SAĞLIK - 20 Şubat 2025 Perşembe 16:13

Liv Hospital Ankara Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Doğan Atan: "Orta kulak enfeksiyonunda komplikasyon, hayatı tehdit edebilir"

A
A
A
Liv Hospital Ankara Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Doğan Atan: "Orta kulak enfeksiyonunda komplikasyon, hayatı tehdit edebilir"

Orta kulak enfeksiyonlarında nadir görülen komplikasyonların tehlikeli olabileceğini işaret eden Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Doğan Atan, "Bu durum günümüzde yaygın ve erken dönmede antibiyotik tedavisinin başlanması ile açıklanabilir. Orta kulak boşluğunun beyin, beyincik ve yüz siniri gibi hayati organlarla komşu olması nedeniyle komplikasyonlar ciddi ve ilerleyici olabilir. Hayati risk teşkil edebilir. Komplikasyon oluşması durumunda hasta mutlaka hastaneye yatırılmalı ve multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmelidir" dedi.


Liv Hospital Ankara Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Doğan Atan, çocuklarda orta kulak enfeksiyonu hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Atan, "Kulak akıntısı, işitmede azalma, ateş, halsizlik, bulantı-kusma ve ishal gibi şikayetlerin varlığında akut otitis media dediğimiz iltihaplı orta kulak hastalığını düşünmekteyiz. Bu tanı mutlaka hekim tarafından doğrulanmalı ve tedaviye başlanmalıdır" ifadelerini kullandı. Poliklinik şartlarında endoskopik ya da mikroskopik muayene sayesinde kolayca tanı konulabildiğini işaret eden Prof. Dr. Atan, "Akut otitis medianın daha çok bakteriyel etkenler nedeniyle oluştuğu bilindiği için tedavide antibiyotikler kullanılmaktadır. Antibiyotik kullanım süresi 7-10 gündür. Bunun dışında, ağrı kesiciler ve burun spreyi kullanılabilir" diye konuştu.



"Kalabalık ortamlar riski artırabilir"


Çocuklarda orta kulak enfeksiyonlarına neden olabilecek bazı risk faktörlerinden bahseden Prof. Dr. Atan, "Küçük yaş, kalabalık yerlerde yaşama, prematüre doğum öyküsü, pasif tütün içiciliği, biberonla beslenme, sosyo-ekonomik durum, genetik, mevsim (kış, sonbahar), erkek cinsiyet ve çeşitli hastalıkların bulunması bazı risk faktörleridir (bağışıklık yetersizliği, yarık damak, kistik fibrozis, down sendromu vb.) Orta kulak enfeksiyonları sonrasında nadiren kulak zarında sekel olarak delik kalabilir. Bu durumlarda takip ve zamanı geldiğinde kulak zarındaki hasarın onarılması gerekmektedir. Orta kulak enfeksiyonlarında nadiren komplikasyonlar görülmektedir. Bu durum günümüzde yaygın ve erken dönmede antibiyotik tedavisinin başlanması ile açıklanabilir. Orta kulak boşluğunun beyin, beyincik ve yüz siniri gibi hayati organlar ile komşu olması nedeniyle komplikasyonları ciddi, ilerleyici ve hayati risk teşkil edebilir. Komplikasyon oluşması durumunda hasta mutlaka hastaneye yatırılmalı ve multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edilmelidir" dedi.



"Kulakta sıvı birikmesi görülebilir"


Prof. Dr. Atan, sık rastlanan bir diğer orta kulak hastalığının ise orta kulak boşluğunda herhangi bir sebebe bağlı olarak sıvı birikmesi durumu olduğunu dile getirdi. Bu hastalığa akut seröz otitis media denildiğinin altını çizen Prof. Dr. Atan, "Bu hastalıkta akut otitis medianın semptom ve bulguları yoktur. Erken evrede kulakta dolgunluk ve basınç hissi olurken, daha ileri aşamalarda işitme kaybı görülmektedir. Tanıda endoskopik ya da mikroskobik muayene ile orta kulakta kulak zarının arkasında sıvı görülmesi tipik bir durumdur. Bunun dışında yapılan odyolojik değerlendirmede orta kulak basıncında azalma ve işitme kaybı görülmesi de tipiktir" şeklinde konuştu.



"Çocukluk çağında daha sık görülür"


Kulakta sıvı birikiminin daha çok çocukluk çağında görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Atan, "Bunun başlıca sebebi çocukluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonlarının fazla görülmesi ve östaki tüpünün daha kısa, yatay seyirli olmasındandır. Östaki tüpü geniz ve orta kulak boşluğu arasında bulunan boru şeklinde bir organdır ve orta kulağın havalanmasından sorumludur. Östaki tüpünün geniz eti (adenoid hipertrofi), alerjik rinit, bademciklerin büyüklüğü (tonsiller hipertrofi), reflü vb. gibi durumlarda fonksiyon kaybı görülmesine bağlı olarak orta kulakta sıvı birikimi görülmektedir" dedi.



"İşitme kaybı gelişmemişse medikal tedavi ile takip edilebilir"


Kulakta sıvı birikimi durumunda işitme kaybı gelişmediyse çocukların medikal tedavi ile bir süre takip edilebileceğini dile getiren Prof. Dr. Atan, "Medikal tedavide altta yatan durumun tedavisi önemlidir. Bunun dışında, soğuk algınlığı ilaçları, burun spreyi, mukolitikler ve alerjik rinit varsa antihistaminikler kullanılmaktadır. Medikal tedaviye 2 ay süre ile cevap vermeyen veya işitme kaybı gelişen çocuklarda uzun süre medikal tedavi kullanımı doğru değildir" açıklamasında bulundu.



"Kulak zarına tüp yerleştirilmesi gerekebilir"


Medikal tedavi ile yanıt alınamayan durumlarda, kulakta sıvı birikimine bağlı gelişebilecek kulak zarı ve orta kulak hasarını önlemek amacıyla kulak zarına tüp yerleştirilmesi gerekebileceğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Atan, "Bu işlem genel anestezi altında yapılmakta ve yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Kulak zarına yerleştirilen tüp yaklaşık 6 ay-1 yıl sonra kulak zarından ayrılmaktadır. Kontroller sırasında hekim dış kulak yoluna düşmüş olan tüpü almaktadır. Bunun için ayrıca cerrahi bir işlem gerekmez" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.