KÜLTÜR SANAT - 16 Aralık 2017 Cumartesi 08:36

Efeler Belediyesi fotoğrafseverleri ağırlıyor

A
A
A
Efeler Belediyesi fotoğrafseverleri ağırlıyor

Efeler Belediyesi tarafından düzenlenen 2.

Efeler Belediyesi tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Fotoğraf Çalıştayı için Aydın’a gelen 40 profesyonel fotoğrafçı, çalıştayın ilk gününe Efeler’i gezerek başladı. Efeler Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü; fotoğrafçı, eğitimci, öğretim görevlisi ve uzmanlardan oluşan çalıştay ekibini; Tralleis Antik Kenti, Aydın Arkeoloji Müzesi ve Aydın Kent Belleği ve Araştırma Merkezi’ni (Bosnalı Konağı) gezdirdi.


Güne, Aydın Arkeoloji Müzesi’ni gezerek başlayan çalıştay ekibi, ardından Tralleis Antik Kenti’ne giderek burada Tralleis hakkında bilgi alıp bol bol fotoğraf çekti. Fotoğrafseverler son olarak geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan Aydın Kent Belleği ve Araştırma Merkezi’ni ziyaret etti.


KALIN, KENT BELLEĞİ VE ARAŞTIRMA MERKEZİ’Nİ TANITTI


Efeler Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Yusuf Kalın, katılımcılara Efeler Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan Aydın Kent Belleği ve Araştırma Merkezi hakkında bilgi verdi. Kalın, “Yaklaşık 30 yıldır metruk halde bulunan eski Bosnalı Konağı belediyemiz tarafından restore edildi. Bu konak Efeler Belediyesi’nin ilçede restore ettiği üçüncü konak. Diğer konaklar ise kültür ve sanat evi olarak vatandaşlarımızın kullanımına açıldı. Bu merkezimiz ise, ilçenin; kültürel, spor ve ekonomi alanlarında araştırılıp incelenerek kayıt altına alınan bilgi ve belgeleri dijital ortamda sergilenerek, yakın zamanda vatandaşlarımızın hizmetine sunulacak” dedi.


Aydın Arkeoloji Müzesi, Tralleis Antik Kenti ve Efeler Kent Belleği ve Araştırma Merkezi’ni beğeni ve hayranlıkla gezen çalıştay ekibi, Efeler Belediyesi’nin ilçedeki hizmetlerini de takdirle karşıladı.


“FOTOĞRAFSEVERLERİ BEKLİYORUZ”


Yurt dışından ve ülke genelinden profesyonel fotoğrafçıları Efeler’de ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Efeler Belediye Başkanı M. Mesut Özakcan, “Belediyemiz kültürel, sanatsal, tarihi geçmişe ve mirasa sahip çıkmak kadar, bunların desteklenerek geliştirilmesine de önem vermektedir. Taşıdığımız bu bilinçle çalıştaylar düzenliyoruz. Efeler diyarı ilçemizde yurt dışından gelen ve kendi ülkemizdeki sanatçıları ağırlamaktan onur duyuyoruz. Katılımcılarımıza teşekkür ederken, tüm fotoğrafseverleri de etkinliklerimize bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.