GENEL - 04 Haziran 2020 Perşembe 15:46

Özel İdare ekipleri sezona hızlı başladı

A
A
A
Özel İdare ekipleri sezona hızlı başladı

Ardahan Valiliği İl Özel İdaresi yaz mevsimin gelmesi ve iş sezonun başlamasıyla sezona fırtına gibi başladı.

Ardahan Valiliği İl Özel İdaresi yaz mevsimin gelmesi ve iş sezonun başlamasıyla sezona fırtına gibi başladı. Vali Mustafa Masatlı’nın yakın takibi ile kentin kırsalına yayılan ekip ve iş makineleriyle vatandaşlara hizmet veriliyor.


Ardahan Valiliği İl Özel idaresi tarafından hazırlanan çalışma programı kapsamında il merkezine bağlı köyler olmak üzere, ilçelere bağlı köy ve mahallelerde hummalı çalışmalar yürütülüyor. Gerek kamu hizmetleri, gerek projeler kapsamında yürütülen hizmetlerin yanı sıra çiftçilik yapan, üretim yapan ve diğer talepleri olan vatandaşların kanunlar ve kurallar çerçevesinde her türlü ihtiyaçları da Özel İdaresine bağlı ekipler tarafından ivedilikle ve düzenli bir şekilde yerine getiriliyor.


İl ve ilçe merkezine bağlı köylerde içme suyu ve hayvan içme suyu çalışması, depo yapım, bakım ve onarım çalışması, köy içi ve il ve ilçe bağlantı yollarının yapım ve onarım çalışması, köylere ait yayla yollarının yapımı çalışması, çoban evi ve su göletleri yapım ve onarım çalışması, köy içerisinde kilit parke yapımı ve talep edilmesi halinde vefat eden vatandaşlarımız için mezar kazıma gibi hizmetler Vali Mustafa Masatlı’nın talimatları ve Özel İdaresinden sorumlu Vali Yardımcısı Mehmet Kılıç’ın yakın takibiyle Özel idaresi ekiplerince titizlilikle ve başarılı şekilde yerine getiriliyor.


Kurumun asli görevi kapsamında Devletin Ardahan İl Özel İdaresine ayırdığı yıllık bütçeyle, kendi üretim tesislerinde üretilen ürünler ve makine-ekipman-personelin yoğun ve koordineli bir şekilde çalışması sonucu İl Özel idaresinden ihtiyacı ve talebi olan her köyün hizmet alması hedefleniyor.


Yaptığı çalışma ve verdiği hizmetlerde artık tamamen kendi iş gücünü, kendi makine-ekipmanını ve kendi kaynaklarını kullanamaya başlayan İl Özel idaresi, kilit parke, kutu menfez, bims, sıcak asfalt üretiminin yanı sıra, kum ocaklarında alt yapı malzeme temini, hafriyat, taş alımı gibi çalışmalarıyla ciddi tasarruflar sağlayarak daha fazla hizmeti vatandaşlara ulaştırıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.