EĞİTİM - 01 Nisan 2020 Çarşamba 09:32

(Özel) Atılım Üniversitesi ‘Canlı Platform’ ile uzaktan eğitim sürecine başladı

A
A
A
(Özel) Atılım Üniversitesi ‘Canlı Platform’ ile uzaktan eğitim sürecine başladı

Atılım Üniversitesi Rektörü Prof.

Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, “Üniversitelerde örgün eğitime ara verildiği noktada hemen harekete geçtik. Tüm öğretim elemanlarımıza yönelik lisanslı bir canlı yayın platformu satın aldık. Canlı platform da eklenince uzaktan eğitime başlayabilir hale geldik. Bütün öğretim elamanlarımız, normal ders saatlerinde canlı yayınla öğrencilere bağlanıp derslerini işlemeye başladılar” dedi.


Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede yayılım göstererek tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Korona virüs (Covid-19) salgınının Türkiye’de de görülmesiyle birlikte eğitim öğretime ara verildi. Yükseköğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç’ın, yaptığı açıklamayla 23 Mart tarihinde, eğitim öğretimin kesintiye uğramaması ve uygulamada birlik düşüncesiyle verilen bu ara sonlandırıldı ve uzaktan eğitime geçildiği açıklandı. Yaşanan süreci ve konu hakkında Atılım Üniversitesi’nin aldığı kararları değerlendiren Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, tüm öğretim elamanlarının kendi ders saatlerinde canlı platform yoluyla öğrencileriyle ders işlediğini açıkladı.


Üniversitelerde örgün eğitime ara verildiği süreçte hemen harekete geçerek canlı yayın platformu satın aldıklarını aktaran Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Üçtuğ, “Üniversitelerde örgün eğitime ara verildiği noktada hemen harekete geçtik. Tüm öğretim elemanlarımıza yönelik lisanslı bir canlı yayın platformu satın aldık. Zaten kullanmakta olduğumuz bir yardımcı platform vardı. Canlı platform da buna eklenince uzaktan eğitime başlayabilir hale geldik” diye konuştu.



“Okuldaki derslere göre daha çok katılım oldu”


Canlı yayın platformu üzerinden derslerin 30 Mart itibariyle başladığını söyleyen Üçtuğ, “30 Mart itibariyle bütün öğretim elamanlarımız, normal ders saatlerinde canlı yayınla öğrencilere bağlanıp derslerini işlemeye başladılar. Herhangi bir sıkıntı olmadı. Doğrusunu isterseniz, okuldaki derslere göre daha çok katılım oldu. Belki de öğrencilerimiz evlerinde sıkılıyorlardı, okulu özlediler. Bu ortam kendilerine sunulunca çok yoğun bir katılım oldu, teknik bir problem yaşanmadı. Tabii uygulamalı laboratuvar dersleri çok mümkün değil ama teorik derslerinin tamamında, ders saatlerinde aksaklık yaşanmadan, tüm üniversite çapında ve her düzeyde, lisans, yüksek lisans olarak canlı derslerle ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.



“Platformu bulduk, satın aldık ve adapte ettik”


Satın alınan canlı yayın platformunun kullanımının kolaylığından da bahseden Üçtuğ, “Bir iki tane uzaktan eğitim, lisansüstü programımız vardı. Onun haricinde kapsamlı bir deneyimimiz yoktu. Diğer üniversiteleri ve dünyayı araştırdık ve söz konusu platformu bulduk. Çok hızlı bir şekilde satın aldık, adapte ettik. Çok kolay kullanılabilen bir yazılım. Dünyada bu tür canlı, uzaktan toplantılar için kullanılan bir platform. Bu tür uygulamalara çok az aşina olan öğretim elemanlarımız bile çok kolay bir şekilde kullanmaya başladılar” şeklinde konuştu.



“Uzaktan eğitim, sınıf eğitiminin yerini üniversite düzeyinde alamaz”


Uzaktan eğitimin üniversitelerde yüz yüze eğitimin yerini tutamayacağını belirten Üçtuğ, virüs salgınının ortadan kalkıp örgün eğitime geçileceği süreçte ders tekrarlarının hızlıca tamamlanıp, sınavların kısa sürede yapılacağını aktardı. Öğrencilerin sene kaybına izin vermek istemediklerini aktaran Üçtuğ, sürecin belirsizlik taşıdığının da altını çizdi. Üçtuğ, “Tabii ki uzaktan eğitim, sınıf eğitiminin yerini üniversite düzeyinde alamaz. Üniversitenin farklı amaçları da var. Üniversite sadece ders görülen ortam değildir. Üniversite bir sosyalleşme ortamı, kişinin farklı biçimlerde kültür ve spor topluluklarıyla birlikte kendini geliştireceği bir ortamdır. Bu süreçte sadece uzaktan öğretim yapılabilir, uzaktan eğitim yapılamaz. Şu anda bir zorunluluk var. Bu zorunluluk karşısında da öğrencilerimizin dönem ve yıl kaybını göze alamayız. Bunu YÖK de bu şekilde açıkladı zaten. Umut ediyorum çok uzun sürmeyecek bir sürede uzaktan eğitimle devam edeceğiz. Şu an için sınavları bu kanalla yapmayı öngörmüyoruz. Bilebildiğim kadarıyla sınav güvenliğini sağlayacak bir uzaktan erişim platformu mevcut değil. O nedenle sadece derslerimizi işliyoruz, ödev verebiliyoruz, küçük değerlendirmeler, sözlüler yapıyoruz fakat asıl değerlendirmeye yönelik sınavı, üniversiteler açıldığında yapmayı öngörüyoruz. Umarım Haziran gibi salgın hafifler ve okullar açılırsa birkaç hafta tekrar yapmayı, teorik derslerde de kısa bir tekrar yapmayı öngörüyoruz. Uygulamalı dersleri, laboratuvarları, proje derslerinin tamamlanmasını öngörüyoruz. Eğitime yeniden başlandıktan sonra birkaç hafta içinde önce ara sınavların tamamlanmasını, sonrasında da yılsonu sınavlarını yaparak dönemi bitirmeyi düşünüyoruz. Şu an için bu bir öngörü. Haziran ayına geldiğimizde nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz” dedi.



“Atılım Üniversitesi olarak alabileceğimiz tüm önlemleri aldık”


Atılım Üniversitesinde görev alan öğretim elamanlarının da evden çalışma sistemine döndüklerini vurgulayan Üçtuğ, Türkiye’nin de içinde bulunduğu sıkıntılı süreçte YÖK Başkanı Saraç’la da zaman zaman görüştüklerini, “Kendisiyle çok fazla görüşme imkânımız olmuyor. Herkes bir yerlere kapanmış durumda. Ancak mesajlaşma üzerinden bilgi alabiliyoruz. Sık sık yayınlanan duyurular bize geliyor. O konuşmalardan da aldığımız izlenim mümkün mertebe teorik derslerin uzaktan eğitim yoluyla gerçekleştirilmesi. Daha sonra yapılamayan teorik dersler ile uygulamalı derslerin üniversite açıldıktan sonra yapılması. Bir belirsizlik var. Bu bizim için de dünyadaki herkes için de geçerli. Kimse 2-3 ay sonrasını öngöremiyor. İyimser bakmaya çalışıyoruz. Şu anda sadece bugünü yaşamak durumundayız. Atılım Üniversitesi olarak alabileceğimiz tüm önlemleri aldık. Öğretimimize yüzde 95’in üzerinde bir oranda devam ediyoruz. Yaz aylarına geldiğimizde neler olacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz” şeklinde aktardı.



“Öğrenciler uzaktan eğitimden mutlular”


Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerinin mutlu olduğunu aktaran Üçtuğ, bu süreçte ders çalışmayı ihmal etmemelerini de öğütledi. Öğrencilerinden, yaz aylarında yeniden kampüste buluşacakları günleri düşünerek moral depolamalarını isteyen Üçtuğ, “Öğrencilerimizden ilk aldığım intiba uzaktan eğitimden mutlular. Zaman kaybı yaşamayacaklar gibi görünüyor. Onlara vereceğim en önemli mesaj: ‘Canlı dersleri izlemeye devam edin, sıkılmayın, vazgeçmeyin. Umut ediyorum ki örgün eğitime döndüğümüzde hızlıca sınavları yapıp, dönemi kapatma yoluna gideceğimiz için ders çalışmaktan vazgeçmeyin. Nasıl olsa sınava çok var düşüncesine kapılmayın. Oluşan durumlara bir an önce adapte olarak derslerinize çalışmanızı istiyorum. Bizlerden gelecek açıklamaları bekleyin’. Öğrencilerimden, yaz aylarında yeniden kampüsümüzde, sınıflarımızda buluşabileceğimizi düşünmelerini istiyorum” aktarımında bulundu.


Öte yandan, dünyanın da içinde bulunduğu Covid-19 salgınıyla ilgili Üçtuğ, “Bütün ülkemize ve dünyaya sağlıklı mutlu huzurlu günler dilemek istiyorum. Bunun ötesinde yapabilecek başka bir şeyimiz yok gibi gözüküyor” mesajını verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize’de Hamsi Festivali’nin gözdesi ‘Hamsili su böreği ve hamsili döner’ oldu Rize’de 8. kez düzenlenen Hamsi Festivali’nde hamsi ile yapılan ürünler arasından hamsili su böreği ve hamsili döner büyük ilgi gördü. Rize Belediyesi tarafından geleneksel olarak gerçekleştirilen Hamsi Festivali’nin bu yıl 8’incisi düzenlendi. Festival öncesinde temizlenen hamsiler, programa saatler kala mangallarda pişirilmeye başlandı. Pişirilen hamsiler daha sonra ekmeklerin arasına konularak vatandaşlara tahin helvası ile servis edildi. Festivalde toplamda 2 ton temizlenmiş hamsi dağıtıldı. Hamsi almak için kuyruğa giren vatandaşlar hem güneşin hem de eğlencenin tadını çıkardı. Festivalde dağıtılan hamsiden çok kurulan stantlar dikkat çekti. İşletmeler ve kurumlar tarafından kurulan stantlarda hamsi ile yapılan yemekler rağbet gördü. Hemen her tezgahta hamsi koli ismi verilen hamsiden yapılan bölgeye özgü lezzet bulunsa da dikkat çekenler ise hamsili sezar salata, hamsili yaprak sarma, hamsili döner, hamsili gözleme hatta en dikkat çekicisi ise hamsili su böreği oldu. Döner tezgahında döner hamsiler herkesin fotoğraf karesine, hamsili su böreği ve hamsili sarma ise midesine yansıda. Festival çocuklar için kurulan şişme oyun parkı ve yerel konserlerle devam etti. "Bu yıl döner deneyelim dedik, güzel bir görüntü oldu’" Bu yıl festivale özel farklı bir ürün denemek istediklerini ve hamsi dönerinde bu şekilde ortaya çıktığını dile getiren döner ustası Mahmut Baş, "Hamsi zaten bölgemizin meşhur hamsisi. Izgarası, tavası hepsini yapıyorduk. Dönerini de yaptık. İnsanlarımız alışkın değil böyle şeylere ama bizde böyle bir görüntü yaptık. Güzel bir ürün çıktı ortaya. Görüntüsü ve tadı güzel. Herkesin hoşuna gidiyor" dedi. Festivalin gözdesi hamsili su böreği Hamsili su böreğinin hazırlanış aşamalarını anlatan Ekrem Orhon Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Nilda Dilay Dalkılıç "Hamsili su böreği, hamsili pazılı tava böreğimiz var. Hamsili su böreği yaparken ilk önce hamurumuzu açıyoruz. Hamsili iç harcımızı baharatlarımızla hazırlıyoruz. Ekliyoruz ve sonrasında kızartıyoruz" ifadelerini kullandı. Aynı okulun bir başka öğrencisi Ecrin Eylül Baş ise hamsilerle süslü yemeklerle dolu stantlarındaki ürünleri sıralayarak, "Tatlılarımız güzel, sarmalarımızı sevgi ile hazırladık, su böreğimiz var. Hepsini özenle yaptık. Hamsili su böreği çok fazla denenmiş bir şey değil. Birazda kendi kafamızda ürettik. Ama güzel rağbet göreceğimizi umuyoruz. Görenler ilk şaşırıyorlar ama denedikleri zaman yüzlerindeki ifadeye bakınca hoşlarına gittiğini düşünüyoruz. Yeni ürün Rize için de güzel olacak" dedi.
Rize Rize’de hamsi festivalinin gözdesi ‘Hamsili su böreği ve hamsili döner’ oldu Rize’de 8. kez düzenlenen Hamsi Festivali’nde hamsi ile yapılan ürünler arasından hamsili su böreği ve hamsili döner dikkatleri üzerine topladı. Rize Belediyesi tarafından geleneksel olarak gerçekleştirilen Hamsi Festivali’nin bu yıl 8’incisi düzenlendi. Festival öncesinde temizlenen hamsiler, programa saatler kala mangallarda pişirilmeye başlandı. Pişirilen hamsiler daha sonra ekmeklerin arasına konularak vatandaşlara tahin helvası ile servis edildi. Festivalde toplamda 2 ton temizlenmiş hamsi dağıtıldı. Hamsi almak için kuyruğa giren vatandaşlar hem güneşin hem de eğlencenin tadını çıkardı. Festivalde dağıtılan hamsiden çok kurulan stantlar dikkat çekti. İşletmeler ve kurumlar tarafından kurulan stantlarda hamsi ile yapılan yemekler rağbet gördü. Hemen her tezgahta hamsi koli ismi verilen hamsiden yapılan bölgeye özgü lezzet bulunsa da dikkat çekenler ise hamsili sezar salata, hamsili yaprak sarma, hamsili döner, hamsili gözleme hatta en dikkat çekicisi ise hamsili su böreği oldu. Döner tezgahında döner hamsiler herkesin fotoğraf karesine, hamsili su böreği ve hamsili sarma ise midesine yansıda. Festival çocuklar için kurulan şişme oyun parkı ve yerel konserlerle devam etti. "Bu yıl döner deneyelim dedik, güzel bir görüntü oldu’" Bu yıl festivale özel farklı bir ürün denemek istediklerini ve hamsi dönerinde bu şekilde ortaya çıktığını dile getiren döner ustası Mahmut Baş "Hamsi zaten bölgemizin meşhur hamsisi. Izgarası, tavası hepsini yapıyorduk. Dönerini de yaptık. İnsanlarımız alışkın değil böyle şeylere ama bizde böyle bir görüntü yaptık. Güzel bir ürün çıktı ortaya. Görüntüsü ve tadı güzel. Herkesin hoşuna gidiyor" dedi. Festivalin gözdesi hamsili su böreği Hamsili su böreğinin hazırlanış aşamalarını anlatan Ekrem Orhon Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencisi Nilda Dilay Dalkılıç "Hamsili su böreği, hamsili pazılı tava böreğimiz var. Hamsili su böreği yaparken ilk önce hamurumuzu açıyoruz. Hamsili iç harcımızı baharatlarımızla hazırlıyoruz. Ekliyoruz ve sonrasında kızartıyoruz" ifadelerini kullandı. Aynı okulun bir başka öğrencisi Ecrin Eylül Baş ise hamsilerle süslü yemeklerle dolu stantlarındaki ürünleri sıralayarak "Tatlılarımız güzel, sarmalarımızı sevgi ile hazırladık, su böreğimiz var. Hepsini özenle yaptık. Hamsili su böreği çok fazla denenmiş bir şey değil. Birazda kendi kafamızda ürettik. Ama güzel rağbet göreceğimizi umuyoruz. Görenler ilk şaşırıyorlar ama denedikleri zaman yüzlerindeki ifadeye bakınca hoşlarına gittiğini düşünüyoruz. Yeni ürün Rize için de güzel olacak" dedi. (HFD-
Şırnak Şırnak İl Emniyet Müdürü Sazak, Cizreli muhtarlarla ilçenin güvenlik ve asayişini masaya yatırdı Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak, Cizre İlçe Emniyet Müdürü Emre Tufan ile birlikte mahalle muhtarları ile bir araya gelip ilçenin güvenlik ve asayişini masaya yatırdı. Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Cizre Öğretmen Evi’nde düzenlenen toplantıda Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak ve Cizre İlçe Emniyet Müdürü Emre Tufan, merkez mahalle muhtarları ile bir araya gelip, ilçenin sorunlarını mahalle muhtarlarından dinleyip, bu sorunlarla ilgili ilgili birim yetkililerine talimat verdi. İlçenin güvenlik ve asayişinin masaya yatırıldığı toplantıda muhtarlar kendi mahallelerindeki sorun, talep ve düşüncelerini emniyet yetkilileri ile paylaşıp, sorunların çözümü konusunda destek istedi. "Cizre’nin daha güvenli bir şehir olması için çalışıyoruz" Yaklaşık iki saat süren toplantıdan sonra gazetecilere açıklama yapan Şırnak İl Emniyet Müdürü Volkan Sazak, birçok şehirden büyük olan Cizre’nin daha huzurlu, daha mutlu, daha güvenli bir şehir olması için gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. Sazak, "Huzurun şehri Şırnak dedik ve asayiş berkemal dedik. Bunu yaklaşık 94 gündür hem merkez Şırnak’ımızda, Cizre’mizde, Silopi’mizde, Beytüşşebap’ımızda, Uludere’mizde tüm ilçelerimizde uyguluyoruz" dedi. Cizre’de emniyet için yeni bir konsept oluşturduklarını belirten Sazak, "Bu oluşturmuş olduğumuz güvenlik stratejisi ile de Cizre’nin daha huzurlu, daha mutlu, daha güvenli bir şehir olması için elimizden geleni yapıyoruz" diye konuştu. "Uyuşturucuyu bitirmeye kararlıyız" Uyuşturucuyu bitirmede kararlı olduklarının altını çizen Sazak, "Bundan kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. İlimizde aranan şahıs kalmayacak, aranan şahıslar ile mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Suç işleyen hiç kimse Şırnak’ımızın sokaklarında, dışarıda gezemeyecektir. Asayiş, trafik ve kaçakçılıkla mücadele tedbirlerimiz ile en üst seviyede devam ediyoruz. Bizim çalışma sistemimiz halk odaklı ama hem vatandaşımızın hem de personelimizin memnuniyetini sağlayacak şekilde bir çalışma sistemimiz. İnşallah bunu da vatandaşlarımız ile omuz omuza devam ettireceğiz" dedi. "Notumuzu alıyoruz, gereğini yapıyoruz" Cizre muhtarları ile birlikte yaklaşık iki saatlik bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Sazak, "Ben her zaman söylüyorumdur, notumu alırım, gereğini yaparız. Notlarımızı aldık, güvenlikle ilgili çok güzel ve yerinde eleştirileri oldu. Muhtarlarımızın çok güzel tavsiyeleri oldu. Çünkü her zaman şunu söylüyorum, muhtarlarımız halkın içinde olan birinci seçilmişlerdir. Onlar halkın talepleri ile ilgili her şeyi bize ilettiler. Ve biz de bunları ilçe emniyet müdürümüze gerekli talimatımı iletiyorum. Önümüzdeki süreçte muhtarlarımızın bu taleplerini, 150 bin vatandaşımızın bu taleplerini en kısa sürede yerine getireceğimizden emin olsunlar. Halkımız bize destek olsun, biz halkımızın yanındayız. Cizre’mizin, Şırnak’ımızın, diğer tüm ilçelerimizin emrindeyiz. Omuz omuza şehri Nuh’un huzuru için çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" töreninde yaptığı konuşmada, "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi. "Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek" Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı: "Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek." "ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zeka tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu. "Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız" Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı. "Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi. "Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin" Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi: "Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz." "Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır" Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı. Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.