ÇEVRE - 14 Ekim 2017 Cumartesi 11:08

Arhavi artık sele teslim olmayacak

A
A
A
Arhavi artık sele teslim olmayacak

Son yıllarda Artvin’in sahil kesiminde yer alan Arhavi ve Hopa ilçesinde meydana gelen yağış rejimlerindeki değişiklik ve buna bağlı sel, heyelan, taşkın gibi doğal afetler nedeniyle Arhavi ilçe merkezinde ani yağışlara bağlı sorunlar ortaya çıktığından ilçeye bağlı dere yataklarının ıslahı gündeme gelerek acil eylem planı ortaya konuldu.

Son yıllarda Artvin’in sahil kesiminde yer alan Arhavi ve Hopa ilçesinde meydana gelen yağış rejimlerindeki değişiklik ve buna bağlı sel, heyelan, taşkın gibi doğal afetler nedeniyle Arhavi ilçe merkezinde ani yağışlara bağlı sorunlar ortaya çıktığından ilçeye bağlı dere yataklarının ıslahı gündeme gelerek acil eylem planı ortaya konuldu.


Olası bir sel ve su baskınlarına önlem olarak menfez açma ve alt yapı çalışmaları zorunlu hale gelince Arhavi ilçesi Boğaziçi mahallesinde Karayolları ve belediye tarafından mahallede kod farkından dolayı oluşan su baskınlarını tahliye etmek amacıyla menfez açma çalışması yapılmaya başlandı.


Bu çalışma ile Boğaziçi’nde biriken suyun ilçeye zarar vermeden denize tahliye edilmesi planlanıyor. Karayolları tarafından açılan menfezin yanına ek olarak Arhavi Belediyesi de Boğaziçi Mahallesinde biriken suların denize tahliyesi için 800’lük boru ile önlem alarak muhtemel bir taşkın durumunda mahalle içinde su birikmesi sorununu büyük ölçüde çözecek bir proje geliştirdi. Menfez geçişinden Boğaziçi Mahallesine doğru bağlanacak olan hatlarla suların bu hat doğrultusunda denize tahliyesinin sağlanması hedefleniyor.


Öte yandan ilçenin güney kısmında DSİ tarafından ihalesi yapılmış olan bölgede ırmakların ıslahı ve taşkından koruma kapsamında proje hayata geçirilecek ve ilçenin dağ eteklerinden gelen taşkın sularının ıslahı yapılmış olacak. Bu konuda kanal açma, bent yapma ve yeni su kanallarını oluşturma gibi çalışmalar hayata geçirilecek.


Bölgede incelemelerde bulunan Arhavi Belediye Başkanı Coşkun Hekimoğlu yapılan çalışmaları yerinde inceleyerek “Maalesef Boğaziçi mahallesinde geçmişten gelen yanlış, gelişigüzel çarpık kentleşme ve yapılaşma neticesinde en ufak bir su baskınında sorun yaşamaktayız. Bu sorunun çözülmesi adına DSİ ve Karayolları ekiplerine sorunumuzu anlattık. Yapılması gerekenlerini önlerine koyduk. Umuyoruz ki dikkate alınarak çalışmalar yerinde ve zamanında tamamlanır, sorun kökten çözülmüş olur. Söz konusu ilçe merkezimizden geçen dere ve ırmakların ıslahı çok önemlidir. İlgili kurumlar tarafından hazırlanan kapsamlı proje ile sel ve su baskınlarının önüne geçilmesi temennimizdir. Bu konuda başta milletvekilimiz olmak üzere ilgili bakanlık kurum ve kuruluşların desteğini almaktayız. Bugün burada menfez ve su tahliye hattının açılması yapılırken şehrin arkalarındaki dere yataklarının ve ırmakların ıslahı da önemlidir ve yerel hizmet birimi olarak belediye ile bu kurumlarımızla eşgüdüm içerisinde sorunu çözeriz’’ ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.