GÜNDEM - 25 Aralık 2025 Perşembe 12:10

MSB: "Suriye’de mücadele; istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır"

A
A
A
MSB: "Suriye’de mücadele; istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır"

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), "Son dönemde PKK/YPG/SDG’nin gerçekleştirdiği saldırılar Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve istikrarına zarar vermekte, mutabakat sürecini olumsuz etkilemektedir. Suriye’de mücadele birlik ve bütünlüğünü sağlamış, istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır" açıklamasında bulundu.


Milli Savunma Bakanlığı haftalık basın bilgilendirme toplantısı, ASELSAN’ın 50’nci kuruluş yılı kapsamında ASELSAN Gölbaşı Yerleşkesinde icra edildi. Basın bilgilendirme toplantısında açıklamalarda bulunan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, gündeme ilişkin gelişmeleri aktardı. Aktürk, Libya’ya dönüş sırasında meydana gelen uçak kazasında şehit olan Libya Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve beraberindeki askerî heyet üyeleri ile uçuş ekibine bir kez daha Allah’tan rahmet, Libya halkına başsağlığı ve sabır diledi.



TSK’ya yeni hava savunma sistemleri kazandırılacak


ASELSAN’ın kuruluşundan bugüne kadar savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltmaya ve oyun değiştirici teknolojiler geliştirmeye odaklandığını belirten Tuğamiral Zeki Aktürk, "ASELSAN; hava savunma sistemlerinden radarlara, elektronik harpten elektro-optik ve aviyonik sistemlere, komuta kontrolden silah sistemlerine kadar geniş bir yelpazede tasarlayıp ürettiği ve geliştirdiği sistemlerle ülkemiz ile dost ve müttefiklerimize gurur ve güven veren bir değer ve dünya çapında bir marka hâline gelmiştir. Cumhuriyet tarihimizin en büyük savunma sanayii yatırımı Oğulbey Teknoloji Üssü’nü hayata geçiren ve bugün 95 ülkede 100 bini aşkın ürünü aktif olarak kullanılan ASELSAN tarafından önümüzdeki dönemde muhtelif miktarda; Alçak İrtifa Radarı ALP 100-G’nin, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi HİSAR-A’nın, Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi SİPER ile 35 mm Modernize Çekili Topun Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırılması planlanmaktadır" ifadelerini kullandı.



4 PKK’lı terörist daha teslim oldu, Suriye Harekât Alanlarında imha edilen tünel uzunluğu 737 kilometre oldu


Türk Silahlı Kuvvetlerinin; Türkiye’nin varlığına yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 7 gün 24 saat esasıyla görev yaptığını söyleyen Aktürk bu kapsamda son haftada gerçekleşen faaliyetleri aktararak, "Barınma alanlarından kaçan 4 PKK’lı terörist daha teslim oldu. Sınırlarımızda ve ötesinde arazi arama-tarama; mağara, sığınak, barınak ile mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarına devam edildi. Menbic’de imha edilen 5 kilometre tünel ile birlikte, Suriye Harekât Alanlarında imha edilen tünel uzunluğu 737 kilometre olmuştur. Kademeli güvenlik sistemi ve teknoloji destekli tedbirlerle yasa dışı geçiş ve kaçakçılıkla mücadelenin aralıksız devam ettiği hudutlarımızda hafta boyunca; Yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 1’i terör örgütü mensubu olmak üzere 123 şahıs yakalanmış, 331 şahıs ise hududu geçemeden engellenmiştir. Böylece, yıl içerisinde sınırlarımızdan yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken yakalananların sayısı 9 bin 806, hududu geçemeden engellenen kişi sayısı da 65 bin 608 olmuştur. Yine, bu hafta içerisinde; Hakkâri hudut hattında yapılan arama-tarama faaliyetinde yaklaşık 24 kilogram uyuşturucu madde ele geçirilmiştir" ifadelerine yer verdi.


Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk’ün basın bilgilendirme toplantısı sonrasında Millî Savunma Bakanlığı, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularıyla ilgili açıklamalarda bulundu.



"Enkaz alanında uçuşa ait kara kutuya da ulaşılmış ve teknik inceleme süreci başlatılmıştır"


Libya heyetini taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili açıklama yapan Milli Savunma Bakanlığı, "23 Aralık’ta, Libya Genelkurmay Başkanı ve beraberindeki heyeti Ankara’dan Trablus’a götürmek üzere havalanan Falcon-50 tipi uçak elektrik arızası nedeniyle acil durum ilan etmiş; bunun üzerine Esenboğa Havalimanına geri dönüş prosedürleri başlatılmıştır. Uçakla radar temasının kesilmesi üzerine, Hava Kuvvetlerimize ait iki İHA, bir CN-235 uçağı ve bir arama kurtarma helikopteri derhâl bölgeye sevk edilmiştir. Yapılan arama çalışmaları sonucunda, uçağın enkazına Ankara’nın Haymana ilçesi kırsalında ulaşılmış; uçakta bulunan Libya Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, beraberindeki askerî heyet üyeleri ve uçuş ekibinin tamamının hayatını kaybettiği tespit edilmiştir. Enkaz alanında uçuşa ait kara kutuya da ulaşılmış ve teknik inceleme süreci başlatılmıştır. 24 Aralık’ta Libya’dan gelen resmî heyetle birlikte Sayın Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız ile Jandarma Kriminal Başkanı tarafından enkaz bölgesinde incelemelerde bulunulmuştur. Kazanın meydana geliş nedeni, devletimizin ilgili kurumları tarafından Libya makamlarıyla iş birliği içerisinde tüm yönleriyle ve titizlikle incelenmektedir. Meydana gelen elim uçak kazasında şehit olan Libya Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, beraberindeki askerî heyet üyeleri ve uçuş ekibine bir kez daha Allah’tan rahmet; dost ve kardeş Libya halkına başsağlığı ve sabır diliyoruz" ifadelerine yer verdi.


"Hava sahamızın kontrolü, 7 gün 24 saat esasına göre sağlanmakta ve bu konuda herhangi bir zafiyet bulunmamaktadır"


Bakanlık tarafından son günlerde Türkiye’nin farklı illerinde bulunan İnsansız Hava Araçları ile ilgili bilgilendirme yapılarak şu açıklama yapıldı:


"15 Aralık’ta Karadeniz yönünden hava sahamıza yaklaşan bir İHA, tespit edilmesinin ardından F-16’larımız tarafından takip edilmiş ve güvenli bir bölgede kontrollü bir müdahaleyle vurularak düşürülmüştür. Havada vurularak imha edilen İHA’nın enkazına, çok küçük parçalara ayrılarak geniş bir alana dağılması sebebiyle henüz ulaşılamamıştır. Balıkesir ve Kocaeli’de düşmüş hâlde bulunan İHA’lar incelenmektedir. İnceleme sonuçları kamuoyu ile paylaşılacaktır. Hava sahamızın kontrolü; radarlar, elektro-optik sensörler, kara, deniz ve hava unsurları ile NATO entegre yapısı dâhil olmak üzere çok katmanlı mimariyle 7 gün 24 saat esasına göre sağlanmakta ve bu konuda herhangi bir zafiyet bulunmamaktadır. Küçük, düşük irtifalı ve düşük radar kesitine sahip İHA’lar, yalnızca Türkiye’nin değil Avrupa ülkeleri dâhil tüm devletlerin karşı karşıya olduğu yeni nesil bir tehdittir. Bu tür hedeflere karşı müdahalede, sivil hava trafiği ve can güvenliği öncelikli olarak dikkate alınmakta ve en uygun unsur devreye sokulmaktadır. Sonuç olarak; bahse konu olaylar, bir hava savunma zafiyetinden ziyade, Ukrayna-Rusya arasında devam eden savaş sebebiyle artan İHA kullanımının bir yansımasıdır. Türkiye, İHA’lara karşı ilave tedbirler almakta, millî projeler ve müttefik entegrasyonlarıyla hava savunma kapasitesini sürekli geliştirmekte ve hava sahasının güvenliğini kararlılıkla sağlamaya devam etmektedir."



"Suriye’de mücadele, istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır"


Bakanlık, Suriye’deki son duruma ilişkin de bilgi paylaşımında bulundu ve yapılan açıklamada "Son dönemde PKK/YPG/SDG’nin gerçekleştirdiği saldırılar Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve istikrarına zarar vermekte, mutabakat sürecini olumsuz etkilemektedir. Suriye’de mücadele birlik ve bütünlüğünü sağlamış, istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır. Bölgesinde barış ve istikrar üretmeye çalışan Türkiye’nin tavrı nettir ve bu tavır herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye, bu doğrultuda Suriye hükümetiyle yakın iş birliğini sürdürmeye ve ‘Tek Devlet, Tek Ordu’ ilkesini desteklemeye kararlıdır" denildi.



"İsrail’in Türkiye’ye yönelik açıklamalarının ve bölgede gerilimi artırabilecek söylemlerinin, sahadaki gerçekler ve uluslararası hukuk çerçevesinde herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır"


Milli Savunma Bakanlığı son dönemde İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında gerçekleşen faaliyetlere ilişkin de açıklama yaparak şu ifadelere yer verdi:


"Son dönemde; İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin faaliyetlerini, gerçekleştirdikleri üçlü zirve sonrası yapılan açıklamaları ve zirvede alınan kararlar kapsamında dile getirilen askerî iş birliği girişimlerini dikkatle takip ediyoruz. Bahse konu girişimin askerî açıdan Türkiye’ye karşı bir tehdit oluşturması söz konusu değildir. Türkiye, bölgede istikrarın korunması ve diyalog ortamının sürdürülmesi yönündeki kararlılığını sürdürmektedir. İsrail’in Türkiye’ye yönelik açıklamalarının ve bölgede gerilimi artırabilecek söylemlerinin, sahadaki gerçekler ve uluslararası hukuk çerçevesinde herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır. Ülkemiz, NATO müttefikliği temelinde Ege ve Doğu Akdeniz’de yapıcı diyalogdan yanadır; ancak müttefiklik ruhuna aykırı adımların sahadaki durumu değiştiremeyeceği bilinmelidir. Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliği ve haklarına ilişkin tutumu nettir ve değişmezdir. Türkiye garantörlüğün kendisine vermiş olduğu yetkileri kullanmaktan bugüne dek geri kalmadığı gibi bundan sonra da geri kalmayacaktır. Sonuç olarak, Ege ve Doğu Akdeniz’de gerilimi artıran taraf Türkiye değil; dışlayıcı ve tek taraflı adımlar, oldubitti çıkarmaya yönelik yaklaşımlardır. Türkiye, bölgenin bir çatışma alanı hâline gelmesinden ziyade, iş birliği ve istikrar havzası olarak şekillenmesinden yanadır."



"Ülkemizin Ege’de gerçekleştirdiği uçuşlar uluslararası hava sahasında gerçekleştirilmektedir"


Yunanistan basında ortaya atılan ‘hava sahası ihlali’ iddialarının gerçeği yansıtmadığını açıklayan Bakanlık, "Hava sahası ihlali iddialarının temelinde Yunanistan’ın bugün ve tarihte örneği olmayan kara suları ve hava sahası yaklaşımındaki tutarsızlık yer almaktadır. Ülkemizin Ege’de gerçekleştirdiği uçuşlar uluslararası hava sahasında gerçekleştirilmektedir. Türkiye, Yunanistan ile tüm sorunları uluslararası hukuk, karşılıklı iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde diyalog ve müzakere yoluyla barışçıl yöntemler ile çözme eğilimindedir" açıklamasında bulundu.




MSB: "Suriye’de mücadele; istikrarlı ve müreffeh bir Suriye isteyenlerle istikrarsız, bölünmüş, güçsüz bir Suriye’den yana olanlar arasındadır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Evlerini su basan aile, geçici olarak lojmana yerleştirildi Samsun’un Terme ilçesinde yaşadıkları evi su basan bir aile, geçici olarak cami lojmanına yerleştirildi. Ailenin ihtiyaçlarının kaymakamlık ve belediye tarafından karşılanacağı bildirildi. Terme’nin Haydarağa Mahallesi’nde yaşayan 38 yaşındaki Tuncay Yılmaz, annesi 70 yaşındaki Ayşe Yılmaz ile birlikte eski bir evde ikamet ediyordu. Yapısal sorunları bulunan evin çatı, kapı ve ana duvarlarının zarar gördüğü, yağışlı havalarda su baskınlarının yaşandığı belirtildi. Son yağmurda evde bulunan eşyaların da zarar gördüğü öğrenildi. Yaşanan su baskınının ardından Yılmaz ailesi, Terme Kaymakamlığı tarafından geçici olarak mahalle camisinin lojmanına yerleştirildi. Lojmanda geçici olarak kalmaya başladıklarını ifade eden Tuncay Yılmaz, "Her yağmur yağdığında evimizi su basıyor. Yaşlı ve hasta annemle birlikte mecburen burada kalıyorduk. Son yağmur sonrası oluşan su baskını nedeniyle tüm eşyalarımız kullanılamaz hale geldi. Evde soba bile kuramıyoruz. Çatı da çökmek üzere. Duvarlar da su geçiriyor. Kaymakamlık tarafından geçici olarak cami lojmanına yerleştirildik. Önümüzde zorlu bir kış var" dedi. Babasının vefat ettiğini ifade eden Yılmaz, diğer 3 kardeşinin uzakta olduğunu ve kendilerini zor geçindirebildiklerini, hurda toplayarak ve annesinin yaşlı aylığıyla geçinmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi. Terme Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın(SYDV) aileye kira yardımı yapacağı, belediyenin ise yakacak ve diğer temel ihtiyaçlar konusunda destek sağlayacağı bildirildi. Yardım derneklerinin de sürece katkı sunacağı kaydedildi.
Malatya Malatya Valisi Yavuz’dan marka şehir vurgusu Malatya Kent Konseyi 11. Olağan Genel Kurulu bugün gerçekleştirildi. Kurul’da konuşan Malatya Valisi Seddar Yavuz, kentte deprem işinin artık bittiğini belirterek, Malatya markasının parlatılması gerektiğini söyledi. Nikah Sarayı’nda yapılan Kent Konseyi 11.Olağan Genel Kurulu’na Malatya Valisi Seddar Yavuz, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Baro Başkanı Onur Demez, kurum temsilcileri, oda ve vakıf başkanları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Genel Kurul toplantısında konuşan Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hasan Batar, Malatya’da ortak akıl sinerjisi oluşturduklarını söyledi. Batar, "Malatya Kent Konseyine gelen önerileri genel kurulumuza taşıyoruz. Önerileri merkeze aldık. 11.Genel Kurulumuz tavsiye niteliğinde kararlar alacak" dedi. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ise ortak akıl çerçevesinde geleceğin Malatya’sını inşa ettiklerini söyledi. Başkan Er, "Başta Sayın Valimiz olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlarımız, siyasi partilerimiz, başlı mensuplarımız ve şehre gönül vermiş siz kıymetli hemşerilerimizle birlikte ortak bir gelecek inşa ediyoruz. Attığımız her adımda, hayata geçirdiğimiz her projede sizlerin görüşlerini referans aldık. Önerilerinizi, eleştirilerinizi ve beklentilerinizi yol haritamızın merkezine koyduk. Herhangi bir şeye karar verirken Malatya halkının öncelikleri bizim için önemli oldu. Malatya’mız hepimizin bildiğimiz gibi yeniden ayağa kalkıyor. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekten çok büyük bir operasyon yapılıyor. Sadece Malatya değil, deprem bölgelerin tamamında büyük bir operasyon. Ama Allah’a hamdolsun, ilk başladığımız dönemlerde biraz sıkıntılarımız vardı. Allah’a şükürler olsun, Murat Kurum Bakanımızın gelişiyle birlikte Sayın Valimiz ile ele, kol kola verdik, gönül birlikteliği yaptık. Allah’a hamdolsun, bizler de bu şekilde iyi bir birliktelik yakalayarak, diğer kamu kurum kuruluşlarımızla birlikte ve siyasi partililerimizle, STK’larımızla çok ahenk ve bir uyum içerisinde çalışma prensibini oluşturduk ve bunu hayata geçirdi" şeklinde konuştu. Başkan Er, Malatya’ya Fırat Havzasından alternatif su kaynağı getireceklerini, projenin hazırlandığını söyledi. Dünya üzerindeki en büyük milletlerden bir tanesinin de şüphesiz Türk milleti olduğunu söyleyen Malatya Valisi Seddar Yavuz, "6 Şubat depreminden sonra hepimizin bir araya gelmesi, birlik, beraberlik, kardeşlik ve bir ekip ruhuyla çalışması gerekiyordu. Büyük milletlerin en önemli özelliği, büyük meydan okumalar ve sınavlar karşısında gösterdiği dirençtir. Dolayısıyla dayanıklılık testinden geçmeyen hiçbir şeyin güçlü olduğunu söyleyemeyiz. Devletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün imkanlarını bölgeye seferber etti. Ve geldiğimiz noktada başımızı kaldırın ve dimdik yürüyün. ‘En güçlüyüm, en zenginim’ diyen devletlerin altından kalkabileceği bir yük değil, bir organizasyon da değil. Dolayısıyla öylesine büyük başarılara alıştık ki, biz neredeyse yaptıklarımızı veya yapıyor olduklarımızı da itibarsızlaştırma konusunda maalesef algılara da yetişiyoruz. 104 bin konut ve iş yerini yapabilen, bunun yaklaşık 80 binini de cumartesi günü itibariyle teslim eden bir devletten bahsediyoruz. Malatya’da 500 bin nüfuslu yeni bir şehir kuruyoruz." ifadelerine yer verdi. Malatya markasının parlatılması gerektiğini dile getiren Vali Yavuz, "Konteyner kentleri istismar ettirmeyin. Bu şehrin normalleşmesi lazım. Ekonomik durumu iyi insanlar konteynerde oturmasının mantığı yok. Konteyner Kent sayısını azalacağız. Çıkmak istemeyen, direnenler ve bunu destekleyenler var. Ben bu kenti düşünüyorum. Bu şehrin olumlu düşünmeye ihtiyacı var. Şehrin takım olgusuna ihtiyacı var. Burası ego yarıştırma yeri değil. Bu başarı, Malatya’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Malatya ailesinin başarısı. Bizi geri götüren işlerden uzak duralım. Konteyner kentleri boşaltmaya gerideyiz. İnsanları ikna edelim. Adam son model arabayla orada kalmaya çalışıyor. İmkanı olmayana yardımcı oluyoruz. Çözülemeyecek sorun yok. Bu şehir 2022 yılından daha güvenli. İşimiz gece gündüz uyuşturucu ile mücadele. Zehir tacirleriyle mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor. Hırsızlık oranlarında düşüş oldu. Trafik kazalarını azaltamadık. Olmadık kazalar bizde meydana geliyor. EDS sistemini aktif ediyoruz, Malatya’yı en güvenli şehir haline getireceğiz. Şehri imar ve inşa ederken nesli ihmal etmiyoruz. Toplumu kurallara uymaya zorlamalıyız. Bin 235 sınıf yaptık. Daha da iyisini yapacağız. 2,5 milyarlık spor yatırımı yapılıyor, Malatya spor şehri oluyor. Sizlerden daha fazla aksiyon almanızı istiyorum. Siz bu şehrin eşrafısınız. Bizim amacımız; depremde sarsılmış insanların yüzünde tebessüm olmak istiyorum. Bu şehirde takım olma konusunda eksiklik var. Takım olmalıyız" diye konuştu.
Ankara Adalet Bakanı Tunç: "11. Yargı Paketi ile infazda eşitsizlikler giderildi" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 11. Yargı Paketi kapsamında ceza infaz sisteminde eşitsizlikleri gideren düzenlemenin hayata geçirildiğini açıkladı. Bakan Tunç, düzenlemeye ilişkin detayları sosyal medya hesabından paylaştı. Bakan Tunç’un sosyal medya paylaşımında, 31 Temmuz 2023 tarihi itibarıyla kapalı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yararlanabildiği daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik uygulamasından, aynı tarihte veya daha önce işlenen suçlar nedeniyle hükümlü olanların da faydalanabilmesinin sağlandığı belirtildi. Düzenleme ile suç tarihi itibarıyla benzer durumda olan hükümlüler arasında ortaya çıkan farklılıkların giderildiğini vurgulayan Tunç, infazda eşitlik ilkesinin güçlendirildiğini ifade etti. Tunç paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Bu kapsamda; 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenen suçlar bakımından; 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme, 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilme imkânı tanınmaktadır. Bu düzenlemenin temel amacı; Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde, hükümlünün iradesi dışında ortaya çıkan gecikmelerin, kişi aleyhine bir sonuca dönüşmesini engellemektir. Kasten öldürme suçlarının üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da kadına karşı işlenmesi, deprem nedeniyle bina veya diğer yapıların yıkılması, çökmesi ya da hasar alması sonucu meydana gelen öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, terör suçları ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar bu düzenlemenin dışında tutulmuştur." Bakan Tunç, ceza infaz kurumlarında gerekli hazırlıkların tamamlandığını ve bugün itibarıyla düzenlemeden faydalanacak hükümlülere ilişkin işlemlerin başlatıldığını da paylaşımında duyurdu.