SAĞLIK - 19 Kasım 2019 Salı 16:15

Türk Toraks Derneği Başkanı Bayram: "KOAH önlenebilir"

A
A
A
Türk Toraks Derneği Başkanı Bayram: "KOAH önlenebilir"

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof.

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram, "KOAH kronik bir hastalık ancak önlenebilir. KOAH tanısı konulan hastaların bu hastalığa neden olan, kötüleşmesi ve ilerlemesine yol açan sigarayı bırakmaları, sigara dumanı, zararlı toz, gaz duman ve hava kirliliğinden uzak durmaları gereklidir" dedi.


Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Elif Şen, 20 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında KOAH ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Dünyada 384 milyon KOAH hastası olduğunu ve her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin KOAH nedeniyle yaşamını kaybettiğini belirterek dünyadaki ölüm nedenleri içinde 3’üncü sırada KOAH olduğunu kaydetti. Şen, "20 Kasım 2019’da Dünya KOAH Günü’nde, dernek olarak ülkemizin dört bir yanında hasta eğitimleri, solunum fonksiyon testi ölçümleri, bilimsel toplantılar ve KOAH’ı tanımanın, farkındalığın önemine dikkat çekecek çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. KOAH, nefes yollarında mikrobik olmayan iltihaba bağlı oluşan, kronik bronşit ve hava keseciklerinin harabiyetine neden olan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. KOAH’ın belirtileri nefes darlığı, tekrarlayan öksürük, balgam çıkartmadır. Bu yakınmaları olan, sık akciğer enfeksiyonu geçiren, solunum yolu enfeksiyonundan iyileşmesi geciken kişilerde KOAH olabilir. En önemli risk faktörü başta sigara içilmesidir. Bunun yanı sıra dış ve iç ortam hava kirliliği, mesleksel olarak zararlı toz, gaz ve kimyasallara maruz kalmak, sağlıkta eşitsizlik, çocukluk döneminde yeterince beslenememe, yoksulluk, özellikle biyomas (odun, tezek benzeri yakıt) dumanına maruziyet de KOAH’ın diğer risk faktörlerini oluşturur. KOAH tanısı “nefes ölçüm testi-spirometre” ile kolay, basit bir test yapılarak konulur. Erken tanı konulması önemlidir ve böylece hastalığa bağlı ölüm oranı azalacaktır" ifadelerine yer verdi.



Prof. Dr. Bayram: "Önlenebilir"


KOAH’ın kronik bir hastalık olduğunu ancak hem önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu dile getiren Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise, "KOAH tanısı konulan hastaların bu hastalığa neden olan, kötüleşmesi ve ilerlemesine yol açan sigarayı bırakmaları, sigara dumanı, zararlı toz, gaz duman ve hava kirliliğinden uzak durmaları gereklidir. Hava kirliliği dünyanın olduğu kadar ülkemizin de ciddi bir sorunudur. Akciğer sağlığını tehdit eden hava kirliliği KOAH’lı hastaların hastalıklarının kötüleşmesine, atak geçirmelerine, hastaneye yatış ve ölümlere neden olabilmektedir. KOAH tedavisinde nefes açıcı özellikte inhaler olarak adlandırılan solunum yolu ile uygulanan ilaçlar ile hava yollarındaki daralmanın açılması, mikrobik olmayan iltihaplanmanın azaltılması ile hastaların nefes darlığının azaltılması, hastalığın alevlenme riskinin düşürülmesi sağlanmaktadır. Solunum yetmezliği olan KOAH’lı hastaların evde oksijen tedavisi ve yine gereken hastalarımızda evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç olabilmektedir. Solunum yolu enfeksiyonları hastalık belirtilerinin artması ile kendini gösteren, hastalığın kötüleşmesi ve seyrini etkileyen hatta ölümlere neden olan ataklardan, zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavilerinin düzgün uygulanması gerekir. Bunların yanı sıra fiziksel aktivitenin önerilmesi ve gerekirse akciğer rehabilitasyonu uygulanması hastaların günlük yaşamlarının daha kaliteli hale gelmesini sağlar. Dünya KOAH Günü’nde ciddi ve önemli bir sağlık sorunu olan KOAH’a dikkatinizi çekmeyi istemekteyiz. KOAH’ın doğru ve erken tanısı, uygun ve yeterli tedavisi ile hastalarımızın kaliteli bir yaşam sürdürmelerini hedefliyoruz. Hastalığın oluşmasına yola açan sigara kullanımı, iç ortam ve dış ortamda hava kirliliği gibi faktörlerin aynı zamanda hastalığın ilerlemesine de neden oldukları hakkında toplumu bilgilendirmenin önemini vurgulamayı önemsiyoruz. Ciddi bir sağlık sorunu ve en öldürücü hastalıklardan birisi olan KOAH’ın ve bu hastalıkla ilişkili risk faktörlerinin bilinirliğinin artması hastalık gelişimin önlenmesi ve daha erken tanı alabilmesi için hayati öneme sahiptir. Tekrarlayıcı öksürük, balgam çıkartma, nefes darlığı gibi kronik solunum yakınmalarınız varsa, KOAH gelişmesi için sigara içmek, dış ve iç ortamlarda hava kirliliğine, mesleksel olarak zararlı toz, gazlara, kimyasallara maruz kalma durumunuz varsa göğüs hastalıkları uzmanına başvurunuz. KOAH’a son vermek için doktorlar ve hastalar olarak hep birlikte olalım" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ATO Yönetim Kurulu Üyesi Akça: "Mesleki eğitim, üretimin niteliğini ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurul Üyesi ve ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, "Mesleki eğitim sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır" dedi. ATO, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile bu yılın ekim ayında hayata geçirdiği ‘Mesleki Eğitimde Ankara Model’ iş birliği protokolü kapsamında düzenlediği "Sektör- Meslek Öğretmenleri Buluşması’ ATO Duatepe Salonu’nda yapıldı. Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mimar Sinan Mükemmeliyet Merkezi koordinatörlüğünde düzenlenen toplantı, Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Üst Kurulu Üyesi aynı zamanda ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ali İhsan Güçlü ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Volkan Hasan Kaya, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Veli Karakuş ve Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü Erkan Tuzsuz başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda mesleki eğitimin, üretim niteliğine ve rekabet gücüne etkisi ele alındı. "Kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Akça, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ATO’nun Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile hayata geçirdiği "Mesleki Eğitimde Ankara Modeli"nin mesleki eğitimin sektörün ihtiyaçlarıyla uyumlu biçimde yapılandırılması açısından önemli bir model olacağını belirterek, "Mesleki eğitim, sadece bir istihdam politikası değil, üretimin niteliğini, rekabet gücünü ve toplumsal refahı doğrudan etkileyen stratejik bir kalkınma aracıdır. İş dünyasının ihtiyaçlarıyla uyumlu, uygulama ağırlıklı ve güncel beceriler kazandıran bir mesleki eğitim yapısı, gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlarken ekonomimizin de sürdürülebilir büyümesini güvence altına alır. Bu nedenle kamu, özel sektör ve eğitim kurumları arasında güçlü bir iş birliği, mesleki eğitimin başarısının temel şartıdır" ifadelerini kullandı.
Adana Adana’da yıkım yapılan Amerikan Adası girişi kayalarla kapatıldı Adana’da Amerikan Adası olarak bilinen yerdeki kaçak yapıların yıkım işlemleri sona ererken, bölgenin girişi kayalarla kapatıldı. Yıllardır tartışma konusu olan Merkez Çukurova ilçesi Göl Mahallesi Menderes Bulvarı’ndaki Amerikan Adası’nda 23 Aralık’ta başlayan yıkım işlemleri tamamlandı. Yıkılan kaçak yapılardan arta kalan molozlarda kamyonlarla taşındı. Adanın girişi de kaya parçalarıyla kapatılırken, girişinde nöbet tutan polis bölgeye kimsenin girmesini izin vermiyor. Bölgeye gezmeye gelen vatandaşlar kayaları görünce geri dönmek zorunda kaldı. Eşi ve çocuğuyla bahardan kalma havayı değerlendirip adada gezmek isteyen Serkan Çokal, "Üzüldük desek doğru olur. Ancak daha iyisi olacaksa Adana için hayırlısı olsun. Biz burayı seviyorduk ve sürekli geliyorduk. Buradaki yapıların kaçak olduğunu bilmiyorduk. Görüntü açısından çok çirkindi. Yolumuzu kesip çevirenler vardı. Zorla mekâna çağıranlar vardı. Ailece geldik, burayı gezelim demiştik. Yeni yapılacak yer, halkın girebileceği şekilde olsun. İnsanlar rahatça dolaşsın. Uyuşturucu kullanan kişilerin burada olmadığı belli olsun. Devletimizden buranın güzel bir yer olmasını istiyoruz" dedi. İlknur Çokal ise, "Çok üzüldüm, ancak bir yandan da sevindim. Burada uyuşturucu kullananlar da çoktu. İnşallah daha güzel yapılar olur. Mekânların içerisinde güzel olanlar da vardı, ancak büyük kısmı kötüydü. Burayı ailece ziyarete gelmiştik. Kapatıldığı için şu an giremiyoruz" diye konuştu.
Ankara Uzmanından uyarı: "Uyku düzeninin bozulması agresif tip meme kanseri riskini artırabiliyor" Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor" dedi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, yeni yapılan araştırmalarda gece vardiyasında çalışan ya da uyku bozukluğu olan bireylerde, agresif meme kanseri riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Texas A&M Üniversitesi’nde yürütülen ve JAMA Oncology dergisinde yayımlanan çalışmada, bozulan sirkadiyen ritmin, bağışıklık sistemini baskılayarak tümör gelişimine ve yayılmasına zemin hazırladığını açıkladı. Dr. Coşkun, sirkadiyen ritim bozukluğu, meme bezlerinin yapısını bozarak bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflattığını ve bozulan bağışıklık sonucunda tümörler daha hızlı ve daha agresif şekilde büyüyebileceğini vurguladı. "Geç saatlere kadar uykusuz kalmak ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor" Uyku düzeninin bozulmasının ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini ve kaliteli uykunun insan vücuduna her anlamda yararı olduğunu belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, "Uyku düzeninin bozulması sadece yorgunluğa veya strese sebep olmuyor. Aynı zamanda agresif tip meme kanseri riskini de artırabiliyor. Araştırmada, laboratuvar modelleri iki gruba ayrıldı. Biri normal gündüz gece döngüsünde yaşarken diğeri sirkadiyen ritimleri bozacak şekilde ışık döngülerine maruz bırakıldı. Normal döngüde tipik olarak 22’nci haftada kanser gelişirken, ritmi bozulan grupta kanser belirtileri yaklaşık 18’inci haftada ortaya çıktı. Bu modellerde daha agresif tümör gelişimi gözlemlendi ve tümörün akciğerlere yayılma ihtimali daha yüksek bulundu. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, çalışmada bağışıklık tepkilerini bastıran bir molekül olan LILRB4’yi odak noktasına aldı. Normalde bağışıklık sistemini aşırı iltihaptan koruyan bu molekül, kanser ortamında aşırı aktifleşip bağışıklığı daha da baskılayabiliyor. LILRB4 etkisi hedeflendiğinde ise, bağışıklık sistemi tekrar aktifleşerek hem tümör büyümesini hem de metastazı önemli ölçüde azalttığı görüldü. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu da uzun vadeli sirkadiyen ritim bozukluğunun sağlıklı meme dokusunun yapısını değiştirerek bu dokuların tümör gelişimine karşı savunmasız hale gelmesine neden olmasıdır. Sonuç olarak gece vardiyasında çalışmak, sık sık seyahat etmek veya geç saatlere kadar uykusuz kalmak sadece yorgunluk değil, ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Bu çalışmanın sonucuna göre uyku ve dinlenme sürelerine daha çok özen göstermek gerektiği görülüyor. Özellikle gece vardiyasında çalışan kadınların sağlık taramalarını aksatmaması, mümkünse vardiya saatlerinin biyolojik ritimle uyumlu şekilde planlanması, vardiya sistemiyle çalışanların düzenli uyku alışkanlığı edinmeleri, karanlık ve sessiz ortamlarda uyumaları, uyku hijyenine dikkat etmeleri yaşam kalitesi ve hastalıklardan korunmak açısından oldukça önemli" ifadelerini kullandı.