SPOR - 15 Eylül 2019 Pazar 17:26

Rahvan Atları Kıyasıya Yarıştı

A
A
A
Rahvan Atları Kıyasıya Yarıştı

Ardahan’da düzenlenen ’Geleneksel Rahvan At Yarışları’nın 7’inci ve 5’inci Doğu Anadolu At Yarışları Şampiyonası’ gerçekleştirildi.

Ardahan’da düzenlenen ’Geleneksel Rahvan At Yarışları’nın 7’inci ve 5’inci Doğu Anadolu At Yarışları Şampiyonası’ gerçekleştirildi. Yarışmaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da katıldı.


Ardahan Valiliği, Geleneksel Spor Dalları Federasyonu ile Rahvan At Binicilik Kültür ve Spor Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği yarışlar, Sulakyurt köyündeki at yarışları sahasında yapıldı. Yarışları Vali Mustafa Masatlı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, İl Emniyet Müdürü Ayhan Taş, AK Parti Ardahan İl Başkanı Hakan Aydın, Geleneksel Spor Dalları Federasyonu yetkilileri ile çok sayıda kişi izledi.


Açılışta konuşan Ardahan Valisi Mustafa Masatlı, “Dört kıta da at koşturmuş bir milletin evlatlarıyız. At kültürü bizim için kutsal olması dolayısıyla bu etkinliği önemsiyoruz. At bizim kültürün bir parçası olduğu için teknoloji ne kadar gelişse de insanımız bundan kopamıyor” dedi.


Baro seçimleri dolayısıyla Ardahan’da bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Rahvan at yarışlarını izlemenin müthiş bir duygu olduğunu söyleyerek, "Rahvan at yarışlarında atı kontrollü koşturmak çok zor bir iş. Biniciler gerçekten son derece profesyonel, Doğu Anadolu’nun ve Türkiye’nin her yarışlara katılanlar var. Bir kere şu özgürlük havası, müthiş doğa, atlar harika, jokeyler çok başarılı ve organizasyon çok iyi ve Ardahan’la bir kere daha gurur duyduk” şeklinde konuştu.


Yağışlı havaya rağmen yarış severlerin heyecanla izlediği yarışlara katılan biniciler, belirlenen kurallar çerçevesinde dereceye girebilmek için kıyasıya yarıştı.


Üçlü tay, dörtlü tay, küçük orta, büyük orta, başaltı ve baş kategorilerinde yapılan yarışmayı, çok sayıda vatandaş izledi.


Şampiyonada üçlü tay kategorisinde ipi göğüsleyen Şahin Hacı olurken, dörtlü tay kategorisinde Çetin Bakan birinciliği elde etti.


Küçük orta kategorisinde Tayfun Karataş, büyük orta kategorisinde ise Yener Koçulu birinciliği kazandı.


Başaltı kategorisinde Seyfettin Enes birinci olurken, Baş’ta Ali Çalık birincilik ödülünü almayı hak kazandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.