GENEL - 13 Ocak 2012 Cuma 16:41

AKPM BAŞKANI GÖZÜYLE TÜRKİYE-AVRUPA İLİŞKİLERİ TOPLANTISI

A
A
A
AKPM BAŞKANI GÖZÜYLE TÜRKİYE-AVRUPA İLİŞKİLERİ TOPLANTISI

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bu gün Avrupa’nın önünde duran en büyük tehdit ırkçılıktır, artan yabancı düşmanlığıdır, artan islamofobiyadır, ötekileştirmedir ve ’başkalarına olan hoşgörüsüzlüktür" dedi.
23 Ocak 2012 tarihinde görevini teslim edecek olan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen ’Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Gözüyle Türkiye-Avrupa İlişkileri Toplantısı’nda değerlendirme konuşması yaptı. Son iki yılda Avrupa’da meydana gelen gelişmeler ve ortaya çıkan fırsatlar konusunda yapılanları değerlendiren Çavuşoğlu, geçen yıl Haziran ayında ilk kez Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarihinde üye
olmayan komşu bölgedeki ülkeleri üye yaptıklarını bildirdi. Ekim ayında Fas ve Filistin’in ulusal meclisini de konseye üye yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "Başka sorunlu bir ülke Bosna-Hersek. Bugün çok kırılgan bir yapıya sahiptir.Anayasal reformları yapması gerekiyor. Bırakın anayasal reformları gerçekleştirmeyi, 2010 yılı 3 Ekim’deki seçimlerden bu yana 16 ay geçmesine rağmen Bosna Hersek daha hükümeti kuramadı"
AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ SORUNU IRKÇILIK
Bugün Avrupa Birliği’nin ve kıta olarak Avrupa Konseyi’nin tamamını ilgilendiren çok ciddi sorunları olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bunların başında ekonomik kriz geldiğini belirtti.Avrupa’daki en büyük sorunun ırkçılık olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün Avrupa’nın önünde duran en büyük tehdit ırkçılıktır, artan yabacı düşmanlığı, artan islamofobiyadır, ötekileştirmedir ve başkalarına olan hoşgörüsüzlüktür. Bugün bu çok tehlikeli bir boyuta geldi. Önceleri biz bunu siyasi
ırkçı partilerin söylemlerinde ve eylemlerinde görüyorduk, daha sonra bu ırkçı partilerin ulusal meclislerinde ve Avrupa Konseyi dahil Avrupa Parlamentosundaki sandalye sayısının artmasında görmeye başladık" diye konuştu. Desteğini kaybeden ılımlı partilerin bile sağda ve solda bu ırkçı partilerin eylemleri içerisinde olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık bu ırkçı partilerin ve sokaktaki gençlerin kullandığı söylemlerin uygulamaya geçtiğini ve bunun artık teröre kadar vardığını görüyoruz, Norveç’teki terör değil de nedir? Belçika’daki terör değil de nedir? İtalya’da bir İtalya’nın iki tane Afrikalıyı öldürüp kendisini de intihar edip öldürmenin acaba sebebi ne olabilir. Bu genci bu noktaya getiren nedir? Bugün Avrupa’da en korumasız insanların, Romanların Fransa tarafından ırkçı bir şekilde ülkenin dışına atılmasının sebebi nedir? Aynı şekilde bugün
başta müslüman kadınlar olmak üzere insanların dini inançları üzerinde ciddi kısıtlamalar getiren yasaların altında yatan nedir. İşte hep bu ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, hoşgörüsüzlüğün somut sonuçlarıdır bunlar. Maalesef en son Sarkozy’in sözde soykırımı inkar edenlere ceza yasasını meclisten geçirmesi ve bugün senatonun gündemine getirmesinin de sebebi budur. Yani ikinci turda ırkçı tabanın, aşırı milliyetçi tabanın desteğini almaktır."
Irkçılıkla mücadele için kararlar alındığını, deklarasyonlar yayınladıklarını ve yüksek düzeyli konferanslar düzenlediklerini ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Ama bunlar da bir noktaya kadar etkili oluyor. O yüzden bunlarla mücadele etmenin en iyi yöntemi kültürler arası diyaloga ve bunun dini boyutuna önem vermek ve pekiştirmektir. Kültürler arası diyalogun önemini anlatmak için bugüne kadar Türkiye dışında 90’dan fazla resmi çalışma ziyareti yaptık. Bunun neticesinde de geçen sene Nisan ayında
ilk defa Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarihinde 5 tane farklı inancın liderini Avrupa Konseyinde aynı çatı altında bir araya getirdik. Birlikte bir oturum düzenledik"
AİLE İÇİ ŞİDDET ÖNLENMELİ
Kadına yönelik şiddet konusuna da değinen Çavuşoğlu, Avrupa ve Türkiye’de artmaya başlayan kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin başkanlığı döneminde Avrupa Konseyinde ilk defa insan hakları sözleşmesi dışında insanların günlük hayatını ilgilendiren 2-3 sözleşmenin olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Bunlardan en son yapılan bir tanesi de kadına yönelik ve aile içi şiddetin korunması ve önlenmesidir. Türkiye’nin dönem başkanlığında geçen sene
Mayıs ayında imza açıldı, ilk imzalayan ülke Türkiye oldu, meclisinden de bunu ilk onaylayan Türkiye oldu"
AVRUPA BASINI GÖÇMENLERİ HEDEF GÖSTERİYOR
Çocukların cinsel istismarı konusu ile ilgili ciddi bir kampanya başlattıklarını da belirten AKPM Başkanı Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Bugün maalesef Avrupa’daki basının çok olumsuz rol oynadığını görüyoruz. Özellikle göçmenleri hedef gösteriyorlar. Ekonomik krizle beraber göçmenleri o ülkenin ekmeğini, işini alan insanlar olarak gösteriyorlar. Almanya’da 9 tane Türk kardeşimizin Neonaziler tarafından öldürülmesi ve onlara da istihbaratın Alman gizli servisinin ciddi destek verdiği yönündeki şüpheler
bizi endişeye sürüklüyor. Burada medyanın rolü de var."
23 Ocak tarihinde görevini teslim edeceğini söyleyen Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "23 Ocak’ta hiç gözümüz arkada kalmadan görevi teslim ediyoruz. Yapmak istediğim şeylerin elbette sınırı yoktu. Daha fazlasını yapabilirdik ama iki yıllık süre içerisinde yapabileceğimizi yaptık. Bu konuda da mütevazi olmayalım, herhalde gelmiş geçmiş en başarılı başkanlardan bir tanesiyiz. Bunu bütün ülkeler de aynı şekilde söylüyor. Biz bir Türk olarak kendi medeniyetimizden aldığımız hoşgörü ve uzlaşı anlayışını orada
sergilemeye çalıştık, herkese eşit, objektif davrandık. Bir Türk bir yerde varsa buraya adalet getirir, bu kurumların etkili çalışmasını yapar, bizden yardım isteyen ülke ve insanlara da yardım eder""
"Bugün Ahıska Türklerini geebaşta müslüman kadınlari döndürmeye başladık" diyen Çavuşoğlu, bunların evlerini, yollarını, okullarını yaptıklarını söyledi.
Türkiye, Kırım Tatarlarının evlerini yaparken, diğer taraftan da Ukrayna ve Kırım Özerk Cumhuriyetinden cami ve okul yerlerini ve verilmeyen arazilerini geri aldıklarını anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "Makedonya’ya gittiğimiz zaman sadece hükümetle görüşmüyoruz, dağa çıkıyoruz, oradaki Türkmenlerle, Yörüklerle de görüşüyoruz. Osmanlı bırakmış oraya, ’Bizi buraya beklesin diye bıraktı, biz de hâla bekliyoruz’ diyorlar. Ama o insanların sorunları var, yolları, okulları var. Buraları dolaştığımız zaman
bu kardeşlerimize de faydamız oluyor."
Toplantı sonunda Akdeniz Üniversitesi Rektörü İsrafil Kurtcephe Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bir plaket verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Hayvan koruma dernekleri: "Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli’de Valiliğin sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin yaptığı açıklamaya gösterilen tepkilerin ardından açıklama yapan hayvan koruma dernekleri, Vali Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturulduğunu belirtti. Kocaeli Valiliği, vatandaşların şikayetleri üzerine sokak hayvanlarıyla ilgili alınacak tedbirlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında belediyelerin görev ve sorumlulukları hatırlatılırken vatandaşlar insan sağlığını tehdit eden hayvanların itlaf edilmesiyle ilgili maddeye tepki gösterdi. Olayların büyümesi üzerine hayvanları koruma dernekleri Kocaeli Valiliği ile görüşerek basın açıklaması yaptı. "Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu" Kocaeli Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Selma Pilatin Pek, "Valimiz Ali Aday’la görüşme yaptık. Valimiz yeni bir komisyon oluşturduklarını söyledi. Bu komisyonda artık belediyeleri, bakımevlerini DKMP’ler, emniyet müdürlüğü, tarım il müdürlüğü, çevre ve şehircilik müdürlüğü, il sağlık müdürlüğü olarak denetimlerine başlayacak. Vali Seddar Yavuz’un açıkladığı maddelerden biri cımbızla alınarak infial oluşturuldu. Biz Kocaeli Dernekleri olarak Kocaeli mükemmel demiyoruz. Ama Kocaeli’mizde de biz böyle sorunları istemiyoruz” diye konuştu. "Her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda" Valiliğin yaptığı açıklamayla tamamen yasa metninin paylaşılmasıyla ilgili olduğunu belirten KOHAYDER Başkanı Semra Çelikkaya, "Valilik, ’Belediyelere işinizi yapın’ demiş. Kanuna göre nüfusu 100 binin üzerinde olan her ilçe belediyesi bakımevi yapmak zorunda. Belediye bütçesini de yüzde 5’ini bakım evi yapıp hayvanların kısırlaştırılması için harcamak zorunda. 5199 Sayılı Kanunun yönetmeliği de yasada var olan bir şey. Peki Kocaeli’de bütün belediyeler bunu yapmış durumda mı? Hayır. Ülkemizde bin 395 belediyenin sadece bin 112’si kısırlaştırma yapmış. Sonra diyoruz ki ’Niye sokaklarda hayvanlar var?’ Çünkü kısırlaştırmıyorsunuz. Avrupa sokaklarında, ’Hayvanları yok’ deniliyor. Avrupa yüzyıllar önce kısırlaştırma işine başlamış. Avrupa itlaf da ediyor ama kısırlaştırma işlemine de yüzyıllar önce başlamışlar. Bizim belediyelerimiz maalesef bu işi ciddiye almadı, yapmak istemedi. Valimizin açıklaması da tamamen bununla ilgilidir" şeklinde konuştu. "Kocaeli’de hayvanların uyutulmasına ilişkin uygulama duymadım" Açıklamada yasa maddesi dışında bir şeyin olmadığını belirten Çelikkaya, "Yasada itlaf var mı diye soracak olursanız Türk Medeni Kanun’un birinci maddesidir. Yasalar kanunlar konuluş sebebiyle birlikte özü ve sözü birlikte yorumlanır. Hayvanları koruma yasasının böyle bir itlafa izin vermesi söz konusu değildir, bu özüyle beraber yorumlanır. Oradaki maddede hayvanın iyileşme şansı yok ve acı içindeyse hayvanı uyutuyorlar. Bunları veteriner hekimlerde yapıyor. Bu madde yanlış anlaşılmalar sebep olabiliyor. Diğer illere bilemem ama hayvanların uyutulmasına ilişkin Kocaeli’de böyle bir uygulama duymadım" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı Münevver Karabulut’u canice katleden ve cezaevindeyken intihar eden Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri ortaya çıktı. Otopsi görüntülerine ilişkin hazırlanan rapora karşı dilekçe sunan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, fethi kabir taleplerinin olduğunu belirtti. Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri’de kaldığı koğuşta intihar etmişti. Ölen kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi avukatları aracılığıyla fethi kabir işlemi yapılmasını talep etmiş ancak bu talep Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan Cem Garipoğlu’nun otopsi sırasında yapılan işlemlerine ait fotoğraflar ve video kayıtlarının hazırlanıp gönderilmesi istenerek dosyaya bilirkişi atanmıştı. Tamamlanan bilirkişi raporunun içerisinde Cem Garipoğlu’nun otopsi görüntüleri de yer aldı. Öte yandan mağdur Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir tarafından bilirkişi raporuna karşı bir dilekçe sunuldu. Dilekçede, Münevver Karabulut’un Cem Garipoğlu tarafından 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle ve hunharca katledildiği ve olayın kamuoyu gündemine oturduğu belirtildi. Cem Garipoğlu‘nun hakkında hükmedilen cezanın infazı sırasında intihar ettiğinin açıklanması üzerine toplumun büyük bir kesiminde Garipoğlu‘nun intihar etmeyip cezaevinden firar ettiğine dair kanaat oluştuğu da dilekçede aktarıldı. Bunun üzerine 17 Ağustos 2023 tarihinde başsavcılığa başvurarak fethi kabir yapılması talep edildiği dilekçede belirtildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçenin devamında, "Başsavcılığınız tarafından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılarak 12 Kasım 2014 tarihli otopsi işlemine ilişkin fotoğraf ve video kayıtları celp edilmiş akabinde dosya bilirkişiye gönderilmiştir. Daha sonra bilirkişi tarafından kendisine teslim edilen materyaller içinde bulunan görseller rapor haline getirilmiştir” denildi. Dilekçede, daha önce Münevver Karabulut cinayeti hakkında tahkikat yürütülürken maktulün iç çamaşırı ile otopsi ve ilk inceleme yapıldığı, otopsi incelemesinin ilk aşamada hiçbir tıp eğitimi almamış olan bir teknisyen tarafından gerçekleştirildiği ve aynı eldivenle 11 otopsi işlemi yapıldığı açıklandı. Otopsi yapan teknisyenin eldiveninden maktulün iç çamaşırına aynı anda otopsi yapılan bir başka cesede ait sperm bulaştığı da dilekçede belirtildi. Cinayet mahallinde bulunan 700 bin dolar tutarındaki paranın kolluk tarafından tutanağa kaydedilmediği ve kaybedildiği de açıklanan dilekçede, “Kameraların kırık olmamasına rağmen ‘kırıktır’ şeklinde tutanak tutulması, faili yakalamaya giden kolluk görevlilerinin cinayet zanlısının kaçmasına imkan tanır türde yol vermesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cinayete iştirakten yargılanan Garipoğlu ailesi fertlerinin hiçbir delil olmaksızın tahliyesine karar verilmesi ve haklarında yurtdışına çıkmamak şeklinde adli kontrol tedbirinin dahi uygulanmaması, bu gerekçelerle tarafımızca reddi hakim yoluna gidilmesi, reddi hakim taleplerimiz hakkında karar verilmeden kovuşturma yürüten ağır ceza mahkemesi başkanının re’sen dosyadan el çekmesi ve bir başka yargılamada Garipoğlu ailesi için beraat kararı vermiş bir hakim olduğunun ortaya çıkması gibi skandalların yaşanması, Garipoğlu ailesinin tesadüf denemeyecek zamanlarda manidar paylaşımlar yapması hasebiyle müvekkilde hasıl olan şüphenin giderilmesi söz konusu olamamıştır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini belirten mağdur avukatı Epözdemir, fethi kabir işlemi yapılmasını ve sonuca göre ilgililer hakkında iddianame düzenlenerek dava açılmasını talep etti.
Manisa ’Lüks makam odası’ iddiasıyla ilgili eski başkandan açıklama Eski Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, hakkındaki “lüks makam odası yaptığı" iddialarıyla ilgili, "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun derdim" dedi. Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler seçimlerini kaybeden AK Parti’li Mehmet Çerçi, AK Parti Manisa İl Başkanlığında basın toplantısı düzenledi. AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı’nın da katıldığı toplantıda eski Başkan Çerçi, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban tarafından “Kendine lüks ve gösterişli makam odası yaptı” şeklindeki iddialara cevap verdi. Çerçi’nin açıklamalarından önce konuşan AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, “Büyükşehir belediye başkanımızın, ilçe belediye başkanlarımızın bir sürü vaatleri vardı. Bu vaatleri önlerine aldıklarında bunlar seçim heyecanıyla kazanma heyecanıyla hesap kitap yapılmadan söylenmiş şeylerdi. Şimdi bunların yapılabilme imkanı olmadığını gördükleri için şimdi ön alıyorlar. Devri sabık oluşturuyorlar. ‘Biz enkaz devraldık’ edebiyatıyla kamuoyunun tepkilerini almaya çalışacaklar” dedi. Projelerinin yetersiz kaldığı algısına kapıldığını belirten Başkan Çerçi, "Projelerimizi yaptınız ama biz sizden sonra bu insanları seçiyoruz bu insanlardan daha çok proje bekliyoruz’ öyle ya. Bizim projelerimiz yetersiz kaldı. Olabilir. Biz çok proje yaptık ama milletimizin daha çok talebi var. Beklentisi daha yüksek. Bunlara da saygılıyız. ‘Daha çok proje, eser üreteceğine inandığımız bu arkadaşları biz seçiyoruz’ dediler” diye konuştu. Kendisi hakkında seçimin ardından Amerika’ya kaçtığı yönünde sosyal medyada bir takım iddiaların dolaştığını ancak bel rahatsızlığından dolayı tedavide olduğunu belirten Çerçi, basın mensuplarına pasaportunu göstererek iddialar yalanladı. Çerçi, “Başlamadan önce bu benim pasaportum. Dün bana ‘Çerçi yurt dışına kaçtı’ demişler. Bir tane kendini bilmez, ‘Amerika’dan hoş geldin’ demiş. Ahlaksız, kendini bilmez, çok insan var. Öncelikle şunu söyleyeyim. Buradan ayrılırken bayramın hemen öncesinde yakın arkadaşlar bilir iki bastonla yola çıktık. Bazen tek bastonla eşimin omzuna tutunarak belimdeki zaman zaman nükseden ağrılar çok aşırılaştı. Seçim yorgunluğunda, aşırı efordan dolayı. Öncelikle bir kaplıca tedavisine gittik. Çok istifade ettik. Kaplıca tedavisinden sonra da İstanbul’a gittik” ifadelerini kullandı. "Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız” Yunusemre Belediyesinin borcunu açıklayan Başkan Semih Balaban’a cevap veren Çerçi, "1,1, milyar borç diyor ya. Bunun 200 milyonu enerji santraline gitmiştir. Ve ödemeleri, taksitleri devam ediyor. Bakın şimdi 4 megavatlık bu 65 dönüm üzerine kurulu güneş enerji santrali yılda 8 milyon saatten ortalama şu anda EPDK birim fiyatları 2,7 TL, 22 milyon lira yıllık getirisi var. Şu anda. Biliyorsunuz dolara endekslidir. EPDK üç ayda bir altı ayda bir bu rakamı sent üzerinden yeniler. 4 milyar 373 milyon TL kayıtlara girsin. Bu yatırımların içinde belediyemizin yaptığı kültür, sanat projeleri, sosyal yardım destekleri, sağlık hizmetleri destekleri, gençlik spor destekleri, deprem ve pandemi dönemi yardımları yer almamaktadır. Yatırım bu. Şimdi şatafat lüks deyince 10 yıllık son hayat döngümü söylüyorum. Ev belediye, vatandaş, cami. 100 seneden öncekilere ancak antika denir. 50-60 senelik öncekileri antika denmez. Bu tür dekorasyon ürünleriyle hepsi ikinci el, üçüncü el malzemelerle yapılan iç mimariye vintage diyorlar. Biz hanımla bu tür işlere merak sardık. Burada şimdi retro denir. Bunların hepsi benim ve eşimin yıllardır biriktirdiğimiz eşyalarımız ve maliyeti de öyle çok yüksek değil. Birçoğunu da bit pazarından almışız. Şimdi ben bunları istiyorum. Siz bu belediyenin bu makam odasına bir büro mobilyasından, şuradan buradan bunların yenisini yani modern mobilya tarzında mobilya aldığınızda eminim sizin maliyetiniz benim aldığım maliyet daha da üzerine, belki 2-3 katı olacak. Benim evimde böyledir. Evime kaç kişi gelmiştir burada. Yeni bir tane mobilya yoktur. Biz bunları seviyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Şimdi yıllardır biriktirdiğimiz koleksiyonlarımızdan aldığımız kendi eserlerimiz” diye konuştu. "Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme” Yarın eşyaları geri almak için kamyonla Yunusemre Belediyesine gideceğini belirten Çerçi, "Getirdiğimiz kendi eserlerimiz. Şimdi burada 7 tane memurun imzası var. Belgede yazılanlar ise aynen şöyle: ‘Mehmet Çerçi’nin makam odasındaki ekte fotoğrafları bulunan sayı ve isimleri yazılan eşyalar Mehmet Çerçi’nin şahsi eşyalardır. Görevde bulunduğu süre içerisinde kullanılmak üzere makam odasına yerleştirilmiştir. Kendi isteğiyle talep etmesi durumunda eşyalar kendisi tarafından alınacaktır’ Ben arkadaşlara dedim ki ‘5 sene sonra kim öle kim kala. Ondan sonra da bunları belediyeye hibe ederiz ne olacak. Bizim de belediyemize bir hediyemiz olur. Tutanağı falan boş verin dediğim halde arkadaşlar dediler ki ‘Başkanım önümüzde seçim var, şu var, bu var. Ne olur ne olmaz. Biz bunları tutacağız’ Ne yazdıklarını bile görmedim. Tutanağı tuttular. Şunu deseydi başkan onurlu bir şekilde ‘Başkanım dediniz çok güzel eşyalar, makam odası da güzel olmuş, Manisa’ya, Yunusemre’ye de yakışıyor. Şahsi eşyalarınız ya bunu da belediyeye hediyeniz olsun’ dese yemin ediyorum hayırlı uğurlu olsun demezsem beni bilen bilir. Elimdeki yüzüğü beğenen adama yüzüğümü veririm ben. Bu ahlaki bir şey değil. Bu belediye başkanlığı makamına yakışan bir şey değil. Herkesin bir onuru var. Ben 22 yıldır bu şehirde siyaset yapıyorum. Böyle bir kepazelikle karşılaşmadım. Bunlar başkana yakışıyor mu? Satacağım diyorsun. Hani kaydın yok. Kimin malını satıyorsun sen? Bakın buradan duyuruyorum arkadaşlar. Siz de gelin. Yarın, cuma günü saat 18.00’de. Kamyonu işçileri ayarladım. Siz de buyurun. Kalabalık olmaz. Orada güvenlikçiler var. Sayın başkan talimatı ver. İki tane görevli koy. Sen orada olursun, olmazsın. Lütfen eşyalarıma zarar verme. Bunlar ileride müze yaparsak müzenin de eşyaları olacak. Zorluk çıkarma. Eşyalara da zarar verdirtme. Yoksa mahkemede bunları görüşeceğiz” dedi. Belediyeye fazladan personel alındığı iddialarına cevap veren Çerçi, “Bakın ben delillerle, belgelerle konuşuyorum. Bu arada aşağıdaki salondaki eşyaları da ben aldım. Onlar zaten salonun güzel dekorasyonu. Onlar da benimdi. Onlar için ‘çocukları salonu falan bırakın. Onları falan kayda almayın’ Onlar da 5 beş kuruş belediye parası yoktur. Masalar hariç. Koltuk var orada 3 takım. Onların hepsini ben şahsımdan ödedim, oraya koydum. 4 milyon dolarlık makam odası diye yazdılar. Bunu yazan basın. 4 milyon dolarlık. Bunların sayılardan haberi yok. Belediye binasını 110 milyon liraya mal ettik. Otoparkı, meydanı, belediye binasını. Bugünkü rakamı 487 milyon. Şimdi bir de bu şeyi söylüyor. Bankamatik memurları ve çok fazla personel almışlar. Bizde bir tane bankamatik personeli yok. Bir tane yok” diye konuştu. Seçim gecesi belediyede evrakları düzenlediklerini söyleyen Çerçi, “Seçime doğru firmalar telaş ederler. 1 milyonluk mal vermişsiniz, iş yapmışsınız. Endişe ederler. insanlar bir an önce faturasını keserler, verirler. Sizin de bunun karşılığında fatura kesmeniz lazım. Niye kesmeniz lazım? Bu bir kanuni zorunluluk. Bu dosya tekemmül ettirilmiştir. Belediyeye 5 kuruşluk yükü de yoktur, maliyeti de yoktur. İşlem tamamlanmıştır. Çünkü pazartesi yeni belediye başkanı adamlarını gönderecek. Evrakları inceleyecek” dedi. Gündeme gelen dekoratif sobayı da 2 yıl önce kendi cebinden 55 bin TL’ye aldığını belirten Çerçi, tüm mobilyaların şahsına ait olduğunu ve bazılarının taksitlerinin halen ödemeye devam ettiğini söyledi. Maaşını da açıklayan Çerçi, eşinin 50 bin TL maaş aldığının kendisinin de 100 bin TL maaş aldığını belirterek belediyeden de 150 bin TL ayrıca maaşı olduğunu söyledi. Basın açıklamasına AK Parti Manisa İl Başkanı Salih Hızlı, AK Parti Manisa Tanıtım ve Medya Başkanı Emre Şener, AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı İlkcan Durmaz katıldı.