GENEL - 03 Mayıs 2017 Çarşamba 15:48

Artvin’de ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Eğitimi’

A
A
A
Artvin’de ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Eğitimi’

Türkiye’de 975 omurgasız tür, 62 memeli türü, 246 kuş türü, 17 balık türü, 35 sürüngen, 11 çiftyaşar türleri barındıran ve toplamda 2 bin 727 bitki taksonu ile Türkiye’de birinci sırada yer alan Artvin’de ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Eğitimi’ verildi.

Türkiye’de 975 omurgasız tür, 62 memeli türü, 246 kuş türü, 17 balık türü, 35 sürüngen, 11 çiftyaşar türleri barındıran ve toplamda 2 bin 727 bitki taksonu ile Türkiye’de birinci sırada yer alan Artvin’de ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Eğitimi’ verildi.


Artvin Çoruh Üniversitesi ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı Artvin Şubesi tarafından organize edilen ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele’ eğitimi Artvin Çoruh Üniversitesi Nihat Gökyiğit Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşti. Eğitime Artvin Vali Yardımcısı Ertuğrul Örnek, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Yunus Aydemir, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Ölmez, Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyeleri Prof. Dr. Özgür Eminağaoğlu, Doç. Dr. Temel Göktürk, Yrd. Doç. Dr. Sevim İnanç ve vatandaşlar katıldı.


Saygı duruşu ve İstiklal marşı ile başlayan programda ilk olarak sunumunu yapmak üzere Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Özgür Eminağaoğlu kürsüye çıktı. Eminağaoğlu, "İlimiz oldukça önemli bir konuma sahip bilimsel özellikler açısından çünkü dünyada bulunan 3 önemli iklim tipine sahip. Karasal, akdeniz ve örsenik iklim dediğimiz bu iklim tiplerini Artvin kendi bünyesinde barındırıyor. Bitkiler iklim tiplerinin değişimine göre kendilerine yayılış alanı bulabiliyorlar. 3 farklı iklim tipi olan bir ilde de 3 farklı iklim tipini tercih eden bitkilerin bir arada bulunma olanağı mevcut oluyor dolayısıyla Artvin bitkilerin bu şekilde yayılış gösterdiği bir il. Yine sizlerde bilirsiniz ki köyden yaylaya doğru yürüdüğünüz de tür değişimi söz konusudur. Köyden yaylaya gittikçe yükselti değiştikçe bitkilerinde değiştiğini görürsünüz. Artvin’e bakıyoruz deniz seviyesinden 3 bin 900 metreye kadar yükselti farkına sahip. Yükselti farkı ne kadar çok ise, tür çeşitliliği de o kadar fazla olacaktır. Sulak alanlar habitat ne kadar değişkenlik gösterirse oradaki bitki tür çeşitliliği de bundan o kadar olumlu etkilenecektir. Artvin’de sulak alanları olan oldukça zengin bir il. Buzul göller de Artvin’e oldukça zenginlik katıyor. Borçka’da bulunan Yıldız Gölü belki de bölgenin en büyük buzul gölü. Bulunduğu bölgedeki bitkisel tür çeşitliği de oldukça farklı” ifadelerini kullandı.



"Artvin Turkiye’de en çok şelale bulunan ili"


Bir çok Karadeniz ilinde yer almayan vadilerin Artvin’de yer aldığını dile getiren Eminağaoğlu, "Artvin’de yine sulak alanlar da çok. Fanusik zenginlikte çok ilimizde. Yine bakıyoruz Artvin bir şelaleler kenti. Yine şelalelerde kendine has bitki örtüsünü barındıran değişik bir habitat. Artvin Türkiye’nin en zengin en çok şelalelerinin olduğu il. Artvin’de jeolojik yapısındaki çeşitlilik de söz konusu. Şavşat’ta Peri Bacaları mevcut. Toprak çeşitlilikleri ilçeden ilçeye de çeşitlilik gösteriyor. Bitkinin var olduğu ortam toprak olduğunu göre bitkilerde o kadar çeşitlilik gösteriyor. Artvin’de yaylacılık geleneği bir yönüyle bitkisel tür çeşitliliğini olumlu etkilerken bilinçsiz otlatma ve yüksek dağ çayırlarının bilinçsiz kullanımı bazen olumsuz faktörler arasında yer alıyor. Artvin’de nadir türlerinde sayısı çok. 198 türümüz endemik. Endemik tür dediğimiz; eğer bir bitki hayvan ya da herhangi bir canlı türüne ya da bir bölgeye aitse o tanımlanan bölge dışında yoksa bulunmuyorsa o bitki o bölge için endemiktir. Yani bitki Türkiye için endemiktir diyorsanız o bitki Türkiye’nin endemik bitkisidir. Diğer hiçbir ülkede yoktur. Bizimde Artvin ilinde yaklaşık 198 endemik bitki türümüz endemik. 500’e yakında yok olmaya karşı karşıya olan tür vardır. Bunlar oldukça önemli rakamlar. Bölgedeki bitkilerin 372 türü de bilimsel özellik gösteriyor” dedi.



"Türkiye’de tıbbi aromatik bitki sayısı 500 civarında"


Türkiye’nin tıbbı aromatik özellik gösteren bitki sayısının 500 civarında olduğunu dile getiren Eminağaoğlu, “Türkiye’nin tıbbı aromatik özellik gösteren bitki sayısı 500 civarında. Yarısından fazlası da Artvin de dağılış gösteriyor. Dolayısıyla Artvin ticari değeri ile de oldukça önemli konumda. Artvin’in bitkisel zenginliğini ülkelerle de kıyaslayabiliriz. Polonya, İngiltere, Hollanda, İzlanda gibi ülkelerden bitki tür sayımız fazla. Tabii ki de bitki kaçakçılığı yapacak kişiler bitki türünün fazla olduğu yerlere gelir. Ve bizimde tür sayımızın fazla olması Artvin’i hedef noktası olmaya taşımaktadır. Artvin 2 bin 700 bitki ile birinci sırada. İkincisi Antalya üçüncüsü de İstanbul. Bitkisel tür sayısı fazla, nadir bitkiler çok. Türkiye’nin bitkilerinin korunması lazım. Uluslararası sözleşmeler var. Bunlardan en önemlilerinden biriside Berlin Sözleşmesi. Yani siz doğadaki bitki türlerinden istediğiniz şekilde yararlanamayıp istediğiniz şekilde ticaret yapamıyorsunuz. Uluslararası sözleşmelere tabiisiniz ve ona göre de bitkileri yaşadığı ortamlarda korumanız gerekiyor. Bu sözleşme kapsamında Artvin’de 6 tür bu kapsamın içinde yer alıyor. Likapa, Moçvi ya da Ayı Üzümü dediğimiz tür bu tür sözleşme kapsamına giriyor” şeklinde konuştu.



"Artvin orkide cenneti"


Artvin’in bir orkide cenneti olduğunu sözlerine ekleyen Eminağaoğlu, “Orkideler de yer alıyor Artvin’de ve tamamı ticarette uluslararası sözleşmeye tabi olan bitkilerdir. Kardelenler de bu Türkiye’deki türlerinin yarısından fazlasının ilimizde bulunması çok önemli. Bölgemizde 3 farklı iklim tipini barındıran ilimizde Akdeniz iklimine özgü bitkiler de Çoruh Vadisi’nde yayılış göstermiştir. 144 tane bitki alanı teşhis edilmiştir. Bunlardan 4 tanesi Artvin’den. Bunlar da uluslararası açısından ilimize önemli bir değer katmaktadır” ifadelerini kullandı.



Artvin’de hayvan kaçakçılığı


‘Artvin’de Hayvan Kaçakçılığı’ adlı sunum gerçekleştiren Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Temel Göktürk, şöyle konuştu:


"Ülkemizin zenginliğinden bahsedecek olursak bitki çeşitliliği ne kadar zenginse beraberinde hayvan zenginliğini de getirmekte. Ne kadar bir alanda zengin olursak o kadar diğer alanda zenginliğimizi arttırmaktayız. Bir insanın zenginliği cebindeki parası, villası, arabasıyla ölçülürken ülkelerin zenginliklerinde ise bitkisel ve fauna zenginliği yer alır. Özellikle bizim ülkemizin genel yapısı itibari ile baktığımız zaman, bir Avrupa geçiş alanı ve bu Avrupa geçiş alanında oldukça fazla memeli hayvanın yaşadığını görmekteyiz. 160 türün üzerinde memeli hayvanımızın bu alan üzerinde yaşadığını dikkate alırsak bu sayıya Avrupa yetişememektedir. Avrupa’nın bir çok ülkesinde ülkemizdeki memeli hayvan sayısının kat kat altında bir sayı söz konusudur. Bunun yanı sıra tabiki Türkiye’nin kuş türleri de oldukça zengindir. 4 tarafımız denizlerle çevrili, göllerimiz, derelerimiz olduğundan dolayı su kuşu türleri sayımızda oldukça fazladır. Bunun yanında yırtıcı kuşlardan yana da ülkemiz zenginlik kazanmıştır. Özellikle de bu zenginliğin ana faktörleri arasında ülkemizin göç yolları üzerinde olması yer almaktadır."



Atmacacılık spor aktivitesi


Bölgenin sahil kesimlerinde atmacacılığın spor aktivitesi olarak değerlendirildiğini ifade eden Göktürk, şunları söyledi:


"Baktığımız zaman keklik, kınalı keklik Yusufeli’nin çok güzel kuş türleri ve bu türler koruma altında, avlanmaları da yasak. Oldukça narin yapıları ile insanların dikkatini çeken türlerden bazıları. Yine bölgemizde yılan kartalı ve atmaca da mevcut. Atmacacılık bizim yöremizde, özellikle sahil kesimdeki ilçelerimizde spor aktivitesi olarak değerlendirilmekte. Bir çok derneği mevcut. İnsanlarımız atmaca besleyerek hem bir aktivite yapmış oluyor hem de kuşları korumuş oluyor. Bu kuşların bir özelliği daha var, doğadaki böceklerle beslendikleri için böcek popülasyonunu arttırıyor ve zararlı böceklerden de bizleri korumuş oluyor. İlimiz sürüngen hayvanlar bakımından da oldukça zengin. İlimizde 33 adet sürüngen hayvan olduğunu ifade edelim. Sürüngen türlerine bakacak olursak yılanlar 8 yılan türü ile Artvin’i temsil etmekte. Böcekler türünden örnek verecek olursak, Artvin’de 192 tür kelebek olmakla beraber yüzlerce tür böcek yaşamakta. Bu böcekler ise doğanın tozlayıcı canlıları olarak karşımıza çıkıyor."



Biyokaçakçıların iştahı kabarıyor


Göktürk, sözlerini şöyle tamamladı:


"Şimdi bu kadar zenginliklerimiz var bu zenginliğimiz de biyokaçakçıların iştahını kabartmakta. Yer yer ülkemize gelerek bu hayvan türlerinin alınıp kaçırılmasını gerçekleştirmeler ve girişimler oluyor. Hayvan kaçakçılığı denildiği zaman dünyadaki durumu özetleyecek olursak 13 binin üzerinde memeliler, kuşlar, sürüngenlerin ticareti konu ediliyor. Yani para kazanmak dediğimiz olay gerçekleştirilebiliyor."



"Artvin’de 2 bin 727 tür biki var"


Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevim İnanç da yaptığı konuşmada, Artvin’de 2 bin 727 tane bitkinin olduğunu dile getirerek, "Çok güzel değerlere sahibiz. Bu zenginlikleri korumak içinde yasal mevzuatın olması gerekiyor. Bu anlamda yerel halkın desteği çok önemli. 24 saat o kaynaklarla iç içe yaşayan halk, bu halkın bilinç noktasındaki farkında lığı bizle için çok önemli. Bizim burada amacımız yerel halka sahip olduğu güzellikleri biliyorlar ama hatırlatmak. Bu güzelliklerin sadece doğada kalmasından ziyade, ne kadar çok zenginliğimiz ama dünyada en ucuz şey ham madde. Önemli olan bunları işleyebilecek potansiyele sahip olmamız ve bunu ekonomiye kazandırmamızdı. Doğal kaynakları öncelikle korumalıyız, arttırmalıyız ve bu kaynaklardan ekonomik olarak faydalanmalıyız. Envanter çalışmalarımızı çok iyi yapmalıyız. Artvin’de 2 bin 727 tane bitkimiz var, ekonomik olarak öne çıkanlar hangileri durum analizi bunların bir an önce yapılmalı" dedi.



"Ormanlara eskiden yakacak odun gözüyle bakılırdı"


Eskiden yakacak odun olarak görülen ormanlarının artık hastalıkların tedavisinde kullanıldığını dile getiren İnanç, “Dünya değişiyor insanların istekleri talepleri değişiyor. Eskiden sadece yakacak odun olarak baktığımız ormanlarımız şuanda bize çok daha farklı toprak tutmadan erozyonu önlemeye, son yıllarda özellikle hastalıkların tedavisinde en önemli baş vurulan kaynak bitkisel kaynak olarak biliyor. Görüyoruz ki savaşlar artık cephede olmuyor. Karşı Karşıya sadece silahla yapılmıyor. Biyolojik kimyasal savaşlardan da bahsediyoruz. İnsanların bir ülkeye giderek o ülkenin zenginliğini alıp getirmesi ona karşı bir takim prodetörler üreterek o canlıyı yok ede bildiğini göre biliyoruz” şeklinde konuştu.


Program Artvin Vali Yardımcısı Ertuğrul Örnek’in Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim üyeleri Prof. Dr. Özgür Eminağaoğlu, Doç. Dr. Temel Göktürk, Yrd. Doç. Dr. Sevim İnanç’a plaket takdimiyle son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Yeniden yargılanacak olan taciz sanığı hakkında korkutan iddia Denizli’de 2013 yılında oyun oynama bahanesiyle evine çağırdığı iki çocuğa istismarda bulunduğu iddia edilen sanığa verilen 22,5 yıl hapis cezası kararı, Yargıtay tarafından bozuldu. Sadece 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen ve yeniden yargılanmasına karar verilen sanığın, kendi öz yeğenine de istismarda bulunduğu şüphesiyle soruşturma geçirdiği ortaya çıktı. Denizli’de 27 Temmuz 2013 tarihinde bir sitede meydana gelen olayda; 32 yaşındaki M.O.’nun aynı sitede yaşayan komşularının 5 yaşındaki kız çocuğu E.M.D. ile erkek çocuğu İ.D.’yi oyun oynama bahanesiyle evine götürüp defalarca cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla soruşturma açıldı. Gözaltına alınan M.O., sevk edildiği adliyede ’çocuğun cinsel istismarı’ ve ’cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Ocak 2014 tarihinde görüşen 5’inci duruşmada, tutuklu kalınan süre, delillerin toplanmış olması, sanık ve mağdurlara ait raporların alınması sürecinin uzun sürecek olması ve sanığın sabit ikametgah sahibi olması dikkate alınarak tahliye kararı verildi. Temmuz 2017’de görülen karar duruşmasında ’cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan beraat eden M.O.’ya, iki çocuğa ’cinsel istismar’ suçundan ise 22,5 yıl hapis cezası verildi. Aile, 6 ay tutuklu kalan sanığın tutuklanmamasına, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nde itiraz etti. 2019 yılında dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, M.O.’nun beraat kararını bozarak, iki çocuğa ’cinsel istismar’ suçundan aldığı 22,5 yıl hapis cezasının üzerine ’cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan da her bir çocuk için 5’er yıl daha hapis cezası verilmesi gerektiğini belirtip, dosyayı tekrar görüşülmek üzere Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildi. Yeniden yargı yolu gözüken M.O.’nun, çocuğun babasının şikayeti üzerine kendi öz yeğenine de cinsel istismarda bulunduğu şüphesiyle soruşturma geçirdiği belirlendi. "10 yıldır sokaklarda dolaşıyor" Sadece 6 ay tutuklu kalan sanığın 2014 yılından bu yana halkın arasında dolaştığını savunan ailenin avukatı Fersu Ege Kandemir, "Denizli’de 2013 yılında akıllara durgunluk veren bir durum yaşanıyor. 2 çocuğa nitelikli cinsel istismar eyleminde bulunan sanık sadece 5 ay 27 gün tutuklu kalarak salınıyor. Sanık hakkında 2017 yılında verilen kararda 1 çocuk için 10 yıl, diğer çocuk için ise 12 yıl 6 ay verilmesine rağmen karar duruşmasında tutuklama talep edilmiyor ve tutuklanmıyor. Çocukların kendi hatırladıkları ’4 defa gidip geldik’ demelerinden bildiğimiz belki daha fazla bu cinsel istismara maruz kaldıklarını düşünmek beyinlerimizi yok ediyor. Bir çocuğumuz saatlerce elbise dolabının askısına asılı kalıyor. Diğer çocuğumuz elbise dolabının askı astığımız borusuna kollarında bağlanarak 4-5 saat öyle tutuluyor. O çocuk olayın detaylarını anlattı. Kolları koparcasına iple bağlanmış 4 yaşındaki bebeğin adli tıp raporlarında kollarının 1. ve 2. derece kesikler içerdiği, kolların kopacak noktaya geldiği gibi detaylar söz konusu" dedi. "Kendi öz yeğenine istismar şüphesiyle soruşturma geçirmiş" Dosyanın detaylı olarak incelediğinde sanığa dair çok farklı suç dosyalarına ulaştığını kaydeden Kandemir, "Bu şahsın kendi öz yeğenine de cinsel içerikli eylemlerde bulunduğuna dair zehap derecesinde olsun şüpheler var. 2018 Nisan’ında anne Ö.D. ve baba T.D., evlilik gerçekleştiriyor ve aynı yılın Aralık ayında anne Ö.D. kendi anne-babasının evine giderek eşi T.D. ile birlikte yaşadıkları evi terk ediyor. Anne Ö.D.’nin ayrılışı esnasında hamile olduğu daha sonradan öğreniliyor. Boşanma davaları halen devam etmekte olan çiftin çocuğunun geçici velayeti Anne Ö.D.’ye veriliyor. Boşanma davasının sürdüğü esnada Haziran 2023´te baba ilk kez olarak boşanma aşamasında olduğu eşinin ve kızının bulundukları evde birlikte yaşadıkları dayı M.O.’nun iki çocuğu cinsel istismardan yargılandığını öğreniyor. Babanın iddiasına göre, sanık kendi öz yeğenlerine de fiziksel şiddet ve belki de cinsel şiddet içerikli eylemlerde bulunuyor. Çocuğun anlatımlarına göre dayısı sürekli kollarını ve bacaklarını cimcikliyor. Şahıs konuda soruşturma geçirdi, takipsizlik aldı. ‘Çocuk parkta çok fazla oynuyor. Parkta düşmüştür’ denildi. Diğer kız çocuğumuzla ilgili bir takım adli raporlar alındı. Özel pedagog eşliğinde yapılan görüşmeler sonucunda rapor hazırlandı. Pedagogun görüşlerine göre çocuk yaşının üzerinde cinsel ilişkilere hakim. 4 yaşındaki bir kız çocuğundan bahsediyoruz. Çocuğun çok fazla küfür ettiği, gayri ahlaki eylemler hakkında çok fazla bilgi sahibi olduğu anlatıldı. Bu rapor değerlendirilmedi. Çocukların babası T.D. gerekli etkiyi kamuoyu ve mahkeme nezdinde uyandıramadı. O zamanlar o etkiyi uyandıramadığı için sonuç alamadı. Artık azılı suçlu diyebileceğimiz bu şahsın daha fazla çocuklara, masum bedenlere zarar verememesi için bir an evvel tutuklanması gerektiğini düşünüyoruz. Tutuklanması gerektiğinin üzerine basa basa vurguluyoruz. Tutuklanmalıdır, çocuk parklarında, toplu taşımalarda halka açık alanlarda daha fazla bulunup çocuklarımız açısında tehdit ve tehlike oluşturamamalıdır” şeklinde konuştu.
Sakarya Bin 100 rakımda eşsiz görüntü Sakarya’nın Taraklı ilçesinde bin 100 rakımda bulunan el değmemiş eşsiz manzarası ve doğası ile kendine hayran bırakan Karagöl Yaylası, düdenler ile dikkat çekiyor. Yaylaya sosyal medyadan izlediği videolar sonrasında geldiğini belirten Hatice Kaya, “Burası insana ruhen iyi geliyor ve cennetten bir köşe gibi iyi hissettiriyor“ dedi. Sakarya’nın Taraklı ilçesinde bulunan ve bin 100 metre yüksekliğe sahip olan Karagöl Yaylası şehrin en büyük yaylarından biri olma özelliğine sahip. Şehir merkezine yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta olan yaylanın çevresi köknar, kayın ve çam ağaçlarının kapladığı yoğun orman ile çevrili. 567 hektar genişliğindeki alanda bol oksijenli havası ve soğuk içme sularıyla adeta doğal bir tedavi merkezi olan Karagöl Yaylası, karstik yapısı ve düdenleriyle dikkat çekiyor. İlkbaharda sular ile kaplanan yaylanın eşsiz manzarası ise kendine hayran bırakıyor. Yaylaya ismi ise; yağmur yağdıktan sonra yayladaki düdenlere yağmur suyunun dolmasıyla birlikte uzaktan bakılınca bir göl gibi görülmesinden geliyor. “Burası insana ruhen iyi geliyor” Yaylaya sosyal medyadan izlediği videolar sonrasında geldiğini belirten Hatice Kaya, “Sosyal medyadan gördüğüm Karagöl Yaylası’na geldik. Gerçekten görsel bir şölen var buradan ancak sıcak bir hava yok gerçekten çok soğuk bir yer. Öbeklerde bulunan suların ben çok kirli olduğunu zannediyordum ancak çok berrak. Ucu bucağı yok gibi ve herkes buraya kesinlikle bir kere gelip görmeli. Burası insana ruhen iyi geliyor ve cennetten bir köşe gibi iyi hissettiriyor” dedi.
İzmir Bayraklı’nın sahil bölgesindeki karavanlar kaldırılıyor Bayraklı Belediyesi, sahil bölgesindeki park halinde bulunan karavanların kaldırılması için harekete geçti. Yasak olmasına rağmen yol kenarlarına park edilen 105 karavan vatandaşlardan gelen yoğun şikayetler de dikkate alınarak zabıta ekipleri tarafından kaldırılmaya başlandı. Bayraklı sahilinde, yol kenarlarına ve otoparklara yerleştirilen karavanlar görüntü kirliliği başta olmak üzere çevre düzenine verdiği zararlardan dolayı kaldırılıyor. Bayraklı Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Trafik Şube Müdürlüğü, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik ekipleri iş birliği ile başlatılan çalışmada, 105 karavan sahibi tek tek aranarak uyarıldı. Ulaşılamayan karavan sahiplerine ise Zabıta Trafik Şube Müdürlüğü tarafından ihtarname gönderildi. Karavan sahiplerinin İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi ile iletişime geçerek belirlenen ücretsiz park alanlarına karavanlarını taşıyabileceği ifade edildi. Verilen süreye uymayan karavanların da İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Trafik Şubesi ekipleri tarafından çekileceği belirtildi. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal da, "İzmir Büyükşehir Belediyesi Zabıta Trafik Şube Müdürlüğü ve İzmir İl Emniyet Müdürlüğü trafik ekipleri iş birliği ile yürüttüğümüz çalışmalarla karavan sahipleri uyarıldı. Karavan sahipleri araçlarını gönüllü olarak taşımaya başladı. Amacımız; ilçemizin daha güzel ve daha yaşanabilir halde olması. Bu kapsamda her zaman üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" dedi.