GENEL - 21 Ekim 2019 Pazartesi 10:49

Antalya OSB - Kazakistan kardeşliği

A
A
A
Antalya OSB - Kazakistan kardeşliği

Antalya OSB Başkanı Ali Bahar ve Kazakistan Büyükelçisi Abzal Saparbekuly arasında gerçekleşen iş birliği toplantısından, Bölge sanayicileri ile Kazakistan’a ticaret heyeti düzenlenmesi kararı çıktı.

Antalya OSB Başkanı Ali Bahar ve Kazakistan Büyükelçisi Abzal Saparbekuly arasında gerçekleşen iş birliği toplantısından, Bölge sanayicileri ile Kazakistan’a ticaret heyeti düzenlenmesi kararı çıktı.


Antalya Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar ve Kazakistan Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Antalya Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü İdari Hizmet Binasında gerçekleşen toplantıya, Antalya OSB Başkan Vekili Hasanali Gönen, Organize Sanayici İş İnsanları Derneği Başkanı Ahmet Kasapoğlu, Antalya OSB Müteşebbis Heyet Üyeleri, Bölge Müdürü İlhan Metin, Kazakistan Antalya Konsolosu Maulen İbraikulov ve Bölge sanayicileri de katıldı. Toplantı sonunda, Antalya OSB sanayicilerinden oluşan ticaret heyeti ile Kazakistan’daki yatırım fırsatları ve işbirliği olanaklarının değerlendirileceği bir ziyaret gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.


Türkiye ve Kazakistan’ın dostluktan öte, çok daha güçlü bağlarla birbirine bağlı olduğu ifade eden Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, “Türkiye ve Kazakistan kardeş ülkelerdir. İki ülkenin vatandaşlarını tek bir millet olarak görüyoruz. Kazakistan’ın başı ağrısa, bizim başımız ağrır. Tüm Türki Cumhuriyetler bizler için aynı öneme ve kıymete sahiptir. Barış Pınarı Harekatı kapsamında da Türk’ün Türk’den başka dostu olmadığını bir kez daha teyit etmiş olduk” dedi.



"Temennimiz iş birliğinin artması"


Antalya OAB’nin özellikleri, büyüklüğü, sürdürdükleri çalışmalar ile Bölge firmaları hakkında Büyükelçi Saparbekuly’e bilgiler aktaran Başkan Bahar, “Bölge firmalarımızın birçoğu Kazakistan ile işbirliği içerisinde. Ürün gönderen, imalat ya da yatırım yapmış, proje ortaklığı içerisinde olan firmalarımız mevcut. Amacımız ve gayretimiz bu sayının daha da artması, hem Türkiye’nin hem de Kazakistan’ın gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunmaktır. Antalya OSB Yönetimi olarak sizlerden gelecek her türlü teklif ve öneriye açığız” ifadelerinde bulundu.



Kazakistan’a davet ett


Ülkesindeki yatırım olanaklarından ve son dönemde gerçekleşen yapısal reformlardan bahsederek Antalyalı sanayicileri yatırım yapmaları için ülkesine davet eden Büyükelçi Saparbekuly, Antalya’da yaşayan ve çalışan çok sayıda Kazak vatandaşı olduğunu, dolayısıyla da Antalya’nın Kazakistan için ayrı bir öneme sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin, Kazakistan’a en çok yatırım yapan ilk 10 ülke arasında, 9’uncu sırada olduğunu aktaran Saparbekuly, “Türkiye’nin son dönemde yaptığı atılım bizler açısından mutluluk vericidir. İş birlikteliklerimizin artması ile iki ülke arasındaki bağların daha da güçlenmesi en büyük temennimizdir. Kazakistan bağımsızlık döneminde toplamda 350 milyar dolar ve yıllık ortalama 23 milyar dolar yabancı yatırım çekmektedir. Kazakistan bağımsız İngiliz hukukuyla çalışan uluslararası tahkim çalışmaktadır. Kazakistan’da 2 bin 300 Türk şirketi, 4 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu sene yatırımın 800 milyon dolar olmasını bekliyoruz” diye belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Alaçatı İki Yaka Festivali sokakları karnaval alanına çevirdi İzmir’in Çeşme ilçesinde yapılan Alaçatı İki Yaka Festivali, sokakları karnaval alanına döndürürken, Türkiye’nin farklı şehirlerinden 100’den fazla dansçı kentte buluştu. Alaçatı İki Yaka Festivali, bu yıl ilk kez düzenlendi. Festivalin açılışı öncesi kokteyl ve gala yemeğide gerçekleştirildi. Programa, söylenen şarkılar ile dansçıların performansı damga vurdu. Alaçatı Turizm Derneği ve Bir Deniz İki Yaka Kolkola Gençlik ve Spor Derneği tarafından yapılan festivale, Türkiye’nin farklı şehirlerinden 100’den fazla dansçı katıldı. Festivalle, Alaçatı sokakları adeta karnaval alanına döndü. Festival kapsamında panellerde düzenlendi. Mübadelenin geçmişini anlatan mübadil resim sergisi de katılımcılar tarafından oldukça beğenildi. Öte yandan festivalin son gününde Alaçatı’dan başlayan kortej yürüyüşü programlara renk kattı. Alaçatı’nın tarih kokan dar sokaklarında gerçekleşen kortej yürüyüşü büyük ilgi görürken, vatandaşlar korteji cep telefonları ile kaydetti. Alaçatı Amfi Tiyatronun girişinde son bulan kortej yürüyüşünün ardından dans grupları gösterilerini sundu. Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Kerem Ünsal, ilk gerçekleştirilen Alaçatı İki Yaka Festivalinin büyük ilgi gördüğünü belirterek, "Dans ve eğlence bir arada idi. Aynı zamanda iki yakanın müziksel birliktelik ve kültürel farklılıklarının anlatıldığı mübadele sohbetleri de gerçekleşti. Ayrıca mübadelenin geçmişini anlatan mübadil resim sergisi de ilgi çekti. Festivalimizin son gününde de konuk dansçılarımızın sundukları iki yakanın dans örnekleri de çok beğenildi" dedi.
Trabzon Prof. Dr. Temel Göktürk: "Kahverengi kokarcaya önlem alınmazsa 3 yıl içinde fındık tarımı bitme noktasına gelecek" Türkiye’ye yaklaşık 6 yıl önce giren ve istilacı bir tür olarak özellikle Karadeniz Bölgesi’nde fındık başta olmak üzere yüzlerce bitki türüne büyük zarar veren “Kahverengi kokarca” ile ilgili düzenlenen panelde fındık tarımını bekleyen büyük tehlikeye dikkat çekildi. Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, kahverengi kokarca tehlikesine dikkat çekerek “Bu böceğe önlem alınmazsa üç sene sonra Trabzon, Rize, Giresun ve Ordu bölgesinde fındık alanlarında fındık para etmeyecek. Yani üreticimiz fındığını satamayacak. Şu anda insanlarımız bu böceğin kışın evleri tercih ettiği için evlerde kışı geçirdiği için psikolojik zararını görmüş. Fakat asıl zarar 2024 yılında başlayacak ve böceğin bitkilerdeki zararını göreceğiz” dedi. Ziraat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen “Kahverengi Kokarca hakkında her şey ve son durum” konulu panel Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde yapıldı. Panelde söz alan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, Kahverengi kokarcaya karşı hazırlıklı olmamamız gerektiğine dikkat çekti. Pehlevan "Halyomorpha halys (Kahverengi Kokarca), hem doğal hem de tarımsal ekosistemler üzerinde çok sayıda olumsuz etkiye neden olmakta, ciddi ekonomik kayıplara ve olumsuz çevresel etkilere yol açmaktadır. Aynı zamanda yaşam alanlarımıza girerek yaşam kalitemizi etkilemektedir. Bölgenin ve ülkemizin korkulu rüyası olmasını istemiyorsak önümüzdeki yıllarda karşımıza çıkarabilecek olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmalıyız. Mücadelesi çok kolay olmayan fakat her ne pahasına olursa olsun bu zararlıların mutlaka ve mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Bir an önce eylem planının hazırlanarak mücadele yöntem ve stratejileri belirlenmeli. Mücadele sadece kullanılacak tek bir metot ile değil, birden fazla mücadele yönteminin birlikte kullanılması ile başarılı olabilir. Yapılacak bireysel mücadeleler yerine toplu olarak mücadelenin teşvik edilmedi gerekmektedir. Üniversiteler, Araştırma kuruluşları, Kamu, STK, Çiftçi örgütleri, çiftçiler ve hatta toplumun her bireyi bu sistemin içerisinde olmalıdır. Kahverengi Kokarca Böceği ile mücadelenin Milli sorumluluk olduğunu, sadece Trabzon’un değil bütün Ülke kurum ve kuruluşları ve Sivil Toplum Örgütleri olarak bu böcekle hep birlikte hızlı ve etkin bir şekilde mücadele ederek diğer bölgelere yayılmasının engellenmesi gerekir. Kısaca böceğin bütün ağaçlar yaşam alanı olduğuna göre bu böcekle mücadele etmenin ne denli zor hatta imkânsız olacağı ortada. Üzerinde titizlikle çalışılması gereken bir konu. Düşünmek bile istemiyorum, aksi bir durumda arzu etmesek te sivrisineklerle nasıl ki yaşam alanlarımızı paylaşıyorsak bu böcekle de maalesef yaşam alanlarımızı paylaşmak zorunda kalabiliriz” diye konuştu. "Dünya literatüründe ismi ’baş belası böcek’ olarak geçiyor" Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, böceğin dünya literatüründe isminin baş belası böcek olarak geçtiğini ifade ederek “Bu zararlı böcek baş belası bir böcek. Zaten dünyanın bütün literatürlerinde bunu kahverengi kokarca olarak bahsederken ’baş belası böcek’ olarak ifade ediliyor. Gereçse de şu; yemediği suyunu emmediği bitki yok. Sadece reçineli bitkiler hariç yeryüzündeki bütün bitkilerin öz sularını emerek beraber zarar veriyor. Ama fındıktaki en büyük tehlike şu; fındığın suyunu emme esnasında salgılamış olduğu bir madde fındığı acılaşmasına neden oluyor. Randıman düşüklüğünden ziyade fındıktaki bu acılaşma fındığın kullanım değerlerini ortadan kaldırıyor ve fındık sadece fındık yağı olarak kullanılabiliyor. Buradaki mücadele vatandaşa bırakılacak kadar kolay bir konu değil. Dolayısıyla vurgulamak istediğimiz konuda eylem planında çiftçiyi de bu mücadeleye katacak projeler üretmek. Örnek verecek olursak tuzağın benden kampanyasıyla beraber bunu yakalayacak olan tuzakları çiftçiye verilebilir çiftçi bu tuzaklarla beraber bu böcekleri yakalayabilir. İlacın benden kampanyasıyla beraber özellikle buna karşı atılacak olan ilaçları bir şekilde Tarım Bakanlığı kendi bünyesinde düzenleyip bir sınırlama koymalı. Yoksa ilaçlı mücadelede çözüm değil. Çünkü Doğu Karadeniz Bölgesinin yapı itibariyle atılan ilaçların denize ulaşması çok kolay. Bir de bölgede arıcılıkta söz konusu. Buna ilave olarakta birçok canlının doğal düşmanı da alanda mevcut bunlarında ölümüne neden olabiliriz. Buna karşı birden fazla mücadele yöntemlerinin aynı anda ve seferberlik olarak kullanılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. "Önlem alınmazsa fındık para etmeyecek" Böcekle ilgili önlem alınmadığı takdirde fındığın para etmeyeceğine dikkat çeken Göktürk, “Bu böcek üç sene sonra eğer önlem alınmazsa Trabzon, Rize, Giresun ve Ordu bölgesinde fındık alanlarında fındık para etmeyecek. Yani üreticimiz fındığını satamayacak. Şayet bu böcekle beraber mümkün olduğu kadar erken bir zamanda ve uygun olan yöntemlerle mücadeleye başlamak zorundayız. Şu anda böceğimiz kışlak dediğimiz kışı geçirdiği yerlerden havaların ısınmasıyla beraber çıktı artık yavaş yavaş yeşil alanlara doğru geldi. Öncelikle meyve bahçelerinin içerisinde henüz meyve olmadığı için yabancı otların sularını emiyor zaman ilerleyince şuan fındığa yeni yeni gitmeye başladı. Fındık için erken fındık nohut büyüklüğüne ulaştığı zaman artık fındığa zarar vermeye başlayacak. Doğu Karadeniz Bölgesinde özellikle Artvin, Rize, Trabzon bölgesinde bitki çeşitliliği çok fazla olduğu için henüz tam olarak fındıkta zararını hissetmedik. Fakat son dönemlerde özellikle Giresun’da ve Ordu’da popülasyon yoğunluğu çok fazla bir duruma eriştiği için 2023 yılındaki popülasyonun çok olması 2024 yılında bu böceğin artık gerçekten fındığa zarar vereceği anlamına geliyor. Ama biz fındıktaki zararını fındık nohut büyüklüğüne ulaştığı zaman göreceğiz” şeklinde konuştu. "Vatandaş şuan sadece psikolojik zararını gördü, ekonomik zararını yeni görecek" “Şu anda insanlarımız bu böceğin kışın evleri tercih ettiği için evlerde kışı geçirdiği için psikolojik zararını görmüş” diyen Göktürk, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Böceğin tarihine bakacak olursak 2018 yıllarında Artvin bölgesinden uçarak doğal yollarla yani her hangi bir taşınma ile değil böcek giriş yaptı. Şu anda Artvin’den 2018 yılında girdikten sonra da kendi imkanlarıyla beraber yılda 70-80 kilometrelik mesafeyi uçarak oradan Rize’ye, Rize’den Trabzon’a, Trabzon’dan Giresun’a, Ordu’ya, Samsun’a aynı şekilde şu anda böcek Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunmadığı il yok diyebiliriz. Kastamonu, Sinop o bölgeden de devam ederek şuan Marmara bölgesinde bile bu böceği görmemiz mümkün. Şu anda insanlarımız bu böceğin kışın evleri tercih ettiği için evlerde kışı geçirdiği için psikolojik zararını görmüş. Fakat asıl zarar 2024 yılında başlayacak ve böceğin bitkilerdeki zararını göreceğiz.”
Kastamonu Kastamonu’da üniversite öğrencileri Filistin için yürüdü, "katil İsrail" sloganı attı Kastamonu Üniversitesi’nde öğrenim gören öğrenciler ile akademisyenler birçok ülkedeki üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla yürüyüş yaptı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla Kastamonu Üniversitesindeyürüyüş gerçekleştirildi. İlahiyat Fakültesi önünden başlayan yürüyüşte öğrenciler ile akademisyenle tekbir getirerek “katil İsrail” sloganı attı. Öğrenciler ellerindei “su yok, elektrik yok, vicdan yok”, “ey dünya daha kaç çocuk ölmeli”, “dünyanın gözü önünde binlerce çocuk öldürüldü”, yazılı pankartlarla Orman Fakültesi yanında bulunan yerleşkeye kadar yürüdü. Burada grup adına açıklama yapan İlahiyat Fakültesi öğrencisi Taha Kanbolat, “İsrail’in bu soykırımı durdurulmaz, cezalandırılmaz ve dünya, kendini tüm insanların üstünde konumlandıran bu sapkın zihniyetin hakimiyetine bırakılırsa artık her türlü katliam, soykırım, zulüm, sürgün ve hukuksuzluk, insanlığı büyük felaketlere götürecektir. Kastamonu Üniversitesi Öğretim elamanları, öğrencileri ve mensupları olarak zulme karşı sesini yükselten tüm insanlığı selamlarken, zalim, katil ve soykırımcı sıfatlarını sonuna kadar hak eden İsrail’i ve destekçilerini lanetliyoruz. Dünyamız gelecek nesillere, İslam’ın öngördüğü ’tüm varlıklara derin merhamet’ parolasıyla aktarılacaksa, her şeyden önce, insanlığın tüm ödevlerinin en acili olarak işgalci ve soykırımcı İsrail durdurulmalı ve böyle bir katliama tekrar cüret edemeyecek şekilde cezalandırılmalıdır. Filistin, İslam dünyasının gözbebeklerinden biri olan Kudüs’ün adına yakışır duruma yeniden gelmeli, emniyet, selamet ve merhamet yurdu olmalıdır” dedi. Yürüyüşe Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan ile çok sayıda akademisyen ve öğrenciler katıldı. Yürüyüş sonunda Filistinliler için dua edildi.