ÇEVRE - 30 Eylül 2019 Pazartesi 08:58

Aktaş ve Çıldır Gölü Çalıştayı gerçekleştirildi

A
A
A
Aktaş ve Çıldır Gölü Çalıştayı gerçekleştirildi

Ardahan Valiliği koordinasyonunda; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Serhat Kalkınma Ajansı’nın (SERKA) katkıları ile Aktaş ve Çıldır Gölü Çalıştayı düzenlendi.

Ardahan Valiliği koordinasyonunda; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve Serhat Kalkınma Ajansı’nın (SERKA) katkıları ile Aktaş ve Çıldır Gölü Çalıştayı düzenlendi.


Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda düzenlenen ve ilk gün Aktaş Gölü, ikinci gün ise Çıldır Gölünün ele alındığı çalıştayda, her iki gölün yaşadığı sorunlar ile bu sorunların çözümü konusunda nelerin yapılabileceği konuşuldu.


Çalıştayda, alanında uzman akademisyenler ve konuşmacılar tarafından, Aktaş gölünün genel değerlendirmesi, Aktaş Gölü’nün korunması konusunda Van gölü deneyiminden çıkarılabilecek deneyimler-bir kamu yöneticisinin gözlem ve önerileri, göllerde ki besin tuzları ve metal konsantrasyonlarının ekolojik değerlendirmesi, balıkçılığın geliştirilmesi önerileri, moleküler markör destekli soğukta hızlı büyüyen pullu sazan ıslahı projesi, kuşlar ve ekoturizm için önemi, karekteristik özellikler, kafkasya balık genetiği çeşitliliği, metorolojik dönemler ve donma dönemlerinin incelenmesi, koperatifleşmenin önemi, son bin yıllık iklim kayıtları, evrim ve ekolojilerin ortaya çıkarılması konularında, konferans, bilgilendirme ve sunumlar yapıldı.


TÜDAV BAŞKANI PROF.DR. BAYRAM ÖZTÜRK, “AKTAŞ GÖLÜ ÖZEL BİR YAPI İHTİVA EDİYOR”


Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Aktaş Gölü üzerine yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Aktaş Gölü’nün yüksek rakımda konumlanan tektonik oluşumlu bir göl olduğunu belirten Öztürk, bundan dolayı gölün özel bir yapı ihtiva ettiğini belirtti. 27 km olan gölün 14 km lik alanının ülkemize ait olduğunu ifade eden Prof. Öztürk, Aktaş Gölü’nün çevre kirliliğine maruz kalmadığı için birçok kuş ve endemik bitki türüne ev sahipliği yaptığını da sözlerine ekledi.


VALİ MUSTAFA MASATLI, “AKTAŞ GÖLÜNÜN GELECEĞİ İÇİN HER TÜRLÜ ÇABAYI SARFETMELİYİZ”


Aktaş Gölünün ele alındığı çalıştayda konuşan Ardahan Valisi Mustafa Masatlı, katılımcılara Ardahan hakkında genel bilgiler verdikten sonra Aktaş Gölü’nün yaşadığı sorunlardan bahsetti. Aktaş Gölünün, Türkiye’nin Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi’nde de yer aldığını, Türkiye, Gürcistan ve Ermenistan sınırlarında yer alan 11 adet göl bloğundan oluşan göller yöresine ait bir göl olduğunu aktaran Vali Masatlı, gölün geleceği için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:


“İlimizin doğal, turistik ve aynı zamanda coğrafi konumu itibariyle önemli bir değeri olan Aktaş Gölü’nün yaşadığı sorunlar, gölün korunması, kirliliğin önlenmesi, eko sistemi ve balık avlanması konusunda yeni yaklaşımların geliştirilmesi için düzenlemiş olduğumuz çalıştayımızın verimli geçmesini diliyorken, hepinize hoş geldiniz diyor, saygılarımla selamlıyorum. İlimiz Ardahan, yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahip olup, 628 yılında Hazar Türklerinin bir kolu olan Arda Türklerinin hâkimiyeti altına girerek Ardahan adını almıştır. 1068 yılında Sultan Alparslan tarafından fethedilen ilimiz Selçuklu topraklarına katılmış, 1555 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı İmparatorluğuna dâhil edilmiştir.


1877 Türk-Rus Savaşı’na kadar Osmanlı İmparatorluğunun “Ardahan Sancağı”nı oluşturmuştur. İlimiz, 1878’de 93 Harbi diye ifade edilen savaş sonucunda yapılan anlaşma gereğince Batum ve Kars’la birlikte savaş tazminatı olarak Rus Hakimiyetine bırakılmıştır. 3 Mart 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile 40 yıllık Rus hakimiyeti son bulmuş ve Osmanlı Devletine geri iade edilmiş ancak 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla ordularımızın geri çekilmesi sonucu düşman birliklerinin işgaline uğramıştır. 23 Şubat 1921’de Kazım Karabekir Paşa ve Halit Paşa komutasındaki ordumuz tarafından düşman işgalinden kurtarılan Ardahan, 7 Temmuz 1921 tarihinde mutasarrıflık yapmış, 1926 yılında ilçe olmuş, 27 Mayıs 1992 tarihinde ise il statüsünü kazanmıştır. İlimize bağlı 6 ilçe, 1 belde, 40 mahalle ve 226 köy bulunmaktadır. Yaklaşık 100 bin nüfusa sahip olan ilimiz, 170 km’lik Gürcistan ve Ermenistan’a sınırı olan serhat bir ildir. Aktaş ve Türkgözü isminde iki kara hudut kapısı ve İpek Demir Yolu kapısı ilimiz sınırlarındadır. Ayrıca TANAP ve Şahdeniz Doğalgaz Boru Hatları ile Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham petrol boru hatları Türkiye’ye ilimizden giriş yapmaktadır. İlimiz coğrafi konumu itibariyle soğuk ve karasal iklime bağlı olarak, daha çok hayvancılık ve tarım alanında adını duyurmakla birlikte, doğal ve turistik değerleriyle de özellikle son yıllarda yeni bir sektör olan turizme kapılarını açmıştır.


Hayvancılık ve tarım alanında sürdürülebilirliği olan eylem planları, projeler, faaliyetler ve çalışmalarla bu sektörü canlı tutmak, sektörde faaliyet yapan üreticileri desteklemek ve bölgenin kalkınmasına öncülük etmek amacıyla hayata geçirdiğimiz uygulamalarla birlikte, bölgemizin önemli doğal ve turizm değeri olan Aktaş Gölünde, kirlilik, su seviyesi, balık üreme, gölün eko sisteminin devamı ve avlanma gibi sorunları tespit etmek ve çözüm önerilerini konuşmanın da ne kadar önemli olduğu ortadadır. Aktaş Gölü, Türkiye - Gürcistan sınır bölgesindeki yüksek platoda yer almaktadır. Günümüzde bir kısmı ülkemiz topraklarında kalan Aktaş Gölünün ülkemiz sınırları 16 Mart 1921’de yapılan Moskova Anlaşmasıyla belirlenmiştir. Göl kenarında Türkiye ile Gürcistan’ı birbirine bağlayan Aktaş sınır kapısı bulunmaktadır. Aktaş Gölü, oluşum bakımından tektonik bir göldür. Aktaş Gölü, aynı zamanda Türkiye, Gürcistan ve Ermenistan sınırlarında yer alan 11 adet göl bloğundan oluşan göller yöresine ait bir göldür. Aktaş Gölünde su potansiyelini hesaplamak için gölün batımetrik haritasının çıkarılması çalışmalarıyla birlikte, Aktaş gölü için DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından, gölün su miktarının tespiti için online Göl Gözlem İstasyonu kurulması planlanmaktadır. Aktaş Gölü sınırdaş bir alanda olduğu için birinci derece sınır güvenlik alanı kapsamındadır. Ayrıca, göl askeri bölge içerisinde yer almaktadır. Askeri bölge içerisinde olduğu için alana giriş çıkışlar sıkı denetim altındadır. Bu nedenle göle insan etkisi çok fazla yoktur. Aktaş Gölü, Türkiye’nin Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi’nde de yer almaktadır. Gölün suları, içme suyu olarak kullanılmamakta, sadece hayvanların su ihtiyacı karşılanmaktadır. Bu gölümüz, ne yazık ki çevresindeki halk için önemli bir ekonomik kaynak değildir. Göl turizmi, ticari balıkçılık ya da göl sularının ekonomik bir kaynak olarak kullanılması henüz söz konusu olmamıştır. Sportif olta balıkçılığı yapılan göle, 1985 yılında göle DSİ ve İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından sazan yavruları bırakılmıştır. Gürcistan Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında gölün ortak yönetimi konusunda protokol olmaması, korunan türler, kaçak avcılığın denetimi ve alanın korunmasında bazı sorunlara neden olmaktadır. Aktaş Gölü üzerinde 4915 sayılı kara avcılığı kanunu gereğince avcılık yasaklanmıştır, fakat Gürcistan Cumhuriyeti bölgesinde kalan alanda avcılık faaliyeti yapılmaktadır. Bu faaliyet balık üremesi ve biyoçeşitliliğe zarar vermektedir. Tüm bu sorunlar karşısında Aktaş Gölünün geleceği için her türlü çabayı sarfetmemiz, sorunlar ve çözüm önerilerini derinlemesine masaya yatırmamız, oldukça önemlidir. Bu anlamda bizler birlikte düzenlediğimiz bu çalıştayı çok önemsiyor ve olumlu sonuçlar çıkmasını ümit ediyoruz. Çalıştaya katkı sağlayan, katılan, emek veren herkese teşekkür ediyor, çalıştayın ilimize, ülkemize ve komşu Gürcistan Cumhuriyetine hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum.”


“ÇILDIR GÖLÜ, TURİZMDE ÖNEMLİ POTANSİYELE SAHİP BİR GÖLDÜR”


Çalıştayın ikinci gününde ele alınan Çıldır Gölü hakkında da konuşan Vali Masatlı, Çıldır Gölü’nün Van Gölünden sonra ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesindeki ikinci büyük gölü olduğunu, özellikle turizm anlamında son yıllarda turistlerin tercihleri arasına girdiğini söyledi. Çıldır Gölünün doğal yapısını korumak, ekosistemine katkı sunmak adına çalıştayı önemsediklerini de kaydeden Vali Masatlı, daha sonra şöyle konuştu:


“Çıldır Gölü, Van Gölünden sonra ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesindeki ikinci büyük gölü dür ve 124 kilometrekare alana sahiptir. Gölü besleyen 4 adet derivasyon kanalı bulunmaktadır. Bu kanallar eriyen kar sularını farklı havzalardan toplayarak Çıldır gölüne taşımaktadır. Batı, Doğu, Kuzey ve Kuzeybatı derivasyon kanalları göle sağlıklı su akışı sağlanması için kış aylarında düzenli olarak temizlenmektedir. Çıldır gölünden alınan su ile 1975 yılında işletmeye açılmış, 15.36 MW kurulu güce sahip HES santralinde elektrik üretilmekte ve Arpaçay Ovasında sulu tarım yapılmaktadır. Ayrıca sulama kanalı üzerinde bulunan bir HES’te elektrik üretilmektedir. Gölde ki su azlığı ve balık üreme gibi sorunlardan hareketle gölde su kotunun sabit tutulması için bizzat Valiliğimizce, Kars’ta ki paydaşlarımızın da katılımı ile gerçekleştirdiğimiz Ortak Sulak Alan Toplantısı ve akabinde oluşturulan komisyon kurulu kararları doğrultusunda, HES’e akıtılan suda kısıtlamaya gitmemiz neticesinde saniyede 15 metreküp su miktarını, 2.5 metreküpe düşürülmüştür. Bu düşüşle birlikte, Çıldır gölünde balıkların üremesi için sazlık alana su geçişi sağlanmakla birlikte gölde balık sayısında artış ve kirlilikte gözle görülür bir azalma sağlanmıştır. Balık çeşitliliğini arttırma çalışmaları da devam etmektedir. DSİ tarafından, Temmuz ayı itibariyle Çıldır gölünün batımetrik haritası da çıkarılmış, bu verilere göre gölün en derin noktası 1946 metre kotunda ve 15.5 metre olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca göle girecek su miktarının tespiti için Kar Gözlem İstasyonları ve derivasyon kanallarından geçen suyun anlık izlenmesi için de akım gözlem istasyonlarının kurulması yönünde DSİ tarafından ihale çalışmaları tamamlanarak yüklenici ile sözleşme imzalanmıştır.


İçerisinde tarihi kalıntılarında bulunduğu Akçakale Adasını barındıran Çıldır Gölü, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “hassas alan” olarak koruma altına alınmıştır. Bu karar ile Çıldır Gölünün tarihi yapısı, doğal güzelliği, temizliği ve eko sisteminin daha iyi duruma geleceğine inanıyoruz.


Çıldır Gölü, sadece bir göl olmaktan öte, kışın yüzeyinin tamamen buz tutmasıyla birlikte, turizm anlamında önemli aktivitelere de ev sahipliği yapmaktadır. Üzerinde atlı kızakların dans ettiği Çıldır gölünde Eskimolar gibi buz altından balık avlanması, buz pateni, buz altı dalış etkinliklerinin yanı sıra şenlikler ve festivaller düzenlenerek hem bölgemizin tanıtımı yapılmakta, hem de bu aktivitelere katılmak için gerek ülkemiz, gerekse yurt dışından binlerce turist buraya akın etmektedir. Turizmde son yıllarda yaşanan olumlu gelişmelere ve talebe bağlı olarak göl kenarında tesisleşme de başlamış durumdadır. Valiliğimizce göl kenarında turizme hizmet vermek üzere konaklama ve restoran gibi tesisler faaliyete geçirilmiştir. Yine 48 dekarlık bir alanda rekreasyon çalışması başlatılmıştır. Ayrıca, özel teşebbüslere ait tesislerde hizmet vermektedir. Çıldır gölünün belli başlı sorunlarından da bahsetmek istiyorum. Aktaş Gölümüzde olduğu gibi bu gölümüzde de doğal olmayan türlerden İsrail Sazanı ve kerevit gölün kaynak değerlerinden birisini oluşturan doğal bitki ve hayvan türlerinin sayısının azalmasına neden olarak biyo çeşitlilik ve gen havuzunda bozulmalar meydana getirmektedir. Ayrıca, göl aynasında meydana gelen su seviyesindeki azalma doğrudan iki ana unsura etki etmektedir.


Bunlardan birincisi alanda üreyen kuş türlerinin yuva etrafında beslenmesini sağlayacak bataklık alanların kuruması, ikincisi ise gölde bulunan balık türlerinin yumurtlama alanlarında meydana gelen azalmadır. Kuş ve balık sayısında olan azalma, alandaki istilacı türlerin baskın hale gelmesine de yol açmaktadır. Göl çevresinde ki köylerin evsel ve hayvansal atıklarının derivasyon kanalları ve akarsular aracılığı ile doğrudan göle verilmesi de gölde kirliliğe sebep olmakla birlikte kirliliğin ana kaynağını oluşturmaktadır. Kirlilik sorunu diğer sorunlarla birleştiğinde, ilerleyen zamanlarda gölün yerel ekonomiye olan katkısını, ekoturizmi ve göl ekosistemini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Tüm bu sorunlar karşısında Çıldır Gölünün geleceği için her türlü çabayı sarfetmemiz oldukça önemlidir.”


Van ve Kahramanmaraş Eski Valisi- Büyükelçi Niyazı Tanılır, Prof. Dr. Sedat Yerli, Doç. Dr. Serkan Kükrer, Mustafa Zengin, Cevdet Kalaçay, Prof. Dr. Mehmet Ali Kırpık, Serap Yılmaz ve Doç. Dr. Ortaç Onmuş, Murat Sezer, Özgür Arslan, Prof. Dr. Cemal Turan, Mert Dalkılıç, Prof. Dr. Vahdet Ünal, Sezgin Tunca, Prof. Dr. Evren Enginal, Doç. Dr. Kürşad Kadir Eriş, Prof. Dr. Öznur Diler, Doç Dr. Kermal Güneş, Ardahan Tarım Müdürü Turgay Şişman, Çevre ev Şehircilik Müdürü Ulaş Karaca, DSİ Şube Şefi Mustafa Altun, Çıldır Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Yüksel Kılıç, Gürcistan’dan Khatuna Tsiklauri, Nona Khelaia, Bella Japoshvili, Zhanetta Shubitidze, Tamar Edisherashvili, Levan Mumladze’nin panelist olarak katıldığı çalıştaya; Vali Mustafa Masatlı, Kahramanmaraş Eski Valisi ve Eski Büyükelçi Niyazi Tanılır, Belediye Başkanı Faruk Demir, TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Çıldır Kaymakamı Alper Taş, Çıldır Belediye Başkanı Kemal Yakup Azizoğlu, Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Demirci, diğer protokol üyeleri, konuşmacılar ve çok sayıda üniversiteden akademik personel katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.