GENEL - 08 Aralık 2018 Cumartesi 10:27

Geçimini kekik, nane, defne yağı ile sağlıyor

A
A
A
Geçimini kekik, nane, defne yağı ile sağlıyor

Antalya’nın Akseki ilçesinde yaşayan Abdullah Güven, yazın Toros Dağlarında kesilip biçilen kekiklerin yağını çıkararak geçimini sağlıyor.

Antalya’nın Akseki ilçesinde yaşayan Abdullah Güven, yazın Toros Dağlarında kesilip biçilen kekiklerin yağını çıkararak geçimini sağlıyor.


Akseki ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Abdullah Güven, yazın Toros Dağlarında kesilip biçilen kekikler ile yağ sıkarak geçimini sağlıyor. Alaçeşme Mahallesi’nde yaşayan Abdullah Güven, Orman İşletme Müdürlüğünden aldığı izinle yazın bin 200 metre rakımlı Toros Dağlarında kekik, şalba, andız, mersin, ardıç, defne ve su nanesi topluyor. Daha önce bu otları topladıktan sonra kurutup sattığını belirten Güven, eskiden ilkel yöntemle kekik, elma yağı, defne yağı, andız yağı, su nanesi yağı sıkmaya başladığını, şimdi ise daha gelişmiş yöntemle yaptırdığı kazanlarda bu işi yapmaya devam ettiğini söyledi.


Kazanlara koyduğu 8 kilo kekiği 4-5 saat kaynattığını kaydeden Güven, "8 kilo kekikten 100 gram kekik yağı çıkarıyorum. Bunun geliri var. İleride daha gelişmiş olarak bu işi yapmak istiyorum. Yağ çıkarmak oldukça zahmetli bir iş. Sabah saatlerinde başlamış olduğum yağ çıkarma işi yaklaşık dört saat sürüyor" dedi.


Ailesiyle biriktirdiği kekik, şalba, defne, su nanesi otlarını kuruttuğunu belirten Abdullah Güven, yağ sıkma işini şöyle anlattı:


"Biriken kekikleri kazana doldurup içine su dökerek sabahın erken saatlerinde 300 dereceye varan ısıda ısıtıyoruz. Kazan kaynayınca içerisi buharla dolar. 4 saat sonra buhar soğutulmuş boruların iç yüzüne değince yoğunlaşır ve damla haline gelir. Damlalardan oluşan damıtılmış su bu borudan dışarı akar. Aktığı yere kekik yağı ile karışık damıtılmış kekik suyunun birikmesi için bir kap konur damlalar halinde aşağıya akar. Kap dolup taşınca ilk olarak dışarıya yağ kısmı akar. Birbirinden ayrılan kekik yağı ve kekik suyu kendi kaplarına doldurularak kullanım için saklanır. Bu işlem yaklaşık 8 saat sonra tamamlanır."


Bazı bitkilerin yağlarını da soğuk pres yöntemi ile çıkarttığını anlatan Güven, "Menengiç ve çörek otu yağını soğuk pres yöntemi ile çıkartıyorum. Her çıkardığımız yağın ayrı ayrı şifaları vardır. Yağlarını çıkardığımız ürünlerin posalarını kesinlikle atmıyoruz. Posalarını dahi değerlendiriyoruz. Posaları da hayvan yemi olarak satıyoruz. Yağları çıkarmadan bana sipariş verirler. Ben de sipariş üzerine çalışıyorum. Pazarlama sorunum yok" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gölbaşı’nda mıntıka temizliği Gölbaşı Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri ilçenin dört bir yanında mıntıka temizliği yaptı. Ankara’nın Gölbaşı Belediyesi ekipleri daha temiz bir Gölbaşı için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri gün boyu refüjler, kaldırımlar, yollar, parklar ve bahçelerde temizlik çalışması yaptı. Koordineli bir şekilde çalışan ekipler, çalı süpürgeleriyle kaldırımları ve yolları temizlerken, vakumlu yol süpürme araçları cadde ve ara sokakları pırıl pırıl temizledi. Çöp kutularındaki atıklarda ekipler tarafından toplandı. Yapılan temizlik çalışması ile hem çevre kirliğinin hem görüntü kirliliğinin önüne geçildi. Ankara’nın en temiz ilçelerinden biri olan Gölbaşı’nda, Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri her gün çalışmalarına devam ediyor. “Sabahın erken saatlerinden itibaren ekiplerimiz sahaya iniyor” Daha temiz ve ferah bir Gölbaşı için özveriyle çalışmaya devam edeceklerinin altını çizen Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı “Göreve geldiğimiz ilk gün dediğimiz gibi önceliğimiz halk sağlığı ve çevre kirliliğini önlemek. Ekiplerimiz bunun için gece gündüz çalışıyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren ekiplerimiz sahaya iniyor. Mesai gözetmeksizin çalışmalarımız sürüyor. Gölbaşılı hemşehrilerimize temiz ve sağlık bir ortam sunmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Muğla Ula Hüseyin Ercan Ermaş Anadolu Lisesi öğrencilerinden Bilim Fuarı Ula Hüseyin Ercan Ermaş Anadolu Lisesi öğrencilerinin gerçekleştirmiş olduğu projelerin ve sanatsal etkinliklerin yer aldığı Bilim Fuarı, yerel katılımcılar ve ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü. Bilim fuarı; bölgedeki eğitim ve bilim alanındaki iş birliğini güçlendirmek ve gençleri bilimsel çalışmalara teşvik etmek amacıyla büyük bir gelişme sağladı. İçerik bakımından özellikle yerel-kültürel değerlere odaklanan çalışmaların yanı sıra, sanatsal çalışmaların da sergilenmesi, fuarı renkli ve ilgi çekici hale getirdi. Resim çalışmaları, deprem bilinci üzerinde çalışılan projeler, sağlıklı beslenme ve geri dönüşüm üzerine yapılan bilimsel çalışmalar da oldukça ilgi gördü. Psikolojiden matematiksel keşiflere kadar geniş bir yelpazede çalışmalarını sergileyen öğrenciler, belirli süre boyunca gerçekleştirdikleri araştırmaların sonuçlarını fuar katılımcılarıyla paylaştı. Özellikle yerel ve yöresel içeriklere odaklanan projeler, katılımcıların ilgisini çekti ve bölgenin kültürel zenginliğini yansıttı. Düzenlenen etkinlik, yerel topluluğun eğitim ve bilim alanındaki önemli bir adımı olarak kaydedildi. Gelecek yıllarda da benzer etkinliklerin düzenlenerek gençlerin bilimsel keşiflerine destek verilmesi bekleniyor. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Bilim fuarının açılışına Ula Kaymakamı Mehmet Rıdvan Doğan, İlçe Milli Eğitim Müdürü Cüneyt Yiğit, Ermaş Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ercan, Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ercan ve çevre okulların müdürleri de katıldı.
Eskişehir Koca, karısının sağ eli, karısı da eşinin sol eli oldu Eskişehir’de çeyrek asırdır yaşadıkları tüm sağlık sorunlarına rağmen birbirlerine destek olmaktan vazgeçmeyen Cevat Gündüz ve Ayşe Gündüz çifti, felç geçirmeleri sonucunda vücutlarının belli bölgelerinin tutmaması nedeniyle gerçek anlamda birbirlerinin eli ve ayağı oluyor. Yaklaşık 28 yıldır birlikte yaşayan Cevat Gündüz ve Ayşe Gündüz çifti görenlerin takdirini topluyor. Felç geçirmesi nedeniyle sağ eli tutmayan Cevat Gündüz yıllardır akciğer kanseri ile mücadele ediyor. 6 yaşında çocuk felci yaşayan Ayşe Gündüz’ün ise sol eli tutmuyor. Bu sorunlarını birbirleriyle yardımlaşarak gideren çift, yaşadıkları tüm sağlık sorunlarına birlikte kafa yoruyor. Kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin hem eli hem de ayağı olarak bir çocuk da yetiştiren çift, ilişkilerde saygının son derece önemli olduğuna vurgu yaparak her şeyin sevgiyle başladığını söyledi. Genç çiftlere yönelik de tavsiyelerde bulunan Gündüz çifti, mutlu olmak için bazı şeylere sabretmek gerektiğini ifade etti. "Onun yapamadığını ben yapıyorum, benim yapamadığımı o yapıyor" Eskişehir’de yaşayan Cevat Gündüz, eşiyle 28 yıldır birlikte olduklarını belirtti. Eşinin 6 yaşındayken çocuk felci geçirmesi nedeniyle sağ elinin tutmadığından ve yüzde 67 engelli raporu bulunduğundan bahseden Gündüz, "Ben akciğer kanseriyim, 3 defa ameliyat geçirdim. Şah damarım atmış, yakın zamanda yeniden ameliyat olacağım. Sevgi ve saygı olduktan sonra aşk olur. Mesela benim sol elde, onun sağ elde engel var. Onun yapamadığını ben yapıyorum, benim yapamadığımı o yapıyor. Bu işler böyle yürüyor. Birbirimizin eli ayağıyız. Mesela salatayı ben yapıyorsam bulgur pilavını eşim yapıyor. Çocuk bile büyüttük, 27 yaşına geldi. Yeri geliyor benim olmadığım sıralar kundağını dişiyle bağlıyordu. Sevene engel yok. Zaten sevmeden hiçbir şey olmaz. Hayat sevgiyle başlar. Mesela sevmesen bir şey yiyebilir misin? Yiyemezsin. Buradan genç çiftlere tavsiye vermek istiyorum. Her şey sevgi ve saygıdan ibaret, sabır şart. Sabretmek çok önemlidir" dedi. "O benim hem kalbim, hem de sağ elim" Cevat Gündüz’ün eşi Ayşe Gündüz ise, evlilik süreçlerinde nasıl zorluklar yaşadıklarını anlatarak şu sözleri kaydetti: "Biz çok fakirlik çektik. Çocuğum okula gidiyordu, beslenme koyamıyordum. Ağlıyordum. Öğretmen, ’Ayşe hanım, çocuğa niye beslenme koymuyorsun’ derdi. Ben de, ’Öğretmen hanım, sen hiç yokluğu bilmiyor musun? Olsa hiç koymam mı?’ derdim. Allah razı olsun, o dönemlerde bir öğretmen çocuğa boyuna bir simit ve meyve suyu parası verirdi. Artık hastayım. Eşimin 2-3 senedir çok yardımı oluyordu ama şimdi kendisi de hasta. Ben iyi kötü kendim yapıyorum. Hasta diye ona da kıyamıyorum, kendi işimi kendim yapmaya çalışıyorum. Seviyorum onu, sevmem mi hiç? El ele verip tüm zorlukları aştık, bundan sonra da zaten aşacağız. Birbirimizi tanıdık, bildik. O bana yardım oldu, ben ona yardım oldum. Öyle 28 yıl geçti. O benim hem kalbim, hem de sağ elim. Her şeyde sabır olacak. Her zorluğu, yoksulluğu çektik. Kurban olduğum Allah herkese geçim düzen versin."