ASAYİŞ - 10 Ekim 2024 Perşembe 11:25

Sağlık-Sen’den Dikkat Çeken Gazze Raporu: “Gazze’de 986 sağlık çalışanı öldürüldü”

A
A
A
Sağlık-Sen’den Dikkat Çeken Gazze Raporu: “Gazze’de 986 sağlık çalışanı öldürüldü”

Sağlık-Sen, işgalci İsrail tarafından Gazze’de uygulanan ve bir yıldır devam eden soykırımın birinci yıl dönümünde dikkat çeken bir rapor hazırladı. Gazze’deki 38 hastaneden 23’ünün tamamen hizmet dışı kaldığı belirtilen raporda, 146’sı doktor 260’ı hemşire olmak üzere 986 sağlık çalışanının öldürüldüğü kaydedildi.


Sağlık-Sen, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım savaşının birinci yılında İsrail’in uluslararası anlaşmaları ihlal ettiğini ortaya koyan bir rapor yayınladı. “Uluslararası Anlaşmalar Çerçevesinde Sağlık Hizmetlerinin Sürekliliği ve Sağlık Çalışanlarının Güvenliği” konulu bir raporu kamuoyu ile paylaşan Sağlık-Sen, bölgedeki sağlık hizmet sunumunun durumuna yönelik önemli verilere de dikkat çekti. “Gazze’de İsrail tarafından uluslararası anlaşmalar ihlal edilmekte ve sağlık çalışanlarının güvenliği ile sağlık hizmetlerinin sürekliliği, insani değerlerin korunması gibi kurallar yok sayılmaktadır” denilen raporda, savaşın özellikle sağlık tesislerinde geniş çaplı yıkıma yol açtığı vurgulandı.



“Gazze’de 986 sağlık çalışanı vefat etti”


38 hastaneden 23’ünün tamamen hizmet dışı kaldığını belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:


“Sağlık çalışanları da bu acımasız saldırılardan etkilenmiş olup, 146’sı doktor 260’ı hemşire olmak üzere 986 sağlık çalışanı vefat etmiş ve en az 310’u tutuklanmıştır. Sağlık hizmetlerindeki bu ciddi çöküş, vatandaşlara sunulan tıbbi hizmetlerin büyük ölçüde kısıtlanmasına neden olmuş, kısmen çalışmaya devam eden hastaneler ise yaralılar ve hastalarla dolup taşmaktadır.”


Basit yaralanmalar nedeniyle bile, alan ve temel tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle hayatını kaybedenlerinin sayısının giderek arttığı kaydedilen raporda, askeri saldırılar sırasında sağlık personelinin gözaltına alınmasının Gazze’deki sağlık sisteminin felakete yol açan çöküşüne katkıda bulunduğu vurgulandı.


Sudan’a da dikkat çekildi


Öte yandan Sudan’a da dikkat çekilen raporda, Sudan’da devam eden silahlı çatışmaların sağlık hizmet sunumunda önemli güçlüklere sebep olduğuna değinildi. Raporda, “Sudan’da hastane ve sağlık kurumlarına yapılan doğrudan saldırılar uluslararası raporlara yansımıştır. Sağlık tesislerinin yüzde 70’inin kullanılamaz durumda olduğu, çatışmalardan uzak alanlardaki sağlık kurumlarının da ciddi şekilde etkilendiği belirtilmektedir. Bu durum, sağlık çalışanlarının hastalara hizmet sunma kapasitelerini kısıtlamaktadır” denildi. Sudan sağlık sisteminin yaşadığı bu ciddi krizin hem sağlık çalışanları hem de hastalar için büyük bir tehlike oluşturduğu belirtilen raporda, ayrıca bölgede kolera gibi bulaşıcı hastalıkların artabileceğine dikkat çekildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır Valisi Zorluoğlu, şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi Diyarbakır’da 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla çeşitli programlar düzenlendi. Vali Murat Zorluoğlu, merkez Sur ilçesindeki Diyarbakır Müzesi’nde, darbe girişimi gününde ve sonrasında çekilen fotoğrafların yer aldığı "15 Temmuz Demokrasi ve Milli İrade" temalı serginin açılışını gerçekleştirdi. Açılışa katılanlarla fotoğrafları inceleyen Zorluoğlu, daha sonra Diyarbakır Orduevi’nde düzenlenen yemekte şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi. Zorluoğlu, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından yaptığı konuşmada, şehitlik mertebesinin önemine değindi. Şehitlerin, kahraman gazilerin ve onların ailelerinin devlet ve millet için çok kıymetli olduğunu belirten Zorluoğlu, "Ülkemiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin eşsiz destekleriyle yürütülen ’Terörsüz Türkiye’ hedefine doğru ilerliyor. Bu çalışmada çok büyük mesafe alındı ve birkaç gün önce terör örgütünün silahlarını teslim etme aşaması da başladı. Şehitlerimizin annelerine, babalarına, evlatlarına ve kardeşlerine buradan seslenmek istiyorum: Müsterih olunuz, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatıralarına, tertemiz mirasına leke konduramaz. Gazi kardeşlerim, sizler de müsterih olunuz. Gelinen bu noktada yaptığınız fedakarlıklar taçlanacak, vatanı ve milletiyle bölünmez Türkiye ülkünüz tam olarak inşallah gerçekleşmiş olacaktır. Türkiye’yi bu noktaya şehitlerimiz, gazilerimiz taşıdı. Her birinize minnettarız ve sizlerin hatırasını da asla çiğnetmeyeceğiz. Sizler milletimizin gönlünde ve devletimizin nezdinde en müstesna yerde olmaya kuşkusuz devam edeceksiniz" dedi. 40 yılı aşkın süredir devam eden terör saldırılarının ülkeye verdiğini belirten Zorluoğlu, "Terör eylemlerinden terör baronları faydalandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle ‘terör sektörü ve kandan beslenenler kazandı.’ Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını, bölgesinde ve dünyada güçlü devlet olarak var olmasını engellemek isteyenler kazandı. 40 yılı aşkın sürede 10 binlerce insanın hayatını kaybetti, binlerce asker, polis, güvenlik korucusu şehit oldu" diye konuştu. Vali Zorluoğlu, ülkenin refahı, ilin, bölgenin kalkınması için harcanabilecek 2 trilyon dolardan fazla paranın da maalesef bu yolda harcandığını dile getirerek, şunları ifade etti: "Bugün ’Terörsüz Türkiye’ vizyonuyla bu küresel oyunu, bu kirli tezgahı ve bu nifak hareketini bozuyoruz. Bugün Malazgirt, Çanakkale ve İstiklal Savaşı’nın ruhu yeniden şekilleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle ’Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin inşallah arifesindeyiz. Şafağın sökmesini bekliyoruz. Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polisimize, jandarmamıza, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı her zaman en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Milli İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen birlik, beraberlik ve kardeşliği muhafaza eden aziz milletimize Diyarbakır’dan şükranlarımızı arz ediyoruz. Bu vesileyle başta 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklar karşısında canlarıyla, kanlarıyla mücadele ederek destan yazan aziz şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize üstün, fedakarlık ve cesaretleri için milletim ve devletim adına şükranlarımı sunuyor, kendilerine sağlık, afiyet ve uzun ömürler diliyorum." İl Müftüsü Celal Büyük de programda şehitler için dua etti. Programa, 7. Kolordu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Gültekin Yaralı, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım, kaymakamlar ve kamu kurumlarının temsilcileri katıldı.
Bolu Grand Kartal Otel faciası davasında sekizinci gün tamamlandı: 21 müşteki ve tanık beyanda bulundu Grand Kartal Otel faciasına ilişkin 8’inci günde de devam eden duruşmada müşteki ve tanık sıfatıyla 21 kişi ifade verdi. Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, 8’inci gününde müşteki ve sanık beyanlarına devam edildi. Dün 10 kişinin beyanına başvurulurken, bugün ise toplam 21 müşteki ve tanığın beyanı alındı. "Üç sezondur yangın tatbikatı eğitimi almadım" Otelde ekmek ustası olarak çalışan Mehmet Gündüz tanık olarak verdiği beyanda, alevleri söndürecek bir şey bulamadıklarını, 3 sezondan bu yana ise yangın tatbikat eğitimi almadıklarını söyledi. Gündüz, "Grand Kartal’da ekmek ustası olarak çalışıyorum. Bu sene 4’üncü seneydi. Gece 11-12 arası mesai başlıyor benim. Sabah 8’de işim bitiyor. O gece benimle birlikte Fidan Kurt, Faysal, Yusuf vardı. 3-4 arası Yusuf Usta araya çıkıyor. Yusuf Usta bana ’yangın var’ dedi ve elimdeki işi bırakıp yangının olduğu alana baktım. Yangın söndürecek bir şey bulamadım. Yangın tüpünü göremedim. Faysal ve ben personel katlarına indik. Personeli kaldırdık, onlar yardımcı olsunlar diye. Misafirler için Yusuf Usta resepsiyona çıktı. Orada ne konuştular, ne oldu bilmiyorum. Faysal’ın elinde ne var ne yok bilmiyorum. Arada geceleri yemek yapardık ama o akşam yapmadık. Grillplate şov alanın içinde. Sabit benmari şov alanın dışında. Yangın alarmı duymadım. Yangın tüpünü fotoğrafta gördüm. Daha önce gördüm ama o akşam görmedim. Ben üç sezondur yangın tatbikatı eğitimi almadım. Şov alanında gece çalışma yapılmaz. Grillplate üstünde bulunan davlumbazda yağmurlama sistemi yok. Yangın merdiveni otelin içindekini biliyorum" dedi. "Mutfakta yangın tüpü görmedim" Grand Kartal Otel’de kahvaltı bölümünde çalışan Fidan Kurç, tanık olarak verdiği beyanda, yangın sırasında mutfakta yangın tüpü görmediğini belirtti. Kurç, "09.12.2024 tarihinde Grand Kartal’da çalışmaya başladım. Gecede iki ekmekçi, iki kahvaltıcı vardık. Yangını Yusuf Karahanlı’nın söylemesi üzerine fark ettim. Gece 12 gibi işe başlarız. Bazen yemek yapıp yiyoruz. O gece yemek yemedik. Çok uzaktan parlamasını fark ettim, mutfakta yangın tüpü görmedim. Tüp olsaydı bile müdahale edemezdim, çünkü eğitimini almadım. Yangını görünce hemen çıktım mutfaktan ve Reşat Bölük’ü arayıp yangını haber verdim. Arkadaşlarımızın katlarına indim, haber vermek için. Yusuf Karahanlı resepsiyona gitti, herkesi haberdar etmek için. 03.36’da 112’yi aradım. Yangından yarım saat sonra 112’yi aradım. Dördüncü kattan birinci kata indim. Garaj kapısından çıktım. Çıktığımda personel oradaydı ve kimse yardım etmek için çalışmıyordu. Yangına bakıyorlardı. Emir Aras, Emine Hanım, bunlar emir ve talimat veriyordu. Yangın müdahale ekibi kurulup kurulmadığını bilmiyorum. Alarm sistemi duymadım, yağmurlama sistemi yoktu. Personel garaj kapısının çıkışında sigara içerdi. 2. ya da 3. katta sigara odası vardı, orada da yangın sensörü yoktu. Grillplate 12 buçukta açılmaz. Grillplate ve benmari cihazları sabah 6’da açılır. White Fox faaliyetteydi. Orası ile bağlantımız yoktu. Orada çalışan arkadaşlarla asansörde karşılaşıyorduk. Çalıştığımız cihazlar için eğitim verilmedi. Grillplate de kullanıyorum, benmari kullanıyorum. Şov alanında da iki ocak vardı, kullandığımız" diye konuştu. "Resepsiyonisti uyardım. ’Yangın var, butona bas!’ dedim" Otelin mutfak bölümünde ekmek ustası olarak çalışan Yusuf Karahanlı, tanık olarak verdiği beyanda yangını fark edince resepsiyonistten yangın butonuna basmasını istediğini ifade etti. Karahanlı, "O gece saat 11 sularında işe başladım. Fidan Kurç, Mehmet Gündüz ve Faysal vardı. Mehmet Usta benden farklı işler istedi, onları da teslim ettim. Yaptıklarımı pişirdim. Tepsileri mutfağa götürürken dumanı fark ettim. Dumanın nereden geldiğini çözemedim. Mutfağa gelip ’Yangın var!’ diye seslendim. Mehmet Usta, Faysal ve Fidan alt katlara inip personeli uyarmaya gitti. Ben o sırada resepsiyona çıktım ve resepsiyonisti uyardım. ’Yangın var, butona bas!’ dedim. O, bilmediğini söyledi. ’Bilmiyorsan müdürünü ara, şefini ara.’ dedim. Sonra aşağıya indim. Garaj kapısına dışarıdan gittim. İçeriden kimin açtığını bilmiyorum. Sonra hep birlikte otelin önüne çıktık. Şov alanının yerden yüksekliğinden fazlaydı yangın. Eğitim verilmedi, tatbikat yapılmadı. Şov alanında gece çalışan olmaz, sadece sabah kahvaltıda çalışanlar olur. Ben ve Mehmet Gündüz ekmek ustasıyız, Faysal ve Fidan Kurç 12’de başlar. Ben 3-4 arası tüm işlerimi hallederim, sonra molaya çıkarım. Grillplate’in gece çalıştığını görmedim, sabah kahvaltı saatinde çalıştığını gördüm. Mutfaklardan Reşat Bölük sorumlu. Bu cihazların temizliğinden steward’lar sorumlu. Denetimini aşçıbaşı yapar. Grand Kartal’da elektrik teknikerlerini olaydan sonra tanıdım. Zeki Yılmaz’ı otelin genel müdürü olarak biliyorum. Emir Aras’ı patron olarak biliyorum. Ceyda Hacıbekiroğlu otelde emir talimat vermiyordu. Elif Aras’ı da patronun kızı olarak biliyorum. 03.06’da şov alanına girdim ama hiç koku falan duymadım" ifadelerini kullandı. "Benim muayenemde yangınla ilgili konular uygunsuz olarak tespit edildi" Türk Standartları Enstitüsü’nde (TSE) asansör muayene uzmanı olarak görev yapan Taha Mermer, kendi denetimlerinde otelde uygunsuz raporu verdiğini belirtti. Mermer, "TSE’de asansör muayene uzmanı olarak çalışıyorum. 2018 yılında asansör kontrolü yaptım ve o tarihte uygunsuz olduğunu tespit ederek form düzenledim. Sonrasında 4-5 farklı arkadaş farklı tarihlerde kontrol yaptı. Onlar da tespit edilen uygunsuzluklar forma işaretlendi. Mavi hafif kusurlu, sarı kusurlu, kırmızı uygunsuz, yeşil uygun anlamına gelir. Mavi ve yeşil etiketler takılan asansörlerde kullanıma devam edilir. Mavi etiket 1 sene kullanıma devam edebilir. Sarı kusurlu 120 gün, kırmızı da 60 gün süre tanınır. Bu sürelerin bitiminde tekrar kontrol yapılır. Eksikler giderilmemişse yeniden form hazırlanarak ilgili yerlere bildiriyoruz. Tanığın savcılık ifadesi okundu. Grand Kartal’daki benim muayenemde yangınla ilgili konular uygunsuz olarak tespit edilmiş. Benden sonraki kontrollerde bu durum uygun olarak tespit edilmiş" ifadelerine yer verdi. Gece saat 00.00’da biten duruşmaya 15 Temmuz Demokrasi ve Birlik Günü’nün tatil olması sebebiyle çarşamba günü saat 09.00’a kadar ara verildi.