SAĞLIK - 21 Mayıs 2020 Perşembe 12:37

Kronik kalp hastaları hekimlerine danışmadan ilaçlarını bırakmamalı

A
A
A
Kronik kalp hastaları hekimlerine danışmadan ilaçlarını bırakmamalı

AYDIN (İHA) – Korona virüs salgını sürecinde özellikle kronik kalp hastalarında riskin daha fazla olduğunun altını çizen Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç.

AYDIN (İHA) – Korona virüs salgını sürecinde özellikle kronik kalp hastalarında riskin daha fazla olduğunun altını çizen Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Güngör, salgın sürecinde kronik kalp hastalarının hekimlerine danışmadan ilaçlarını bırakmamasını önerdi.


Doç. Dr. Hasan Güngör, korona virüs ve kronik kardiyovasküler hastalıklar hakkında önemli bilgiler verdi. Kovid-19 döneminde özellikle kalp krizi geçirmiş, hipertansiyonu olan, kalp yetersizliği nedeniyle ödem takibi, ritim bozukluğu veya kapak ameliyatı nedeniyle kan sulandırıcı kullanan kişilerde birçok sorun ile karşılaştıklarını dile getiren Doç. Dr. Hasan Güngör, “Her ne kadar telefon veya sosyal medya üzerinden bazı sorunlar çözülebilse de doğru olan, hastanın hekim tarafından hastanın görülmesidir. Takiplerin düzenli yapılamaması ve hastaların virüs korkusu ile şikayetlerini gizlemesi kötüleşmiş bir şekilde acil servislere başvuruyu veya istenmeyen sonuçları artırdı” dedi.




Ölümlerin bu dönemde büyük çoğunluğunun 60 yaş üzerindeki kişilerde meydana geldiğini ve erkek hastaların daha çok kaybedildiğini söyleyen Doç. Dr. Güngör: “Ölen kişilerin yüzde 70’inde hipertansiyon, yüzde 35’inde diyabet, yüzde 30’unda kalp damar hastalığı ve yüzde 20’sinde atriyal fibrilasyon isimli ritim bozukluğu mevcut. Virüsün en önemli özelliği öncelikle enfeksiyon zemininde birçok inflamasyon ilaçlarının bırakılmasına sebep olarak hem kalp krizini tetiklemesi hem de pıhtılaşmayı artırmasıdır. Buna ek olarak virüs direk kalp kasına saldırarak miyokardit ismini verdiğimiz kalp kası iltihabına yol açmaktadır. Bu durum hem yeni kalp yetersizliği gelişimine veya zemindeki kalp yetersizliği miktarını da artırmaktadır. Sonuçta kalp yetersizliği nedeni ve ölümcül ritim bozukluğu nedeniyle hastanın kaybedilmesine neden olmaktadır” diye konuştu.



İlaçların bırakılması olumsuzluklara yol açabilir


Bu dönemde ilaçların bırakılmasının çeşitli olumsuzluklara yol açacağını söyleyen Doç. Dr. Hasan Güngör, sözlerine şunları ekledi: “Özellikle stent takılmış ya da koroner arter hastalığı olan olguyu ele alırsak kan sulandırıcı ilaçlarını kesmesi stentlerin pıhtılaşmasına veya yeni kalp krizlerinin oluşmasına yol açar. Tansiyon ilaçlarını aksatan kişilerde yüksek kan basıncına bağlı beyin kanaması, inme, kalp krizi ve kalp yetersizliğinde kötüleşme görülmesi muhtemeldir. Kalp yetersizliği ilaçlarını bırakanlarda vücudun tekrar su toplaması ve akciğer ödemi dediğimiz tablo görülebilir. Kapak değişim ameliyatı yapılmış veya atriyal fibrilasyon nedeniyle özel takip gereken kan sulandırıcı kullananlarda dozun az gelmesi pıhtılaşmanın artmasına bağlı felç veya kapağın tıkanması gibi çok ciddi sıkıntılara, dozun fazla gelmesi de ölümcül kanamalara yol açabilir”



Hasta yakınları da aile üyelerinin tedavilerini ve ilaçlarını takip etmeli


Hasta yakınlarının ailelerine sahip çıkarak tedavilerini ve ilaçlarını takip etmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Hasan Güngör: “Yakınların, hastalarla devamlı iletişim halinde olup yaşlıların şikâyetlerini gizleyip gizlemediklerini sorgulamaları, tansiyon ölçümlerini yapmaları, kilo, nefes darlığı ve ayak şişliği takibini yapmaları, yaşlılarda yolunda gitmeyen bir durum gördüklerinde müdahale etmeleri çok önemli. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı genelge ile raporlar Temmuz ayına kadar uzatıldı ve ilaçlar eczaneden direk alınmasına onay verildi. Aile hekimliği poliklinikleri ve diğer poliklinikler çalışmaya devam ettiği için ilaçlar oradan da yazılabilir” diye konuştu.



Kronik kalp rahatsızlıkları olan hastalar salgın döneminde rutinlerini bozmamalı


Öncelikle herkes için olduğu gibi kronik kalp hastaları için de el yıkama, maske kullanımı, temas izolasyonu ve sosyal mesafenin bu dönemde çok önemli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Güngör, şu uyarılarda bulundu:


“Kronik kalp hastalıklarına sahip kişilerin rutin hayatlarını bozmamalarını, örneğin daha önce saat kaçta uyanıyor ve uyuyorlar ise bu rutine devam etmelerini öneriyoruz. Resmi organlar dışında diğer haber kaynaklarındaki olumsuz bilgilere itibar etmemeleri anksiyete düzeylerini azaltma açısından çok önemlidir. Kilo almamaya, özellikle tuz kontrolüne dikkat etmeleri, alkol, sigara ve kafeinli gıdaları tüketmemeye özen göstermeleri önerilir. Evin içinde dahi olsa günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş, basit gevşeme ve esneme egzersizlerinden çok fayda göreceklerdir. Özellikle tansiyon ilaçları ile ilgili yapılan spekülasyonlar olduğu için hekimlerine danışmadan hiçbir ilacı kesmemeleri gereklidir. Tüm hastalarımıza bu dönemde çağrımız, evde kalın ama hareketsiz kalmayın”



Yaşlı hastalar, korona virüs nedeniyle hastaneye gitme korkusundan şikayetlerini saklıyor


Bu dönemde özellikle yaşlı hastaların korona virüs nedeniyle hastaneye gitme korkusundan dolayı şikayetlerini saklama eğiliminde olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hasan Güngör, açıklamasını şöyle tamamladı:


“Eğer hastalarımızda 10 dakikadan uzun süren baskı, yanma, sıkışma, terleme, sol kolda, boyunda veya çenede ağrı olursa, ciddi nefes darlığı, özellikle kalp yetersizliği ve kapak hastalarında ayak şişliği ve kilo artışı olursa, çarpıntı atakları sıklaşırsa, yeni başlayan ve geçmeyen çarpıntısı olursa, nabız düşüklüğü ile beraber baş dönmesi veya tansiyon düşüklüğü, tansiyon değeri kontrol altında tutulamıyor, kan sulandırıcı kullanan kişilerde burun, ağız, idrar ve gaytada kanama var ise acil servise başvursunlar”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.