SAĞLIK - 09 Mart 2024 Cumartesi 12:12

Kanseri ‘T’ hücreleri yok edecek

A
A
A
Kanseri ‘T’ hücreleri yok edecek

Türk Hematoloji Derneği (THD) Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, ABD’de maliyeti yarım milyon doları bulan ve kanser hücrelerini yok ettiği belirtilen CAR-T hücre tedavisi için Türkiye’de de temel bilim ve klinik düzeyde çalışmalar yapıldığını söyledi. Ar, “Dernek olarak biz de bu konuda hem temel bilim düzeyinde hem de klinik olarak uğraşanları, mümkünse sağlık otoritelerini bir araya getirerek bir dizi toplantı yapmaya çalışıyoruz” dedi.


Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen, 16. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Hücresel Tedaviler Kongresi 7-9 Mart 2024 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Kemik iliği nakli ve hücresel tedaviler konusunda yapılagelen en önemli organizasyonlardan biri olan kongre, bu yıl 300’ü aşkın erişkin ve pediatrik hematolog yanında hematoloji alanında çalışan temel bilimci hekim ve araştırmacıların katılımıyla gerçekleşti. Kongrede, 14 bilimsel oturum, 4 sözlü sunum oturumu ve 4 uydu sempozyumu olmak üzere toplam 22 oturum gerçekleştirildi.


Kongrenin basın toplantısında Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, hücresel tedavi uygulama örneklerinden CAR-T Hücre tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Kanserin vücutta oluşma ya da görülme nedeninin, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımamasından kaynaklı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Cem Ar, CAR- T hücre tedavisi hakkında, “Bağışıklık sistemimiz içerisinde T hücreleri var. Bir genetik mühendislik yöntemiyle hastanın T hücrelerinin toplanıp, o hücrelerinin yüzeyine kanseri tanıyacak bir takım tanıyıcı proteinler yerleştirilmesi ve sonra hastaya ait o T hücrelerinin kanseri tanıyacak hale getirildikten sonra hastaya geri verilmesinden ibaret” dedi.



“ABD’de maliyeti 400-500 bin dolar”


Tedavinin oldukça etkili olduğunu ve altında iyi bir mühendislik yattığına dikkati çeken Ar, bu tedavinin ABD ve Avrupa’daki bazı bölgelerde ilaç endüstrisi tarafından geliştirilip onay aldığını ancak bu konuda bilgi ve uzun dönem etkilerindeki deneyimin az olduğunu belirtti. Tedavinin kişiye özel hazırlandığını belirten Prof. Dr. Ar, “Maliyetli bir tedavi ve ABD’de 400-500 bin dolar tek uygulaması, bazen ikinci bir uygulama da gerekebiliyor. Böyle maliyetlerin karşılanması henüz çok mümkün gözükmüyor. Teknoloji geliştikçe maliyetler düşecektir” dedi.



“Türkiye’de henüz ön safhalarda”


Türkiye’de temel bilim düzeyinde bunu sonradan klinik olarak uygulayacak bir takım araştırmalar yürütüldüğünü kaydeden Ar, “Henüz ön safhalarda. Dernek olarak biz de bu konuda hem temel bilim düzeyinde hem de klinik olarak uğraşanları, mümkünse sağlık otoritelerini bir araya getirerek bir dizi toplantı yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.



Maliyeti düşürmek için İspanya örneği


Ar, tedavinin maliyetini düşürme adına en iyi örneğin İspanya olduğuna işaret ederek, “Yüksek maliyetli tedaviyi üniversitede üretiyorlar ancak yoğun bir üretim kapasitesi ortaya çıkmıyor. Ancak orada bile oradaki hematologlardan dinlediğimiz kadarıyla maliyeti 80-90 bin Euro civarında. Orada bile sosyal geri ödeme kurumu bunun tamamını karşılayamıyor. Bunun için vakıflar kurmuşlar ve daha ödenebilir hale getirmek için çabalar devam ediyor” dedi.



“Bu tedavi için çok ciddi bir bilgi birikimi gerekiyor ve bu Türkiye’de var”


Türkiye’nin de kendi hücresel tedavisini üretir olması gerektiğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, “Bunlar ileri teknolojik ürünler ve arkasında çok ciddi bir bilgi birikimi gerekiyor. Bu Türkiye’de var. Gerekli şartlar sağlayarak bunu ürüne çevrilmesi yani kendi hücresel tedavilerimizi başka ülkelere bağlı kalmadan kendimiz üretiyor olmalıyız. Bu önemli bir şey. Eğer geri kalırsak ve adım atmazsak, gelecekte bu çok pahalı tedavileri satın almak zorunda kalacağız” ifadelerine yer verdi.



“Kök hücre naklinde Türkiye, Avrupa kadar iyi”


Kök hücre nakli konusunda açıklamalarda bulunan Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, Türkiye’nin kök hücre nakli yapmada Avrupa kadar iyi olduğunu belirterek, “Kök hücre naklinde Türkiye hem sayısal hem de kalite olarak belirli bir noktaya geldi. Dünya standartlarında devam ediyor. Şu anda ülkemizde 2023 yılı Sağlık Bakanlığı verilerine göre 147 merkez var ve bunların 71’i pediatrik merkez” dedi.



“Kanser hücrelerini tanıyacak ve o kanser hücresini yenecek”


Türk Hematoloji Derneği Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Selami Koçak Toprak ise CAR-T tedavisi hakkında bilgiler paylaştı. Toprak, “T hücreleri mikroplara ve kanser hücrelerine karşı savaşıyorlar. Bağışıklık sistemimiz düştüğünde kanserin görülme riski artıyor. Biz tümör hücrelerinde bir takım protein yapıların hücre üzerinde bulunduğunu biliyoruz. T hücreler bunları normal şartlarda tanıyamıyorlar ancak eğer hastanın T lenfositlerini toplanıp kanser hücrelerini tanıyacak şekilde genetiğinin değiştirilip tekrar hastaya verilmesi halinde, o gidip kanser hücrelerini tanıyacak ve o kanser hücresini yenecek. Teorik olarak böyle” şeklinde konuştu.


Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz de, Hematopoetik kök hücre nakli tedavilerindeki son gelişmeler hakkında bilgiler paylaştı.



Kanseri ‘T’ hücreleri yok edecek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Aksa Enerji’nin Gana Kumasi Santrali’nde ticari üretim başladı Aksa Enerji, Gana’da inşa ettiği 350 MW kurulu güce sahip Kumasi Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali’nin ilk fazında kısmi ticari üretime başladı. Uzun vadeli ve ABD doları bazlı garantili satış anlaşması kapsamında hayata geçirilen santral, Gana’nın artan elektrik talebinin karşılanmasına ve ulusal şebeke istikrarının güçlendirilmesine katkı sağlayacak. 7 ülkede 11 santral operasyonu yürüten ve 3 bin MW’ı aşan kurulu güce sahip Aksa Enerji, Gana’da inşa ettiği toplam 350 MW kurulu güce sahip Kumasi Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali’nde ilk fazda kısmi ticari üretime başladı. Santralin 2026 yılı ocak ayında 130 MW kapasiteyle basit çevrim olarak, ilk çeyrek dönemde ise 179 MW kapasite ile kombine çevrim olarak faaliyete geçmesi planlanıyor. Santralin 171 MW kurulu gücü kapsayan ikinci fazına yönelik çalışmalar ise planlanan takvim doğrultusunda sürdürülüyor. Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cemil Kazancı, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: "Afrika, Aksa Enerji’nin Türkiye ve KKTC’de yetkinliğini kanıtlamış mühendislik gücünü, teknik uzmanlığını ve operasyonel becerisini küresel ölçekte sergilediği en stratejik bölgelerin başında geliyor. Gana’da uzun vadeli bir vizyonla sürdürdüğümüz yolculuğumuzda, 370 MW kurulu güce sahip Tema Santralimizi 9,5 ay gibi rekor bir sürede devreye alarak sektörde önemli bir eşiği geride bırakmıştık. Bugün ise Kumasi’de hayata geçirdiğimiz yeni santral yatırımımızla bu başarıyı bir üst seviyeye taşımanın haklı gururunu yaşıyoruz. Toplam 350 MW kurulu güce sahip Kumasi Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralimiz, sürdürülebilir yüksek büyüme stratejimizin en kritik yapı taşlarından biridir. Finansmanından inşasına, işletmesinden bakımına kadar tamamen Aksa Enerji’nin üstlendiği bu ’entegre model’ sayesinde, Gana için sadece bir tesis değil, kalıcı bir enerji altyapısı ve uzun vadeli ekonomik değer inşa ediyoruz. Kumasi Santrali ile bir yandan Aksa Enerji’nin küresel büyüme hedeflerine hizmet etmekten, diğer yandan Türkiye ile Afrika arasındaki ekonomik köprüleri daha da derinleştirmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz." Uzun vadeli enerji yatırımıyla Gana’da enerji arz güvenliğine katkı Toplam 350 MW kurulu güce sahip Kumasi Santrali, Gana’nın artan elektrik talebinin karşılanması ve ulusal şebeke istikrarının güçlendirilmesi açısından stratejik projeler arasında yer alıyor. İletim sistemine entegrasyon, test çalışmaları ve kademeli devreye alma süreçlerinin ardından ilk fazda ticari üretime başlayan santral, kapasite artışlarıyla birlikte ülkenin enerji arz güvenliğine sürdürülebilir katkı sağlamayı hedefliyor. Şirket, Afrika başta olmak üzere farklı coğrafyalarda uzun vadeli enerji satış anlaşmalarına dayalı yatırım modeliyle sürdürülebilir yüksek büyüme stratejisini hayata geçiriyor. Şirket, Kumasi Santrali kapsamında 20 yıl süreli, ABD doları bazlı garantili satış anlaşması ile bölgedeki varlığını güçlendirmeyi hedefliyor. Böylece şirketin yerel istihdama, enerji arz güvenliğine ve toplumsal gelişime katkısının da artacağı belirtildi.