ÇEVRE - 20 Eylül 2023 Çarşamba 14:41

Güne patlamalarla uyanıyorlar, tozdan yaşayamaz hale geldiler

A
A
A

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde faaliyet gösteren taş ocağı, bölge halkına korku ve endişe veriyor. Patlatmalar sırasında ocaktan fırlayan taş parçaları yerleşim yerindeki evlerin, arsaların üzerine düşüyor. Mahalleli 2016’dan bu yana faaliyet gösteren taş ocağı için tedbir alınmasını istiyor.

Güne patlamalarla uyanıyorlar, tozdan yaşayamaz hale geldiler

Gazipaşa ilçesinde faaliyet gösteren taş ocağı, kurulduğu günden bu yana dinamit patlatılması, ocaktan fırlayan taş parçalarının ise yerleşim yerindeki evlerin ve arsaların üzerine düşmesi nedeniyle ilçe halkı tedirgin. Her gün evlerin ve ekili arazilerin üzerine taşların düşmesinden dolayı vatandaşlar yıllardır korku içinde yaşıyor. Şikayetçi olan mahalle sakinleri, taş ocağı ile ilgili çözüm bekliyor.

“Toz bulutları mahalleyi kapladı”

Bölgede oturan ve patlamalara birebir şahit olduğunu belirten Kerim Uğur “Bu bölgede insanların geçim kaynağı tarım. Atalarımız bizleri bahçelerinde olan keçi boynuzu (harnup), zeytin gibi tarım ürünleri satarak okuttu. Maalesef ki yıllar önce mahalle yaşam alanı içine kurulan bu taş ocağı yüzünden artık mahallede kimse evlerinin balkonunda oturamıyor. Dışarıda hiçbir eşyanı koyamıyorsun" açıklamasını yaptı.

“Hiçbir güvenlik önlemi yok ”

Taş ocağında genel anlamda hiçbir güvenlik önlemi alınmadığını dile getiren Uğur, “Taş ocağında yapılan kırma, dökme ve öğütme işlemleri sulama ile yapılması gerekirken gelişi güzel yapılıyor. Herhangi bir güvenlik önlemi alınmadan yaklaşık 200 metre yukarıdan aşağıya taşları kepçe ile döküyorlar. Hem tehlike arz ediyor hem de toz çevreye zarar veriyor dedi.

“Mahallenin yüzde 80’i akciğer hastası”

Uğur, babasının da astım hastası olduğunu belirterek, “Taş Ocağından çıkan toz nedeniyle çocuklar ve mahalle halkının yüzde 80’i nefes darlığı problemi yaşıyor. Babam astım hastası. Artık nefes alamaz hale geldik" ifadelerini kullandı.

“Evlerde derin çatlaklar oluştu”

Taş ocağında yapılan dinamit patlamalarından dolayı evlerde derin çatlaklar oluştuğuna dikkat çeken Uğur, “Bahçelerimizdeki meyve ağaçları da meyve vermez oldu. Seralarının havalandırmasını yapamadığımız için ürünlerimizin verimi de düştü. Ben kendim 17 Eylül Pazar günü canlı olarak şahit oldum. Ocakta yapılan dökme işleminden dolayı toz bulutları mahalleyi kapladı. Artık bu taş ocağı ile ilgili acil yetkililerin yaptırım uygulamasını ve acil çözüm üretmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

"Tadımız kalmadı"

Bölgede oturan Ümmü Uğur, eşinin de astım hastası olduğunu belirterek, taş ocağının evlerine yaydığı tozdan ve patlamalardan dolayı çok korktuğunu, eşinin sağlığından dolayı da endişe ettiğini dile getirdi. Uğur, “Kime şikayet etmemiz gerekiyor bilmiyoruz. Okuryazarlığım yok. Evimizin balkonuna tozdan çıkamıyoruz. Tadımızla evimizde ekmek yiyemiyoruz. Toz ocaktan direk buraya geliyor hemen karşısı olduğu için yüksek burası hiç toz kesilmiyor bu yüzden. Her sabah toz siliyorum. Eşim astım hastası dün gece yine rahatsızlandı, hastaneye götürdük. Yıllardır hasta yatıyor. Dışarı çıkarıp eşime bir hava bile aldıramıyorum. Devlet ise millet ise baksın derdimize. İyice canımıza doyduk . Dayanamaz hala geldik patlamanın gecesi gündüzü belirsiz. Kaymakamlığa da şikayet ettik ama hiçbir faydası olmadı. Biz burada kırılıp duruyoruz. Başka bir yere mi göçelim? Böyle giderse burada ne adam kalacak ne de bir ağaç. Hep millet astım hastası oldu. Köyün hepsi hasta bu tozdan dolayı. Patlama olduğunda evin her yeri yarıldı. Sürekli patlamalar oluyor zaten, patlama olduğunda göğe iner çıkarım, çok korkuyorum. Çok vakit bayılıyorum korkudan. Direk doktora götürüler beni. Eşim zaten hasta, komşularımda hasta, hep ihtiyarız, burada gençler de kalmadı. Yazık mı değil bize. O kadar canımıza bıktık ki. Bize artık yardımcı olsunlar.” İfadelerini kullandı.

"Camekanlarımızın duvarları hep çöktü"

Dursun Akgün ise “Yıllardır taş ocağının tozundan köy olarak hastalıklarla boğuşuyoruz. Astım ve bronşit var bende. Tozla gece gündüz sürekli mücadele ediyoruz. Gece gündüz fark etmiyor saati toz ve patlamalar sürekli oluyor zaten. O patlamalardan evlerimiz çatladı hep. Evi kalmadı kimsenin .Şöyle etrafa bakın hep yarık. Camekanlarımızın duvarları hep çöktü. Zeytin ağaçlarımız hep kurudu. Tarım yapamıyoruz artık” diyerek yetkililerden yardım istedi.

Patlama anları güvelik kamerasında

Öte yandan bölgedeki dinamitle patlama anları güvenlik kamerası ile bölge sakininin cep telefonu kamerasına saniye saniye yansıdı. Görünütlerde patlama sonrası büyük bir toz bulutunun oluşup görüntülerin kaydedildiği alana doğru ilerlediği gözlendi.

 

Güne patlamalarla uyanıyorlar, tozdan yaşayamaz hale geldiler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Otel yangını davasında İSG uzmanları dinlendi: "Ne turistik, ne de iş amaçlı gitmedim" Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangına ilişkin tutuksuz yargılanan iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Ece Kayacan, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Hayatımda gitmediğim bir otel; ne turistik, ne de iş amaçlı gitmedim" dedi. Bir diğer sanık iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Kübra Demir ise, "İşini hakkıyla yapan bir insanım. Grand Kartal ile ilgili hiçbir çalışmam yoktur" ifadelerini kullandı. Bolu’da meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davanın ikinci duruşması yaklaşık 8 saattir devam ediyor. Aralarında otel sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu, toplam 32 sanık yargılanıyor. LPG tesisatı bakım görevlisi tutuklu sanık Muharrem Şen, tesisatı kontrol ettiğinde herhangi bir sorunla karşılaşmadığını ve yapması gereken kontrolleri gerçekleştirdiğini söyledi. Şen, "Burada LPG’nin imalatını yapan firmalar bilirkişi raporunda sorumlu bulunsa da beni ilgilendiren bir durum yok. Bir kaçak olsaydı patlama meydana gelirdi ama öyle bir durum söz konusu değil" dedi. Otele 2022 yılında gittiğini ifade eden Şen, "Usulüne uygundur, standart dışı bir şey görmedim. Üzerime atılı suçlamaları reddediyorum. Tahliye ve beraatımı istiyorum" diye konuştu. "Normalde ziraat yüksek mühendisiyim" İş sağlığı ve güvenliği uzmanı tutuksuz sanık Ece Kayacan ise savunmasında, "Ben normalde ziraat yüksek mühendisiyim. 2012 yılından beri iş güvenliği uzmanlığı yapmaktayım. Ben Grand Kartal Otel’e hayatımda gitmedim, görüşmeye sadece Gazelle Otel’e gittim. Grand Kartal Otel bir çatı unvanı. Bu ünvan altında bir de Gazelle Otel var. Grand Kartal’da hiç çalışmadım, Gazelle de çalıştım" şeklinde konuştu. "Hayatımda gitmediğim bir otel; ne turistik, ne de iş amaçlı gitmedim" Kayacan, Gazelle Otel’de 2021 yılında çalışmaya başladığını, gözaltı sürecinden sonra istifa ettiğini belirterek, "Ben Gazelle Otel’de bütün ziyaretlerimi yaptım. Eksiklikleri belgelerle tutarız. Eğer Grand Kartal Otel’de çalışsaydım, İSG belgeleriyle bütün toplantılara katılırdım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Hayatımda gitmediğim bir otel; ne turistik, ne de iş amaçlı gitmedim" ifadelerini kullandı. "Grand Kartal’a iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak hiç gitmedim, bulunmadım" Bir diğer tutuksuz sanık iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Kübra Demir de, "2014 -2020 fiilen Gazelle Otel’de iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı yaptım. Eğitimler de verdim bu sürede. Grand Kartal’a iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak hiç gitmedim, bulunmadım. Risk değerlendirme raporu düzenlemedim. İşini hakkıyla yapan bir insanım. Grand Kartal ile ilgili hiçbir çalışmam yoktur" dedi.
Ankara TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Özbudun: "Karma Komisyon Başkanı’nın tezkere hazırlamak gibi bir yetkisi yoktur" TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Serap Yazıcı Özbudun, "Karma Komisyon Başkanı’nın tezkere hazırlamak gibi bir yetkisi yoktur. Karma Komisyon Başkanı’nın dokunulmazlıkları kaldırmak gibi de bir yetkisi yoktur. Dokunulmazlıkların nasıl kaldırılacağı, Meclis iç tüzüğünün 131. maddesi ve devamı maddeleriyle düzenlenmiştir. Buna göre Karma Komisyon Başkanı bir hazırlık komisyonu oluşturur" dedi. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Serap Yazıcı Özbudun, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özbudun, CHP üst düzey yöneticilerinin kamuoyunu bilerek ve isteyerek yanlış bilgilendirdiğini söyleyerek, "3 Temmuz 2025 Cuma günü Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır imzasıyla Anayasa Komisyonunuza bir dilekçe intikal etti. Dilekçenin başlığı karma komisyona hitaben yazılmıştır. Bildiğiniz gibi karma komisyon Meclis iç süzüğümüzün 131. maddesi gereğince Anayasa ve Adalet Komisyonlarından kuruluruz ve bu komisyonun yani karma komisyonun Başkanı Anayasa Komisyonu Başkanıdır. Dolayısıyla bu iletilen dilekçeye cevap verme yetkisi ve görevi de Anayasa Komisyonu Başkanı olarak şahsıma aittir" ifadelerini kullandı. Özbudun, şöyle konuştu: "Peki neydi Sayın Ali Mahir Başarır’ın 3 Temmuz tarihli dilekçesinin içeriği. Dilekçesinde Sayın Başarır 28. Dönem Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri hakkında kaç adet tezkere olduğunu ve bu tezkerelerin konularının ne olduğunu öğrenmek istediklerini beyan etmişlerdi. Dolayısıyla gene Anayasamızın ilgili kuralları gereğince yani dilekçe hakkını ve bilgi edinme hakkını düzenleyen 74. maddesi gereğince benim duraksamadan kendilerine bilgi vermem, dilekçelerine cevap yazmam gerekiyordu. Tabii ki benim yerimde başka biri olsaydı dilekçeyi bekletebilirdi. Uzun süre sümen altında tutabilirdi. Daha sonra keyfi istediğinde de cevap verebilirdi. Ama ben bir Anayasa hukukçusuyum. Her zaman için Anayasa’nın üstünlüğünü dikkate alan tutup ve davranışlar sergileyen bir insanım. Dolayısıyla derhal dilekçeyle ilgili komisyonumuzun yasama uzmanlarından bilgi talep ettim. Kendileri çok titiz bir çalışma yaptılar. Bir dosya hazırladılar. Ve aynı zamanda onlara şunu sordum. Bugüne kadar komisyonumuzun bu tür dilekçelerle ilgili yerleşik tutumu nedir diye sorduk. Cevap verilmesi yönünde yerleşiklik kural uygulama olduğunu ifade ettiler. Sonuç olarak aynı gün bu dosyayı imzalamak suretiyle usulüne uygun bir biçimde Sayın Ali Mahir Başarır’a itikal ettirdim." Özbudun, Başarır ve arkadaşlarının 61 CHP milletvekili hakkında tezkere hazırladığını iddia ettiklerini belirterek, "Onların dokunulmazlıklarını kaldırmaya niyet ettiğim şeklinde haber yaptırdılar. Sosyal medya mecralarını ayağa kaldırdılar. Bir linç kampanyası gerçekleştirdiler. Şahsıma yönelik çok ciddi hakaret yağmurunun gerçekleşmesine vesile oldular. Karma Komisyon Başkanı’nın tezkere hazırlamak gibi bir yetkisi yoktur. Karma Komisyon Başkanı’nın dokunulmazlıkları kaldırmak gibi de bir yetkisi yoktur. Dokunulmazlıkların nasıl kaldırılacağı, Meclis iç düdüğünün 131. maddesi ve devamı maddeleriyle düzenlenmiştir. Buna göre Karma Komisyon Başkanı bir hazırlık komisyonu oluşturur. Komisyon Başkanı o komisyona tüzük gereği bir ay süre tanınır. Bir ay süre içinde hazırlık komisyonu bir rapor hazırlar, rapor Genel Kurula sevk edilir, Genel Kurul da oya sunulur ve oradaki oylamanın neticesine göre dokunulmazlıklar kaldırılır veya kaldırılmaz. Dolayısıyla hakkında yürüttükleri bu iftira ve yalan dolan kampanyasıyla bir mağduriyet değiştirmeye böylece halk nezdinde itibar kazanmaya çalışıyorlar" dedi. Komisyon Başkanı olarak dokunulmazlık fezlekelerinin dönem sonuna bırakılmasına ilişkin soruya Özbudun, "Öncelikle bunu söyleyeyim. Sonuç olarak bunların dönem sonuna bırakılması yönündeki teamülün devam etmesinden yana benim kişisel görüşüm. Ama bu konuda karma komisyon karar verecek. Ben o komisyonun başkanıyım. Başkan olarak da benim bir oyum var. Dolayısıyla kendi tercihim evet dönem sonuna kalması yönünde. Ama gidişatı ne şekilde cereyan edeceğini ben şu anda bilemem" diye konuştu.