SAĞLIK - 29 Haziran 2020 Pazartesi 11:16

Pandemi dönemi çocuklarda yüksek tansiyona neden oluyor

A
A
A
Pandemi dönemi çocuklarda yüksek tansiyona neden oluyor

Pandemi döneminde çocuklarda hareketsizliğe bağlı olarak artan kilo alımı, yüksek tansiyon ve şeker metabolizması bozukluklarına yol açabiliyor.

Pandemi döneminde çocuklarda hareketsizliğe bağlı olarak artan kilo alımı, yüksek tansiyon ve şeker metabolizması bozukluklarına yol açabiliyor.


Pandemi döneminde çocuklarda hareketsizliğe bağlı olarak artan kilo alımı, yüksek tansiyon, şeker metabolizması bozuklukları ve kan lipidlerinin yükselmesine neden oluyor. Yenidoğan bebekler de dahil olmak üzere her yaştan çocuğu etkileyen yüksek tansiyon ise körlük, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliğine yol açabiliyor.


Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD ve Çocuk Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Kibriya Fidan Dünya, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, salgının çocuklar üzerindeki etkilerinin, yetişkinlere göre çok daha hafif olduğunu belirtti.


Çocukların ve yetişkinlerin bağışıklık sistem elemanlarının fonksiyonunun birbirlerinden farklılık gösterdiğini aktaran Fidan, “Nitekim bu virüs enfeksiyonuyla çocukların daha iyi başa çıktıkları hatta belirti göstermeden çok daha kolay taşıyıcılar olabildikleri düşünülmektedir. Ayrıca çocukların erişkinlere göre daha çok solunum yollarını etkileyen diğer viral enfeksiyonlara maruz kalmalarının; bu enfeksiyondan çocukları korunduğu tahmin edilmektedir. Virüs vücuda girerken kullandığı bir molekülün çocuklarda daha az; yetişkinlerde ise bu molekülün daha fazla bulunması ve hatta hipertansiyonu olanların ilaç kullanımına bağlı olarak bu molekülün miktarının artması çocuklarda bu enfeksiyonun neden daha hafif atlatıldığını açıklayabilmektedir” ifadelerini kullandı.


Fidan, Covid-19 sürecinde özellikle çocukların farklı olarak etkilendiğini vurgulayarak, “Biliyoruz ki son yıllarda özellikle gelişmiş toplumlarda şişmanlık oranın artması ile paralel olarak büyük çocuklarda ve ergenlerde hipertansiyon sıklığını da giderek artmaktadır. Pandemi döneminde sosyal izolasyon sonucu sıklıkla yaşanan hareketsizlik sonuçlarından biri olarak da hipertansiyon aşırı kilo alımı ile birlikte çocuklarda artan oranda görülmektedir. Pandemi döneminde sürekli evde olan, hareketsiz kalan ve dengesiz beslenen çocuklarda hem yüksek tansiyon sorunu hem de şeker metabolizması bozuklukları, kan lipidleri yükselmesi gibi sinsi hastalıkları artırabilmektedir. Elbette yüksek tansiyon kalp hastalıkları böbrek hastalıkları, hormonal hastalıklar gibi organik nedenlere bağlı olabilir. Özellikle, aile hikayesinde kan değerlerinin yüksekliği, geçirilmiş koroner arter hastalığı, obezite, sigara içimi, şeker hastalığı gibi risk faktörleri de varsa, çocuğun sağlığı daha da kötü etkilenebilir. Bunların arasında ilk kendini belli eden tansiyon yükselmesi olabilir. Yenidoğan bebekler de dahil olmak üzere her yaştan çocuğu etkileyen yüksek tansiyon, körlük, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliğine yol açabiliyor. Genellikle belirti vermeyen yüksek tansiyon, baş ağrısı, baş dönmesi, burun kanaması ve görmede bulanıklık şikayetleri ile kendini gösterebiliyor” açıklamasında bulundu.


Covid -19 pandemi döneminin özellikle çocuklarda korku ve endişeye neden olabileceğini de açıklayan Fidan, “Bu yaşanan stresin ve boşlukların yerini günümüzde teknolojik araçlar Akıllı telefonlar ile diğer teknolojik araçların sınırsız ve denetimsiz kullandırılmasının çocuklarda davranış bozukluklarına neden olabilmesi yanında hareketsiz yaşamın getirdiği kilo kontrolünün yapılamaması, obezite ve hipertansiyon gibi çok ciddi risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Özellikle pandemi döneminde eğitim sisteminin ve sınav sisteminin değişikliğe uğramasına bağlı olarak sınav stresi gibi aşırı heyecanların da çocuklarda hipertansiyona neden olabileceğini söyleyebiliriz. Bu nedenlerle ebeveyler ve biz çocuk hekimleri haklı olarak kaygılanmalıyız. Tansiyon yüksekliği genellikle çocuğun rutin muayenesi sırasında yani çocukta bir yakınmaya yol açmamışken belirlenmektedir. Ancak bazen de özellikle ani kan basıncı yükselmelerinde baş ağrısı, bulantı, kusma, kulak çınlaması, çarpıntı, aşırı terleme, yorgunluk hissi gibi belirtiler görülebilmektedir. Sonuç olarak belirti vermeden sinsice devam eden tansiyon yüksekliği pandemi dönemi ve sonrasında mutlaka dikkatle değerlendirilmelidir” ifadelerini kaydetti.


Ailelerin obezite ve hipertansiyona karşı bilinçli olmaları gerektiğini ifade ederek bu süreçte yapılması gerekenlere ilişkin bilgi veren Fidan, açıklamasını şöyle sürdürdü:


“Tansiyon yüksekliği; olup tedavi ve takibi olmayan çocuğun çok çeşitli sağlık sorunları yaşamalarına neden olacaktır. Aileden gelen genetik yatkınlığı olsa bile, çevresel faktörler kontrol edilerek birçok sorunun önlenebilmesi mümkündür. Bu faktörler arasında özellikle çocuğun enerji alımı ile fiziksel aktiviteleri dengelenmelidir. Mutlaka sedanter hayata son verip spor ve hareketli yaşama geçilmelidir. Büyük porsiyonlardan, fazla hamurlu, tuzlu ve şekerli besinlerden uzak tutulmalıdır. Kilosu fazla olan çocukların ailesinde genellikle birden fazla bireyin de fazla kilolu olduğu akılda tutulursa, ailenin tümünün beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmesi, evde yeni bir yemek düzeni ve diyet oluşturulması önemlidir. Bu konuda bir diyetisyen desteği almak faydalı olacaktır. Çocuğun sadece fazla kilolarından kurtulması ve sağlıklı bir fiziksel aktiviteye kavuşması yani yaşam tarzı değişiklikleri bile tansiyon yüksekliğinin gerilemesini sağlayacaktır. Stres ve kaygıdan uzak bir yaşam sadece hipertansiyon değil diğer bir çok hastalıktan da korunmanın önemli bir yoludur”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Fidan: “Irak’ın bölge ülkeleri ile entegre bir ülke olmasını arzu ediyoruz” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde yapılan görüşme sonrası gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan bir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz” ifadelerini kullandı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliğinde Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.“Terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ziyareti ile ilgili sorulan soruya cevap veren Fidan, “Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan’da yaptığı Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Irak İlişkileri açısından tarihi öneme haiz olmuştur. Bu ziyaret öncesinde çok sistemli ve yoğun bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bizim, özellikle Cumhurbaşkanımızın Irak vizyonunda belli parametreler var. Bunların başında Irak’ın yıllardır çatışmalarla, istikrarsızlıkla anılan bir ülke değil, kalkınma hamleleriyle, elindeki potansiyeli kullanan siyasal istikrar ve bölge ülkeleri ile entegre bir şekilde barışçıl Komşuluk ilişkileri içerisinde olan ir ülke olmasını bir her zaman için arzu ediyoruz. Bu vizyon doğrultusunda, bizler neler yapabiliriz, hep bunun arayışı içerisinde olduk. Bu ziyarette ve öncesinde yapılan çalışmalar, hem tehditleri hem fırsatları aynı anda masaya yatıran her ikisine de sistemli, kurumsal, kalıcı çözümler getirme amacı taşıyan bir ziyaretti. Öncesinde yapılan çalışmalarda başta terörle mücadele olmak üzere su konusu, enerji konusu ve kalkınma yolu konusunda temel anlaşma metinlerinin prensipte karara bağlanması konusu fevkalade önemliydi. Cumhurbaşkanımızın ziyareti esnasında 26 anlaşma imzalandı. Bunlar; ekonomi, enerji, terörle mücadele, su, gümrük ticareti gibi çok çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalardı. Biz bundan sonra hem terörle mücadele gibi tehditlerin olduğu alanlarda işbirliğimizi ilerletecek, hem de kalkınma yolu gibi çok somut projelerle 2 ülke arasındaki ilişkileri daha iyi bir noktaya taşıyacağız. Erbil ziyaretinde Cumhurbaşkanımız bölgesel yönetime destek mesajını yenilemiştir. Orayla olan komşuluk ve dostluk ilişkimiz fevkalade önemlidir. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız Erbil ve Bağdat arasındaki iyi istikamette seyretmesi konusunda önem vermektedir. Bu iki şehir arasındaki ilişkinin iyi olması federal başkentte bölgesel yönetimin ilişkilerinin iyi olması hem ülke istikrarı için hem de bölge güvenliği için önemli” dedi.Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir işbirliği olduğunu belirten Bakan Fidan, “Diğer taraftan Gazze ile ilgili soruya cevaben şunları söyleyebilirim bu konudaki çalışmalarımız kesintisiz devam ediyor. Hem Türkiye olarak hem de uluslararası toplum da bölgesel ortaklarımızla yaptığımız çalışmalar her geçen gün diplomatik mevzi insani mevzi kazanarak savaşımıza, mücadelemize devam ediyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyunda görünüyor bir kısmı görülmüyor. Özellikle devlet aktörleriyle yaptığımız çalışmalar gerçekten önemli bir yer tutuyor. Filistin’in devlet olarak tanınması konusunda Türkiye ve ortakları arasında yoğun bir iş birliği var. Hafta sonu Riyad’a yapacağımız ziyarette de işbirliği teşkilatı Arap ligi tarafından oluşturulan temas grubunun diğer üyeleriyle bir araya geleceğiz. Başka ülkelerle de bir araya gelip özellikle Filistin devletinin tanınması konusunda başka neler yapılabilir onunla ilgili çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha önce de söyledim eğer biz Filistin devleti başta olmak üzere önemli siyasal adımlar atmada uluslararası toplumu harekete geçirmekte başarısız olursak bu yaşadığımız 3. Gazze savaşı, ki en vahşi olanı, ne son olacak? Dolayısıyla bizim kalıcı çözüm getirmek için var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Diğer taraftan mevcut vahşetin durması insani yardımların sağlanması için de mevcut dostlarımızla, müttefiklerimizle, uluslararası toplumla çok alanda çalışıyoruz. Birleşmiş milletlerde arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, siyasi açıdan inanılmaz insanı bir çaba var. Sizin de gördüğünüz gibi dünya başkentleri ayağa kalkmış durumda. Bir önceki basın toplantısı vesilesiyle söylediğim gibi artık İsrail’in Gazze’ye işgali ve oradaki insanları öldürmesi, şehit etmesi, 35 bin insanın kanına girmesi meselesi ve işgale olan direniş artık İsrail ve Filistin arasındaki savaş olmaktan çıkmış dünyada ezenle ezilenlerin mücadelesi haline dönmüştür. Uluslararası sistemin kurucularıyla uluslararası sistem tarafından ezilen ve dışlanan aktörler arasındaki mücadeleye everilmiştir” şeklinde konuştu.“iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz”Filistin konusunda 2 devletli bir çözümü desteklediklerini ifade eden Winston Peters ise,“Çanakkale ve bu 100 yıldan daha uzun bir süre önce gerçekleşen olaylar genç bir ülke için felaketti. Bu felaket, şu anda bir ulus devlete dönüştü. Çok güçlü bir siyasi politika, dış politikayı da takip etti. Bu bize tek bir mesaj veriyor. Bu bölgedeki cömertlik, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize göstermiş olduğu cömertlik çok takdir ediliyor Yeni Zelanda halkı tarafında. Filistin Devleti ile ilgili olarak biz çok uzun zamandır iki devletli bir çözümü desteklemeye devam ediyoruz. Ancak bunu savaşın bugün sona ermesi çağrısını da tekrar ediyoruz. Bunu kalıcı bir barış için gerçekleştirmek istiyoruz. Geçici bir şey değil, 5-6 ay sonra tekrar gerçekleşecek bir çatışma değil, kalıcı bir çözüm olması gerektiğini düşünüyoruz. Filistin Devleti ile ilgili olarak ülkelerin büyük bir kısmından farklı düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.