EKONOMİ - 24 Kasım 2017 Cuma 14:37

Madencilikte hedef 20 milyar dolar

A
A
A
Madencilikte hedef 20 milyar dolar

Antalya’da madencilik sektörüyle bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “11 milyar dolar yurt dışına para gönderiyoruz, 15-20 milyar ihracat hayal değil.

Antalya’da madencilik sektörüyle bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “11 milyar dolar yurt dışına para gönderiyoruz, 15-20 milyar ihracat hayal değil. Hem ithalatı düşüreceğiz hem ihracatı artıracağız” dedi.


Maden Platformu’nca aralarında Ege Maden İhracatçıları Birliği, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, T. Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği, Türkiye Madenciler Derneği, Agrega Üreticileri Birliği, Seramik, Cam ve Çimento Hammaddeleri Üreticileri Birliği, Aydın Sanayi Odası, Ege Bölgesi Madenciler Derneği ve Çanakkale Madenciler Derneği gibi birliklerin yer aldığı ‘Madencilik Çalıştayı’ Antalya’nın turizm merkezi Belek’te başladı. Maden sahalarında ruhsat güvenliği, çağdaş madencilikte halkla ilişkilerin önemi, maden mevzuatında yaşanan sıkıntıların masaya yatırıldığı çalıştaya katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, maden ihracatında 15-20 milyar dolarlık ihracatın hedef olarak belirlendiğini ve bunun hayal olmadığını kaydetti.


“Madencilikte potansiyelimizin çok altında olduğumuzu görüyoruz”


Enerji porföyünde dışa bağımlılığı bitirecek projeleri bir bir hayata geçirdiklerini anlatan Bakan Berat Albayrak, madende ön plana çıkan ülkelerin gayri safi milli hasılatın yüzde 5 üzerinde olduğuna dikkat çekerek, “Şili de yüzde 8,5, Avustralya, Güney Afrika gibi dünyada madencilikte önde olan ülkelerde yüzde 6,5, Amerika’da yüzde 5’lerde, Almanya yüzde 4. Bu ülkeler bu noktadayken Türkiye’de yüzde 1,3’ler seviyesinde olduğunu görüyoruz. Özellikle Türkiye’de maden çeşitliliğini göz önüne aldığımızda potansiyelimizin çok ama çok altında olduğunu görüyoruz. Bugün dünyada 90 çeşit madenin 77 tanesi Türkiye’de mevcut. Bazı madenlerimizin özellikle rezerv noktasında dünyanın önde gelen ülkelerinden olduğunu biliyoruz. Hepimizin malumu. Ancak önemli olan sadece ve sadece o madende ne kadar rezerve sahip olduğunuz değil, bu rezervleri işleyecek ve bunları değer zinciri katarak dönüştürecek ve sürdürülebilir b ir sisteme sahip olmak. İşte bu nedenle maden politikalarımızın esas temelinde Türkiye’yi ham madde üretip satan değil, artık ileri teknoloji ile dünya pazarlarında katma değerli yüksek ürünler üreten söz sahibi bir ülke noktasına getirmektir” dedi.


“15-20 milyar dolar ihracat hayal değil”


Son 10 yılda ortalama 11 milyar maden ithalatının gerçekleştiğini kaydeden Bayraktar, yerli üretimle bu alanda hareketlilik getirilmesi gerektiğini söyledi. ‘11 milyar dolar yurt dışına para gönderiyoruz’ diyen Bayraktar, “İhracatta 15 milyar hayali rakamlar değil. Mevlüt bey bütün duygularını paylaştı. Aynı şekilde kalpten kalbe giden bir yol var. Aldık. Al ver. Alıyoruz veriyoruz inşallah. Bu konuda hiçbir şüphemiz yok. Hedeflerimiz hayal değil. 15 20 milyar dolar hayal değil. Hem ithalatı düşüreceğiz hem ihracatı artıracağız” ifadelerini kaydetti.


“Madenler artık Türkiye’de işlenecek”


Madencilikte iki önemli modeli hayata geçirdiklerini açıklayan Bakan Bayraktar, “Öncelikle sektörde AR-GE ve teknoloji merkezli bir yapının önünü açıyoruz. Bugüne kadar Türkiye’de çıkarılan madenlerin işlenmesi için yurtdışına gönderilen ve bu ürünün yüksek fiyatlarla Türkiye’ye geri döndüğü bir ekosistemimiz vardı. Birçok alanda bunu görüyorduk. Artık teknolojik alt yapı eksikliğinden kaynaklanan bu durumun tersine çevrilebilmesi için yeni bir ihale ve işletme modeli yılsonu itibariyle hayata geçilecek. Ülkemizde çıkarılan madenler stratejik ve nadir bulunan, katma değeri yüksek, ithalata bağımlı olduğumuz alanlardaki birçok madende inşallah Türkiye’de işlenecek. Böylece yurt içinde bulunan madenler Türkiye’de zenginleştirilerek ham madde ya da ara madde olarak ithal edilmesinin önüne geçeceğiz. Son vereceğiz buna” dedi.


“Madencilik dünyada en stratejik sektörlerden birisi “


Maden sahalarını yarı mamul ve nihai ürün üretecek fabrikaların kurulması şartıyla artık açtıklarını belirten Bayraktar, “Böyle bir model gelecek. Burada kamuya daha fazla katma değer sağlayacak bir ortaklıkla yerli üretimi destekleyecek fabrika kurulumunu AR-GE yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçireceğiz. Güneş, rüzgar ihalesini takip ettiniz. Yılda 5 milyar 10 miyar dolar sadece tribün, panel ithalatında, ciddi bir bağımlılık. Enerji bağımlıyız. O zaman hem yerli kaynak, milli kaynak hem de yerli üretim. Bir benzer modelini de inşallah madencilikte de adım adım hayata geçireceğiz. Madencilikte uluslararası değerlendirmelere göre birçoğunuzun bildiği ham madde eğer bir birim katma değer üretiyorsa ara ürün 8 birim, nihai ürün ise 24 katı çarpan noktasında bir değer zinciri mevcut. Katma değer üretme noktasında madencilik dünyada en stratejik sektörlerden birisi. Biz bu katma değerli alana oynamamız lazım. Niye bir birim 8, 24 katı. Madenine göre 30, 40 katı. Çarpanı olan bir ekosistemi var. Bizim buraya oynamamız lazım” diye konuştu.


“5 bin 467 madeni denetledik”


Madencilik konusunda güvenlik meselesine önem verdiklerinin altını çizen Bayraktar, şöyle konuştu: Bu konuda atacağımız en önemli adımlardan biri tanesi maden güvenliği kurumunun hayata geçirilmesi. Maden güvenlik kurumu maden sahalarında uygulanacak en temel güvenlik süreçlerini belirleyerek güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması, çalışma ortamında kaynaklı sağlık ve güvenlik risklerinin bertaraf edilmesi, meslek hastalıkları ve çevre kirliliğinin önlenmesi gibi konularda uluslararası standartlarda geçerliliği kabul edilmiş olan tüm bu uygulamaları hızla hayata geçirecek. Yaptığımız detaylı çalışmalarla madenler MİGEM tarafından işletme güvenliği açısından barındırdığı tehlike büyüklüklerine göre sınıflara ayrıldı. Bu noktadan sonra sınıflandırarak denetim modeli de getiriyoruz. Tüm sınıflarda artık her bir maden Türkiye’de yılda en az bir kere denetlenecek. Risk grubuna göre 3 kategoriye ayırdık. Mavi kategori daha az riskli olan yılda en az bir kere denetlenecek. Sarı kategori orta risk düzeyinde yılda en az 2 kere denetlenecek. Kırmızı kategori dediğimiz yüksek risk barındıran madenlerimiz yılda en az 4 defa denetlenecek. 2017 de bugüne kadar 5 bin 467 maden sahasını denetledik. Yeni dönemde yeni yapılanma süreciyle MİGEM sıkı bir şekilde sahaya girdi artık. Burada bu denetimler içerisinde bin 780 tanesinin faaliyetini durdurduk. Denetimi geçirmedik, bu yıl sadece durdurduk. Bunların 258 tane kömür madeninde faaliyeti durdurma cezası verdik. Yıl sonuna kadar 6 binden fazla denetimi bitireceğiz. 2018 de bu denetimler daha sistematik, kurumsal ve yoğun bir şekilde devam edecek. 2018 hedefimiz 6 bin ötesine geçip 7 binden fazla denetim hayata geçireceğiz. Habersiz ve anlık denetimler. Ismarlama değil. Ben geliyorum hazırlanın toparlanın yok. Risk barındıran madenler hızlı bir şeklide tespit edilecek ve gereken neyse sıfır taviz politikasıyla uygulayacağız.


İş ve işçi güvenliği konusunda kesinlikle sıfır tolerans uygulamamız lazım. Bunu bütün sektör olarak bilmemiz lazım. Yapılacak bir hata bir kişiyi, yönetici, patronu, şirketi etkilemiyor. Bütün sektörü olumsuz etkileyecek belki de 10 yıl geriye götürecek bir zarar verebiliyor. İşte yeni yapılan tüm bu düzenlemelerle madencilik gelecek 10 yılın en cazip yatırım alanlarından birisi olması için çalışıyoruz. Tüm bu noktada mesai ve emek harcayan tüm paydaşların kazanacağı bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz”


“Madencilik kurumsallaşmalı”


Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşma noktasında madencilikte bazı reformlardan geçmesi gerektiğini kaydeden Bayraktar, şunları kaydetti:


“Sektörün kurumsal dönüşümüyle alakalı adımları hep birlikte atmamız lazım. İki sektörün iletişim açısından bugüne kadar eksik olduğu tüm bu alanlarda gün an dakika kaybetmeden çok ciddi süreçleri başlatıp yapılandırıp bununla ilgili adımları atmamız gerekiyor. Çevre duyarlılığımız konusunda dünyadaki en iyi örnekler noktasında bu adımları tamamız gerekiyor. İş sağlığı güvenliği alanında dünyadaki en iyi örnekleri yine aynı şekilde Uygulamayla alakalı ne yapmamız gerekiyorsa bu adımları atmamız gerekiyor. Bu çerçevede bize düşen ne gerekiyorsa halden anlayacak şekilde bu süreçleri başlatmamız gerekiyor. Dünyada bu alanda en iyi ülkeler arasına sokmak istiyorsak, hepimize iş düşüyor. Bundan sadece firmalarımızın dünya ile rekabet edebilecek güçte olması hedef değil. Sektörel dönüşüm, insan kaynaklı dönüşüm, tüm bu alanlarda. Bu açıdan açık ve şeffaf sürdürülebilir madencilik politikasıyla bu süreci devam ettireceğiz, destek olduk, olmaya da devam edeceğiz”


“5 yıl içerisinde 2 yıl üretim yapmayanların ruhsatı iptal edilecek”


Göreve geldikten sonra kısa dönem içerisinde birçok önemli adım attıklarını ifade eden Bakan Bayraktar, “Maden yönetmeliği getirdik, maden ihale yönetmeliğini bitirdik, UMREK’i hayata geçirdik. TUVEK’i hayata geçirdik. Maden bölgesi kanun ve uygulama yönetmeliğini hayata geçirdik. Ruhsatlarla ilgili işlemleri hızlandırılması noktasında çok önemli adımlar attık, atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Maden yatırımlarının önünün açılmasıyla ilgili önemli adımlar attık. Maden aramalarındaki en kritik noktalarından birisi ÇED, istenmemesi konusu, bitirdik. 3 ürün üretmek kaydıyla 10 yıllık süreyle orman bedelinin alınmaması sorunun çözdük. Orman bedellerini tamamı yüzde 50 indirim uygulamasını bitirdik. Burada tabi Orman Bakanımız Veysel Bey’e teşekkür etmemiz lazım. Hakikaten onun da çok ciddi katkısı oldu. Ön arama ve genel arama dönemleri faaliyet yapmayanların ruhsatının iptali. 5 yıl içerisinde 2 yıl üretim yapmayanların ruhsatı iptal edilecek. Sektördeki hakiki ve samimi üreticinin önünü açacağız. Ama ruhsatları toplayalım, 10 sene 20 sene kim öle, kim kala. Bizim kaybedecek vaktimiz, 1 günümüz bile yok. Biz bütün bir ülkenin yer altındaki değerlerini hayata geçireceğiz”


“Türkiye’nin jeokimya haritasını bitiriyoruz”


Türkiye’nin jeokimya haritasını haritasını tamamlamak üzere olduklarını belirten Bayraktar, 54 bin numuneye son 1,5 yılda 80 bin daha numune eklediklerini söyledi. Jeofizik haritayla ilgili de konuşan Bayraktar, “İnşallah önümüzdeki yılın ikinci yarısında jeofizik haritası da bitiyor. Gerçekçi, bilimsel veri datasına dayanarak bunun üzerine analiz edip doğru noktaların arama çalışmalarıyla aktif bir şekilde yöneticiye bu süreçle ilgiline gerekiyorsa kürsel manada bu adımları atıyoruz” dedi.


“10 milyon metre sondaj yapan ülkeleri yakalayacağız”


MTA sondaj faaliyetleri hedefleri konusuna değinen Bayraktar, “Ne demiştik geçen yıl 2017 1 milyon metre, tarihteki en yüksek rakamın 3 katından fazla. 300 küsür bin metreleri bu yıl 1 milyon metrelere ulaştırarak MTA’yı artık emeklilik kurumu değil, sondaj faaliyetleri konusunda gece gündüz arayan, üreten, çalışan bir kurum haline getirdik. Seneye 2 milyon, bir seneki sonraki seneye 3 milyon. Özel sektörle birlikte 5-6 milyon rakamlarını yakaladığımızda dünyada madencilik alanındaki en ileri ülkeler Avustralya, Kanada, 5 -10 milyon metre sondaj yapan ülkeleri inşallah yakalayacağız” diye konuştu.


Sektör dönüşümü


Gerçek yatırımcının önünü açmak istediklerini ifade eden Bayraktar, en kritik adımların finansman konusunda da zaman planlaması, iş planlanması, bürokratik süreçler açısından rahatlama sağlayıp yatırımcının elini güçlendirecek adımlar atacaklarını kaydetti. Madencilik sektöründen beklentisinin olduğunu belirten Bakan Bayraktar, “Sektör dönüşüyor, Türkiye dönüşüyor, dünya dönüşüyor. O zaman Türkiye’nin de madencilik alanında gittiği yolu doğru okuyarak daha büyük işlere, daha büyük üretimlere talip olmak zorundayız. Bunun için firmalarımızın gerek sanayiyle, gerek üniversitelerle gerekse kendi içerisinde daha çok işbirliği ve ortaklık kurarak olayı daha yukarı taşıması gerekiyor. Artık sadece ham madde üretimiyle değil, yeni modelde değer zinciri oluşturacak nihai ürün üretmeyi bunu yakalamayı hedefleyecek olan bir madencilik yapısını hedefe koyacağız”


“Şampiyonlar liginde yer almaya çalışacağız”


Teknolojide gelinen seviyeden yaralanarak ve AR-GE yatırımları yaparak madencilik alanındaki eksikliklerin giderilmesi gerektiğine vurgu yapan Bayraktar, şöyle devam etti:


“Bu eksiklikleri gidererek madenciliğin bir üst ligine çıkıp, şampiyonlar liginde yer almaya çalışacağız. Burada uluslar arası iş birlikleri de düşünmemiz lazım. Çıtayı aşağıda tutmayın. Bu madende, bu AR-GE’de bu teknoloji gelişiminde firmalar varsa biraz yurt dışına gidelim. Sadece mal satmak için değil, Türkiye’de kaynaklar var. İhracat yapan bir sürü firmamız var. Gelip burada katma değerli bu ürünlerle birlikte o teknolojiyi burada gel birlikte kuralım, bu alanda geliştirelim, iş birlikleriyle katma değer katalım”


“Bundan sonra size dayak yedirmeyeceğiz”


Sektörün kurumsallaşmasının çok önemli olduğunu ifade eden Bayraktar, “Her alanda bu sektörün profesyonelleşmesi, kurumsallaşması lazım. Firmalarımızın bir kısmı tam, bir kısmı değil. Eksiklerimiz var mı? Siz benden daha iyi biliyorsunuz. Sektörün itibarına katkı sağlayacak kamu ile güçlü diyalog kuracak iletişim stratejinizi hazırlamanız lazım. Her şey çok iyi ama iletişim sıfır. Anlatamadığınız zaman ne oluyor? Madenciliğin algısı nasıl? Olumsuz. Niye olumsuz ya? Yerli ve milli sektör bu. Yerli kaynaktan üretiyor, istihdam üretiyor. İhracat üretiyor. Özellikle kriz zamanlarında oluşabilecek hasarları reaktif değil, öncesinden planlayıp bütün bu stratejisini dizayn ederek, proaktif yöntemlerle çözecek plan ve uygulamaların her durum ve koşula göre hazırlanması, takip edilmesi, güncellenmesi her bir firmanız için hayati bir elzem. Kriz oldu izledik, sonra bütün sektör dayak yedi. Mevlüt Bey, ‘Dayak yediğimiz kavgadan bir ağabey gibi kurtardınız bizi” dedi. Bundan sonra dayak yedirmeyeceğiz size. Ama sizin de dayak yememeniz lazım. Bazen kavga çok büyük olabiliyor, yurt dışından da adam çağırabiliyorlar. Bakanın gücü de yetmeyebilir, onun için sizin de pazı yapmanız lazım, hep birlikte kavgaya gireceğiz. Bir ağabey var, kavga olduğu zaman döver kurtarır bizi. Bazen dayağı hele de son yıllarda dayağı Türkiye birileri dışarıdan atmaya çalışıyor. Hem de içimizdeki birileri, ama Elhamdülillah 80 milyon üöyle bir güçlü birlik olduk ki, dayak atmaya gelenlere 2 tane şamar vurup gönderiyoruz. Onun için madencilik sektörü de biraz vücut çalışacak, fitnes çalışacak, biraz kas yapıp hep birlikte olmamız lazım ”


“İş güvenliği ve çevre bizim kırmızı çizgimiz”


Yaşanan iş kazaları sonrası madencilik sektörünün tamamının etkilendiğine dikkat çeken Bayraktar, bu konuda da maden firmalarına uyarılarda bulundu. Bayraktar, “Neredeyse 10 yıl geriye gidiyoruz. Her birlikte cümbür cemaat aynı gemideyiz. Kafamızı kuma gömerek, eksikliklerimizi görmezden gelerek hedeflediğimiz seviyeye ulaşamayız. Tüm firmalarımızın Türkiye’nin madencilik konusunda gideceği noktayı iyi okuyarak yatırım planlarını yapmasının yanında özellikle risk planlaması ve güvenlik anlamında dünyadaki en iyi örnekleri ve bu uygulamaları görüp bir an önce başlamamız lazım. Bu değişimi gerçekleştiremeyenler ayakta kalamayacak. Çok iyi seviyede bir çok firmamız var. Bunları sayısı daha da artacak. Daha da artması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bu kadar sektöre eğilen bir bakan olarak kimse benim bakanlık dönemimde hem iş sağlığından hem iş güvenliğinden zerre taviz vermemizi beklemesin.Bu konu bizim için sıfır toleranslı kırmızı cizgimiz. Her türlü desteği verdik, vereceğiz ancak bu alanda hala çağdaş modellere ayak uyduramayan, istediğimiz seviyeye gelemeyen firmalarımızla artık başka bir metot izleyeceğiz. Bakanlık olarak bir diğer kırmızı çizgimiz de çevre konusu. Madenciliği, dünyada en iyi uygulamalarda olduğu gibi, çevreyle duyarlı, çevreyle uyum içerisinde olan seviyeye çıkarmak zorundayız. Bu konuda firmalarımızın ve bizim ne kadar hassas olduğunun farkında olunmasını istiyorum. Dünya kadar iş yapacağız, bir tane algıdan dayak yiyeceğiz. Öyle yok. Çevre konusunda bir yapıyorsak 10 yapacağız" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa BTSO Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener: “Kuzey Makedonya ile ticarette önemli fırsatlara sahibiz” Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Kuzey Makedonya İş Forumu’na ev sahipliği yaptı. BTSO Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener, Türkiye ile Kuzey Makedonya arasındaki köklü ve güçlü bağların ticarette de önemli fırsatlar oluşturduğunu söyledi. Kuzey Makedonya Türkiye Büyükelçisi Jovan Manasijevski de 1 milyar dolara ulaşan karşılıklı ticareti artırmak istediklerini dile getirdi. BTSO Ana Hizmet Binası’nda gerçekleştirilen Kuzey Makedonya İş Forumu’nun açılış konuşmasını BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener gerçekleştirdi. Başkan Yardımcısı Şener, Türkiye’nin Balkan ülkelerinin tamamı ile ortak tarihi, kültürel ve toplumsal geçmişi olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye ile Kuzey Makedonya, yüzyıllardan günümüze ulaşan ortak tarih, kültür ve medeniyet bağlarına sahip. Ancak bu ilişkilerimizi yalnızca kültürel ve tarihi bir yaklaşımla ele alamayız. Kuzey Makedonya’nın da içinde yer aldığı Balkan coğrafyası, ticaret hacmi ve barındırdığı fırsatlar itibariyle ülkemiz için stratejik bir bölge. Türkiye için Avrupa’ya ve dünyaya açılan bir kapı niteliğinde olan Balkan coğrafyası, uluslararası rekabette söz sahibi olmak isteyen firmalarımız için adeta bir sıçrama tahtasıdır” dedi. “Kuzey Makedonya önemli bir çekim merkezi” Türkiye ekonomisinin lokomotif şehirleri arasında bulunan Bursa’nın bugünkü güçlü konumuna ulaşmasında Balkan kökenli iş insanlarının büyük payı olduğunu ifade eden BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener, “Bursa Ticaret ve Sanayi Odası olarak bizler de Balkan ülkeleriyle ticaret potansiyelini geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu noktada Kuzey Makedonya, Avrupa ortalamasının üzerinde bir büyüme oranı ve gelişmeye açık ekonomik yapısıyla, firmalarımız için önemli bir çekim merkezi olarak öne çıkıyor. Bursa’dan Kuzey Makedonya’ya ihracat yapan 169 firmamız bulunuyor. Geçen yıl Bursa’dan Kuzey Makedonya’ya gerçekleştirdiğimiz ihracat 50 milyon dolara ulaştı. Ülkelerimiz arasında yatırım ve ticari potansiyel çok yüksek. Biz bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Bugünkü toplantımızın da Bursa ve Kuzey Makedonya arasındaki ilişkileri canlandırmak ve daha da ileriye taşımak için önemli bir fırsat oluşturduğuna inanıyorum” diye konuştu. “Bursa ile Ticaret hacmi 55 milyon dolar” Kuzey Makedonya Türkiye Büyükelçisi Jovan Manasijevski de karşılıklı üst düzey ziyaretler ile Türk şirketlerinin Makedonya’da stratejik altyapı ve sermaye projeleri alanında önemli projeleri üstlendiklerini söyledi. Manasijevski, “İki ülke arasındaki yakın ilişkiler, ikili işbirliğinin genel olarak sürdürülmesine ve geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Türkiye, Makedonya’nın 7. büyük ticaret ortağı. Türk firmaları, Makedonyalı üretici firmaların ana tedarikçileri arasında. Ülkelerimiz arasındaki toplam ticaret hacmi ise 1 milyar dolara ulaştı. Kuzey Makedonya’da kayıtlı 2 bine yakın Türk şirketi farklı sektörlerde faaliyet göstermekte. Ülkemizdeki toplam kayıtlı yabancı şirketler arasında yüzde 25 oranla Türkiye birinci sıraya yerleşti. Bursa ile Makedonya arasındaki toplam ticaret hacmi ise 2023 yılında önemli bir artış ile 55 milyon dolar oldu. Bizler bu rakamları çok daha yüksek bir düzeye çıkaracağımıza inanıyoruz” dedi. Açılış konuşmalarının ardından Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Teknolojik Endüstriyel Geliştirme Bölgeleri Müdürlüğü Direktörü Jovan Despotovski, katılımcılara Kuzey Makedonya’daki iş fırsatları sunumu gerçekleştirdi. İş forumu, Şahterm CEO’su Faruk Şahin ve Pürplast Genel Müdürü Mehmet Şişmanoğlu’nun Kuzey Makedonya’daki başarılı iş hikâyelerine ilişkin sunumlarıyla sona erdi.
Bursa İYİ Parti Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Tevfik Demir istifa etti İYİ Parti Mustafakemalpaşa İlçe Başkanlığı görevini yaklaşık 2 yıldır sürdüren Tevfik Demir, hem başkanlıktan hem de parti üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı. Partinin kuruluş hedefini ve heyecanını yitirdiğini belirten Demir, "31 Mart yerel seçimleri öncesinde gerek aday belirleme, gerekse meclis üyelerinin belirlenmesi sırasında ilçe başkanı ve yönetim kurulunun ‘yok hükmünde’ sayılması ise bizleri üzdü" dedi. Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı istifa açıklamasında Demir, şu cümlelere yer verdi; "Bugün itibari ile 25 Ekim 2017 yılından bu yana görev aldığım ve son 2 dönemdir seçilmiş İYİ Parti Mustafakemalpaşa İlçe Başkanlığı görevinden ve İyi Parti üyeliğinden istifa etmiş bulunmaktayım. İstifa etmeyi bir süredir düşünmekteydim. Ancak partinin zarar görmemesi adına seçim süreci ve genel kongre sürecinin tamamlamasını bekledim. 4,5 yıllık süreçte İyi Parti İlçe Başkanı olarak muhalefet görevini ekibimle beraber layığı ile yaptığıma inanıyorum. Ancak geldiğimiz noktada halkımızın gösterdiği yolda artık ‘kenara çekilme’ zamanın geldiğini gördüm. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yaşananlar bana bu kararı almam gerektiğini gösterdi. Bu partiye böylesine özverili bir şekilde hizmet etmemize rağmen, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde gerek aday belirleme, gerekse meclis üyelerinin belirlenmesi sırasında ilçe başkanı ve yönetim kurulunun ‘yok hükmünde’ sayılması bizleri son derece üzmüştür. O gün istifa etmem gerekirken, partinin seçim üstü zarar görmemesi adına bu kararımı seçim sonrasına erteledim. Seçim sonrası parti tarafından alınan karar ile gidilen genel kongre sürecinde ise bu kararımı bildirmenin etik olmayacağını düşünerek bugüne ertelemiş oldum. Yerel seçim çalışmalarını tüm imkansızlıklara, maddi ve manevi hiçbir desteğin olmamasına rağmen, ben ve yönetim kurulum elimizden geleni, hatta daha fazlasını yaparak sürdürdük. Ancak son bir yılda gerek üst düzey, gerekse il ve ilçe bazlarında partinin kan kaybı herkesin malumudur. Bu da 31 Mart Yerel seçimlerine tüm Türkiye’de olduğu gibi Mustafakemalpaşa’da da sandığa yansıdı." Partinin kuruluş amacı ve heyecanını yitirdiğinin ortada olduğunu belirten Demir, "Buna rağmen ortada bir başarısızlıktan söz edilecekse biz bunu göğüslemeye hazırız. Bundan böyle ilçemiz için hangi platformda olursa olsun hizmet etmeye devam edeceğimden kimsenin şüphesi olmasın" dedi.