POLİTİKA - 26 Temmuz 2025 Cumartesi 16:19

MHP lideri Bahçeli: "CHP’nin mezkur komisyona katılmayı şartlara bağlaması ve sürekli ayak diremesi esasen ‘Terörsüz Türkiye’den duyduğu kaygının eseridir"

A
A
A
MHP lideri Bahçeli: "CHP’nin mezkur komisyona katılmayı şartlara bağlaması ve sürekli ayak diremesi esasen ‘Terörsüz Türkiye’den duyduğu kaygının eseridir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), "CHP’nin mezkur komisyona katılmayı şartlara bağlaması ve sürekli ayak diremesi esasen ‘Terörsüz Türkiye’den duyduğu kaygının eseridir" dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iç ve dış gelişmelere ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:


"Türkiye Cumhuriyeti devleti, muazzam bir aklın, muharrik bir ahlakın, mutena bir sabrın, muhteşem ve müteyakkız bir mücadelenin iman ve iradeyle yoğrulması mucibince tarih sahnesindeki yerini almıştır. Türk milletinin bağımsızlığı çok ağır bedeller ödenerek, vatan topraklarının her karışı şehit kanlarıyla örtülerek, nice feragat ve fedakarlık örnekleriyle kazanılmıştır. Dün olduğu gibi bugün ve yarın da, istiklal ve istikbal haklarımızın muhafaza ve müdafaası toplu vuran milli yüreklerin şeref ve namus meselesi olarak görülecek, hiçbir şekilde taviz veya teslimiyet bahsinden söz açılamayacaktır. Türkiye’miz her alanda barış ve kardeşliği tesis ve temin ederek Cumhuriyet’in yeni yüzyılında gücüne güç katacak, muadil ve mütehakkim ülkelere fark atacaktır. Bilhassa etnik ve mezhep temelli bölücülüğün bütün izleri kazınıp ‘Terörsüz Türkiye’nin tam ve eksiksiz ikmaliyle birlikte sosyal gelişme, milli bütünleşme, ekonomik büyüme sacayağında medeniyetler liginde liderliğe oynayan, ülkeler arasında sivrilip öne atılan bir devletin doğuşu beşeriyetin gözü önünde cereyan edecektir. Hamd olsun ülkemizin varlığı ebedi, vakarı ve vaziyeti müessirdir. Başkent Ankara, yalnızca yönetim merkezimiz değildir. Aynı zamanda Anadolu jeopolitiğinin gerçeğinden doğmuş stratejik mihverimizdir. Tarihin derinlerinden beslenen ve ders çıkartan devlet ve yönetim aklının da siyasi karargahıdır. Bunun yanı sıra varlığı ve sürekliliği hem bu günümüzün hem de kutlu ülkülerimizin devamı ve güvencesi olacaktır. Bugünkü gerçekler, maruz ve muhatap kaldığımız sorunları başka başkentlerden bakarak çözme imkanı vermemektedir. Hiç kuşkusuz yeryüzünün her noktasına Ankara’dan bakmak mecburidir. Başka başkentlerin veya merkezlerin tesirinde kalarak yapılacak yorum ve yaklaşımları savunmak, düşürülmek istenen küresel tuzaklar için bir bahane oluşturacaktır. Ankara’nın ve Türkiye’nin güvenliği en yüksek hassasiyettir. Türkiye mevcut ağırlığı ve potansiyeliyle bölgesinde hayata tutunmak için çığlıklar içinde çırpınan mazlumlar için güven kaynağı ve ihtiyaç halinde barınacakları en emin sığınaktır."


Bahçeli açıklamasını şöyle sürdürdü:


"Türkiye’nin varoluşu geniş bir coğrafi ve jeopolitik eksende zorda kalanlar için umut ve ufuktur. Kerkük’ün, Gazze’nin, Urumçi’nin, Kudüs’ün, Tebriz’in, Arakan’ın, Trablus’un, Şam’ın ve daha nice hatıramızda mühim ve müstesna mevkii bulunan gönül coğrafyalarımızdaki şehirlerin ve buralarda yaşayan kardeşlerimizin ıstırapları milli yüreklerde biteviye hissedilmektedir. Barbar bir abluka altında tutulan Gazze’de özellikle çocuklar açlık ve susuzluktan dolayı can vermektedir. İnsanlık değerlerini alaşağı eden, hiçbir kitap ve inançla bağdaşmayan Siyonist canilik Gazze Şeridi’ne mezalim ve merhametsizlik çukuru kazmış, kimi bulduysa içine atmıştır. Birleşmiş Milletler’in açlık içinde kıvranan Gazzelilerin ‘yürüyen cesetlere benzemeye’ başladığını açıklaması kelimenin tam anlamıyla sefalet içinde debelenen ikiyüzlülüktür. Bu çerçevede kanayan insani ve uluslararası sorunları etkisiz, aciz ve atıl halde seyreden Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na üye ülke olmanın bir anlamı olmadığından bu kuruluşla ilişki ve irtibat yeni baştan gözden geçirilmelidir. Ahlaken ve hukuken sorumluluk taşıyan uluslararası bir kuruluşun kitlesel açlık ve şiddet kurbanı olan milyonlarla ilgili durum tespitiyle oyalanması korkunç bir tükenmişliktir. Bir damla su, bir dilim ekmek, nefes alacak kadar da haysiyet ve hürriyet arayışında olan Gazzeli kardeşlerimizin yokluğa, yoksulluğa ve yok oluşa hapsedilmesi içinde bulunduğumuz çağın dehşet uyandıran trajedisi ve sistematik katliam tipolojisidir. Terör devleti İsrail’in Gazze’ye gıda ve su ulaşımını engellemesi eşi ve benzeri görülmemiş kana susamışlıktır."


Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:


"Bölgesel ve küresel barış görüşmelerinin ana üssü olan, savaşan veya çatışan tarafları müzakere ve mutabakat masasına çekme muvaffakiyeti gösteren Türkiye’nin; aktif, atik, atılgan ve çok boyutlu diplomasi kanalıyla Gazze’ye insani yardımların sevk edilmesinde öncü rol oynaması kaçınılmaz bir insani ihtiyaçtır. İslam ve Arap ülkelerinin Gazzeli çocukların feryat figanlarına sessiz kalmaları, en azından harekete geçmekte oldukça gecikmeleri ne yazık ki utanç duyulacak bir samimiyetsizliktir. İsrail’in sonunu hazırladığı açık ve ortadadır. Geride kalan 20 ay içinde 5 ülkeye saldıran, devamlı alarm durumunda bulunan, insani, hukuki ve vicdani değerlerden bütünüyle sıyırılıp ayrılan İsrail’in hem bölgemiz hem de küresel sistem içinde tahammülü mümkün olmayan bir sınıra dayandığı da bir başka gerçektir. Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü sarsmanın yanında sosyal ve toplumsal dengesini bozucu müdahalelerin orta yerine konuşlanan İsrail hükümetine, inanıyorum ki en ağır faturayı savaş karşıtı İsrail toplumu kesecektir. Netanyahu akıttığı kanların hesabını damla damla verecek, aldığı ahların hitamında hayatı boyunca rezil rüsva olmuş bir soykırımcı olarak anılacaktır. Bu gelişmeler yaşanıyorken Fransa’nın Filistin’i tanıyacağını açıklaması son derece saygın bir karardır. Dileğimiz bu cesur, isabetli, hakbilir ve haktanır kararların dalga dalga yayılması, soykırım şebekesi İsrail’in hür dünyadan soyutlanması ve dışlanmasıdır. Suriye’de SDG kisvesine bürünen YPG/PYD’nin 10 Mart 2025 mutabakatına hala riayet etmemesi, hem Şam yönetiminin hem de ülkemizin güvenliğini tehdit eden temas ve faaliyetlerini ara vermeden sürdürmesi tarihi bir yanlıştır. Ve bu yanlıştan derhal dönülmeli, Paris’te yapılan görüşmelerde gündeme geldiği üzere 10 Mart mutabakatına harfiyen uyulmalıdır. Ardı arkasına patlayan skandallarla çalkalanan ABD yönetimi ise tavşana kaç tazıya tut politikasından vazgeçmeli, el altından sürdürdüğü İsrail havariliğini sonlandırmalı, YPG/PYD’nin tasfiyesine dürüstçe destek olmalıdır. Terörsüz Türkiye’nin menziline adım adım yaklaşılırken YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir. PKK’nın kurucu önderliği tarafından 27 Şubat’ta yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ örgütün tüm bileşen ve yapıları için bağlayıcı ve geçerlidir. Milliyetçi Hareket Partisi için dikkate alınması gereken asıl çağrı bahse konu İmralı çağrısıdır. Hiç kimse suyu yokuşa akıtacağı zehabına kapılmamalıdır. Bir yanda ülkemiz diğer yanda bölgemiz terörden arınacak; birlik, dirlik ve kardeşlik barışçıl bir atmosferde kökleşecektir. Tarihi geriye sarmak hayal ötesi bir beklentidir. Artık terörizmle geçirilecek bir anımız kalmamıştır."


TBMM’de kurulacak olan Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’na 4 üye vereceklerini bildiren Bahçeli, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulacak 51 üyeli Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’na da her partinin katılıp tarih ve millet huzurunda sözünü ve görüşünü paylaşması, demokratik sınırlar çerçevesinde tartışmaların sağduyuyla yapılması ülkemizin geleceği adına altın bir fırsattır. Milliyetçi Hareket Partisi söz konusu komisyona 4 değerli isimle katılacak olup bu isimler; Genel Başkan Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız, Sakarya Milletvekilimiz ve Anayasa Komisyon Üyesi Sayın Muhammet Levent Bülbül, Kırıkkale Milletvekilimiz ve Adalet Komisyon Üyesi Sayın Halil Öztürk, Tokat Milletvekilimiz ve Adalet Komisyon Üyesi Sayın Yücel Bulut’tur. Nitekim ve nihayet bir darbı mesel yaygınlığı kazanan ‘Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar’ sözü, yani fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşinin doğacını belirten veciz ifade gerçekçi ve gerekli manasını bulacaktır" ifadelerini kullandı.


Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:


"Cumhuriyet Halk Partisi’nin mezkur komisyona katılmayı şartlara bağlaması ve sürekli ayak diremesi esasen ‘Terörsüz Türkiye’den duyduğu kaygının eseridir. İpi sapı birbirine karışmış olanların hamaset ve habasetle karılmış siyasetleriyle ortalığı bulandırma sebebi ise terörün milletimizin gündeminden çekilip çıkarılmasıyla tezgahlarının kapanacak olmasından dolayı korkuya kapılmalarıdır. Ankara’da esip gürleyen bayağı siyasetçilerin birden bire Diyarbakır’a giderek munis ve müşfik bir tavra gömülmeleri tanımı ve tarifi olmayan ilkesizliğin, siyasi ahlaklarıyla mündemiç olan dönekliğin mahsulü ve mecmuudur. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevdasının sadakası verilecek olsa yedi ceddine fazla gelecek olan siyasi curcuna faillerinin milliyetçilik üzerinden istismar sayfası açma teşebbüs ve tevessülü ayıplı ve ahlaksız bir savrulmanın ağır kusurundan başka bir şey değildir. Milliyetçi Hareket Partisi’ni mesnetsiz suçlamalarla durduracağını, melanet iftiralarla yıldıracağını sanan garabet ve gaflet yuvalarına sadece acıyor, onları aziz milletimizin vicdan terazisine havale ediyor, satışı ve hıyaneti en iyi kendilerinin bileceğini, bu hususta ustalaştıklarını herkese bildirmeyi yararlı görüyorum. Diri tutulmuş duyguların, milli birlik ve huzura hizmet eden bir duruşun elbet bir gün hakkın ve haklının tecellisini göreceği, bunun için de ara vermeksizin mücadele edeceği tartışmasızdır. Tarih harcının sabır, akıl, şuur ve inançla karıldığını, hamaset ile realitenin bağını kopartmadan hayata ve hadiselere bakışın en sağlıklı ve doğru yol olduğunu Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kadar tecrübe etmiş bir başka siyasi oluşuma hiç kimse tanıklık edemeyecektir. Bu kapsamda; Duygularımızla gerçekleri; Olmasını istediklerimizle yapabileceklerimizi; Bugünümüzle hayallerimizi hesaba katan bir yorum sentezine ulaşmak lazımdır. Öncelikle, Türkiye’mizin yükselmesi, zenginleşmesi ve güçlenmesi için elimizden gelen her çalışmayı yapmakla mükellef olduğumuz unutulmamalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi tek ses, tek nefes, tek yürek halinde Terörsüz Türkiye’ye inanmakta; aynı zamanda siyasi çıkar hesabı yapmadan, nefsin tasallutuna kapılmadan, sağın solun tahrik ve telkinine aldırmadan önce ülkem ve milletim anlayışına barış ve kardeşlik ruhuyla bağlanmaktadır. Bilinmesini isterim ki, dün yapılan İl Başkanları Toplantımız bunun göz kamaştıran timsali olmuş, davasına ve ülkesine sadakatle hizmet eden dava arkadaşlarım bir kez daha serdengeçti yürekleriyle Türk milletinin ve Türkiye’nin yoluna baş koymuşlardır."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Doğu Ekspresi Erzurum’da mola verdi Son yıllarda oldukça fazla ilgi gören ve biletleri aylar öncesinden tükenen Turistlik Doğu Ekspresi, bu yılki ilk kış seferinin Erzurum durağında dört saatlik mola verdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürlüğü Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 dönemi ilk seferine başladı. Ankara Tren Garı’ndan bu sezonun ilk seferine başlayan Turistik Doğu Ekspresi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katıldığı törenle uğurlanmıştı. Turistik Doğu Ekspresi bölge turizmine ve ekonomisine önemli katkılar sağlıyor ve geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Turistik Doğu Ekspresi’ne katılımın yoğun olduğu belirtiliyor. Erzurum’da dört saatlik mola Her yıl yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi gören Turistik Doğu Ekspresi, 2025-2026 sezonunda da yolcularına Doğu Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetme imkanı sunması hedefleniyor. Turistik Doğu Ekspresi kapsamında tren; Erzincan, Erzurum, Sivas ve Kars gibi önemli duraklarda planlı molalar veriliyor. Yaklaşık 1.360 kilometrelik güzergahta, duraklamalar dâhil yaklaşık 33 saat süren bu özel yolculuk boyunca misafirler; karla kaplı dağlar, derin vadiler ve tarihi yapılar eşliğinde unutulmaz manzaralara tanıklık ediyor. Bu yılın ilk seferi olması nedeniyle Erzurum Garı’nda bir karşılama programı yapıldı. Trenden inen yolculara karanfil verildi, Erzurum Halk Oyunları ekibi gösteri yaptı, yolculara ayran aşı çorbası, kadayıf dolması, kahve ve çay ikramı yapıldı. Tren Erzurum Garı molasının ardından seferini tamamlamak üzere son durağı olan Kars yönüne doğru hareket etti. Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Turistik Doğu Ekspresi yolcularını Erzurum’da en iyi şekilde misafir etmek için çaba harcadıklarını söyledi. Gençlere çekilişle Doğu Ekspresi turu 8 adet konforlu yataklı vagondan ve 1 adet yemek vagonundan oluşan Turistik Doğu Ekspresi, tren başına 160 yolcu kapasitesiyle hizmet sunuyor. Böylece yeni sezonda 10 bin 800 seyahat tutkununa, Anadolu’nun büyüsünü yaşatma imkanı sağlanacak. Doğu Ekspresi; Ankara-Kars yönünde Erzincan’da 2 saat 30 dakika, Erzurum’da 4 saat; Kars - Ankara yönünde ise İliç’te 3 saat, Divriği’de 2 saat 30 dakika ve Sivas’ta 3 saat duruşlarla, yolcularına şehirlerin tarihini, kültürünü ve lezzetlerini tanıma fırsatı veriyor. Ayrıca, popülerliği giderek artan Turistik Doğu Ekspresi’ni gençlerin deneyimlemesine imkân sağlamak üzere U-FEST kapsamında çekilişler gerçekleştiriliyor, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde öğrenim gören öğrenciler de bu eşsiz yolculuğu ücretsiz olarak hediye ediliyor.
Ordu HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: "Terörsüz Türkiye süreci yeni ve çok daha avantajlı bir süreç" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, ‘Terörsüz Türkiye’ projesini desteklediklerini belirterek, sürecin geçmişe kıyasla daha avantajlı olduğunu söyledi. Arslan, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) süreçte üstlendiği rolün, Türkiye açısından son derece kıymetli olduğunu vurguladı. Genel Başkan Mahmut Arslan, Ordu’da bir otelde düzenlenen programda, ‘Terörsüz Türkiye’ projesine dair açıklamalarda bulundu. Terörsüz Türkiye projesinin ülke gündeminin önemli başlıklarından biri olduğunu ifade eden Arslan, "Bu süreç hepimizi hem heyecanlandıran hem de zaman zaman endişeye ve tereddüde düşüren bir süreçtir. Ancak mevcut tabloya baktığımızda, bu sürecin geçmişe göre çok daha avantajlı olduğunu görüyoruz" dedi. "Çözüm süreci provokasyonlarla yarım kaldı" HAK-İŞ’in 2013 yılında başlatılan çözüm sürecinde aktif rol aldığını hatırlatan Arslan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyarak yola çıkılan çözüm süreci maalesef provokasyonlar nedeniyle yarım kaldı. Amerika ve Batı’nın müdahaleleri, PKK ve uzantılarının bu oyunlara gelmesi süreci akamete uğrattı" diye konuştu. "Bölge halkı terörden en çok zarar gören kesim" Çözüm sürecinde ‘akil insanlar’ heyeti kapsamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde görev aldıklarını dile getiren Arslan, "Üç ay boyunca bölge halkıyla birebir çalıştık. O dönem de gördük ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız terörden en çok zarar gören kesim oldu. Terör örgütünün baskısı nedeniyle insanlar özgürce yaşayamadı, bu da ülkemize büyük kayıplar yaşattı" ifadelerini kullandı. "MHP’nin bugünkü rolü sürecin başarısı açısından kıymetli" Mevcut sürecin en önemli avantajlarından birinin siyasi tablo olduğunu belirten Arslan, "Özellikle geçmişte çözüm sürecine itiraz eden ve bugün bu sürecin başlatıcıları arasında yer alan Milliyetçi Hareket Partisi’nin rolünün farklı bir noktada olması, Türkiye açısından son derece kıymetlidir. Bu durum sürecin başarıya ulaşması için önemli bir fırsattır" dedi. "TBMM’nin inisiyatif alması önemli bir kazanım" Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) süreçte aktif rol üstlenmesini de önemli bir avantaj olarak değerlendirerek, "O günlerde en çok yapılan eleştiri, Meclis’in devre dışı bırakılmasıydı. Bugün ise TBMM’nin terörsüz Türkiye konusunda inisiyatif alması çok önemli bir kazanımdır. Neredeyse bir siyasi parti hariç, tüm partilerin komisyonda yer alması son derece değerlidir" şeklinde konuştu. "Bu fırsatı kaçırmamalıyız" Komisyona katılmayan siyasi partilerin endişelerinin de saygıyla karşılanması gerektiğini belirten Arslan, "Katılmayan partilerin Türkiye için endişe duyması ve görüşlerini dile getirmesi de kıymetlidir. Esas olan, komisyondaki yapının büyük çoğunluğunun bu süreci desteklemesidir. Bence buradan bu fırsatı kaçırmamamız gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul Bakan Yerlikaya: "Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlu Türkiye’ye getirildi" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, ‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik ortaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız’’ dedi.İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Beşiktaş’ta bulunan Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde Gürcistanlı mevkidaşı Gela Geladze ile bir araya geldi. Programa ayrıca iki ülkeden temsilciler ve bazı davetliler katıldı. Toplantıda iki ülke arası ilişkiler ve bölgesel gelişmeler ele alındı. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Gürcistan’la komşu olmanın ötesinde tarihi, kültürel ve stratejik ortaklık konusuna önem verdiklerini belirtti. Bakan Yerlikaya, Gürcistan’ın da yine aynı iradeyi ve samimi duruşu sergilediğine dikkat çekti.Gürcistanlı mevkidaşının iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunduğunu belirten Bakan Yerlikaya, ’’Bilhassa geçtiğimiz ay, askeri kargo uçağımızın Gürcistan topraklarında yaşadığı elim kazanın ardından Bakan, kaza mahalline arama-kurtarma ekiplerini süratle sevk etmiştir. Ayrıca kendisi, bizzat orada bulunarak süreci yönetmiş ve eş zamanlı olarak bizleri bilgilendirmiştir. Sayın Geladze ve tüm Gürcistan makamlarına da bu zor zamanda gösterdikleri samimi ve dostane yaklaşım için tekrardan şahsım ve milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle, şehitlerimize bir kez daha Yüce Allah’tan rahmet diliyorum’’ ifadelerini kullandı.‘’Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir’’Konuşmasına geçtiğimiz eylül ayında Tiflis’e yaptığı ziyaretle devam eden Bakan Yerlikaya, ‘’Bugün yaptığımız toplantılarda, ülkelerimizin huzur ve güvenliğini tehdit her türlü suç ve suçluyla mücadele ana gündem maddemizdi. Biliyoruz ki, sınır aşan suçlarla mücadele ancak sınır aşan bir iş birliği iradesiyle nihai sonuca ulaşabilir. Bu doğrultuda, bütçe görüşmelerinde ifade ettiğim gibi Türkiye Interpol, Europol ve dost ülkelerin emniyet birimleriyle birlikte çalışan dünyadaki en etkin ülkelerden biridir. Kabine dönemimizde 58 farklı ülkeden kırmızı bültenle aranan 588 suçlunun Türkiye’ye getirilmesi bunun en somut örneğidir. Gürcistan da bu iş birliğimizin en verimli seyrettiği dost ülkelerdendir’’ dedi.‘’Kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir’’Gürcistanlı makamlarla, suç ve suçluları yakalamaya yönelik yapılan ortak çalışmaların önemine değinen Bakan Yerlikaya, ’’Nitekim, kabine dönemimizde Türkiye’ye getirilen 588 suçludan 243’ü Gürcistan’dan ülkemize getirilmiştir. Tiflis ziyaretimden sonra ise Gürcistan’dan ülkemize 54 şahsın teslimi gerçekleşmiştir. Bu sayılar, Gürcistan’la olan stratejik otaklığımızın, suç ve suçluyla olan mücadeledeki kararlılığımızın en güçlü göstergesidir. Bugüne kadar suç ve suçluya sınırlarımız içerisinde nasıl alan bırakmadıysak, sınırı aşan suçlulara da asla nefes aldırmayacağız. Er ya da geç; tıpkı diğer suçlularda olduğu gibi hepsini yakalayıp, adalete teslim edeceğiz. Bugün kıymetli dostum Geladze ile suçla mücadelede ve suçluların iadesi noktasında ortak irademizi daha da güçlendirerek yolumuza devam edeceğimizi ifade etmek isterim‘’ diye konuştu.