ASAYİŞ - 10 Aralık 2025 Çarşamba 12:40

Antalya’da 2 cana malolan spotçu yangında tüyler ürperten iddia: "Yanmaya hazır mısınız"

A
A
A
Antalya’da 2 cana malolan spotçu yangında tüyler ürperten iddia: "Yanmaya hazır mısınız"

Antalya’da iki ayrı spotçu dükkanında çıkan yangında iki kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin "olası kastla yangın çıkartmak suretiyle öldürme" suçlamasıyla tutuklu yargılanan sanık, Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkemede sanığın "yanmaya hazır mısınız" diyerek ateş başlattığı ve ölümlere sebep olduğu iddia edildi. Ölen kişilerden Mete Durupınar’ın annesi "Giden benim oğlum oldu" diyerek mahkemede ifade verirken, sanığın kasten yangın çıkardığını savundu.


Muratpaşa ilçesi Varlık Mahallesi 173 Sokak üzerinde 2 Ocak 2025 tarihinde saat 21.30 sıralarında bir apartmanın girişinde bulunan ikinci el eşya satan iş yerinde yangın çıktı. Alevler kısa sürede apartmanı sardı. Çevredeki vatandaşların 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarı ile olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Hızla büyüyen alevlere itfaiye ekipleri kısa sürede müdahale etti. Yangında mahsur kalan vatandaşlar itfaiye erleri tarafından dışarıya çıkartıldı. İddianameye göre yan dükkânın işletmecisi Mete Durupınar, duman nedeniyle iş yerinden çıkamayarak, yangın ortamında maruz kaldığı karbonmonoksit (CO) zehirlenmesi sonucu hayatını kaybederken, Özen Apartmanı altındaki çamaşırhanede çalışan Ahmet Özen ise yangında maruz kaldığı duman ve ısı nedeniyle ağır yaralandı, Konya Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alındı ancak gelişen komplikasyonlar sonucu yaşamını kaybetti.


Yangın itfaiye ekiplerinin uzun uğraşları sonucu söndürülürken, bitişikteki 2 binada büyük çapta maddi hasar meydana geldi. Apartmanların giriş katında bulunan çamaşırhane ve 2 spotçu dükkanı kullanılamaz hale geldi.


Olay sonrası oluşturulan iddianamede, sanık Ufuk B.’nin, Ahmet Özen ve Mete Durupınar’ın ölümüyle sonuçlanan eylemleri nedeniyle iki kez "olası kastla yangın çıkartmak suretiyle kasten öldürme" suçundan cezalandırılması talep edildi. Sanığın, olay sırasında yaralanan Lokman Derya Y. ve Seval G.’ye yönelik eylemleri nedeniyle de iki kez "yangın çıkartmak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan göre cezalandırılması istendi. Ayrıca yangının Celal ve Özen apartmanlarında çok sayıda konut, iş yeri ve bir araca zarar vermesi nedeniyle sanık hakkında "zincirleme mala zarar verme" suçundan da ceza talep edildi.


Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan yangın raporunda ise, apartmanın giriş katında bulunan 10 C numaralı spotçunun önünde istiflenen eşyalara bırakılan veya atılan bir ateş kaynağı sonucu yangının başladığının tahmin edildiği belirtildi. Alevlerin kısa sürede diğer iş yerlerine ve bitişik nizam apartmanlara sirayet ettiği ifade edilen raporda, olayın adli makamlarca değerlendirilmesinin uygun olacağı kaydedildi.



Duruşma başladı


Olay sonrası ilk duruşma Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya, sanık Ufuk B. SEGBİS üzerinden katılırken, müştekiler Emrullah D., Seval G., Olga R., Kibare A. Feyzi B., Hasibe Ö., Lokman Derya Y., Mehmet Halit T.,sanık ve müşteki avukatları katıldı.


Müşteki Emrullah Demirci, şikayetinden vazgeçtiğini söylerken, "Kızım gelip baba evimiz yanıyor dedi, sigortaları indirdim, itfaiyenin gelmesini bekledim. Sanıktan şikayetçi değilim, hiçbir talebim de yok" şeklinde konuştu.



"Yangını ben çıkarmadım"


Sanık Ufuk B., yaptığı savunmada savcılıkta verdiği ifadeyi tekrar ettiğini söyledi. Savunmada, şu iddialara yer verdi: "Savcılıktaki ifademin aynısını tekrar ediyorum, yangını ben çıkarmış değilim. yaklaşık 2 yıl önce ailemle Malatya’da depremden zarar gördüğümüz için Antalya’ya geldim. Oturduğum yerin alt tarafında Lokman Derya Y.’ye ait spot dükkanı ve ölen ile yaralanana ait iş yerleri var. Ben bu iş yeri sahiplerinden sadece Lokman Derya Y’yi tanıyorum. Zarar gören diğer iş yeri sahipleri Mete Dumlupınar ve Ahmet Özen’i tanımam. Lokman Derya Y’den geçmişte koltuk takımı alıp bin 500 TL ödedim. Fakat sadece tekli bir koltuk geldi. Takımın diğerleri gelmedi. Bu nedenle aramızda bir anlaşmazlık vardı. 2 Ocak 2025 günü saat 20:00 sıralarında Lokman Derya Y.’nin iş yerine uğrayıp koltuk takımında umudumu kestiğim için ödediğim parayı istedi. Küfrederek beni dükkandan kovdu. Buna içerledim. Tekrar aşağıya indim. Lokman yanında daha önce tanımadığım Seval isimli bir bayanla oturuyordu. Paramı ne zaman vereceksin diye sorduğumda küfür edip metal bir cisimle bana saldırdı. Ben de korkup orada bulduğum ile Lokman’a vurdum. Boğuştuk. O sırada dükkanda Seval isimli şahıs beni tutmaya çalıştı. Lokman dükkandan kaçtığında dükkanın dışındaki malzemeler bilmediğim bir şekilde yanmaya başladı. Kendimi zorla kurtarıp dışarıya kaçtım. Yangından ailemin çıktığını görünce 100. Yıl bulvarına çıktım. Bir markette oturup alkol aldım. Daha sonra olay yerine döndüğümde yangın sönmüştü. Çöp toplayıp arabayı görüp ona binerek çöp toplamada yardımcı oldum. Gece eve 04:00 sıralarında geldim. Evimde uyudum. Sonrasında polisler gelip beni göz altına aldılar. Ben iddia edildiği gibi yangın çıkarmış iş yerine girip bir şeyler dökerek koltuğu yakmış ve bu şekilde büyüyen yangın nedeniyle kişilerin ölümüne, yaralanmasına ya da mallarına zarar vermiş değilim. Lokman Derya Y.’nin dükkanında ikinci el eşya satılmıyor, uyuşturucu satılıyor, maktuller de ondan uyuşturucu alıyordu."



"Çakmakla ateşe verdi"


Duruşmada dinlenen müşteki Lokman Derya Y., daha önce verdiği ifadeleri aktardı. Sanık Ufuk B.’yi üst kat komşusu olması nedeniyle tanıdığını, bir yıl önce deprem sebebiyle Malatya’dan taşındıklarını ve sanığa ikinci el eşya sattığını belirtti. Yılmaz, sanığın "A4" olarak bilinen uyuşturucuyu kullandığını bildiğini ancak bunu hiç görmediğini ileri sürerek, yılbaşı akşamı sanığın yanına gelerek ne içeceğini sorduğunu, kendisinin parasının olmadığını söylemesi üzerine Ufuk B.’nin kartından 200 TL çekeceğini ve bu parayla Zeytinköy’den A4, bulamazsa el yapımı alkol almasını istediğini iddia etti. Müşteki, sanığın verdiği parayla hiçbir şey almadığını, ertesi gün sanığın ne aldığını sorması üzerine hasta olduğu için gidemediğini söylediğini ve cebinden 100 TL çıkarıp verdiğini, kalan 100 TL’nin kendi alacağına karşılık olduğunu aktardı. Sanığın bu parayı alıp dükkândan ayrıldığını, olay günü ise hatırlamadığı bir saatte yeniden gelerek 100 TL’nin ne olduğunu sorduğunu, kendisinin de borcundan düşüldüğünü söylemesi üzerine Ufuk B.’nin hiçbir şey demeden gittiğini beyan etti.


Müşteki, aynı gün saat 20.30 sıralarında Seval Gençoğlu ile iş yerinde oturdukları sırada sanığın dükkâna girerek "Sen benim 100 liramı mı yiyeceksin, yanmaya hazır mısınız?" dediğini, sağ cebinden sarı renkli bir teneke kutu çıkararak iş yerinin girişindeki üçlü koltuğa döküp çakmakla ateşe verdiğini anlattı. Yılmaz, alevleri eliyle söndürmeye çalıştığını, ardından sanığa sarıldığını, bu sırada sanığın montunun içinden çıkardığı satırla kendisine vurduğunu ve "Seni öldüreceğim" diyerek küfür ettiğini iddia etti.


Yılmaz, dışarıda da alevlerin yükseldiğini, sanığın elinden kurtularak dışarı çıktığını, kısa süre sonra Seval Gençoğlu ve sanığın da dışarı çıktığını belirtti. Müşteki, sanığın kaçmasını engellemek için yanına gittiğinde Ufuk B.’nin "Senin kafanı keseceğim" dediğini ve olay yerinden sakin bir şekilde ayrıldığını öne sürdü.



"Dışarı çıkmama engel oldu, satırla vurdu"


Müşteki Seval Gençoğlu da olay günü akşam saatlerinde satmış olduğu hediyelik eşyaları Lokman Derya Yılmaz’ın dükkânına bırakmak için gittiğini belirtti. Saat 20.30 sıralarında fotoğrafta kendisine gösterilen sanık Ufuk B.’nin dükkâna sakin bir şekilde girerek "Yanmaya hazır mısınız" dediğini, elindeki bir cisimde bulunan sıvıyı üçlü koltuğa döküp ateşe verdiğini ifade etti. Gençoğlu, Lokman Derya Yılmaz’ın eliyle alevleri söndürmeye çalıştığını, aynı anda dükkânın dış kısmında da yangın başladığını gördüğünü söyledi. Yangın sürerken sanık ile Lokman arasında arbede çıktığını, sanığın montunun içinden çıkardığı satırla Lokman’a vurmaya başladığını aktardı.


"Yardım edin" diye bağırdığı sırada Lokman’ın sanığın elinden kurtularak dışarı çıktığını, kavganın kapı önünde yaşanması nedeniyle kendisinin dışarı çıkamadığını, içeride kalan sanığın eşyalara satırla vurduğunu belirtti. Bu sırada sanığın satırın kesici olmayan kısmıyla kendi sol omzuna da vurduğunu, dışarı çıkmak istediğinde sanığın buna engel olduğunu ifade etti. Dışarı çıkabildiğinde her iki bileğinde ve saçlarında yanıklar olduğunu belirten Gençoğlu, dışarıda da Lokman ile sanık arasındaki kavganın sürdüğünü, bir süre sonra sanığın 100. Yıl Caddesi yönüne doğru yürüyerek uzaklaştığını söyledi. Yangında malzemelerinin yanması nedeniyle yaklaşık 50 bin TL zararının oluştuğunu, ölen iki kişiyi tanımadığını ve sanıktan şikâyetçi olduğunu ifade etti.



"Dışarı çıkamadı"


Maktul Ahmet Özen’in eşi Hasibe Özen ise Özen Apartmanı’nın 6 numaralı dairesinde eşi ve oğlu ile birlikte yaşadıklarını belirtti. Olay sırasında eşinin binanın altındaki "Anadolu Çamaşırhanesi" adlı iş yerinde çalıştığını ifade eden Hasibe Özen, yan tarafta bulunan spotçu dükkânında çıkan yangının kısa sürede büyüyerek binaya sıçradığını söyledi. Kendisinin oğlu ile birlikte dışarı çıkmayı başardığını, ancak yangının hızla yayılması nedeniyle eşinin dışarı çıkamadığını aktardı.


Hasibe Özen, yangının söndürülmesinin ardından eşinin baygın halde çıkarıldığını ve ileri tetkikler için Konya Şehir Hastanesi’ne sevk edildiğini, çamaşırhane olarak kullanılan iş yerlerinin yanı sıra dairenin batı cephesinin ve ev eşyalarının zarar gördüğünü belirtti. Eşinin yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini söyleyen müşteki, sanıktan şikâyetçi olduğunu ifade etti.


"Giden, benim oğlum oldu"


Duruşmada söz verilen maktul Mete Durupınar’ın annesi Kibare Açalya ise, yaşananları "basit bir yangın" olarak görmediğini belirterek, "Giden benim oğlum oldu. Basit bir yangın olduğunu düşünmüyorum, kasti çıkarılmış bir yangın. Onun dükkânı ile benim oğlumun dükkânı arasında iki metre mesafe var" dedi. Açalya ayrıca, oğlunun 8 Ocak tarihinde defterine "Benim için saldırı ya da infazım olabilir" şeklinde bir not yazdığını da mahkemeye aktardı.


Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı erteledi.





Antalya’da 2 cana malolan spotçu yangında tüyler ürperten iddia: "Yanmaya hazır mısınız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Atık malzemelerle okulu süslüyor Adıyaman’ın Samsat Safvan Bin Muattal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevli temizlik elemanı, okuldaki boş zamanlarında atık malzemelerle okula katkı sunuyor. Samsat Safvan Bin Muattal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevli Seyfettin Çelik, okuldaki çeşitli işlerinden kalan, kullanılmayan ve atılacak durumda olan tahta ve mobilya parçaları ile okulun ihtiyacı olan çiçek saksısı, raf, masa çekmecesi, askı gibi malzemeler yaparak örnek bir davranış sergiliyor. Yaptığı çalışmalardan bahseden Seyfettin Çelik, "Küçük tamiratlar yapmak elimden geliyor. Okul deposunda işe yaramaz malzemeler olduğunu gördüm ve boş zamanlarımda bu malzemeleri değerlendirmek istedim. Bu konuda Okul Müdürümden izin istedim. Müdürümüz izin verdiği gibi kendisi de zaman zaman bana yardım etmeye başladı. Başta çiçek saksıları olmak üzere çeşitli malzemeler yaparak okulumuzun daha güzel görünmesini sağlıyoruz. Aynı zamanda milli servetin heba olmasını engelliyoruz. Yapay çiçekleri de değişik illerden hayırsever vatandaşlar ücretsiz gönderiyor" dedi. Okul Müdürü Mustafa Çelik ise yaptığı açıklamada, görevlinin başlatmış olduğu atıkları değerlendirme çalışmasını yararlı gördüğünü belirterek, kendisini desteklediğini ve başarılı çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Çelik, "2017 yılından beri ülkemizde ‘Sıfır atık projesi’ yürütülmekte ve Milli Eğitim Bakanlığımız da bu anlamda ciddi çalışmalar yürütmektedir. Amaç, israfı önlemek, kaynakları daha verimli kullanmak, atık miktarını azaltmak ve atıkları geri kazanmak, yarınlara temiz bir dünya bırakmaktır. Görevlimizin yapmış olduğu bu çalışma da bu projenin amacına hizmet niteliği taşımaktadır. Kendisini tebrik ediyorum" diye konuştu.
Kırıkkale Kırıkkale Valisi Mehmet Makas: "Şükürler olsun hiçbir can kaybımız yok" Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, çıkan fabrika yangınında herhangi bir can kaybının olmadığını açıklayarak, fabrikadaki çalışanların hepsinin tahliye edildiğini söyledi. Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesindeki Kırıkkale 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde çıkan fabrika yangınıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Vali Makas, herhangi bir can kaybının olmadığını belirterek, "Öncelikle, Kırıkkalemize, hemşehrilerimize, OSB’mize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bugün 1. OSB’miz olan Kırıkkale OSB’deki Bahadır Kimya Fabrikası’nda bir yangın ihbarı neticesinde buradayız. 70 tane hemşehrimizin çalıştığı bir fabrika. Şükürler olsun hiçbir can kaybımız yok. Yangının başlamasıyla beraber fabrikamızda gerekli tahliye işlemleri yapıldı. Yangın çevre vilayetlerimizden TÜPRAŞ’tan, Makine Kimya’dan yapılan takviyelerle ilk aşamada kontrol altına alındı. Ama henüz vahametini devam ettirmekte. İçişleri Bakanımızın talimatları doğrultusunda AFAD tarafından olaya müdahale edilmekte. An itibarıyla Ankara’dan 26 araçla takviyeye gelen kuvvetlerle birlikte yangına müdahalemiz sürüyor. Yangının çıkış sebebi henüz bilinmemekte. Gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra sizlerle paylaşacağız. Şükürler olsun yangın genişlemeden söndürülecek, hedefimiz bu şekilde. Fakat, burada 66 fabrikamız var. Burası çok eski bir OSB. Yanaşık fabrikalaşma var. İnşallah diğer fabrikalara sıçramadan müdahaleyi bitireceğiz. Emniyetimiz, jandarmamız, AFAD, Kırıkkale’nin başta olmak üzere Çankırı, Ankara, Çorum ve Kırşehir’den takviye gelen itfaiye ekiplerimizle müdahaleye devam ediyoruz. İş adamlarımız da tankerleriyle destek veriyorlar. İnşallah en kısa sürede yangını söndürerek işlemi bitirmiş olacağız. Hamd etmemiz tarafı herhangi bir can kaybımızın olmaması" dedi.
Adıyaman Adıyaman’da 10 bin ağaç kırılarak yok edildi Adıyaman’ın Besni ilçesinde 500 dönüm arazi içerisinde bulunan 10 bin kök meyve ağacı, kimliği belirsiz şahıs ya da şahıslar tarafından kesilip kırılarak yok edildi. Edinilen bilgilere göre, Besni ilçesine bağlı Akkuyu Köyü ile Kesmetepe Belediyesi sınırlarının kesiştiği noktada 8 arazi sahibinin yaklaşık 500 dönümlük alana diktiği 10 bin kök fıstık, zeytin gibi meyve ağaçları kimliği belirsiz şahıs ya da şahısların saldırısına uğradı. 2 ile 10 yıllık meyve ağaçları, kesildi ya da diplerinden kırıldı. Yaklaşık 1 hafta önce yaşanan olayda 10 bin ağaç tamamen yok edildi. Arazi sahiplerinin durumu fark etmesi üzerine jandarma ekiplerine haber verildi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri incelemelerde bulundu. Jandarma ekipleri olayı gerçekleştiren şahıs ya da şahısların bulunması için çalışma başlatırken arazi sahipleri suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Arazi sahiplerinden Aynur Arpat, "Yurtdışından geldim, Türkiye’de yatırım yaptım. Fıstık ağaçlarımın hepsi aşılı ve ürün vermek üzereler. Ancak fıstık ağaçlarımın hepsini kesmişler ve fıstık ağacı yetiştirmek çok zor. Ben bu suçun devletimiz tarafından araştırılmasını istiyorum" dedi. Avukat Hicabi Yıldırım, "Müvekkillerimize ait olan yaklaşık 10 bin kök ağacı kapsayan bir bölgede ağaçlar geçen hafta kesilmiştir. Burada 10 yıllık fıstık ağaçları, zeytin ağaçları yani üretime hazır ağaçlar acımasızca katledilmiştir. Şu anda faillerle alakalı ortaya çıkan bir şey yok. Ama bu insanların zararı ziyanı çok büyük ve devlet bu işe tüm birimleriyle sahip çıkmalı, vatandaşların mağduriyetleri giderilmelidir. Etkili ceza soruşturması yapılarak faillerin en kısa sürede ortaya çıkarılması, bir insanlık suçu olan doğa katliamının sorumlularının caydırıcı bir şekilde cezalandırılacak benzer olayların önlenmesini devletin sorumluluğunda olup devlet olmanın bir gereği olarak kamu güvenliğini ilgilendiren bu konuda en ciddi şekilde tavır alınmasını beklemekteyiz" sözlerini kullandı. Yine arazi sahiplerinden Hüseyin Arslan da, "Ömrümde böyle bir şey görmedim. Bunlar katliam yapmış" diye konuştu.