GENEL - 06 Nisan 2020 Pazartesi 13:35

Azerbaycan’da mahsur kalan Çıldırlı vatandaş yardım istedi

A
A
A
Azerbaycan’da mahsur kalan Çıldırlı vatandaş yardım istedi

Ardahan’ın Çıldır ilçesine bağlı Meryem köyünden Türkay Türköz, evlenmek için gittiği Azerbaycan’da mahsur kaldı.

Ardahan’ın Çıldır ilçesine bağlı Meryem köyünden Türkay Türköz, evlenmek için gittiği Azerbaycan’da mahsur kaldı.


Türkay Türköz amcasının oğlu Murat Türköz ve amcası oğlunun Azeri uyruklu eşi Aybeniz Türköz (35) ile birlikte 11 Mart’ta Azerbaycan’ın Kazak kentinin Işıklı köyüne gitti. Türkay Türköz, burada amcası oğlunun eşinin arkadaşı Şahnisa Mehmedova nişanlanarak yüzük taktı.


Azerbaycan’da yapılan düğünün ardından Türkay ve Şahnisa Mehmedova Türköz çifti ile kuzeni Murat ve eşi Aybeniz Türköz çifti, Türkiye’ye dönmek üzere 13 Mart’ta yola çıktı. Türkiye ile Gürcistan arasındaki Aktaş Sınır Kapısı’na gelen çiftler, koronavirüs nedeniyle kapıların kapatılması üzerine giriş yapamadı. Sınırda bir süre bekleyen çiftler, geçişlerine izin verilmeyince Kazan kentindeki Işıklı köyüne geri dönmek zorunda kaldı.


Sınır kapısından geçişlerine izin verilmeyen ve Azerbaycan’a geri dönmek zorunda kalan Türkay Türköz Türkiye’ de ki ailesini arayarak Türkiye’ye giriş yapamadıklarını söyledi. Çocuklarının Azerbaycan’da mahsur kalmasından dolayı büyük üzüntü içinde olduklarını söyleyen anne ve baba "Evlenmek için gurbete giden oğlum ve yakınlarımız Azerbaycan’da gelinimizle birlikte mahsur kaldı. Düğün yemeklerini bile hazırlamıştım. Mutluluğumuz, kapılar kapanınca üzüntüye döndü. Cumhurbaşkanımızdan bize yardımcı olmasını istiyorum” dedi.


Ailesi ile sık sık cep telefonu ile görüştüğünü dile getiren Türkay Türköz, "Amcamın oğlu Murat Türköz’ün Azeri olan eşinin ülkesinde bir kız arkadaşı vardı. Telefonla tanıştık, görüştük ve evlenmeye karar verdik. Murat Türköz ve eşi ile birlikte 11 Mart’ta Azerbaycan’a gidip Şahnisa’yı istedik. Ailesi ’evet’ deyince orada yüzük taktık. 13 Mart günü döndüğümüzde kapıların koronavirüs nedeniyle kapandığını öğrendik. Türkiye’ye giremedik ve eşimin köyüne geri döndük. Cumhurbaşkanımızdan bize yardımcı olmasını istiyorum. Çünkü köyde annem ve babam yalnız yaşıyor. Babam görme engelli. Ailemin tek erkek çocuğuyum. Evde hayvanlarımız var. Tarlaların sürülmesi lazım” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eyüpsultan’da hatalı park kavgasında canından oluyordu: Sopayla ve bıçakla saldırdılar Eyüpsultan’da hatalı park nedeniyle tartıştığı şahsın ve yakınlarının bıçaklı ve sopalı saldırısına uğrayan minibüs sürücüsü, kendini markete kilitleyerek saldırganlardan korudu. Öfkeli kalabalık taşla ve sopayla minibüse de zarar verirken, o anlar cep telefonu ve güvenlik kameralarına yansıdı. Olay, dün 16.30 sıralarında Eyüpsultan Girne Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Halil İbrahim Odabaşı minibüsünü evinin önüne park etmek istediği sırada başka bir ticari aracın hatalı park ederek, alanı kapattığını gördü. Bunun üzerine otomobilin üzerinde bulunan telefon numarasını arayan Odabaşı, hatalı park eden sürücüden aracını düzeltmesini istedi. Hatalı park eden kişi aracının park yerini değiştirdikten sonra iki sürücü arasında bir tartışma çıktı. Kısa süreli tartışmanın ardından şüpheli olay yerinden ayrıldı. Ancak şahıs, bir süre sonra aralarında kadınların da olduğu akrabalarından oluşan bir grupla olay yerine geri geldi. Bıçaklı saldırgandan tekme ile kurtuldu Sürücü ile birlikte gelen gruptakiler, Odabaşı’na bıçakla ve sopayla saldırdı. Odabaşı, gruptan bir kişinin bıçaklı saldırısından kurtulmak için tekme atıp ardından markete sığındı. Odabaşı, kendini markete kilitleyerek saldırganlardan korudu. Öfkesini atamayan grup, bu sefer de Odabaşı’nın minibüsüne taşlarla ve sopalarla saldırdı. Çevredeki vatandaşların araya girmesiyle sakinleşen gruptakiler dağıldı. Aracı zarar gören Halil İbrahim Odabaşı, emniyete giderek şikayetçi oldu. Şüphelilerin Odabaşı’nın minibüsüne saldırı anları ise cep telefonu ve güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi. “Bu bildiğiniz canavarlık” Yaşanan olayın bir canavarlık olduğunu söyleyen Halil İbrahim Odabaşı, “Saat 4 buçuk 5 arası kapıma geldim. Arabayı park ettim. İsimlerini bilmiyorum, plakayı da tanımıyorum. Arabayı ortaya park ettiği için aradım ve arabayı biraz ileri almasını rica ettim. Ortaya park ettiği için iki tarafa da yanaşamıyordum. Sonra bu arkadaş, 20 dakika sonra geldi. Ani bir çıkış yaptı. Sonra geri geri gelip, yanımda durdu. Benimle tartışmaya girdi. ‘Ben 20 senedir burada oturuyorum. Sen beni arayamazsın’ dedi. Ben de bir ricada bulundum, ’Arabanı çek, ben de yanaşayım’ dedim. Kendi aramızda böyle bir tartışma oldu. ’2 dakika sonra görüşeceğiz seninle’ dedi. Bizde burada arkadaşla muhabbet ederken, arkadaşım bana ‘Koş geliyorlar’ dedi. Ellerinde bıçakla geliyorlardı. Zaten kamera kayıtlarında belli. Ben o anda zaten bakkala doğru koşmaya başladım. Genç arkadaşlardan biri ben o anda arabanın etrafında dönerken bıçakla saldıracaktı. O arada çelme taktı, yere düştüm ben. O anda bıçağı sallarken ben onun karnına vurdum. Kendini geri attı. Mahalledeki genç arkadaşlar bunu tutunca ben de can havliyle bakkalın içine kendimi attım. Kapısını kilitledim bir anda. O anda kapıya vurarak ‘Seni öldüreceğim’ dedi. Mahalledeki eş dost araya girince olay sakinleşti. Arabama geldiğimde çok hasar vardı. Kamera kayıtlarını izlediğimde, hanımı çoluğu çocuğu toplayıp katliama gelmiş resmen. Ben arabamın başına gelince şok oldum zaten. Bu bildiğiniz canavarlık. Ben belki orada ayağımla tepki vermeseydin bugün yaşamıyor olabilirdim” şeklinde konuştu.