkardıklarını söyledi. Bozkurt, "Yaz aylarında parklarda, kaydıraklarda oynardık. Şimdi ise kar yağdığı için kızağımızı alıp karın üstünde kayıyoruz. Her ne kadar hava soğuk olsa da karın keyfini çıkarıyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte kayıyor, oyunlar oynuyoruz. Karın üstünde oynadıktan sonra ıslanıyoruz. Islak elbiselerle eve gittiğimizde ise annem, ben ıslandım diye bana kızıyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul Artaş Holding, yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesinde gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Gayrimenkul sektörünün önde gelen şirketlerinden Artaş Holding, satışa sunduğu 3 yeni projesine gelen yoğun ilgi üzerine lansman kampanyasını 5 Ocak’a kadar uzattığını duyurdu. Anadolu Yakası’nda Yamanevler bölgesinde konumlandırılan Avrupa Residence Oryapark, Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2 ve Güneşli’de inşa edilmekte olan Avrupa Konutları Güneşli projeleri, alıcıların beğenisine sunuluyor. Avrupa Residence Şişli-2 İstanbul’un hareketli ve prestijli bölgelerinden biri olan Şişli’de yükselen Avrupa Residence Şişli-2, 6 konut bloğundan oluşuyor. Projede, bölgenin ticari dinamizmini destekleyen mağaza alanlarının yanı sıra ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak özel bir kreş de yer alıyor. Projede 1+1’den 3+1’e kadar farklı daire alternatifleri de bulunuyor. Şehrin önde gelen alışveriş merkezlerine, popüler caddelerine ve sosyal yaşam noktalarına yakınlığıyla dikkat çeken projenin; Mecidiyeköy metro ve metrobüs hatlarına yürüme mesafesinde bulunduğu aktarıldı. Mecidiyeköy, Levent, Zincirlikuyu ve Maslak gibi İstanbul’un önemli iş ve finans merkezlerine yakın bir konumda bulunan projenin, Beşiktaş İskelesi ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne de kısa sürede ulaşılabilen bir konumda yer aldığı kaydedildi. Avrupa Konutları Güneşli İstanbul’un yükselen yaşam ve yatırım akslarından biri olan Güneşli’de hayata geçirilen Avrupa Konutları Güneşli, 1+1’den 4+1’e kadar uzanan toplam 1.556 konuttan oluşuyor. Projede 24 ticari ünite de yer alıyor. 72 bin 148 metrekarelik geniş bir arsa üzerinde konumlanan proje, yaklaşık 345 bin metrekarelik inşaat alanıyla bölgenin en büyük projeleri arasında bulunuyor. Proje; yansıma havuzlarıyla çevrili verandalı ve bahçeli daireleri, kapalı yüzme havuzu, spor alanları, yürüyüş parkurları ve çocuk oyun alanlarıyla dikkat çekiyor. Ulaşım imkanlarıyla da öne çıkan projenin, Basın Ekspres Yolu, E5 ve TEM otoyollarına yakın bir konumda yer aldığı belirtildi. Eğitim kurumları, sağlık merkezleri, ticari alanlar ve alışveriş merkezlerinin yakınlarında bulunan Avrupa Konutları Güneşli; İkitelli-Ataköy metro hattına da yakın bir konumda yer alıyor. Avrupa Residence Oryapark Avrupa Residence Oryapark, Avrupa Konutları Yamanevler’in ardından Anadolu Bölgesi’nde dikkat çekecek projelerden biri olarak yer alıyor. Konut, ofis ve cadde mağazalarını aynı projede bir araya getiren Avrupa Residence Oryapark’ta 1+1 ve 2+1 tiplerinde toplam 317 rezidanstan bulunuyor. Yamanevler ve Çakmak metro istasyonlarına yakın bir konumda bulunan projenin, eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, sağlık tesisleri ve ana ulaşım akslarına da yakın bir konumda yer alıyor. Ayrıca proje; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne 6 kilometre, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ise 7 kilometre uzaklıkta konumlanıyor. 22 ve 34 katlı iki bloktan oluşan projede, bloklara doğrudan bağlantılı kapalı otopark alanları da bulunuyor. Avrupa Residence Şişli-2 projesi ile Avrupa Konutları Güneşli projesi 2027’de, Avrupa Residence Oryapark projesi 2026’da teslim edilecek.
İstanbul Novo Nordisk’ten obezite farkındalığı için "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyası Novo Nordisk, obezitenin hekime başvurularak tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna dikkat çekmek amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" farkındalık kampanyasını başlattı. Novo Nordisk Türkiye, obezite hakkında toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla "Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş" kampanyasını başlattı. Kampanya, kilo yönetiminde bireysel çabalarla çözüme ulaşmak yerine, obezitenin karmaşık biyolojisini en iyi bilen hekimlere danışılması için çağrıda bulunuyor. Şirket, bu kampanya ile obezitenin bir kilo ve irade sorunu olmanın ötesinde, tedavi gerektiren ciddi ve kronik bir hastalık olarak ele alınması için farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Kampanya kapsamında, kilo yönetimi konusunda toplumu bilimsel ve güvenilir bilgilerle buluşturmak amacıyla hayata geçirilen kilovesaglik.com web sitesine de yönlendirme yapılıyor. Platform, obezite ve fazla kilonun nedenleri, sağlık riskleri ve tedavi yaklaşımlarına dair güncel ve kanıta dayalı zengin içerikler sunuyor. Obezite verileri dünyada ve Türkiye’de alarm veriyor Bundan 30 yıl önce Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından bir hastalık olarak tanımlanan obezite, bugün kalp-damar hastalıklarından tip 2 diyabete, bazı kanser türlerinden kas-iskelet sistemi ve ruh sağlığı sorunlarına kadar 200’den fazla hastalıkla ilişkili, ciddi, kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak kabul ediliyor. Dünya genelinde obezite görülme sıklığı son yıllarda hızla artarken, Türkiye de bu tablodan ciddi şekilde etkileniyor. Türkiye’de yetişkin her 3 kişiden 1’i obeziteyle, 1’i ise fazla kiloyla yaşıyor. Yetişkin nüfusun yarıdan fazlasının fazla kilolu veya obeziteli olduğu bu tabloda, obezite hem bireysel sağlık hem de sağlık sistemleri açısından giderek büyüyen bir yük oluşturuyor. Araştırmalar, obezite veya fazla kilo ile yaşayan bireylerin çoğunlukla diyet, egzersiz, bitkisel takviyeler gibi kendi buldukları çözümlerle kilo yönetimini sürdürmeye çalıştığını gösteriyor. Buna karşın, etkili kilo yönetimi için hekime danışanların oranı oldukça düşük. Bu durum hem başarısız kilo verme girişimlerine hem de obeziteye bağlı hastalıkların ilerlemesine neden olabiliyor. Uzmanlara göre, obezite yalnızca yaşam tarzı değişiklikleriyle çözülemeyecek kadar karmaşık biyolojik mekanizmalara dayanıyor. Etkili ve sürdürülebilir bir kilo yönetimi için bu mekanizmaları en iyi bilen uzmanların desteği gerekiyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hasan Aydın konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Obeziteyi yalnızca alınan ve harcanan kalori üzerinden açıklamak bugün için yetersizdir. Açlık ve tokluk sinyalleri, hormonlar, genetik yatkınlık gibi birçok biyolojik mekanizmanın yanı sıra psikolojik ve çevresel birçok faktör kilo kontrolünde belirleyici rol oynamakta. Bu nedenle obezite, bireyin iradesiyle kısa sürede çözülebilecek bir durum olmaktan çıkıyor. Eşlik eden hastalıkların ve hasta öyküsünün değerlendirilmesiyle birlikte hekim kontrolünde uygulanacak medikal tedaviyi içeren uzun soluklu bir takip gerektiriyor. Erken dönemde başvurulan profesyonel destek hem kilo yönetiminde başarıyı artırıyor hem de obeziteyle ilişkili diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde kritik rol oynuyor." Obezite tedavisinde 20 yıllık uzmanlığa sahip Novo Nordisk’in Türkiye Genel Müdürü Bike Başaklar, şunları söyledi: "Novo Nordisk olarak 100 yılı aşkın süredir diyabet ve obezite alanlarına odaklanan, ’daha sağlıklı bir gelecek’ vizyonumuz ve vakıf şirketi olma özelliğimizle uzun vadeli toplumsal değer oluşturmayı amaçlayan bir sağlık şirketiyiz. Yaklaşık 20 yıl önce, obezitenin yalnızca yaşam tarzı tercihlerinden ibaret olmadığını, arkasında karmaşık ve güçlü bir biyoloji bulunduğunu bilimin rehberliğinde ortaya koyarak, bu alanda sorumluluk almaya karar verdik. Obeziteyi kronik ve ciddi bir hastalık olarak ele alan bu yaklaşımla, bugün obezite tedavisinde bilimsel dönüşümün öncülerinden biri olmaktan gurur duyuyoruz. ‘Doktoruna Danış, Sağlığına Kavuş’ kampanyamızla obezitenin bireylerin hekim desteği almadan çözülemeyecek bir sağlık sorunu olduğuna ve sağlığa kavuşmak için doktora danışılması gerektiğine dikkat çekiyoruz." Kampanya; influencer iş birlikleriyle dijital mecralarda, outdoor uygulamalarla spor salonları, alışveriş merkezleri ve metro ekranlarında hayata geçiriliyor. Şirket, bu çok kanallı iletişim yaklaşımıyla Türkiye’de obezite ve tedavisi hakkında farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Detaylı bilgiye kilovesaglik.com web sitesi üzerinden ulaşılabilecek.