EKONOMİ - 16 Ekim 2025 Perşembe 09:47

TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "FAO verilerine göre yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor"

A
A
A
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "FAO verilerine göre yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "FAO verilerine göre yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor" dedi.


TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kurulduğu 16 Ekim’in tüm dünyada Dünya Gıda Günü olarak kutlandığını ve bu yıl FAO’nun 80’inci kuruluş yıldönümü olduğunu hatırlattı. Bu yıl Dünya Gıda Günü’nün ‘Daha iyi gıdalar ve daha iyi bir gelecek için el ele’ teması ile kutlandığını belirten Bayraktar, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ‘yeterli gıdaya ulaşabilme hakkı’ şeklinde ifade edilen gıda hakkı en temel ihtiyaçtır. Ancak açlığın yaşandığı bir dünyadayız. FAO verilerine göre yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. 2,8 milyardan fazla insan sağlıklı beslenemiyor. Beş yaş altı çocukların yaklaşık yüzde 22’si yaşına göre çok kısa boylu, yüzde 7’sinin de boyuna göre kilosu çok düşük durumdadır. Bu veriler tüm bireylerin sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişim hakkına sahip olmadığını, küresel boyutta gıda sistemlerinin kırılgan bir yapıda olduğunu ve dayanışmaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Küresel boyutta yaşanan açlık sorununu çözebilmemiz için el ele hep birlikte dayanışma ve işbirliği yapmamız gerekiyor. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör el ele vererek daha güçlü ve adil bir gıda sistemi oluşturmalıdır" dedi.



"Tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 19’u israf ediliyor"


Açlıkla mücadele için gıda sistemlerinin dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi, eşitsizliklerin ele alınması ve herkes için uygun fiyatlı ve erişilebilir sağlıklı beslenmenin sağlanması gibi çok yönlü bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğine dikkat çeken Bayraktar, "Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir. Üretilen gıdanın dengeli dağıtılması, gıda kayıp ve israfın en aza indirilmesi de büyük önem taşıyor. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 19’u israf ediliyor. Gıdaların yüzde 13’ü hasat ve lojistik aşamasında kaybediliyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır. Gıda israfının önlenmesi sürdürülebilir bir gelecek için kritik önem taşıyor. Ülkemizde günde 12 milyon ekmeğin çöpe gitmesinin ve dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’unun henüz rafa çıkmadan kaybolması büyük bir sorundur. Gıdayı israf edecek lüksümüz yoktur" dedi.



"Her yıl kontamine gıdalar nedeniyle 420 bin kişi hayatını kaybediyor"


Bayraktar şunları kaydetti:


"Sağlıksız beslenme, gıda dağıtımındaki adaletsizlik, aşırı ve dengesiz gıda tüketimi nedeniyle 2,5 milyar yetişkin ve 37 milyon 5 yaş altı çocuk aşırı kilolu durumdadır. Her yıl 600 milyon kişi kontamine gıdalar nedeniyle hastalanıyor, 420 bin kişi hayatını kaybediyor. Beslenme konusunda yaşanan bu çelişki, dünyada yeterli gıda maddesi bulunmasına rağmen gıdaya ulaşılabilirlikteki güçlüğü açıkça ortaya koyuyor. Sağlıklı ve yeterli beslenmeyi sağlamak için yeterli ve sürdürülebilir tarım sektörüne ihtiyaç vardır. Çiftçisi üretmeyen ülkelerin açlık ve yetersiz beslenme sorunu yaşaması kaçınılmazdır. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, üreticinin emeğinin karşılığını almasıyla mümkündür."



"Genç nüfusun tarıma teşviki sektörün geleceği için hayati öneme sahip"


"Çiftçilerimiz, gıda zincirinin ilk halkasını oluşturan en kritik aktörlerdir" diyen Bayraktar şöyle devam etti:


"Üreticilerin emeğinin karşılığını alması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, destekleme politikalarının güçlendirilmesi ve genç nüfusun tarıma teşviki, sektörün geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Tarımsal gelirlerin istikrara kavuşması, hem kırsal yaşamın sürdürülebilirliğini hem de ülke ekonomisinin direncini artıracaktır. Tarımsal üretim üstü açık bir fabrika gibi iklim şartlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu sene yaşanan doğal afetler birçok ürünü büyük ölçüde etkiledi ve sektördeki koşulları ağırlaştırdı. 2025 yılı ülke tarımı açısından tam anlamıyla bir doğal afet yılı oldu. Çiftçilerimiz verilecek desteklerle ayakta kalacak, gelecek yılki üretimini planlayabilecektir. Tarım sektörü, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığının ve gıda güvencesinin temel dayanağıdır. Üretimin sürekliliği, doğal kaynakların korunması ve kırsal kalkınmanın güçlendirilmesiyle mümkündür. Tarımsal üretim sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve toplumsal istikrar meselesidir. Üreticilerimizin alın teri dökerek elde ettikleri ürünlerinin değerini bulduğu, refah seviyesinin yükseldiği, gıda güvencesinin sağlandığı, açlık sorunun olmadığı bir Türkiye ve dünya dileğiyle Dünya Gıda Günü’nü kutluyorum."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tunceli Tunceli’de tarım yatırımları ikiye katlandı Tunceli Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Yatırımları Destekleme Programı kapsamında kırsalda üretimi güçlendirmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. 2024 yılında 24 proje tamamlanırken, 2025 yılı için proje sayısı iki katına çıkarılarak 48’e yükseltildi. Toplam yatırım tutarı ise 273,5 milyon TL’ye ulaştı. Tunceli Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, üreticilerin gelir düzeyini artırmak, tarımsal altyapıyı güçlendirmek ve kırsal bölgelerde istihdamı desteklemek amacıyla önemli projelere imza attı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle yürütülen Kırsal Kalkınma Yatırımları Destekleme Programı çerçevesinde, hayvancılıktan su ürünlerine, tarımsal ürünlerin işlenmesinden bireysel sulamaya kadar geniş bir yelpazede yatırımlar hayata geçirildi. Kent genelinde yürütülen projelerle hem üretim kapasitesi hem de tarımsal çeşitlilik artarken, kadın ve genç üreticilerin kırsal kalkınma süreçlerine aktif katılımı da güçlendirildi. 2024’te 24 proje tamamlanırken, 2025 yılında proje sayısının iki katına çıkarılmasıyla Tunceli tarımında yeni bir büyüme döneminin başlaması hedefleniyor. 2024 yılında yapılan yatırımların ayrıntılarını paylaşan Tunceli Tarım ve Orman İl Müdürü Yavuz Suat Pala, "Tarım İl Müdürlüğü olarak kırsalda üretime destek olan tüm üreticilerimizi, kadınlarımızı, gençlerimizi desteklemek için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Yatırımları Destekleme Programları kapsamında projelerimizi yürütüyoruz. Bu kapsamda 2024 yılında toplam 24 projemizi tamamladık, bu projelerin toplam proje tutarı 57 milyon TL; bunun 28,5 milyon TL’si hibe olarak üreticilerimizin hesaplarına yattı. Bu projelerin 5’i ekonomik yatırımlardır. 490 ton kapasiteli su ürünleri tesisi, ikincisi tarımsal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, depolanması (Merkez OSB’de yaptığımız) Çemişgezek’te Tohum Eleme Tesisi Modernizasyonu, Pertek’te 370 baş küçükbaş ağılı ve 560 baş büyükbaş ağılı hayata geçirildi. 2024 yatırımlarının 13 tanesi altyapı yatırımlarımız ve kalan 6 projemiz bireysel sulama yatırımları olarak hayata geçirildi" şeklinde konuştu. "2024 yılında 24 olan projeleri 2025 yılında 48’e yükselttik" Hayata geçirilen projelerin 2025 yılında 2 katına çıkarıldığını belirten Müdür Pala, "2025 yılına bakacak olursak; 2024 yılında 24 olan projeleri 2025 yılında 48’e yükselttik. Toplam proje tutarımız ise 273,5 milyon TL. Bunun 136,7 milyon TL’lik kısmı hibe olarak üreticilerimizin hesaplarına yattı. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak üreticilerimizi yüzde 50 oranında destekledik. Bu projeleri 3 ana başlıkta sınıflandırabiliriz. 14 projemiz ekonomik yatırım olarak hayata geçirildi. 2 tanesi Mazgirt’te, 2 tanesi Ovacık’ta, 2 tanesi Pertek’te ve 1 tanesi Çemişgezek’te olmak üzere 7 tane büyükbaş hayvan ağılı hayata geçirildi. Aynı zamanda 2 tanesi Çemişgezek’te, bir tane merkezde ve bir tane de Pertek’te olmak üzere 4 tane su ürünleri tesisi hayata geçirildi. Biri Mazgirt’te, diğeri Çemişgezek’te olmak üzere 2 tane küçükbaş hayvan ağılı hayata geçirildi. Mazgirt’te su ürünleri teknoloji yenileme projesini de 2025 yılında hayata geçirdik. Toplam 26 projemiz altyapı yatırımları, 8 projemizi de bireysel sulama yatırımları olarak hayata geçirdik. Bu bireysel sulama yatırımlarından 5 tanesi Pertek’te 2 tanesi Mazgirt’te ve bir tanesi Ovacık’ta hayata geçirildi. Bireysel sulamayı desteklerken toplam 279 dekarlık alanı modern bir sulama sistemine kavuşturduk. Bu projelerimizle su tasarrufu sağlarken sulamada verimliliği hedefledik" dedi.
İzmir Afet bilincine sanal gerçeklik desteği Yaşar Üniversitesi Sanal Gerçeklik (VR) Laboratuvarı ekibi, üniversite öğrencilerinin de katkılarıyla, afet bilincini artırmak ve muhtemel bir deprem öncesinde doğru hazırlık alışkanlıklarını kazandırmak amacıyla "Deprem Çantası Hazırlama Simülasyonu" adlı sanal gerçeklik deneyimini geliştirdi. Kullanıcılar, sanal gerçeklik (VR) gözlüğü ile sanal ortamda oluşturulan bir evin salonunda dolaşarak deprem çantasına koyulması gereken eşyaları buluyor, bilgi alıyor ve çantaya yerleştiriyor. Yaşar Üniversitesi Medya Merkezi VR Lab. ekibi, öğrencilerle birlikte geliştirdiği sanal gerçeklik deneyimi ile toplumsal farkındalığı kalıcı hale getirmeyi hedefledi. Geliştirilen uygulamada; kullanıcıların sanal ortamda oluşturulan bir evin salonunda, deprem çantasına koyulması gereken eşyaları bulması bekleniyor. Her objenin üzerine gelindiğinde, o eşyanın kritik önemi ve deprem sonrasında hangi durumlarda işe yarayabileceği hakkında detaylı paneller açılıyor. Örneğin, düdüğün enkaz altında ses duyurmak için ne kadar kritik bir araç olduğu bu paneller aracılığıyla anlatılıyor. Kullanıcılara ayrıca deprem çantasında bulunması gereken temel eşyaların bir listesi sunuluyor. Böylece kişi, eksiklerini fark ediyor ve listeyi tamamlamaya çalışıyor. Uygulamayı VR gözlükleriyle deneyimleyen kullanıcın hem görsel hem de işitme olarak ortama tamamen dahil oluyor. Bu yöntemle sadece bilgi aktarılmıyor, kullanıcı öğrendiklerini adeta yaşıyor. Afet refleksinin gelişmesini sağlıyor Tüm eşyaların doğru şekilde toplanmasıyla deneyimi başarıyla tamamlayan kullanıcı, deprem çantasını nasıl doğru hazırlayacağını birebir yaşayarak öğreniyor. Bu çalışma, sanal gerçeklik teknolojisinin etkileşim gücünü eğitimle birleştirerek farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Özellikle gençler ve öğrenciler arasında afet bilincini artırmak amacıyla tasarlanan proje, gerçek bir depremi beklemeden, güvenli bir ortamda doğru reflekslerin geliştirilmesini sağlıyor. Deneyimsel öğrenme yöntemi Simülasyon, bilgi ve becerinin uygulama, hatırlama ve deneyimleme yoluyla öğrenildiği deneyimsel öğrenme modeline dayanıyor. Bu pedagojik yöntem, öğrenilen bilginin kalıcılığını artırıyor ve kriz anında doğru davranışların otomatikleşmesini destekliyor.