GENEL - 16 Eylül 2019 Pazartesi 15:28

AGC Başkanı Şener, TGF Başkanlar Konsey yoplantısına katıldı

A
A
A
AGC Başkanı Şener, TGF Başkanlar Konsey yoplantısına katıldı

AYDIN (İHA) – Aydın Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı Semra Şener, Sivas’ta gerçekleştirilen Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun 59.

AYDIN (İHA) – Aydın Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı Semra Şener, Sivas’ta gerçekleştirilen Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun 59. Başkanlar Konseyi toplantısına katıldı.



59. Başkanlar konseyine, TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca’nın yanı sıra TGF’nin yönetim kurulu üyeleri, Basın Vakfı yöneticileri, Türkiye’nin 65 İlinden cemiyet Başkanları ve yöneticileri katıldı. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca’nın başkanlık ettiği heyet, ilk olarak Sivas Valisi Salih Ayhan’ı ziyaret etti.


Başkan Karaca ziyaretinde, “Biz Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak öncelikle meslektaşlarımızın sorunlarını çözmeye yönelik olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sivas kongresinin 100’üncü yılında 100’ün üzerinde gazeteciyle Sivas’ta olmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.


Sivas Valisi Salih Ayhan da yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin dört bir yanından gelen gazetecileri bu anlamlı günde ağırlamaktan son derece mutlu olduk. Umarım şehrimizi beğenirsiniz ve yapacağınız toplantı verimli geçer” dedi.


Yılmaz Karaca ve beraberindeki heyet daha sonra Sivas belediye başkanı Hilmi Bilgin’e bir ziyaret gerçekleştirdi. Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve TGF Denetleme kurulu üyesi Hakan Sezerer’in de bulunduğu heyeti ağırlayan Başkan Bilgin, ziyaretten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.


TGF heyeti daha sonra Sivas Ticaret ve Sanayi Odası başkanı Mustafa Eken, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Alim Yıldız’ı ziyaret etti. Heyet ayrıca Cumhuriyet Üniversitesi’nin kampüsünü gezerek, Türkiye’de ilk kez hizmet vermekte olan 15 Temmuz Diş kliniğinin çalışmalarını izledi.



TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, “Az önce Sivas belediye başkanı, ‘Anadolu basınının hali ne olacak?’ dedi. Ben de cevap verdim; Anadolu basını batıyor. Evet, Anadolu basını gerçekten batıyor. Güvensiz ve şantaj gazetelerin türemesi ve onları önleyemememizden dolayı bu işi gerçekten yapan arkadaşlarımız büyük mağduriyet yaşıyor. 3 ay önce söyledim. 2019’da en az 250 gazete kapanacak diye. Ne yazık ki bu sayı daha şimdiden 50’ye ulaştı” diye konuştu.


Karaca, Sivas belediye başkanını Sivas’taki yerel gazetelere destek vermeye de davet ederek, “İzmir’deki gazete sahiplerinin başvurusu ile meclis kararları resmi ilan olarak gazetelerde yayınlanmaya başladı. Tüm illere yaymaya çalışıyoruz, Anadolu basınına destek olmaya davet ediyoruz. Sivas belediye başkanını da Sivas’taki gazetelere destek vermeye davet ediyoruz” dedi.


Karaca sözlerini şöyle tamamladı: ”Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Sultanlar şehrinde ve bu mutlu günde bizi ağırladıkları için Sivas Gazeteciler Cemiyeti’ne, sayın Valimize, belediye başkanımıza, rektörümüze, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanına ve diğer kurumlara teşekkür ediyorum.”



Sivas Valisi Salih Ayhan da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dört bir yanından Sivas’a gelen cemiyet başkanları ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirterek, emeği geçenleri kutladı.


Vali Ayhan, basının önemine değinerek, “Kurum ve kuruluşlarının çalışmalarını vatandaşa aktarılması noktasında basın çok önemli. Sizin çok özel görevleriniz var. Bunu, objektif ve samimi bir şekilde, duygularınızı karıştırmadan yaparsanız herkes size saygı duyar ve destekler. Biz de işini iyi yapan arkadaşların her zaman yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.



“Basın, yükümüzün yüzde 50’sini alıyor”


Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin de yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetin temellerinin atıldığı kararların alındığı şehirde sizleri ağırlamaktan mutluyuz. Basın, görevini layıkıyla yaptığında siyasetçinin de idarecilerin de yükünü yüzde 50 alıyor. Yaptığımız hizmetlerin olumlu olumsuz taraflarını görebiliyoruz. İşini düzgün yapan gazeteciler sayesinde yükümüz azalıyor. Böyle gazeteleri her kuruluş destekler, desteklemeli. Vatandaşın gerçek haber alma hakkını savunan onurlu basın mensuplarını her zaman destekledik, desteklemeye devam edeceğiz” dedi.




Cumhuriyet Üniversitesi ile ilgili bilgi veren Rektör Yardımcısı Ahmet Alim ise, üniversitelerinde 60 bin öğrencinin öğretim gördüğünü söyledi. Alim, 20 bin kapasiteli öğrenci yurdu bulunduğunu ifade ederek en üst seviyede hizmet verdiklerini kaydetti. Alim ayrıca TGF heyetini ağırlamaktan mutluluk duyduklarını da sözlerine ekledi.



Sivas Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili ve TGF Denetleme Kurulu üyesi Hakan Sezerer de, 100’üncü yılda 100’ün üzerinde gazeteciyi Sivas’ta ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtti.


TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, etkinliğe destek veren protokol üyelerine teşekkür plaketi takdim etti.



AGC Başkanı Semra Şener: Sivas’ta gerçekleşen TGF 59. Başkanlar Konseyi’nde, Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger’in, Sivas Kongresi’nin 100’üncü yıldönümü münasebetiyle Sivas Valisi Salih Ayhan’a gönderdiği Aydın’ın yöresel ürünlerinden oluşan bir hediye paketini takdim etti. Vali Köşger’in gönderdiği pakette yöresel ürünlerden kuru incir, zeytinyağlı incir, zeytinyağı, künar ve kestane yer aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.