POLİTİKA - 20 Nisan 2019 Cumartesi 13:05

MHP lideri Bahçeli: "Mazbata almakla iş bitmedi"

A
A
A
MHP lideri Bahçeli: "Mazbata almakla iş bitmedi"

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Mazbata almakla iş bitmemiştir, süreç sonlanmamıştır, şimdi söz sırası YSK’nındır.

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Mazbata almakla iş bitmemiştir, süreç sonlanmamıştır, şimdi söz sırası YSK’nındır. Millet iradesine elbette bağlıyız ve saygı duyarız ancak sandık hilelerine tahammül göstermemizi de hiç kimse beklememelidir. Henüz her şey bitmiş değildir" dedi.


MHP lideri Devlet Bahçeli, Antalya kampında partisinin il başkanları ve belediye başkanlarıyla buluştu. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bahçeli, 31 Mart yerel seçimi sonrası yeni seçilen belediye başkanlarıyla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Belediyeciliğin önemine vurgu yapan Bahçeli, belediye yönetiminin üstlenildiği idarelerde, titiz ve teyakkuz halinde olunacağını, millet sevdasından vazgeçilmeyeceğini kaydetti. Bahçeli, belediyecilikte ikbal düşkünü değil, siyasi iffet düşkünü olunması gerektiğinin altını çizdi.



"İstanbul’da önümüz kesildi"


Milli beka üzerinde oyun oynayanlara sonuna kadar direnç gösterildiğini ifade eden Bahçeli, yapamayacaklarını söyleyenlerin şaşkınlıklarından şoka girdiklerini söyledi. "Bununla yetinmeyeceğiz" mesajını veren Bahçeli, 31 Mart’ta 1 büyükşehir, 10 il, 58 metropol ilçe, 78 ilçe, 89 belde olmak üzere toplam 235 belediye başkanlığının kazanılmasının tesadüfi değil tarihi bir başarı olduğunu kaydetti. Bahçeli, "Adana Kozan’da hakkımız yenmiştir, Iğdır’da hakkımız gasp edilmiştir, İstanbul Maltepe’de önümüz kesilmiştir. Ne var ki başarıya duyduğumuz inancı bir türlü engelleyemediler. Ulaştığımız başarı günbegün yoğunlaşan bir mücadelenin eseridir. Bu başarı milletimizin bize duyduğu güven duygusunun müessir esenliğidir. 31 Mart’ta 1389 belediyenin 987’si Cumhur İttifakı’nın siyasi sorumluluğuna teslim edilmiştir. Belediye başkanlıkların yüzde 72’si Cumhur İttifak’ını oluşturan MHP ve AK Parti’nin yönetimine geçmiştir. Samanlıkta iğne arayanlar, çalı dibi yoklayanlar, karanlıktan aydınlığa taş fırlatanlar, harman yeri dişleyenler bu gerçeği örtemezler, hakikatin ışığını perdeleyemezler. 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçimleriyle 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerini mukayese ettiğimizde belediye sayısını oransal düzeyde en çok arttıran Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Sadağından çıkan ok hedefine varmıştır. Attığımız her doğru adım günden güne hızlanarak menziliyle buluşmuştur. Altını kalın olarak çizmek isterim ki, 31 Mart seçimlerinde 3 bin 658 belediye meclis üyesi partimizin listelerinden seçilmiştir. 188 il genel meclis üyesi partimizi temsilen seçilmeyi başarmıştır. Kara kampanya faillerinin ne uydurup, neyi servis ettiğine aldırmıyoruz. Biz millet ne diyor ona bakıyoruz" şeklinde konuştu.



"Bu ne şerefsizliktir?"


31 Mart seçimlerinden sonra kötü niyet ve hedef sahiplerinin daha da gün yüzüne çıktığını aktaran Bahçeli, özellikle Cumhur İttifakı’nı karalamak ve siyasi hesaplarla yaralamak için organize bir şebekenin tedavülde olduğunu belirtti. Bahçeli, partisinin il genel meclis seçiminde aldığı yüzde 18,81 oy oranını diline dolayıp Cumhur İttifakı’nın hisarlarında gedik açmak için el ovuşturan fırsatçıların fitne nöbetine girdiğini kaydetti. "Halep oradaysa arşın sandıkta, YSK’nın tespitlerindedir" diyen Bahçeli, oy oranının yüzde 18,81 olduğunu, bunun da Atatürk’ün doğum tarihi olduğunu dile getirdi.


MHP’ye AK Parti’den kayış olduğunu söyleyerek Cumhur İttifakı’na suikast düzenleyen, birlikteliği sabote etmeye kalkışan nifak yuvalarının oldukça faal olduğunu ifade eden Bahçeli, "Emel sahiplerinin maskeleri düşmüştür. Biz bunların alayını biliyor ve tanıyoruz. Ne yapmak istediklerini, nereye varmayı planladıklarını az çok fark ediyoruz. Mesela FETÖ’nün Fehmisi, Pensilvanya’nın Koru’su, alenen husumet aşılamaya çalışmaktadır. Öteden beri kronik MHP düşmanı olan bu zat, anlaşılan 15 Temmuz’un rövanşını almak için kuyruğa girenler arasına adını çoktan yazdırmıştır. Bu şahsın hala elini kolunu sallayarak geziyor olması hayret verici bir garabettir. 31 Mart’ta Zillet İttifakı’nın kısmi mevzi kazanmasından ümitlenen ihanet lobisinin yüzüne kan gelmesi, cüretkarlıkta merhale kaydetmesi ibretlik bir tablodur. Pensilvanya korosunun eski gazeteci kadrosundan olan melun şahıs, Cumhur İttifakı içinde MHP’nin AK Parti’nin altını oyduğunu iddia etmiştir. AK Parti’nin ittifakta eridiğini alçakça ileri sürmüştür. Hıyanetin Koru’su, AK Parti’nin, eski güzel günleri canlandırmaya yarayabilecek daha az zararlı bir müttefik bulmasını utanmadan sıkılmadan teklif edebilmiştir. Hatta AK Parti’nin kendisine daha yakın, ülkeyi birlikte daha rahat yönetebileceği bir müttefik bulmasını önermiştir. Kızarmayan yüzlü, yaşarmayan gözlü, malum görevli devrededir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimindeki organize usulsüzlüklerin ve sandık yolsuzluklarının üstünü örtercesine sonuçların hiç uzatılmadan kabulünü söyleyen bu köksüzün tekrar başını kaldırması 15 Temmuz şehitlerine büyük bir haksızlık ve hakarettir. Türkiye’yi yöneten parti bellidir. Hükümet bellidir. Cumhurbaşkanımız ve Bakanlar Kurulu görevinin başındadır. Milliyetçi Hareket Partisi ise TBMM’de denge ve denetleme görevini icra konusunda sorumluluk üstlenmiştir. FETÖ’nün gazeteci kisvesindeki elamanı, eğer yanlış değerlendirmiyorsak, AK Parti’nin, bizatihi kuyusunu kazanlara kucak açmasını, yani eski müttefikleriyle tekraren beraber olmasını dilemektedir. Bu çürük yumurta, bu husumet odağı, ne hakla, hangi yüzle yazıp çizmekte, bunları nasıl söyleyebilmektedir? Bu ne şerefsizliktir? Puslu ortamların, bulanık dönemlerin kalemşörü olan bu şahsın nedametini duyan, geçmişinden dolayı utanç duyduğunu gören var mıdır? FETÖ’nün Koru’su kime ne anlatıyor, hangi kripto mesajları veriyor? Milliyetçi Hareket Partisi’yle AK Parti’nin ittifakından rahatsız olanlar Türkiye’den rahatsız olan mihraklar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yıkmak isteyen müptezellerdir. Cumhur İttifakı’nı hazmedemeyenler 15 Temmuz’da yarım kalan hıyanetlerini tamamlamak isteyen rezillerdir. Bizim ittifakımız konjoktürel değildir. Bizim ittifakımız pazara kadar değildir. Bizim ittifakımız çıkar ve pazarlığa dayalı değildir. Bizim ittifakımız siyasi alışveriş üzerine bina edilmiş değildir" diye konuştu.



"Ekrem İmamoğlu terörist Demirtaş’a methiyeler düzmekte"


Terörü önleme adı altında kendilerine soğuk savaş sonrası yeni bir öteki oluşturan küresel güçlerin açıkça Türkiye’nin çevresini kuşattığının altını çizen Bahceli, Sudan, Yemen, Filistin, Cezayir, Libya, Suriye ve Venezuela’nın ağır sorunlarla boğuştuğunu, S-400 krizi, F-35 gerilimi ile ABD’nin terör örgütlerine verdiği desteğin şirazesinden çıktığını aktardı. Aynı merkezden tertip ve kontrol edilen çok şiddetli siyasi ve ekonomik operasyon dalgasının Türkiye’yi hedef aldığına işaret eden Bahçeli, "İngiltere menşeli bir gazete her gün zehir kusmaktadır. Ekonomimiz üzerinde kara bulutlar dolaştırılmakta, kabus senaryoları alçakça dolaşıma sokulmaktadır. FETÖ’cüler İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi üzerinden ganimet avcılığına soyunmuşlardır. Afrika ülkelerinde FETÖ’cülerin tezgahıyla mazbata koroları kurulmaktadır. Mazbatayı Türkiye aleyhtarı mevziye dönüştüren gafiller küresel kullanıma hazır olduklarını göstermek için her yola müracaat etmektedir. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar siyasi sürece adeta çivilenmiştir. Türkiye çok tehlikeli bir girdaba yuvarlanmaktadır. Sokaklar karıştırılmak, kaos dinamikleri harekete geçirilmek istenmektedir. Ekonomik saldırılara mihmandarlık yapan siyasetçilerin gözünü kin ve nefret bürümüştür. CHP-İP-HDP-PKK-FETÖ ortaklığı çok vahim boyutlara ulaşmıştır. Ekrem İmamoğlu terörist Demirtaş’a methiyeler düzmekte, Ermeni’sinden Rum’una ne var ne yok selam göndermektedir. Terör örgütlerini küresel çıkarları için kullananlarla, teröre karşı savaş verenler aynı mihraklardır ve bunların kanlı gündemlerinde Türkiye vardır. Tavşana kaç, tazıya tut diyenler aynı odaklardır. Ne üzücüdür ki, bu şiddet çarkı ezilmiş milletlerin başında kara bir talih olarak dönüp durmaktadır. Milletleri kendi coğrafyalarında, kendi beşeri ve ekonomik kaynaklarından vazgeçmeye zorlamak siyasetin yeni ismidir. Ve Türkiye, bu kirli oyunun içine çekilmek istenmektedir. Zilletin ortakları, yeni emperyalizmin dayatmalarına Türkiye’yi hazırlama görevini içeriden üstlenen tam bir Truva Atı haline gelmişlerdir" ifadelerini kaydetti.


Bahçeli, bazılarının Türkiye uluslararası ilişkilerde baskıya, hakarete, tehdide, aşağılamaya maruz kalırsa mutlu olacaklarını belirterek, işsizlik, faiz, döviz kurundaki artışların yegane sevinç kaynakları olduğunu dile getirdi.



"Mazbata almakla iş bitmedi, son söz söylenmedi"


"CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı 31 Mart’tan 17 gün sonra, yani 17 Nisan’da mazbatasını almış, görevine şimdilik başlamıştır" diyen Bahçeli, İmamoğlu’nun, musakka edebiyatından veri tabanı ve alt yapıyı kopyalama teşebbüsüne kadar gizli bir gündem çerçevesinde faaliyetlerini hızlandırdığını ifade etti. Olağanüstü itiraz sürecinin devam ettiğini söyleyen Bahçeli, "İstanbul’daki seçimlere şaibe karışmıştır. İstanbul’daki seçimlere derin ve delilli usulsüzlükler hakimdir. Büyükçekmece ve Maltepe’de gün yüzüne çıkan vahim iddialar yenilir yutulur türden değildir. En doğru, en makul kararı Yüksek Seçim Kurulu verecektir. Bize göre İstanbul’daki seçimin yenilenmesi maşeri vicdanı rahatlatacaktır. 17 gün boyunca mazbatayla yatan, mazbatayla kalkan, toplumu kutuplaştıran, siyasi tartışmaları stadyumlara kadar taşıyan Sayın İmamoğlu ve partisi büyük bir yanlışın faili olmuşlardır. Mazbata almakla iş bitmemiştir. Süreç sonlanmamıştır. Şimdi söz sırası Yüksek Seçim Kurulu’nundur. Biz demokrasiye ve hukuka saygılıyız, millet iradesine elbette bağlıyız ve saygı duyarız. Ancak sandık hilelerine tahammül göstermemizi de hiç kimse beklememelidir. Henüz her şey bitmiş değildir. Adalet son merciidir fakat son söz söylenmemiştir" dedi.


Bahçeli, konuşmasının ardından partisinin seçilemeyen adayları Hüseyin Sözlü, Hamit Tuna ve Şevket Can’ı yanına alarak fotoğraf çekindi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.