EKONOMİ - 17 Temmuz 2025 Perşembe 14:49

Bölgesel krizler turizm hedefini gölgeledi rakam güncellendi

A
A
A
Bölgesel krizler turizm hedefini gölgeledi rakam güncellendi

Antalya’da, bölgesel krizler turizm hedeflerini gölgeledi; iç pazar ve Avrupa’daki Türkler sezonun güvencesi oldu. Kentte turizm, temmuz ortasında 7,5 milyon ziyaretçiyle kritik eşiği geçerken, AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, "18 milyonluk bir hedefimiz vardı, o hedefin biraz optimist bir hedef olduğu ortaya çıktı. Geçen senenin altında kalmayacağımızı ve 17 milyonluk hedefi tekrardan geçeceğimize inanıyorum" dedi.


Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarından Antalya’da yılın ilk 6,5 aylık döneminde 7,5 milyon turist ağırlandı. Sezonun seyri ve gelecek beklentileri hakkında değerlendirmelerde bulunan Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, hedeflenen 18 milyon ziyaretçi sayısının bölgesel krizler nedeniyle revize edildiğini açıkladı.


Kavaloğlu, "16 Temmuz itibariyle Antalya’ya gelen kişi sayısı 7,5 milyon kişiyi geçti. Geçen sene ile hemen hemen aynı bir rakam bu. Sezonun başında 18 milyonluk bir hedefimiz vardı, o hedefin biraz optimist bir hedef olduğu ortaya çıktı. Çünkü, Rusya-Ukrayna savaşının bitebilme ihtimalini göz önünde bulunduruyorduk ama savaşın devam etmesi, arkasından gelen İsrail-İran gerilimi, Filistin-İsrail geriliminin devam etmesi ve o bölgedeki hareketliliğin sürekliliği turizmi olumsuz etkiliyor" ifadelerini kullandı.



"Haziran sonunda düşüş görüldü, temmuz ve ağustosa odaklandık"


Haziran ayı sonundaki verilere değinen Kavaloğlu, "Almanya ve Rusya’dan gelen turist sayısında az da olsa düşüş gözlemledik. Buna karşılık İngiltere ve Polonya’dan artış oldu. Temmuz ve ağustos ayı sezonun en değerli iki dönemi. Bu iki ayda toplamda yaklaşık 5,6 milyon turist bekliyoruz. Eğer biz bu hedefe ulaşırsak, geçen senenin altında kalmayacağımızı ve 17 milyonluk hedefi tekrardan geçeceğimize inanıyorum" diye konuştu.


İklim şartları elverdiği sürece sezonun kasım ayının sonuna kadar uzayabileceğini söyleyen Kavaloğlu, "Eylül-Ekim aylarının iyi geçeceğini varsayıyorum ve sezonun da iklim şartlarının elverdiği sürece Kasım ayının sonuna uzayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla bu anlamda baktığımızda geçen senenin altında kalmayacağız ama 18 milyonluk hedefimize ulaşamayacağız" dedi.



"İran-İsrail gerilimi şehir otellerini etkiledi"


Ortadoğu’da yaşanan siyasi gelişmelerin etkilerine değinen Kavaloğlu, "İran-İsrail geriliminin Antalya’ya da etkisi oldu ancak asıl etkiyi İstanbul, Karadeniz ve Güney Marmara gibi şehir otelleri yaşadı. Orta Doğulu turist profili o dönemde Türkiye’ye gelemedi. Şimdi uçuşlar yeniden başladı, gelişler devam ediyor ama o dönemi kaybettik" ifadelerine yer verdi.



"İç pazar ve gurbetçiler güçlü bir rezerv"


İç pazarda hareketliliğin sürdüğünü ifade eden Kavaloğlu, yurt dışında yaşayan Türklerin tatil tercihlerinin olumlu etkiler sağladığını belirterek, "Avrupa’da yaşayan Türklerin Türkiye’ye, özellikle Antalya’ya olan ilgisi sürüyor. Kendi ana vatanlarında tatil yapma iştahı yüksek. Bu da sektör açısından büyük bir artı" dedi.



"Rusya hâlâ birinci, Polonya hızla yükseliyor"


Ana pazar sıralamasını da paylaşan Kavaloğlu, "Şu anda Rusya hâlâ birinci sırada yer alıyor. Onu Almanya, İngiltere ve Polonya takip ediyor. Polonya’yı özellikle önemsiyoruz. Refah seviyesi ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle ekonomik olarak güçleniyorlar. Polonya bizim için çok değerli bir pazar haline geldi. Kazakistan, Hollanda ve Baltık ülkeleri de dikkat çeken pazarlar arasında" dedi.


Litvanya, Letonya ve Estonya’dan gelen turist sayısındaki artışa vurgu yapan Kavaloğlu, yılın geçen yıla göre daha iyi tamamlanacağına vurgu yaptı.



"Fiyat artışı konusunda elimiz kolumuz bağlı"


Uygulanan sabit kur politikasının sektöre etkilerine de değinen Kavaloğlu, "Gelirlerimiz Euro bazında, giderlerimiz Türk Lirası bazında. Enflasyon baskısı nedeniyle giderlerimiz arttı ama kur artmadı. Bu da kârlılığımızı düşürdü. Avrupa’da da refah seviyesi artmadığı için fiyatlarımızı yükseltemiyoruz" dedi.


"Antalya, Yunanistan ile kıyaslandığında daha avantajlı"


Türkiye’nin turizmde rekabetçi pozisyonunu koruması gerektiğini vurgulayan Kavaloğlu, Antalya’nın İspanya, Fransa, Yunanistan ve İtalya gibi rakiplerine göre uygun fiyat avantajı sunduğunu söyledi. Kavaloğlu, şöyle devam etti: "Yunanistan ada turizmi yapıyor. İnsanların tatil yerlerini biz belirleyemeyiz ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de bir seçenek olarak öneriyoruz. Yunanistan’da genellikle restoran fotoğrafları paylaşılıyor, ama kıyaslama yaparken otel ile otel, restoran ile restoran karşılaştırılmalı. Türkiye’nin, Antalya’nın çok daha uygun şartlarda tatil imkanı sunduğunu söylüyorum."



Bölgesel krizler turizm hedefini gölgeledi rakam güncellendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir, sokaklarında domuz sürüleri ile doğal yaşam parkına döndü İzmir’in Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde sürü halinde yerleşim yerlerine inen yaban domuzları, dev cüsseleriyle cadde ve sokaklarda cirit atarak korku salıyor. Geceleri sokağa çıkmaya korkan vatandaşlar yetkilileri kalıcı önlem almaya çağırırken, bazı kişilerin ise alıştıkları domuzlardan kaçmak yerine onları cep telefonlarıyla görüntülemesi dikkat çekti. İzmir’de yaban hayatı ile kent yaşamı arasındaki sınırlar iyice belirsizleşmeye başladı. Özellikle Balçova, Narlıdere ve Bornova ilçelerinde gece saatlerinde ortaya çıkan domuz sürüleri, yerleşim yerlerinde özgürce dolaşırken görüntülendi. Kent sakinleri, gündüzleri sahipsiz köpeklerden, geceleri ise sayıları her geçen gün artan dev domuz sürülerinden dert yanıyor. Dün gece geç saatlerde Balçova sokaklarına inen yaban domuzları, devasa cüsseleriyle dikkat çekti. Çöp konteynerlerinin etrafında yiyecek arayan ve caddelerde sürü halinde ilerleyen domuzlar, trafikteki sürücülere ve yoldaki vatandaşlara aldırış etmeden dolaşmaya devam etti. Bazı İzmirlilerin artık bu duruma alıştığı ve kaçmak yerine cep telefonlarına sarılarak o anları kaydettiği görüldü. Kentin korkulu rüyası haline geldi Öte yandan, her gece sokaklarda karşılaştıkları bu tablodan büyük rahatsızlık duyan vatandaşlar ise yetkililere çağrıda bulundu. Geceleri yaya olarak dışarı çıkmaya korktuklarını belirten mahalle sakinleri, yetkililerin bu konuda artık kalıcı ve somut bir tedbir alması gerektiğini belirtti. Bazı vatandaşlar da şehir merkezinin domuzların doğal alanı haline gelmesinde, sokak hayvanları için özellikle kaldırımlara kedi-köpek maması koyulmasının da etkili olduğunu iddia etti. Sürü halinde geziyorlar Yaşan durumda bir dengesizlik olduğunu aktaran Balçova ilçesi sakini Osman İlhan, "Çünkü bu hayvanların buraya inmemesi gerekiyor. İnsanlar yemek veriyor, ekmek kırıntıları koyuyor; onlar da buna alışıp devamlı geliyorlar, bazen 10, 15, hatta 20 tane oluyorlar. Balçova Belediyesi bu konuda tabelalar asmış; bu hayvanlara ekmek ve kırıntı atılmaması, doğal yaşamlarına bırakılması gerektiğini söylüyor ama dinleyen var mı bilmiyorum, genelde dinlemiyorlar. İnsanlar ekmek ve yemek artıkları bırakıyor, bu yüzden domuzlar her akşam saat 10.30-11.00 gibi ormandan buraya iniyor. Sokağa çıktığımızda görüyoruz ve bu da bir korku oluşturuyor. Mesela ben gece saat 2’de evimin önünden geçerken korktum; gürültülü seslerle, yavrularıyla birlikte 15-20 kişilik sürüler halinde geçiyorlar. Sürü halinde ses çıkararak ilerliyorlar ve köpek olsa bir şekilde müdahale edersiniz ama onların huyunu suyunu bilmediğimiz için bir şey yapamıyoruz" dedi. "Domuz ailesi çıkabilir" Domuzlardan aslında şikayetçi değiliz diyen esnaf Devrim Çıntay, "Muhtemelen domuzlar bizden şikayetçidir çünkü buraya gelip onların yerini işgal etmiş durumdayız. Bu konuda hem domuzların hem de insanların yanlış davranışları var; özellikle insanların yem ve mama bırakması önemli bir etken çünkü domuzlar kedi mamasının kokusuna geliyorlar diye düşünüyorum. İlk başta insan korkar gibi oluyor ama sonra bakıyorsun ki onlar senden korkuyor ve zaten kaçıyorlar, bu yüzden aslında çok büyük bir tehlike arz ettiklerini düşünmüyorum; tabii küçük çocuklar konusu ayrı. Balçova Belediyesinin bu konuyla ilgili çok bir şey yaptığını sanmıyorum, çünkü hayvanlara burada farklı bakıldığı için toplama gibi uygulamalar da yapılamaz; muhtemelen belediye bir çalışma yapmıyor, yapsa görürdük diye düşünüyorum. Geçenlerde trafik kazası oldu, domuzlar büyük olduğu için arabalarda oluşan hasar da büyük oluyor ama herhalde domuzlarla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu nedenle ‘Dikkat hayvan çıkabilir’ tabelaları yerine ‘Dikkat domuz çıkabilir’ ya da ‘Domuz ailesi çıkabilir’ şeklinde tabelaların olması bana daha mantıklı geliyor" ifadelerini kullandı. Balçova ilçesinde emlakçılık yapan Vedat Küçükgökçe ise, "Burada çok aşırı sayıda domuz görüyoruz ve oldukça da büyükler. Bu durum ciddi anlamda tehlike arz ediyor çünkü bunlar vahşi hayvanlar. Bir gün mutlaka bir olay yaşanacak; yaşandıktan sonra önlem almak ise çok daha kötü sonuçlara yol açabilir, bu yüzden önlemlerin şimdiden alınması gerekiyor. Teller açık olduğu için domuzlar rahat rahat girip çıkıyorlar. Ayrıca burada onlara yemek veriliyor, ekmek atanlar var. Hem çevre kirliliği oluşmuş durumda hem de vahşi hayvanların insanların arasında olmaması gerektiğini düşünüyorum; bu açık bir tehlike oluşturuyor" diye ekledi.