YEREL HABERLER - 27 Şubat 2017 Pazartesi 11:12

Hocalı Katliamı Yörük ve Türkmen Çalıştayı’nda anıldı

A
A
A
Hocalı Katliamı Yörük ve Türkmen Çalıştayı’nda anıldı

Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 2’ncisini topladığı ve 3 gün devam eden Yörük ve Türkmen Çalıştayı’nın ‘Hocalı Katliamı’nın 25’inci yıldönümünde gerçekleşen kapanış oturumunda katledilen Azeriler anıldı.
Muratpaşa Belediyesi’nin Antalya Yörükler Derneği ve Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi (YÖRKAM) işbirliğiyle düzenlendiği 2’nci Yörük ve Türkmen Çalıştayı, Anadolu’nun dört bir yanı, Azerbaycan ve KKTC’den gelen 300’ün üzerinde Yörük-Türkmen derneğini temsilen yapılan serbest kürsü konuşmalarıyla sona erdi.

‘Bir geleceğimiz olabilir mi?’
Dernekler adına yapılan açıklamalar öncesi Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, bazı manevi değerlerin gözden geçirilmesinin zamanının geldiğini söyledi. 2’nci Yörük ve Türkmen Çalıştayı’nın da buna vesile olması temennisinde bulunan Başkan Uysal, sorgulanması gereken değerlerin başında dürüstlüğün yattığını söyledi.
İskandinav ülkelerinde sadece kişinin bir imzasıyla, noter gibi herhangi bir onay merci olmadan trilyonluk malların el değiştirdiğini, vekalet verildiğini anlatan Başkan Uysal, “Bizde de 2 kuşak önce böyleydi. Büyüklerimizin anlattıklarından, okuduklarımızdan biliyoruz. Ama şimdi, seçimlerde oy kullanmaya, ‘Kimi seçersek seçelim çalacaklar’ diyerek gidiliyor. Böyle bir güvensizlikten düzgün, sistematik bir devlet yapılanması çıkar mı, bizim bir geleceğimiz olabilir mi?” diye sordu.

‘Yaptığımız işin hayrı olsun’
Bu nedenle çalıştaya katılan akademisyenlerden Yörük kültürünün davranış kalıpları üzerine bir çalışma yapılması ve kitap haline getirilmesi konusunda talebi olduğunu belirten Başkan Uysal, “Yaptığımız işin bir hayrı olsun. Hem memleketimize, milletimize hem de biz Yörüklere. Bir toparlanalım” dedi.
Yörüklerin barışçı, vatansever, demokrat karakterli insanlar olduğunun altını çizerek devam ettiği konuşmasında Başkan Uysal, bugün en çok Yörüklerin bu karakteristik özelliklerine ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Evet, vatanseverdirler ama ‘ferman padişahın dağlar bizim’ demeyi de bilirler. Memleket için ölürüz ama memleketin tapusunu da kimseye vermeyiz” diye konuştu.

Hocalı Katliamı
‘Hocalı Katliamı’nın 25’inci yıldönümünde gerçekleşen Yörük ve Türkmen Çalıştayı’nda 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı, Ermenistan’a bağlı kuvvetlerle katledilen Azeriler anıldı. Yapılan açıklamalarda 613 kişinin katledildiği, 487 kişinin ağır yaralandığı, 1275 kişi ise rehin alınıp ve 150 kişinin ise kaybolduğu katliama karşı sessiz kalan ülkeler kınandı.

Iklığ anlatıldı
Kapanışta ayrıca antropolog-yazar Himmet Cansız’ın sunumuyla Emin Kök’ün icracı olarak yer aldığı oturumda yaylı çalgılarını atası ‘Iklığ’ anlatıldı.

Sonuç Bildirgesi
Çalıştay’ın tamamlanmasının ardından açıklanan sonuç bildirgesinde Yörük-Türkmenlerin bugün de Türkiye’nin birlik ve beraberliğin korunması ve sürdürülmesini sağlayacak ana damar olmaya devam ettiği vurgulandı. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, AÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal ve YÖRKAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fatih Uslu, katılımcı derneklerle birlikte Azerbaycan’dan katılan Samira Necefova Sarı, KKTC’den Yörük-Türkmen Kültür Derneği Başkanı Ferit Ergün’e, KTKC Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay ve Gazimağusa Kaymakamı Dürdane Acı’ya özel teşekkürlerin yer aldığı sonuç bildirgesinde gelecek çalıştayın bilimsel bir sempozyumu da içerecek uluslararası katılımla olmasını planlandığı belirtildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türk ve Japon bilim insanları beyin ve bilinç araştırmalarında iş birliği yapacak Yakın Doğu Üniversitesi ve Japonya merkezli Asian Forum on Chronobiology iş birliği protokolü imzaladı. Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ve Prof. Dr. Ken-ichi Honma’nın imzaları ile yürürlüğe giren protokol kapsamında, beyin ve bilinç konularını da kapsayacak şekilde uyku düzeni, biyolojik ritimler, biyolojik saat, döngüsel gen ekspresyonu, hormonal düzenlemeler ve zamanın diğer tüm biyolojik etkileri ile ilgili bilimsel araştırmalar yürütecek. Dünyanın pek çok ülkesinde 150’nin üzerinde üniversite ve kurumla iş birliği yapan Yakın Doğu Üniversitesi, uluslararası iş birliği ağını genişletmeye devam ediyor. Yakın Doğu Üniversitesi, Japonya merkezli Asian Forum on Chronobiology (Asya Kronobiyoloji Forumu) ile beyin ve bilinç alanlarında ortak bilimsel proje ve etkinlikler düzenlemek üzere iş birliği protokolü imzaladı. İş birliği protokolünü; Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Beyin ve Zaman: Mikrodyandan Sirkadiyen’e Mekanizma ve İşlevler” sempozyumuna katılmak üzere KKTC’ye gelen “Asian Forum on Chronobiology - Asya Kronobiyoloji Forumu” Başkanı da olan Hokkaido Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ken-ichi Honma ile Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ imzaladı. Yakın Doğu Üniversitesi, 2019’da da Almanya merkezli Uluslararası Uyku Bilimleri ve Teknoloji Derneği ile ilgili araştırma ve teknoloji geliştirme çalışmaları yürütmek üzere iş birliği protokolü imzalamıştı. Bu protokol, Yenilikçi Tıp ve Sağlık Teknolojileri Merkezi (Innovative Medical and Health Technology Center) ve Çin Tıp Üniversitesi’ni (China Medical University) de kapsıyordu. Uluslararası bilimsel araştırmalar yürütülecek, yeni teknolojiler araştırılacak Kronobiyoloji; uyku düzeni, biyolojik ritimler, biyolojik saat, döngüsel gen ekspresyonu, hormonal düzenlemeler ve zamanın diğer tüm biyolojik etkilerini inceliyor. Yakın Doğu Üniversitesi ve Asian Forum on Chronobiology (Asya Kronobiyoloji Forumu) arasında imzalanan iş birliği protokolü ile iki kurum; beyin ve bilinç konularını da kapsayan bu alanlarda yürütülecek bilimsel araştırmalar için ortak hareket edecek. “İmzaladığımız iş birliği protokolünün, her iki kurumdan araştırmacıların katkıları ile değerli bir bilimsel üretim sağlayacağına inanıyorum” Farklı kültürlerden ve bölgelerden araştırmacıların iş birliği içerisinde yürüttüğü araştırmaların önemine değinen YDU Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Daha iyi bir dünya ve insanlığa hizmet için yürütülen bilimsel çalışmalarda aslolan rekabet değil iş birliğidir” dedi. Dünyanın pek çok bölgesinden ve ülkesinden üniversite ve enstitüler ile iş birliği yaparak bilimsel üretkenliği ve verimliliği artırmayı hedeflediklerini söyleyen Prof. Dr. Şanlıdağ, “İş birliği kültürü ile geliştirdiğimiz bu üretkenlik, üniversitemizin pek çok uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu tarafından dünyanın en iyi üniversiteleri arasında gösterilmesine de önemli bir katkı sağlıyor. İmzaladığımız iş birliği protokolünün, her iki kurumdan araştırmacıların katkıları ile değerli bir bilimsel üretim sağlayacağına inanıyorum” dedi. “Düzenleyeceğimiz bir sonraki Asya Uyku Tıbbı Kongresi’ni, imzaladığımız protokol kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirmek istiyoruz.” Yakın Doğu Üniversitesi Beyin ve Bilinç Durumları Araştırma Merkezi’nin düzenlediği sempozyuma katılmak üzere KKTC’ye geldiğini hatırlatan Asian Forum on Chronobiology Başkanı ve Hokkaido Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ken-ichi Honma, “Uzun yıllardır Türk bilim insanları ile yakından çalışmaya devam ediyoruz. Yakın Doğu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Özgören ile birlikte de bugüne kadar pek çok bilimsel etkinlikte bir arada olduk. Bugün de burada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi. Yakın Doğu Üniversitesi’nin bilimsel imkanları çok önemli bir uluslararası partner olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ken-ichi Honma, “Bugün katıldığımız sempozyumda, Üniversite öğrencileri soruları ve dikkatleri ile beni çok etkiledi. Düzenleyeceğimiz bir sonraki Asya Uyku Tıbbı Kongresi’ni de imzaladığımız protokol kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.
Trabzon İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun hasadına başlandı İhracat rekorları kıran Türk Somonu’nun Trabzon’un Arsin ilçesi açıklarında denizde bulunan kafeslerden hasadına başlandı. Türk Somonu öncelikle yumurtaları büyümesi için baraj göllerindeki kafeslere koyuluyor. Kafeslerde büyümeye başlayan somonlar 100 ila 800 gram arasında bir ağırlığa gelince barajlardan alınarak denizlerdeki çelik kafeslere yerleştiriliyor. Belli aralıklarla beslenen somonlar yaklaşık 2,5 kilogram ağırlığına vardığında hasatları gerçekleştiriliyor. Trabzon’un Arsin ilçesinde de Türk Somonu’nun hasadının yapılması için bu gece teknelerle kafeslerin yanına giden su ürünleri yetiştiricileri, kafeslerdeki balıkları vinç ve ağ yardımlarıyla teknelerde bulunan buz dolu olan su tanklarına aldı. Buradan kıyıya çıkarılan somonlar, işlenmek için kamyonlarla balık fabrikalarına götürüldü. Fabrikadaki işlemleri tamamlanan Türk Somonları birçok ülkeye ihracat ediliyor. 2022 yılında 49 bin 196 ton ihraç edilen somondan 363 milyon 102 bin 216 dolar olan gelir elde edilirken, bu rakam 2023 yılında 63 bin 161 tona yükselirken, bunun karşılığında 396 milyon 315 bin 453 dolar ihracat geliri elde edildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ihracatçı firma Somon Üretim Sorumlusu Ayhan Yıldırım, Türk somonunda yurt dışından yoğun talep olduğunu söyledi. Ayhan Yıldırım, “Somon hasadından önce Fransa’dan ve Polonya’dan getirilen yumurtaları kuluçka halinde üreticilere dağıtıyoruz. Balıkların büyüklüğü 2 ila 5 gram arasına gelince barajlara indiriyoruz. Burada 11 ay boyunca 100 ila 800 gram arasına gelince denize indiriyoruz. 6 ay boyunca 2,5-3 kilogram civarına getirip ihracata hazırlıyoruz" dedi. Türk Somonu’nun yağsız ve Omega-5 oranı yüksek bir balık olduğunu belirten Yıldırım "Somonu ihraç ettiğimiz ülkelerin istediği oranda balık yapıp, onların istediği sağlıklı balık yetiştiriyoruz. Vietnam, Çin ve Rusya başta olmak üzere birkaç ülkede çok yoğun istek var. Türk Somonu bir lüks. Onların istediği gibi bir üretim yapıyoruz" ifadelerini kullandı. (HFD-ÖS-Y)
İstanbul Beylikdüzü’nde Karadeniz somonu yüzleri güldürdü: 300 liradan 120 liraya düştü Beylikdüzü’nde bulunan balıkçı Kenan Balcı, pahalılığa ve enflasyona inat diyerek kilosu 300 lira olan Karadeniz somonu ve alabalıkları 120 liradan satmaya başladı. Tezgahta bulunan somon ve alabalıklardaki fiyatın düşmesi vatandaşların yüzünü güldürdü. Denizlerde av yasağının başlamasının ardından bir çok tezgahta balık fiyatlarında artış yaşanmıştı. Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Deniz Canlı Müzesi Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi Kenan Balcı, son aylarda yaşanan fiyat artışlarına ve enflasyona karşı farkındalık oluşturmak için yeni bir kampanya başlattı. Sezonunda dahi kilosu 300 liradan tezgahlarda yer bulan Karadeniz somonu ve alabalığını 120 liradan satmaya başladı. Ortalama kilosu 2 ile 3.5 arasında olan Karadeniz somonunun ucuz olması vatandaşların yüzünü güldürdü. Ucuz balığı duyan bir çok vatandaşın tezgaha gelerek balık aldığı görüldü. “120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah” Karadeniz somonunun kilosunun 300 liradan 120 liraya düştüğünü duyup balık almaya gelen Ali İhsan Küçük isimli vatandaş, “Balıklar ucuz vallahi bizim hesabımıza da uyuyor. 120 lira gerçekten ucuz, bol bol alacağız inşallah. Balığı çok severim burada taze balıklar. Her sezon balık yiyoruz” dedi. “Bizim tek gayemiz bol olan balığı halkımıza ucuza sunmak” Beylikdüzü’ndeki tesisinde pahalılığa ve enflasyon ile mücadeleye dikkat çekmek için kampanya yaptığını duyuran balıkçı Kenan Balcı, “Dolaplarda, dipfrizlerde boş yeriniz varsa doldurun. Niçin? Gelecek için pahalılığa inat. Efendim, her şeyden ucuz. Balık nedir efendim, balık altındır. Çok çok ucuz üçte bir fiyatına. Arkadaşlara çok teşekkür ederim. Biz ucuz fiyata sattığımız için halkımıza gönül verdiğimiz için bize de ucuz veriyorlar. Biz de ucuz satmaya devam edeceğiz. Balık, anne sütüyle eş değer. Balık çok önemli. Efendim neden önemli yan etkisi olmayan tek ilaç balık. Her zaman halkımıza ucuz balık uygun balık yedirmeye gayret edeceğiz. Gemilerimiz otomatik ağ çeken gemilerimizde balık avı yasaklandı. İnsan gücüyle çekilen ağlarımız, dalyanlarımız bunlar serbest. Balık bazı türler çok pahalı. Bizim tek gayemiz var halkımıza ucuz olan bol olan balığı sunmak. Bir gün yiyen haftada 3 defa yesin kilosu yalnızca 120 lira. Bakın efendim Karadeniz alası, Karadeniz somonu. Türk halkı çok şanslı çünkü Allah Karadeniz’i Marmara’yı Türk halkına armağan vermiş. Tükenmeyen madenlerimiz efendim. Tut tut bitmiyor sat sat bitmiyor” diye konuştu.
Ankara Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yazgan: "Çalışma Meclisi’ni önemsiyoruz" Büro Memurları Sendikası (Büro Memur-Sen) Genel Başkanı Yusuf Yazgan, "Çalışma Meclisi’nin Bakanımız Vedat Işıkhan’ın gayretleriyle yeniden toplanması ve tarafların bir araya gelerek konuları müzakere etmesi önemli ve değerlidir. Ancak bundan daha değerlisi, hükümetin bu çalıştaya önem verdiğini göstermesidir" dedi. Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca 13.’sü gerçekleştirilen Çalışma Meclisi Toplantısı’nı önemsediklerini ve sorunların çözümünde önemli bir aşama olarak gördüklerini söyledi. Yazgan, Çalışma Meclisi Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımcıları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamasını ise Çalışma Meclisi’ne en üst makamın desteği olarak gördüklerini ifade etti. Çalışma Meclisi’nin ’Türkiye Yüzyılı’nda Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ başlığıyla toplandığını hatırlatan Yazgan, “Çalışma Meclisi’nin uzun bir aradan sonra Sayın Bakanımız Vedat Işıkhan’ın gayretleriyle yeniden toplanması ve tarafların bir araya gelerek konuları müzakere etmesi, çözüm yolları üzerine kafa yorması önemli ve değerlidir. Ancak bundan daha değerlisi, hükümetin bu çalıştaya önem verdiğini göstermesidir. Bu ise, çalıştayda ele alınan ve dile getirilen konular üzerine bakanlığın çalışma başlatması, gerekirse komisyonlar bazında çalışma grupları oluşturmasıdır” ifadelerini kullandı. Çalışma Meclisi’ne katılan tarafların dile getirdiği her konuya yönelik adım atılmasının, çalıştayın gerçekleşmesinden fayda umulduğunun bir göstergesi olacağına dikkat çeken Yazgan, Bakan Işıkhan’dan somut sonuçlar çıkarmak için süreci devam ettirmesini istedi. Çalışma Meclisi’nde ele alınan konularla istek ve önerilerin kamu görevlilerinin ve çalışma hayatının gerçek sorun ve talepleri olduğunu da belirten Yazgan, “Çalışma Meclisi’nin toplanmasını önemsiyoruz. Tarafların katılımını önemsiyoruz. Her konunun ele alınmasını ve dile getirilmesini önemsiyoruz. Bundan sonra önemsemek istediğimiz şey ise, orada konuşulan konuların çözüm aşamasına geçirilmesidir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, katılımcı heyeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etmesi ve ağırlamasının, Çalışma Meclisi ve katılan taraflara verilen önemin bir göstergesi olduğunu belirten Yazgan, bu kadar önem atfedilen bu programın çalışma hayatının sorunlarının çözümüne vesile olmasını beklediklerini kaydetti.
Gümüşhane Prof. Dr. Nafiz Maden: “Rize Çayeli’nde günlük 1 ton petrol denize sızmaya devam ediyor” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın Sinop, Trabzon ve Rize’de petrol bulunabilecek alanlarda çalışma yapılması için takvim hazırlandığına dair açıklamalarını değerlendiren Gümüşhane Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafiz Maden, “Petrol sızıntısını seçim vaadi olarak görenler yanıldı, Rize’de günde 1 ton petrol denize sızıyor” dedi. Gümüşhane Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafiz Maden, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar tarafından Sinop, Trabzon ve Rize açıklarında petrol olduğu düşünülen alanlarda çalışma yapılması için bir takvim oluşturulduğu açıklamalarının ardından değerlendirmelerde bulundu. Bölgede yaptıkları çalışmalarda bu sızıntıları ve bölgenin potansiyel petrol ve doğalgaz rezervlerini ortaya koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Maden, bu haberleri seçim vaadi olarak değerlendirenlerin yanıldıklarını söyledi. Bölgede yapılacak çalışmaları olumlu ama geç kalınmış bir işlem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Maden, bölgede 1900’lü yılların başından itibaren çalışmaların yürütüldüğünü belirtti. Ayrıca Rize’nin Çayeli açıklarındaki petrol sızıntısının günlük 1 tona ulaştığının altını çizen Prof. Dr. Maden, sondaj yapılacak alanlardan petrol çıkacağına inancının tam olduğunu kaydetti. "Petrol haberlerini herkes seçim yatırımı olarak gördü, seçim bitti ama petrol denize sızmaya devam ediyor" Prof. Dr. Nafiz Maden, “Geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Karadeniz’de 3 noktada sondaja başlanacağını duyurdu. Biz bunu destekliyoruz ancak geç kalınmış bir adım olarak görüyoruz. Çünkü geçtiğimiz yıllarda Barbaros Hayrettin Paşa Gemisi Trabzon’a gelmişti ve çıkan haberlerde petrol aranacağına dair beyanlarda bulunmuştu. 2024 yılında ise gemi Sinop açıklarında sismik araştırma yapmış ve bu da Rize halkında bir umutsuzluğa neden olmuştu. Ancak kendilerine tavsiyem şudur ki hiç umutsuzluğa kapılmasınlar, TPAO Genel Müdürü Rize Çayeli’ne gelecektir. Ardından bakanımız Rize Çayeli’ne gelecektir hiç endişeniz olmasın. Kendilerinin yaptığı bu çalışmayı çok olumlu buluyorum. Geçtiğimiz yıllarda hem batı hem doğu Karadeniz’de yaptığımız çalışmalarda Karadeniz’in özellikle zengin doğalgaz ve petrol rezervlerinin olduğunu ortaya koymuştuk. Bunu uydu verileriyle ortaya koyduk. Rize Çayeli açıklarındaki petrol sızıntısının günde 1 ton Rize’ye sızdığından bahsetmiştik. Bizim bu söylemimize kimse inanmadı, hatta bazı Rizeliler de bana inanmamıştı, bunun bir seçim yatırımı olarak seçim öncesinde sızdığını söylemişlerdi ancak seçim oldu bitti herkes aldı alacağını şimdi o petrol sızıntısı hala devam ediyor” diye konuştu. “Karadeniz artık hamsi ve balığın olduğu bir yer değil, petrolün de çıktığı bir deniz olsun” Bölgede 1900’lü yılların başından bu yana petrol ve doğalgaz ile ilgili çalışmaların yürütüldüğünü dile getiren Gümüşhane Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafiz Maden, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Sadece Rize Çayeli’nde günde 1 ton sızmıyor, ayrıca Ünye açıklarındaki petrol sızıntısı da sızmaya devam ediyor, burada seçimlerle alakalı bir durum yok. Bunlar sadece bizim söylemimiz değil geçmişte de bu tür araştırmaların olduğuna yönelik elimizde gazete arşivleri var. Bu sızıntıların doğal kökenli olduğu biliniyor. Bu nedenle Barbaros Hayrettin Paşa Gemisinin Doğu Karadeniz’e gelerek daha önce yapılan sismik çalışmaların yeni bir anlayışla birlikte değerlendirilerek, petrolün bulunduğu rezervin tespit edilip sondajlarla çıkarılması gerekiyor. Geçmişte yapılan yine bir haber var Ali ve Hüseyin Karahan isimli Rize Çayeli’ndeki vatandaşlarımızın söylediği şöyle bir söylem var. Karadeniz artık hamsi ve balığın olduğu bir yer değil petrolün de çıktığı bir deniz olsun diye söylemleri var biz bu söylemi tekrar ediyoruz. Bakanımıza, TPAO Genel Müdürüne ve Cumhurbaşkanımıza buradan sesleniyoruz. Rize Çayeli’nde petrol sızıntısı var hatta Sürmene’den Hopa’ya kadar olan bölge petrol açısından uygun rezervlere sahip bu bölgelerin araştırılıp uygun alana sondaj yapılırsa petrol çıkacağına gönülden inanıyorum.”