GENEL - 14 Eylül 2020 Pazartesi 14:14

Yunanistan’ın foyası ortaya çıktı

A
A
A
Yunanistan’ın foyası ortaya çıktı

Hollanda televizyon kanalı NOS, “Yunanistan’ın göçmenlere eziyet edip eşyalarına ve paralarına el koyduktan sonra onları güvensiz botlarla denize bıraktığı” haberlerinin doğru olmadığını iddia eden Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in foyasını meydana çıkardı.

Hollanda televizyon kanalı NOS, “Yunanistan’ın göçmenlere eziyet edip eşyalarına ve paralarına el koyduktan sonra onları güvensiz botlarla denize bıraktığı” haberlerinin doğru olmadığını iddia eden Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in foyasını meydana çıkardı.


Kanalın Türkiye muhabiri Mitra Nazar tarafından hazırlanan “Göçmenler Yunan topraklarından toplanıp denize atıldı” başlıklı haberde, Yunanistan tarafından işkence edilip bütün eşyalarına ve paralarına el konulan göçmenlerin, motorları tahrip edilmiş ve delinmiş botlarla denize bırakılıp ölüme terkedilme görüntülerine yer verildi.


Türk Sahil Güvenlik tarafından kurtarılan göçmenler, Yunanistan tarafında “şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar” tarafından kendilerine “hayvan gibi muamele edildiğini” anlattı.


Haberde, Avrupa Birliği ve üye devletlerin bu konuda Yunanistan’a sessiz kalmasının endişe verici olduğu belirtilerek, bu sessizliğin “Yunanistan’ın AB için kirli işleri yapıyor olması” ile açıklanabileceği ifade edildi.


Hollanda televizyon kanalı NOS’ta yer alan haberde şunlar kaydedildi:


“Yunanistan uluslararası hukuku ihlal ediyor”


Yunanistan’ın Midilli ve Sisam adalarına ulaşan göçmenler, tutuklandıklarını ve şişme botlarla denize geri atıldıklarını söylüyor. Bu sözde "geri püskürtmeler" uluslararası hukuka aykırı. Yardım kuruluşları da bu konuda uyarılarını artırıyor.


Göçmenlerin kendi çektiği videolar ve fotoğraflar, salların üzerlerinde maskeli adamlar bulunan tekneler tarafından nasıl itildiklerini gösteriyor. Diğerleri, botlarının patlatıldığını veya motorlarının tahrip edildiğini söylüyor.



“Yunanistan denizde şiddeti artırdı”


Geri püskürtmeler yeni değil; özellikle Yunanistan ile Türkiye arasındaki kara sınırında yıllardır oluyor. Ancak yardım örgütü Josoor’dan Natalie Gruber, geri püskürtmelerin bu yılın Nisan ayından bu yana, denizde kullanılan şiddet gibi, önemli ölçüde arttığını söylüyor. “Şişirilebilir botlar yeni bir trend. Denizde yakalanan insanlar bunların üzerlerine bindiriliyor, fakat şimdi gitgide adalarda bulunan daha fazla insan da Denize geri götürülüyor ve kayıt olmadan orada bırakılıyorlar.”



“Türk Sahil Güvenlik kurtarıyor”


Türk Sahil Güvenlik yetkilileri bunun neredeyse her gün yaşandığını söylüyor. Muhabir Mitra Nazar, burada neler olduğunu göstermek için iki gün boyunca Sahil Güvenlik’e katıldı. Geçen hafta 16 Somalili ile birlikte Yunanistan ile Türkiye arasındaki deniz sınırında Türk Sahil Güvenlik birimi tarafından şişme bir bottan alınıp kurtarılan 19 yaşındaki Somalili Sumaya ile de konuştu.


Sumaya, Midilli’ye kaçakçılar aracılığıyla bir gün önce geldiklerini belirterek, birkaç saatliğine muhtemelen adanın kuzey tarafında karaya çıkarıldıklarını söylüyor. Bu yılın başlarında kendisi için bir gelecek görmediği için Somali’den ayrılan Sumaya, "Polis olduklarını düşündük. Emin değiliz, yüzleri tamamen maskeliydi. Belki de orduydu" dedi.



“Yunanistan’da bizi dövdüler, hayvanmışız gibi davrandılar, eşyalarımızı, paralarımızı aldılar”


Sumaya, bir minibüsle denize götürüldüğünü ve bir tekneye bindirildiğini söyledi: "Bizi dövdüler, erkek, kadın, umurlarında değildi. Hayvanmışız gibi davrandılar. Tüm eşyalarımızı, telefonları, paraları, kıyafetleri aldılar. Sonra bizi denize götürdüler."


Sumaya, şişme botun bu noktada ortaya çıktığını, onlara konulduklarını ve ardından açık denizde bırakıldıklarını söylüyor.


Sumaya’nın hikayesi, geri püskürtmeleri belgeleyen New York Times gazetecileri ve çeşitli yardım kuruluşları tarafından bildirilen, diğer göçmenler tarafından yapılan açıklamalarla tutarlı.


Türkiye’de Filistinli Amjad da teknesinin nasıl çekildiğini anlatıyor ve o sırada çektiği görüntüleri gösteriyor.



“Yunanistan’ın tutumu endişe verici; uluslararası anlaşmaları hiçe sayıyorlar, insanların hayatını tehlikeye atıyorlar.”


Yardım örgütü Josoor’dan Gruber bunu endişe verici buluyor: “Geri püskürtmeler her zaman yasadışıdır. Eğer uluslararası hukuku, Avrupa olarak insanlara sığınma başvurusu hakkı vermek için imzaladığımız tüm anlaşmaları ciddiye alıyorsak bunlar asla olmamalı. Ayrıca bu yöntemlerle insanlar denizde tehlikeye giriyor.”



“Yunan tarafında şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar”


Sumaya ve diğer göçmenlerin bahsettiği maskeli adamların Yunan sahil güvenliği adına çalıştıkları kesin değil. Yıllardır Yunanistan ile Türkiye sınırında ortaya çıkıyorlar. Şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar. Bellingcat ve Lighthouse Reports’tan araştırmacı muhabirler, görülebildikleri fotoğrafları ve videoları inceledi. Botlarının Yunan sahil güvenliğinin de alım yaptığı bir marka olduğuna dair kanıt buldular.



“AB Yunanistan’a sessiz kalıyor çünkü Yunanistan AB için kirli işleri yapıyor”


Yunan hükümeti geri püskürtmelerle herhangi bir ilgisi olduğunu reddediyor. Yunanistan Başbakanı Miçotakis, geçtiğimiz günlerde CNN’e verdiği bir röportajda “iddiaların doğru olmadığını ve Yunanistan’ı kötü göstermek için yapılan Türk propagandası olduğunu” öne sürmüştü. Ancak Yunanlılar dahil insan hakları örgütleri yıllardır geri püskürtmeleri bildiriyor. Atina’daki insan hakları örgütü Human Rights Watch’tan Eva Cossé, artık bunların büyük ölçekte olduğuna dair hiçbir şüphenin olmadığını söylüyor. Avrupa Birliği’nin bu konuda sessiz kalmasından endişe duyuyor: "AB ve üye devletler yıllardır geri püskürtme konusunda sessiz kalıyor. Bunun bir açıklaması var, geri püskürtmeler Avrupa için bir sorunu çözüyor. Yunanistan, Avrupa Birliği için kirli işleri yapıyor ve herkes gözlerini kaçırıyor."



“Yunanistan’ın göçmen tekneleri Türk sularına ittiğinin kanıtı”


Yunanistan Denizcilik Bakanlığı geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında Yunanistan’ın Ağustos ayında 3 bin kişinin ülkeye ulaşmasını engellediğini açıkladı. Yunanistan’ın bunu nasıl yaptığı konusunda ise yorum yapmadı. İnsan hakları örgütleri bunu, Yunanistan’ın denizdeki tekneleri faal olarak Türk sularına geri ittiğinin ek bir kanıtı olarak görüyor.



“Yunan makamları sorulara yanıt vermiyor”


Sumaya ve grubu, diğerleri gibi, Türk Sahil Güvenlik birimi tarafından kurtarıldı. Denizden alınıp Türkiye’de kayıt edildiler. Sumaya’nın Almanya’da yeni ve güvenli bir yaşam umudu şimdilik burada bitiyor. Yumuşak bir şekilde "Hepsi sadece bir rüyaydı. Oraya asla varamayacağım" diyor.


Yunan makamları ise NOS’tan gelen sorulara yanıt vermedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Özgür Özel’e 9 yaşındaki adaşından sürpriz Manisa’nın Alaşehir ilçesinde vatandaşlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kalabalığın içinde ulaşan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı hayatının en mutlu gününü yaşadı. Doğum öncesi kan uyuşmazlığı tespit edilen ve Özgür Özel’in girişimleriyle kan değişimi sağlanan minik bebeği 9 yıl sonra karşısında adaşı olarak gören Özel, çocukla yakından ilgilendi. Manisa’nın Alaşehir ilçesi Şahyar Mahallesi’nde oturan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı, kalabalığa rağmen, Özgür Özel’e ulaşıp ’hoş geldin’ demeyi başardı. Özgür Özel’in milletvekili olduğu dönem olan 31 Aralık 2015 yılında doğan Özgür Sarı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünyaya geldi. Kan uyuşmazlığı nedeniyle, doğar doğmaz kanının değişmesi gereken ve 31 Aralık Yılbaşı tatili nedeniyle doktorların tatilde olabileceğini düşünen anne Raziye ve baba Serkan Sarı’nın, Özgür Özel’e ulaşıp yardım istemesiyle sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen ve Özgür adını verdikleri evlatları 9 yıl sonra kendisinin hayata bağlanmasına vesile olan adaşıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Alaşehir’e geleceğini duyan anne Raziye ve dede Osman Sarı, tüm kalabalığı delerek, Özgür Özel’e ulaşmayı başardı. Özgür Özel de adaşıyla yakından ilgilenerek sevdi. Anne Raziye Sarı, "Oğlum karnımdayken kan uyuşmazlığı tespit edildi. Çocuk doğar doğmaz kanının değişmesi gerekiyordu. Doğum 31 Aralı gününe denk geldi. 31 Aralık yılbaşı olduğu için doktor bulamayacağız diye korktuğumuz için eşim Serkan ve dedemiz Osman Sarı, Özgür Özel’e telefon ederek yardım istedi. Özgür Özel bize hemen hastaneye gitmemizi ve danışmanının yardımcı olacağını söylemiş. Bizde hemen yola çıktık. Doktorlar bizi kapıda karşıladı. Hemen hastaneye yatırdılar ve öğlen üzeri doğum oldu. Çocuğumun kanı değişti. Eğer kanı değişmeseydi, bu gün belki hayatta olmayacaktı. Biz telefonla konuştuktan sonra yolda giderken, çocuğumuzun adını ’eli bol, ikram’ anlamına gelen Kerem adını verecektik. Özgür Özel’in ilgisi ve yardımlarından dolayı, çocuğumun sağlıklı bir şekilde doğması üzerine adını Özgür koymaya karar verdik. Çocuğumuz sağlıklı doğdu, kanı değişti, hayata tutundu, bizde adını Özgür koyduk. Bu günde Özgür Özel’le buluşturduk." dedi. Özgür Sarı da adını aldığı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kavuştuğu ve konuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.