EKONOMİ - 23 Mayıs 2017 Salı 16:52

Şimşek: “Referandum sonrası mali piyasalar normale döndü”

A
A
A
Şimşek: “Referandum sonrası mali piyasalar normale döndü”

Uluslararası Medya Forumu’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, referandum sonrası mali piyasaların normale döndüğünü söyledi.

Uluslararası Medya Forumu’nda konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, referandum sonrası mali piyasaların normale döndüğünü söyledi.


Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Global Connection tarafından düzenlenen Uluslararası Medya Forumu’nun ikinci gününde dünya ve Türkiye ekonomisini anlatan bir sunum yaptı ve 50 ülkeden gelen medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Konuşmasının ilk bölümünde dünya ekonomisine yer veren Şimşek, bir yandan küresel mali krizden sonra dünyada ciddi oranda bir büyüme gerçekleştiğine dikkat çekerken bir yandan da küresel risklerin de artmakta olduğuna vurgu yaptı.


İnsanların yüzde 82’sinin “Dünya giderek tehlikeli bir hal mi alıyor” yönündeki soruya “Evet” cevabını verdiğini belirten Şimşek, Türkiye’de bu oranın yüzde 87’yi bulduğunu kaydetti. Bir başka küresel riskin ise yaşlanmaktaki nüfus olduğunu, dünyadaki yaşlı nüfusun yüzde 5’lerden yüzde 16’lara ulaştığını belirten Şimşek, ortalama ömrün de arttığına vurgu yaptı. Küresel borç oranının gelişmekte olan ekonomilerde yükselmekte olduğunu belirten Şimşek, olgunlaşmış ekonomilerde bile bu oranın yüzde 280 olduğunu kaydetti.


"Dünyada gelir dağılımı bozuk"


Küresel ekonomik krizden sonra dünyada 1.400 koruma önlemi alındığını söyleyen Şimşek, verimlilik ve üretkenliğin ise düşüş trendine girdiğini belirtti. Dünyadaki gelir artışının yüzde 95’inin yüzde 1’lik nüfusa gittiğini, kalan yüzde 5’lik dilimin ise nüfusun yüzde 99’u tarafından paylaşıldığını anlatan Şimşek, şu anda ise dünyanın kısa vadede döngüsel bir toparlanmaya girdiğini sözlerine ekledi. Şimşek, “Gelir adaletinden söz etmek kolay ancak gerçekleştirmek söylendiği kadar kolay değil” dedi.


"Türkiye iyi bir performans sergiledi"


Ekonomi Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin desteği, Türk Hava Yolları, Maxx Royal, İHKİB ve Borsa İstanbul’un sponsorluğu ile gerçekleştirilen Uluslararası Medya Forumu’ndaki konuşmasının ikinci bölümünde Türkiye ekonomisine değinen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ekonomik olarak 2000 yılı 100 olarak baz alındığında Türkiye’nin 2016 yılında 215’e ulaştığını belirtti. Üstelik Türkiye’nin bu performansı 2001 yılında kendi içinde yaşadığı ekonomik kriz, 2008-2009 yılında dünyada yaşanan ekonomik kriz ve geçen yıl Ortadoğu’da yaşanan kaos ve Türkiye’de yaşanan terörist darbe girişimlerine rağmen sergilediğini söyledi. Şimşek, AB’de bu rakamın 126, gelişmekte olan ekonomilerde 193 ve dünya ortalamasının 181 olduğu gözönüne alındığında Türkiye’nin ciddi bir büyüme kaydettiğinin görüleceğini belirtti.


"Cari açık ve enflasyon en önemli sorun"


Türkiye’nin GSMH’sinin son 14 yılda 1,7 kat, kişi başına satın alma gücünün ise 2.7 kat arttığını belirten Şimşek, Türkiye ekonomisinin büyümesinin ivme kazandığını söyledi. Referandum sonrası mali piyasaların normale döndüğünü belirten Şimşek, piyasaların referandumdan evet sonucunu çıkmasını beklediği için bu durumun normal olarak algılandığını kaydetti. Türkiye’nin kredi risk priminin ciddi anlamda düştüğünü belirten Şimşek, TL/Dolar kurunda ise bir istikrar sağlandığını söyledi. Buna rağmen Türkiye’nin büyümesinin iç talepten kaynaklandığını belirten Şimşek, “Net ihracat doldurulması gereken bir alan. Biz ihracat yoluyla büyümenin önünü açmak için ihracata desteği artırdık. Hatta ihracatçılara özel pasaportlar çıkarttık” dedi.


Cari açık ve enflasyonun Türkiye ekonomisinin önünde duran en önemli sorunlar olduğunu belirten Şimşek, “Turizm konusunda geçen yıl ciddi sorunlar yaşamasaydı, cari açık bu kadar yükselmeyecekti. Ancak cari açıkta ivmenin aşağı doğru olacağını söyleyebilirim. Son iki yılda ise Türkiye büyük şok yaşadı. Bu da bize enflasyon olarak yansıdı. Biz enflasyonu tekrar tek haneye indirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Küresel mali krizden sonra Türkiye’de 7,3 milyon yeni istihdam yaratıldığını belirten Şimşek, “Hala işsizliği yüzde 10’da tutma konusunda ciddi zorluklar yaşıyoruz” dedi.


"Yüksek gelir grubuna terör engeli"


Türkiye’nin reformlar yaptığı zaman ilerlediğini belirten Şimşek, “Turgut Özal zamanında reformlar yapıldı, Türkiye orta gelirli ülkeler kategorisine yükseldi. 2003’ten itibaren yapılan reformlarla orta üst düzeye geldik. Dünya Bankası verilerine göre yüksek gelirli ülkeler kategorisine yükseliyorduk ki; terörist girişimlerle birlikte olamadık” dedi. Türkiye’nin mutlaka yapısal reformları gerçekleştirmesi gerektiğini belirten Şimşek, “Eğitim reformu önceliğimiz. Rekabetçilik ve yatırım ortamının düzenlenmesi yönünde reformlar yapacağız. Ar-Ge konusunda yapısal reformlar gerçekleştirilecek. İşgücü piyasasında ve kamu idaresinde reformlar yapılacak” dedi. Türkiye’nin küresel rekabette 138 ülke arasında 55’inci sıraya yükseldiğini belirten Şimşek, “Türkiye 2002 yılına kadar 15 milyar dolar yatırım çekmiş. Son 14 yılda 180 milyar dolar yatırım çekti. Demek ki; yatırım ortamını iyileştirdik, bir şeyleri doğru yaptık ki bu yatırım geldi ve biz rekabetçilikte yükseldik. Bunları sürdüreceğiz” diye konuştu.


“Bir tweet bile algı oluşturuyor”


Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Şimşek, Türkiye’deki gerçekliğin dünyada yaratılan Türkiye algısından daha iyi olduğunu ancak kendilerinin olmasını istediği kadar iyi olmadığını söyledi. “İlk olarak gerçekliği geliştirmemiz gerekiyor. AB’ye katılım yolunda devam etmemiz gerekiyor. Bunun için ilk olarak daha fazla yapısal reform yapmamız gerekiyor. İkincisi Türkiye’yi AB’ye bağlamak gerekiyor. Üçüncüsü ise daha iyi iletişim gerekiyor. Bunları yaparsak Türkiye’de neden OHAL olduğunu daha iyi anlatabiliriz. Biz yapmaya çalışıyoruz. Günümüz dünyasında bir tweet bile algı oluşturabiliyor. Herhangi bir algıyı değiştirmek zaman alıyor. Bu nedenle daha fazla reform yapmamız gerekiyor” dedi.


“Domatese takılıp kalmak istemiyoruz”


Şimşek, Rusya ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmayı nasıl bulduğu yönündeki soruya da “Gerçek dünyada ödün verirsiniz. Bence yapılan anlaşma Türkiye ve Rusya’nın çıkarına. Neredeyse bütün sorunları çözdük. Kasım 2015 öncesine döndük diyebilirim. Rusya bizim çok önemli komşumuz ve ticari ortağımız. Diyaloğun devam etmesini istiyoruz. Bu durum iki ülkenin de çıkarına. Biz domatese katılıp kalmak istemiyoruz” yanıtını verdi.


“Suriye’de kalabalık tiyatro oyunu oynanıyor”


Şimşek bir başka soru üzerine “Suriye’de çok kalabalık bir tiyatro oyunu oynanıyor. Türkiye, İran, Rusya ve ABD; Suriye konusunda bir çözüm üzerinde uzlaşabilirsek bu kesinlikle işe yarar. İran, Türkiye, Rusya ve ABD burada kaldıraç etkisi olacaktır. Ortadoğu’daki çözüm sınırların değişmesi değil, daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları, eşit vatandaşlık şeklinde olmalı” dedi. Azerbaycan’la birlikte yapılan TANAP projesine yönelik bir soruya ise Şimşek, “Hem tüketici hem enerji koridoru olarak çok önemli bir proje. Azerbaycan ile kardeşlik bağlarını daha da güçlendirecek proje. Umarım önümüzdeki yıl devreye girer” yanıtını verdi. Şimşek, bir soru üzerine “ABD Başkanı Trump, önceki başkan Obama’dan farklı olarak işadamı bir başkan. Türkiye ile ABD’yi daha iyi ticaret ve yatırım olanaklarına kavuşturacaktır. Ancak korumacı başkan diye karşı çıkılması da mümkün. Biz iki ülke arasındaki ilişkilerin daha verimli olmasını isteriz. Tabii ki sorunlar yaşıyoruz ama aşarız. Yeni yönetimle daha iyi ticari ilişkiler kuracağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da hekimler ve sağlıkçılar Filistin için "sessiz yürüyüş" yaptı Erzurum’da hekimler ve sağlık çalışanları, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla düzenlediği "sessiz yürüyüş" programı hafta da devam etti. Kent merkezindeki tarihi Lalapaşa Camisi’nin önünde bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde taşıdıkları dövizler ve pankartlarla Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eczacılık Fakültesi Öğrencisi Reyya Gülnihal Göktaş, Gazze’de katliamların sürdüğünü söyledi. Göktaş, açıklamasında şunları kaydetti: ‘Dün Balkanlarda, Kuzey Afrika’da, Analadolu’da, Hocalı’da, Kafkaslarda, bugünse Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Mısır’da, Arakan’da, Keşmir’de ve ismini sayamadığımız, belki de haberimiz dahi olmayan daha nice yerlerde zalimin zulmune karşı çıkıp, şerefli kanını Allah yolunda dökenlere selam olsun. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil Osmanlı milletine aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlardır. Ne ile aldıysak onunla geri veririz" diyen Gök Sultan Abdülhamid Han’a selam olsun. Bosna’da kendilerine karşı başlatılan soykırıma karşı cesurca savaşıp ülkelerini sırtlanlara yem etmeyen Bosnalı mücahitlere, gençliğini Çanakkale’de verenlere, Sarıkamış’ta üşüyenlere selam olsun. Başladığı eczacılık fakültesini bitirmek nasip olmadan şehit olan, direnişin meşhur sembolü yiğit İmad Akil’e selam olsun. Bir ay önce Kuzey Irak’ta şehit olan Tabip teğmen Hulusi Elçi’ye ve dahi tüm şehitlerimize selam olsun. Bugün savaşın 205. günü. Savaşın 205. gününde de terörist İsrail’in elde edebildiği tek şey kırk bin kişiyi şehitler kervanına katmak, tüm dünyayı kendilerinden biraz daha fazla nefret ettirmek ve sonlarına bir gün daha yaklaşmak oldu. Onlar tüm bu zulümlerini savaşın sonuna kadar devam ettirecekler. Her gün şehit, yaralı, gözaltı haberleri gelmeye devam edecek. Peki ya biz? Biz ne yapacağız? Allah bize bu günleri görmeyi takdir etmişken biz kimin tarafında olmayı seçeceğiz? Üstte saydığım ecdadımız gibi zulmün ve küfrün karşısında mı olacağız, yoksa zalimlerin yanında mı? Peki ya bu savaş yalnızca Gazze’ye mi ait? Bizim bu hikayedeki tek vasfımız, haberlerde gördüğümüz bir iki görüntüye ahlanıp vahlanıp hayatımıza devam etmek midir? Bu kadar büyük bir soykırımda bizim rolümüz nasıl sadece uzaktan ağlamak olabilir? Hayır! Biz en az Gazze’li kardeşlerimiz kadar bu mücadelenin içindeyiz. Biz bu hikayenin ana kahramanlarıyız ve kendi ellerimizle -en az oradaki mücahitler kadar- siyonizmle mücadele edebiliriz, etmeliyiz, edeceğiz. En az onlar kadar ona zarar verebiliriz, vermeliyiz, vereceğiz. Nasıl mı? Ellerimizi semaya açarak. Ellerimizle oraya maddi destek sağlayarak. Ellerimizi o zalimlerin ürünlerden çekerek, ve ellerini boykotlu ürünlere uzatanların ellerini geri çevirerek. Ellerimize kalem alarak. Çocuklarımızın ellerinden tutarak. Gazze’deki çocukları İsrail bombardımanından korumak ne kadar bizim görevimizse, dünyanın diğer çocuklarını da siyonizmin pis emellerinden kurtarmak o kadar görevimizdir. Çocuklarını siyonist zihniyetin saçtığı zehirlerden koruyup, İslam’ın selametli gölgesine çeken, ailesini kalesi gibi koruyan her anne-baba bir mücahittir. Ve en önemlisi, ellerimizi birbirine kenetleyerek. Bir vücudun azaları gibi olmak Müslümanların vasfıdır. Bölüne bölüne küçülerek değil, birleşe birleşe büyüyerek kazanacağız. Ya "Gazze bize bu kadar uzaktayken nasıl cihad ederiz?" diyenler için, Dondurma kamyonunu protesto eden her çocuk mücahittir. Her hafta burada sıcak soğuk demeyip her hafta yürüyüşümüze katılan genç, yaşlı, çocuk, hekim, ev hanımı, sağlık çalışanı, ayakkabı boyacısı, öğrenci, polis memuru, akademisyen, esnaf herkes mücahittir. Allah cihadımızı kabul etsin ve daha fazlasını yapabilmeyi hepimize nasip etsin. Sözlerimi dinleyen herkesi tüm varlığıyla bu zulme karşı durmaya çağırıyorum. Unutmayınız ki tüm bu saydıklarım, yaparsak sevap kazanacağımız nafileler değil, yapmazsak üzerimize borç olarak kalacak ve ahirette bizden sorulacak gerekliliklerdir. Çünkü bu savaş bizim mücadelemiz. Bu mücadele bizim mücadelemiz. Dua edeceğiz. Dua ettireceğiz. Durmayacağız. Durdurulmayacağız. Boykot edeceğiz. Boykota davet edeceğiz. Hatırlayacağız. Hatırlatacağız. Uyumayacağız. Uyandıracağız. Alışmayacağız. Normalleştirmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı "Dur!" diye haykıranlardan olacağız.’
Antalya Çocuklarda bahar aylarında görülen alerjik nezlenin 10 belirtisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, çocuklarda alerjik nezle ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Bahar aylarının çocuklar için zor geçebileceğine dikkat çeken Bayık, “Bahar aylarında burun akıntı veya tıkanıklığı (rinit) nedeni ile doktora başvuran çocukların yaklaşık yarısı alerjik rinittir. Allerjik rinit ya yıl boyu sürer ya da mevsimsel gelişir. Mevsimsel alerjik rinitte genellikle çiçek açmayan ve polenleri rüzgar ile saçılan bitkiler etkendir” dedi. Alerjik nezlenin sıklıkla bahar aylarında, özellikle bitkilerdeki tozlaşma döneminin başlamasıyla, üst solunum yollarını etkilediğini ifade eden Bayık, kaşıntılı ve sulu burun akıntısı, hapşırma krizleri, burunda yanma, gözlerde kızarıklık ve yanma, gözlerde kaşıntı ve sulanma, hırıltılı solunum, horlama, geçici koku kaybı, genizde, damakta kaşıntı ve kulaklarda tıkanma gibi belirtiler olabileceğini söyledi. “Alerjik nezleye astım eşlik edebilir” Alerjik nezleye astım eşlik edebileceğini kaydeden Bayık, “Evlerde bulunan çiçek ve bitkilerin polenlere karşı duyarlı olan çocukları çok fazla etkilemezken; açık havada, yeşillik alanlarda, ormanda, kırda görülen bitkilerin alerjik nezle şikayetlerinin artmasına neden olabilir. Alerjik nezleye polenlerin yanı sıra; evdeki toz, hayvan tüyleri, tütün dumanı gibi alerjenler de yol açabilmektedir. Alerjik nezlesi olan çocuklarda astım da görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle aileler çocukta öksürük ve hırıltı belirtilerine karşı dikkatli olmalıdır. Çocukluk yaşlarında ilk belirtilerini veren hastalığın, kişinin tüm hayatı boyunca birlikte yaşamayı öğrenmesi gereken bir durum haline gelebilir” ifadelerini kullandı. “Alerjiye neyin neden olduğunu bulmak önemli” Bayık, çocukta alerjik nezleden şüphelenildiği durumlarda ise aile alerjiye neden olan etkenleri fark edebileceği gibi alerjiye neden olan maddeyi tespit etmek için cilt veya kan testlerine ihtiyaç da duyulabileceğini kaydetti. Bayık, “Testlerin sonucunda, çocuğun belli bir alerjene karşı duyarlı olduğu tespit edildiği takdirde, bu alerjiye yönelik tedaviye başlanabilir” dedi. “İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı yerde aşı fayda sağlıyor” “Alerjik nezle tedavisinin ilk adımı alerjiye neden olan alerjenlerden kaçınmaktır” diyen Uz. Dr. Aşkın Güra Bayık, şunları kaydetti: “Eğer çocuktaki alerjik nezle polenlere karşı gelişiyorsa, tozlaşmanın sıkça görüldüğü aylarda, çocuğu yeşil alanlardan mümkün olduğunca uzak tutmak gerekebilir ya da tedavi altında yeşil alanlarda bulunması sağlanmalıdır. Çevresel korunma yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, ilaç tedavisi etkili bir yöntem olacaktır. Bu ilaçlar sadece belirtilerin görüldüğü günlerde kullanıldıklarında bile, çocuğun şikayetlerini gidermeye yardımcı olabilir. İlaç tedavisi de yetersiz kaldığında çocuklarda aşı tedavisi, “immünoterapi” uygulanmaktadır. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır.”
Denizli Denizli’den Mersin’e cenazeye giden aile Konya’da kaza yaptı: 1’i ağır 4 yaralı Denizli’den Mersin’deki yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan aile, Konya’nın Ereğli ilçesinde kaza yaptı. Lastiği patlatan otomobilin defalarca takla atması sonucu 1’si ağır 4 kişi yaralandı. Kaza, Adana-Konya karayolu üzeri Bulgurluk mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre; Denizli’den Mersin’de yaşayan yakınlarının cenazesine katılmak üzere yola çıkan Medeni A. idaresindeki 20 BKD 02 plakalı otomobil, Konya’nın Ereğli ilesine ulaştığında ön lastiğinin patlaması sonucu savrulmaya başladı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle kontrolden çıkarak taklalar atan otomobil, yol kenarındaki bahçeye devrilerek durabildi. Kazada otomobil sürücüsü Medeni A. ile araçta yolcu olarak bulunan Veli A. ve Refik A. ile B.Ö. isimli çocuk yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Yaralılar sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından ambulanslarla Ereğli Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Defalarca takla atması sonucu metal yığınına dönen otomobil, çekici yardımıyla takla attığı bahçeden çıkartıldı. Kazada ağır yaralanan Refik A., Konya’da yapılan ilk tedavisinin ardından ambulansla Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesine sevk edildi. Yaralı Veli A.’nın boyun, omuz, bel ve göğüs kemiklerinde kırıklar bulunduğu, diğer yaralıların ise durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili başlatılan soruşturmanın devam ettiği ifade edildi.