EĞİTİM - 18 Şubat 2020 Salı 13:41

Mektebim Kolejinden Antalya çıkarması

A
A
A
Mektebim Kolejinden Antalya çıkarması

Mektebim Koleji Genel Müdürü Servet Özkök, eğitimde itibar ve sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunun altını çizerek, ”Franchising sistemiyle değil, kendi kampüslerimizle büyüyeceğiz, çocuklarımız için en iyisini yapmaya çalışacağız” dedi.

Mektebim Koleji Genel Müdürü Servet Özkök, eğitimde itibar ve sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunun altını çizerek, ”Franchising sistemiyle değil, kendi kampüslerimizle büyüyeceğiz, çocuklarımız için en iyisini yapmaya çalışacağız” dedi.


Mektebim Kolejinin yeni yönetim kadrosu Genel Müdür Servet Özkök, Genel Müdür Yardımcısı Banu Gürün, Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sancak, Yabancı Diller Müdürü Lale Muti, Antalya Kampüs Müdürü Serkan Uzun ve Müdür Yardımcısı Zeynep Öz, Antalya’da bir otelde düzenlenen toplantıda gazetecilerle bir araya geldi.


Toplantının açılışında konuşlan Servet Özkök, Türkiye’de ortalama insan ömrünün 78 olarak belirlendiğini, şirketlerin ömürlerinin ise genellikle 12 ile 14 arasında değiştiğine dikkat çekti.


Ankara Ticaret Odası’nın yaptığı bir araştırmaya göre yeni kurulan şirketlerin ilk 5 yıl içinde kapandığını aktaran Özkök, “İnsanlarda yaşlanma kavramı varsa, şirketlerde de yaşlanma önemli. Bunun içinde sürdürülebilirlik, kavramı üzerinde durmalıyız. Eğitim sektöründe sürdürülebilirlik çok önemlidir. 8 ay önce Mektebi’mde yönetim kadrosu değişti. Yeni yönetim kadrosu ilk toplantısını önceliğini çocuklar olarak belirledi. Ardından eğitim sektörünün olmazsa olması öğretmenler ortaya çıktı. Mektebim’de önceliğimiz çocuklarımız ve onlar için iyi olan ne varsa onu yapmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.



"Eğitime yatırım"


Çocukların geleceğine yön veren öğretmenlerin önemli olduğunun altını çizen Özkök, “Yüksek lisans programlarına öğretmenlerimiz devam ediyor ayrıca tamamlayıcı sağlık sigortası yaptık. Öğretmen çocuklarımızın tamamını yüzde 100 burslu olarak okutmaya başladık. Yönetim kadrosu ve hissedarlık değişti. Büyük ortağımız Sancak Grup, eğitimden kazandığını eğitimine yatıracağını bildirdi. Diğer yerlerde patron varken bizde hissedarlar var. Mektebim eğitimden kazandığını eğitime yatıran bir şirket” dedi.



“Kazandığımızı eğitime yatıracağız”


Eğitimde itibar ve sürdürülebilirliğin önemli olduğuna vurgu yapan Özkök, Mektebim’in bu noktada eğitimden kazandığını eğitime yatırdığını kaydetti.


Mektebim’in öğrencileri sınava hazırladığını ve yabancı dillere çok önem verdiğini işaret eden Özkök, aynı zamanda öğrencileri sosyal sorumluluk projeleri içinde yetiştirmeyi amaçladıklarını belirtti.



“Kampüslerimizle büyüyeceğiz”


Mektebim’in büyüyeceğini ama bunu Franchising sistemiyle yapmayacaklarının altını çizen Özkök, “Biz bu sistemin sağlıklı olduğuna inanmıyoruz. Biz kendi kampüslerimizle büyüyeceğiz, çocuklarımız için en iyisini yapmaya çalışacağız.” İfadelerine yer verdi.



“İşi eğitimciler yapıyor”


Türkiye’de karlı olan bir sektöre kısa sürede yığılmalar olduğundan yakınan Özkök, “İşi bilmeyen kısa vadede büyük paralar kazanma umuduyla sektöre giren yatırımcılar batıyor. Eğitim sektöründe de böyle oldu. Bu sektörde bakış açısı su kadar öğrenci gelir, bu kadar para alınır olmamalıdır. Bu sektör işi bilmeyen için sürdürebilir olmaz. Bizim patronumuz yok, yatırımcımız var. Sektördeki diğer kurumlardan farkımız bu işin eğitimcilere bırakılmasıdır. Bu kadro doğru olanı yapmaya çalışıyor. Eğitim kısa vadeli değil uzun vadeli sürdürülebilir bir iştir. Rekabet denilen şey fiyatla olmaz, kalitede taviz vermeyle olmaz. Yatırım yapmadıkça ve kaliteli eğitimci olmadıkça bu işin sürdürülebilir olması imkansız. Hediyelik eşya kupa satarak bu iş sürdürülebilir olmaz. Önce kaliteli eğitim vereceksiniz.”ifadelerini kullandı.



“Üreten nesiller”


Genel Müdür Yardımcısı Banu Gürün, Mektebim Kolejinin merkezinde üreten nesiller yetiştirmek olduğunun altını çizerek, ana okulundan liseye kadar yenilikçi eğitim programları uyguladıklarını belirtti.


Gürün, dünyada ve Türkiye’de sınav realitesi olduğunu ifade ederek, “Hem ülkemizin hem dünyanın en iyi okullarına hazırlıklar yapıyoruz. Dil eğitim programlarımız var. Bu çerçevede İngilizce, Almancanın yanı sıra bölgelere değişen modern yabancı diller eğitimi veriyoruz.” diye konuştu.



“150 milyonluk sermaye desteği”


Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Sancak, Sancak Grup olarak, bir çok alanda yatırımlarının olmasına rağmen daha çok istihdam ve bireye dokunması nedeniyle eğitim alanına yöneldiklerini bildirdi.


2015 yılında bu işe girdiklerinde 3 ortaklarının olduğunu kaydeden Sancak, Şuanda yüzde 90’u Sancak Grubuna ait bir yatırım. Buradaki yatırımı diğer yatırımlardan ayıran fark şu, burada kararları alırken çok dikkatli olmalısınız, çünkü çocuklarımızın geleceği söz konusu. Özel eğitim sektöründe son dönemlerde sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Biz buradan kazandığımızı yine eğitim işine yatırım yaparak bu işi büyütmeye devam edeceğiz. Bizim amacımız 200-300 okula ulaşmak değil, ilk etapta niteliğe önem vereceğiz. Uygun mali koşullarda iyi eğitimi, imkanlarla sunmayı hedefliyoruz. Sene başında 150 milyonluk bir sermaye artışı yapıldı. Mektebim’in odağında çocuklarımız var” dedi.


Eğitim alanına çok paralar kazanmak için girmediklerine vurgu yapan Sancak, şuanda bile Türkiye’deki özel eğitim veren okullar arasında finansal gücü en büyük olan kendilerinin olduğunu kaydetti.



“İngilizcenin önemi”


Mektebim Okulları Yabancı Diller Müdürü Lale Muti, konuşmasını daha çok yabancı dil eğitimi üzerine kurdu.


Türkiye’de İngilizce eğitiminin bilgi odaklı olduğundan yakınan Muti, “Türkiye’de üniversitelerden mezun olan öğretmenler bile dil konusunda donanımlı mezun olmuyor. Bizim eğitim anlayışımızda 4 yaşındaki ve 18 yaşındaki çocuğa aynı metotla İngilizce öğretilmesi var. Türkiye’nin en önemli sorunu da biz bu işe çok geç başlıyoruz. Biz okul olarak, 2020-2021 döneminde erken çocukluk döneminde 5 yaş gruplarına yarım dönem İngilizce edindirme yoluna gideceğiz. Sanatsal faaliyet, matematik, mutfak faaliyet gibi etkinliklerde dil edinecekler. 3’üncü sınıfta öğrencileri İngilizce konuşur hale getirmek istiyoruz” diye konuştu.



“Çift diploma”


Muti, yurt dışındaki çok sayıda üniversite ile çift diploma üzerine protokoller imzaladıklarını anımsatarak, bu çerçevede mezun olan öğrencinin uluslararası üniversitelerden kabul olma şansı kazandığının altını çizdi.



“Okul olarak tasarlandı”


Antalya Kampüs Müdürü Serkan Uzun, Antalya’nın okullarının kentin tam merkezinde olduğunu belirterek, o nedenle ulaşılabilir bir kampüs olduklarını söyledi.


Tam donanımlı bir kampüs olduklarını sonradan okula dönüştürülmediklerine değinen Uzun, “Tüm okullara okulumuz açıktır hizmetlerimizden yararlanabilirler. 1000 öğrenci kapasitemiz var anaokulundan üniversiteye kadar. 13 bin metrekare kapalı, 3 bin 500 metrekare açık alanı, kapalı spor salonu, yüzme havuzu, buz paten pisti, 350 kişilik konferans salonumuz var. Yerleşkemiz tamamen okula uygun olarak dizayn edilmiştir” dedi.


Antalya Kampüs Müdür Yardımcısı Zeynep Öz, bölgedeki kreş öğretmen ve öğrencilerine yönelik haftada bir gün yabancı dil eğitimi vereceklerini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.